“Önce bir dilim ekmek kızartıyorsun. Tercihen ekşi mayalı. Elbette Kantin’inki. Sonra birkaç kaşık Antep fıstığını azıcık şeker ve sıcak suyla havanda pürüzsüz bir kıvam alana kadar dövüyorsun. Ben taneli sevdiğim için fıstıkların birazını ayırıyorum. En son da onları ekleyip sadece ezilip ufalacak kadar dövüyorum. Ekmeğin üzerine kalınca sürüyorsun. Tepesine de iri çikolata parçaları yerleştiriyorsun. Isınmasını çok fazla beklememek için fırını ızgara ayarına getiriyorum ve ekmeği bir tepsiye koyup fırının en üst katına yerleştiriyorum. Birkaç dakika içinde çikolata parçaları zaten kendini bırakıyor. Baktığında erimemiş gibi gözüküyor ama bıçağı dokundurduğun anda eriyip ekmeğin kenarından akmaya başlayacaklar. Fırından çıktıktan sonra da üzerine fleur de sel!” diye anlatırken, arka masadan bize kulak misafiri olan biri dönüp, “Yeter artık! Valla fenalaşacağım…” diye lafa giriyor.
Ayşe Arman Röportajı + 2. İmza Günü
Üstümüze çikolata sıçradı, hiçbir yere kaçmadık. Önümüz arkamız, sağımız solumuz, içimiz dışımız, üstümüz başımız çikolata oldu, zerre umursamadık.
Ayşe Arman sordu, ben cevapladım. Fethi Karaduman da fotoğraflarımızı çekti. Gerçi söylemeye bile gerek yok ama pek keyifli vakit geçirdik! Umarım siz de okumaktan keyif alırsınız.
Bu arada, bugün 2. imza günüm var. Saat 16:00’da Suadiye D&R’da. Görüşmek ümidiyle!