Sırtımda fotoğraf çantam ve elimde harap olmuş, üzeri çarpı işareti dolu bir haritayla kim bilir neyin peşinde hızlı hızlı yürüyordum. Sadece aradığım dükkanı bulduğumda kapalı olduğunu hatırlıyorum. Nefes nefese, hevesim kursağımda, soluklanmak üzere bir yere yığıldım. Dinlenirken de elimdeki Paris haritasını inceliyorum.
Paris‘e adım atar atmaz sokak isimlerinin okunaklı basıldığı bir harita bulup otele gidince kara kaplı defterime not ettiğim, görmem gereken yerlerin hepsini bulup tek tek işaretlemiştim. Sırf böyle durumlarda hazırlıklı olmak için. Az günümüz var. Gezip görecek yer çok fazla. Belli bir alanda toplanmış çarpı işaretlerini dolaşmak en hızlısı. Tek sorun, grupta benden başka arka arkaya 4 tane ekmekçi gezmek isteyen yok.
Fakat böyle durumlarda hayat kurtarıyor. Bir kapıyı kapalı bulunca harita açılıyor, yakınlarda başka çarpı işareti var mı kontrol ediliyor, varsa da bütün yorgunluğa rağmen geniş bir gülümsemeyle kalkıp sanki güne yeni başlar gibi hızlı adımlarla hedefe doğru ilerliyorum.