• Skip to primary navigation
  • Skip to content
  • Skip to primary sidebar
  • Skip to footer

Cafe Fernando

Header Right

Main navigation

  • HAKKIMDA
  • YEMEK KİTABIM
  • ÖLÇÜLER
  • ARŞİV
  • PORTFOLYO
  • ENGLISH
Alaçatı

Alaçatı

Evden çalışmaya başladığımdan beri tatil anlayışım değişti. Eskiden stres içinde bir sene boyunca çalıştıktan sonra deniz, kum ve güneş üçlüsüyle geçireceğim birkaç haftalık tatil, benim için uzanıp hiçbir şey yapmamak demekti. En fazla yarım bıraktığım kitaplarımı okurdum ya da kulaklıkları takıp şezlongda uyuya kalırdım. Mümkünse kimse dokunmasın, soru sormasın, ve benden bir şey istemesin. Ancak böyle dinlendiğimi hissederdim.

Eskisine oranla daha uzun saatler çalışmama rağmen pasta yapıp fotoğraflarını çekmeye iş demeye başladığımdan beri her gün tatil gibi geçiyor. Anladım ki beni tüketen yoğunluk değil, stresmiş.

Vera’yla birlikte kurulacak pazarı kaçırmamak için gruptan bir gün önce Alaçatı’ya vardığımızda yayılıp dinlenmek aklımdaki en son şeydi. Bavulları eve bırakıp fotoğraf makinemi kaptım ve pazara doğru yürümeye başladık.

Alaçatı 15

Benim Alaçatı’ya ilk gidişimdi. Sanırım bayram tatili uzayınca insanlar geliş tarihlerini ileriye atmışlar, o yüzden vardığımız gün Alaçatı’da kimseler yoktu. Tam benlik. Yaz aylarında dolaştığımız sokaklarda iğne atsan yere düşmüyormuş. O kalabalıkta tatil yaptığımı düşünemiyorum.

Alaçatı 7

Alaçatı 9

Pazara gidişimiz öğleden sonrayı bulmasına rağmen tezgahlar tıka basa doluydu.

Alaçatı 10

Alaçatı 14

Alaçatı 19

Alaçatı 20

Ayaküstü bir plan yapıp belirlediğimiz tariflerin malzemelerini toparladık.

Alaçatı 22

Alaçatı 23

Alaçatı 24

Alaçatı 29

Kahvaltılık birkaç malzeme daha aldıktan sonra da evin yolunu tuttuk.

Ardından hemen bir yorgunluk kahvesi.

Alaçatı 25

Eğer beni Twitter’da takip ediyorsanız tatil boyunca yayınladığım kahve fotoğraflarına da denk gelmişsinizdir.

Alaçatı 18

iPhone’da son zamanlarda sıklıkla kullandığım ve çok sevdiğim bir uygulama var: Instagram. Çektiğiniz fotoğraflara farklı filtreler uygulayıp paylaşmanızı sağlıyor. Vera’nın şahane bardak koleksiyonunu da böylelikle sergilemiş oldum.

Alaçatı 21

Bu arada, zaten önceki yazılardan hatırlayanlarınız biliyordur, Vera da tabak çanak alışverişine çok meraklı. Ve en sevdiğim özelliği de bunları dolaplarda istiflemek yerine aldıklarını – ne kadar değerli ve kırılgan olursa olsun – günlük olarak kullanması. Aman kırılmasın, aman eskimesin diye aldıklarını dolaplarda saklayıp sadece misafirlerin önüne çıkarmak zaten bana her zaman çok mantıksız gelmiştir.

Kahveler eşliğinde hemen tabak çanak alışverişi muhabbetine dalıverdik. Vera, hayatta bu muhabbeti yapmayı en çok sevdiğim iki kişiden biri. İlki bir başka arkadaşım. Evinde yumurta bile kırmaz, ama emaye başta olmak üzere çok nadide bir koleksiyonu vardır. eBay’de şöyle bir şey gördüm diye anlatmaya başla, “Kırmızı renkli tahta saplı olan mı?” diye milyonlarca malın arasından neyi anlattığını şıp diye anlar. Kitapta onun koleksiyonundan muhteşem parçalar göreceksiniz.

İkincisi de Vera. O da ilginç bir karakter, çünkü sevmemesine rağmen sırf fincanları kullanmak için kahve ve çay içen biri. Alaçatı’daki bir antikacıda çok beğendiği iki tane kahve fincanını alırken “Şimdi bir de Türk kahvesi içmem gerekecek, ama olsun!” dedi.

Kahvenin hemen ardından mutfağa girip  pazardan aldıklarımızla birkaç şey pişirdik. Vera şahane bir kabaklı börek yaptı.

Alaçatı 27

Akşamüstü yorgunluk bastırınca biraz dinlendik sonra evden çıkıp kısa bir yürüyüş yaptık ve yemek yedik. Yemeğin ardından da soluğu Köşe Kahve’de aldık. Tomris Hanım’ın mekanı tatil boyunca en sık uğradığımız yerdi. Genel olarak Alaçatı’da yediklerim beni çok etkilemedi ama Köşe Kahve’nin Çikolatalı ve Kestaneli pastası oldukça güzel ve göründüğünden çok daha hafif, aklınızda bulunsun.

Alaçatı 28

Ve ertesi gün…

Alaçatı 30

Alaçatı 33

Vera bu sefer başka bir börek yapıyor.

Kitaptan tarif deneriz diye kocaman dosyam, ölçü kaplarım, bir kavanoz Biscoff kreması ve en önemlisi Valrhona çikolata stoğumun devede kulak kalacak kadarlık bir kısmı yanımdaydı.

Alaçatı 31

Gelenlerle lafa dalınca uzayan muhabbet yemek pişirmekten daha cazip geldi ve tatlıda biraz kolaya kaçtık. Vera’nın bir önceki gelişinden arta kalan bisküvilerinin arasına Biscoff sürüp çikolataya batırdık. Şöyle bir şey oldu:

Alaçatı 36

Sonra misafir geleceğini öğrenince bir tatlı kesmez dedik, Creme Brulee yapmaya giriştik. Ama evde pürmüz bulamayınca, bir de üstüne fırın sorun çıkartınca brulee edilemeyen bir Creme Brulee çıktı ortaya. Onun yerine üzerine pazardan aldığımız bal gibi mandalinalardan kesip koyduk, akçaağaç şurubuyla birlikte servis ettik.

Taze mandalina dilimleri ve vanilya çubuğunun bütün aromasını içine çeken ipeksi krem çok uyumlu oldu. Bir dahaki sefere Creme Brulee tarifinde değil, ama başka bir tip sütlü tatlıda bu kombinasyonu tekrar deneyeceğim.

Alaçatı 32

Alaçatı 1

Ve onu takip eden günler Alaçatı’daki antikacı dükkanlarını dolaşmak (alttaki fotoğraflarda göreceğiniz Barbaros Bey’in dükkanı en iyisiydi), arabaya atlayıp çevre kasabaları keşfetmek ve sokaklarda yürümekle geçti.

Alaçatı 34

Alaçatı 35

Alaçatı 11

Alaçatı 12

Alaçatı 13

Alaçatı 16

Alaçatı 17

Alaçatı 6

Alaçatı 4

Alaçatı 2

Alaçatı 26

Alaçatı 8

Alaçatı 5

Alaçatı

Bir sonraki yazı Vera’nın muhteşem kabaklı böreği. Çok yakında.

24 Kasım 2010 · 88 Yorum Kategori: Gezi ve Seyahat Etiket: alaçatı, mahir vera

« Pierre Herme
Vera’nın Kabaklı Böreği »

Reader Interactions

88 YORUM

  1. dlayra

    24 Kasım 2010 at 16:32

    bayıldım.. yine..

    Cevapla
  2. Ayşem

    24 Kasım 2010 at 16:34

    Fincandır kahveye asıl lezzeti veren…

    Cevapla
  3. durumutfak

    24 Kasım 2010 at 16:35

    Yorum kısmına gelene kadar ki halim. Fotoğraflara bakıp bakıp iç geçirmek.

    Cevapla
  4. Sycorox

    24 Kasım 2010 at 16:38

    Ya çok gitmek istediğim ama her defasında bir türlü yolumun düşmediği yer Alaçatı. Acayip özendim fotoğrafları görünce. Ayrıca o telden (telmi yoksa ferforje mi bilemedim:) yapılmış tablomsu şeye hayran kaldım.
    Ayriyetten eklemek isterim sizi yemeklerinizin yanında fotoğraflarınız içinde takip ediyorum sanırım.

    Cevapla
  5. Banu B Bingor

    24 Kasım 2010 at 16:43

    Alaçatı, kesinlikle ölü sezonda gezilmesi gereken yerlerden. Ve mümkünse haftasonuna da denk getirmemeli. Çünkü Şubat-Mart ayında bile haftasonları Alaçatı, bizim Şaşkınbakkal-Caddebostan arası haftasonu kalabalığının kompakt haline benziyor.

    Cevapla
  6. Banu B Bingor

    24 Kasım 2010 at 16:44

    …ve evet… Evde çalışmak, özellikle de seyahati sevenler için muhteem bir şey 🙂 Tadını çıkartıyor olmana sevindim.

    Cevapla
  7. Pınar

    24 Kasım 2010 at 16:51

    Fotoğraflar harika… Kabaklı böreği de merakla bekliyorum 🙂

    Cevapla
  8. leyla

    24 Kasım 2010 at 16:56

    muhteşem….daha ne olsun.
    Bu bisküviler bildiğimiz petit beurre mü? Ve evde mi yapıldı yoksa hazır mı ?
    ayrıca Alaçatı harika bir yermiş.Sayende öğrendim.Şöyle bir düşününce senden daha nice şeyler öğrendik.Öğretmen olmak için bu ünvanı almaya gerek yok,sen bizim öğretmenimizsin,öğretmenler günün kutlu olsun Cenk:) Sevgiler…

    Cevapla
  9. Sumeyye

    24 Kasım 2010 at 17:06

    Yazini asagiya dogru yavas yavas inerek, hic bitmese diyerek okudum Cenk! Alacati hayalimi susleyen muhtesem tatil yerlerinden biridir. Senin fotograflarinla birlesince tadindan yenmez birsey olmus, ellerine saglik. Kitap icin gun gectikce heyecanlaniyorum!!!

    Cevapla
  10. Nixie

    24 Kasım 2010 at 17:22

    Böyle pazar resimleri hep gaza getirir beni.Tamam eksiklerimi bu sefer pazardan alayım derim.Sonuç hüsran.Dapdar yolda herkes üstüste,ayağımın üzerinden pazar arabalarının ahenkli geçişiyle alışverişimi tamamlarım.Evdede bir bakarım bütün çürükleri doldurmuş pazarcı.Nefret ederim pazara gitmekten…Ve hep aynı şeyi derim “birdaha büyük marketlerden alacağım”:))Bu arada havuçlu kekim yumuşamış.Böyle daha iyi olmuş.Geçenlerde kızkardeşimle Karşıyakaya gittim.Hep ana yolda dolaşırdım bu sefer ara sokaklara gireceğimi söyledim.Bir aktarcı gördüm.Daldım içeriye…Baktıkça gözlerim açıldı…Herşey vardı herşey..Hayatımda ilk defa jelatin aldım bu arada.Sonra amonyaklı pasta için toz…Muskat aldım.Kardeşim işim bitince”abla hiç çıkmayacaksın sandım,ne tür bir manyaksın sen”dedi.:))
    Benimde ençok zevk aldığım şey mutfakta kullanılan malzemeleri saatlerce incelemektir.Tencere,çırpma telleri,tavalar en önemlisi bıçak…Beni dükkanda unutsalar farkında olmam.Birdaha dünyaya gelsem bir dükkan açarım.İçine makyaj malzemeleri,çanak çömlek,takı,tencere tava…:))
    Bazen diyorumki evimi soymaya hırsız girse ve bıçaklarımı görse ne der acaba”azılı bir katil???”
    Biraz daha yazarsam senin yazının boyutunu geçecek…Bitirdim..:)

    Cevapla
  11. melike

    24 Kasım 2010 at 17:34

    yoook artık! inanılmaz fotoğraflarrr

    Cevapla
  12. ALACATI

    24 Kasım 2010 at 17:37

    Merhaba,
    aahhh simdi Alacati´da olmak vardi…Bu guzel paylasim ve leziz yemek tarifleri icin cok tesekkurler…sevgiler, selamlar.

    Cevapla
  13. zarpandit

    24 Kasım 2010 at 17:38

    gerçekten anlamadığım tek şey misafir salonu diye evin bir bölümünün ayrılması ve tabak canakların gönül rahatlıgıyla günlüğe vurulmaması..kim çıkarmış gerçekten merak ediyorum..(çok şükür annem böyle değil!)

    Vera’ya selam olsun tanışmamız ve pazar pazar gezmemiz gerek :)(hatta ben brunch için tüm yorumcuları alsın demiştim vazgeçtim eşyalarını toplasın gelsin ben ona brunch ayarlarım :))o bardakların sahibi ile görsel zevklerimiz uyuşuyor..

    Cevapla
  14. Bahar

    24 Kasım 2010 at 17:42

    Cenk, bakmaya, okumaya doyamadım, senin gibi zevkli birini sanal ortamda da olsa tanımak çok güzel, sevgiler 🙂

    Cevapla
  15. niloş

    24 Kasım 2010 at 18:30

    Sevgili Cenk Alaçatı öyle güzel ki bu zamanlar..Biz de hep sonbahar-kış mevsiminde gittik..İçimiz sıcacık geri döndük..
    Bizim için meydandaki Sailors Cafe ye uğrar bir çay içer,azıcık kedileri sever,İbrahim’e de selamlarımızı iletirsen çok seviniriz..
    Geçen kış, şubatın o soğuk günlerinde akşamları gelirlermiş,balayındalarmış dersin belki..Annesidaha iyidir umarız..
    Sımsıcak sevgiler..

    Cevapla
  16. Mekila

    24 Kasım 2010 at 18:56

    Cenk Bey,
    Merhabalar fotoğraflar her zamanki gibi yine bir harika. Alaçatı daha önce gidip gördüğüm ve gerçekten “Kalbim Ege’de kaldı” dedirtecek denli etkilemişti beni. Fotoğraflarınızla Alaçatı’ya tekrar gitmiş, sokaklarında gezmiş gibi hissettim kendimi.
    Blogunuzu çok sıkı bir şekilde takip ediyorum, tarifleriniz bir harika, kimisini cesaret bulup deniyorum ve çevremle de paylaşıyorum. Çok beğeniliyor.
    Saygılar, sevgiler…

    Cevapla
  17. berrin

    24 Kasım 2010 at 19:06

    bayıldım fotoğraflara….

    Cevapla
  18. Canan

    24 Kasım 2010 at 22:45

    Seni okumak ne keyifli. Huzursuz zamanlarımda siten terapi gibi geliyor.

    Emeğine sağlık Cenk. Sevgiler

    Cevapla
  19. Ebru

    24 Kasım 2010 at 23:52

    Gercekten cok guzel fotograflar, blogunuzu zevkle takip ediyorum, yaptiginiz isin hakkini veriyorsunuz, tebrikler…

    Cevapla
  20. Ege

    25 Kasım 2010 at 00:26

    Merhaba, her zamanki gibi hem yazı hem de fotoğraflar harika! Alaçatı bahar ve kış mevsimlerinde daha güzel bence de. Ben de blogumda Alaçatı’yla ilgili farklı zamanlarda üç yazı yazmış ve -seninkiler gibi profesyonel olmasa da- çektiğim fotoğrafları yayınlamıştım. Etkileyici bir yer, gitmeyen arkadaşlara tavsiye ediyorum. İzmir’den sevgiler…

    Cevapla
  21. malla

    25 Kasım 2010 at 00:41

    nefesim kesildi, o kadar güzel ki ilki bu yaz gidip görmüşüm Alaçatı’yı…fotoğraflarınız gerçeğinden öte sanki…Ellerinize sağlık sevgili Cenk…

    Cevapla
  22. Destina

    25 Kasım 2010 at 08:15

    Ah Cenk ah! Yaz kış burada yaşayan biri olarak burnumun ucuna kadar gelmişken seninle tanışma fırsatını kaçırmak kabus gibi geldi şimdi:( Eh, başka bahara diyelim:) Fotoğrafların her zamanki gibi büyüleyici, buram buram Alaçatı kokuyor! Gözüne, yüreğine, eline sağlık. Pazarda bolca yaban mersini ve türevleri de vardı, umarım almışsındır:)
    Alaçatı’dan selamlar, sevgiler…

    Cevapla
  23. EMEL PINAR

    25 Kasım 2010 at 08:32

    Bu yaz Alaçatı da gördüklerim, yaşadığım mutlu anlar, sakızlı muhallebi, ve Türk kahvesi senin fotograflarınla tazelendi, tatları damağıma geldi yine Cenk..

    Bende vera gibi daha çok tabak çanak derdinde olduğum ve bunları asla dolaplarda muhafaza etmediğim, herşeye kullandığım için, mutfağım kap kacaktan geçilmiyor..
    Alaçatı benim ruh evim..ruhumun huzura erdiği tek yer..En kısa zamanda hatta bu ara yine gideceğim, pazarınıda özledim, artık geçmeye başlayan lavantalarınıda..
    Hele bahar da gör orayı..Artık başka bir yer senin yaratıcılığını körüklemeyecek..
    Sevgiler…Tebrikler..

    Cevapla
  24. sibel

    25 Kasım 2010 at 08:35

    CANAN Hanıma katılıyorum.Gerçekten terpi gibi.Vera Hanımın yüzüğünede bayıldım:) kendisine selamlarımla ilet,fotoğraflar harika.Sevgiler Cenk…

    Cevapla
  25. SEMRA

    25 Kasım 2010 at 09:27

    ahhhhhhhhhh……. şu anda işte, iç cekerek o muhteşem fotoğraflarınıza bakıyorum.Bahar ayları daha bir güzel olur alacatı. ahhhhhh ahhhhhhh egemin heryeri ayrıbir güzel. sabah işe geldiğimde sizin yazılarınızı okumak o muhteşem fotolarınıza bakmak ayrı bir keyif veriyor bana. Oraya kadar gelmişken Karaburunada uğrasaydınız. Hurma zeytin toplardık beraber 🙂

    Cevapla
  26. sema

    25 Kasım 2010 at 09:46

    Cenk bey, Köşe Kahveye defalarca uğradığınıza göre Tomris hanımın kuru kayısı, kuru incir, antepfıstığı ve tabii ki sakız katkısı ile yapmış olduğu damaklardaki tadı unutulmaz kurabiyesini de tatma fırsatınız olmuştur.

    Alaçatının en iyi zamanıdır bana göre de sakin zamanları…

    Cevapla
  27. Sabahat

    25 Kasım 2010 at 09:54

    Sevgili Cenk,
    Alaçatı gerçekten çok güzel biz de tası tarağı toplayıp buraya yerleştik. Hele sezon dışı iyice harika.
    Bir daha geldiğinde Vera ile birlikte İncirliev’e kahvaltıya beklerim!!!!
    Slm ve svgler

    Cevapla
  28. didem

    25 Kasım 2010 at 10:23

    süper bir tatil olmuş cenk.. harika fotoğraflar nefis yiyecekler..
    vera=prens charles ve lady diana tabakları.. onun sayesinde eskicilerden tabak toplamaya başladım desem.. bunu ona iletirsen sevinirim :)))
    instagram benim de yeni eğlencem.. acaip bir program ve paylaşım.. seni de takibe aldım :)) bardakları orada görmüştüm.. çok çok güzeller..
    kitap dört gözle bekleniyor..
    sevgiler..

    Cevapla
  29. ÖZLEM ERKAL

    25 Kasım 2010 at 11:01

    of of diyorum resimleri gördükten sonra gidesim gezesim geldi ne güzel fincanlar, tabaklarrr, manzara dvr süsleri araya sıkıştırılmış tarifler yenilen yemekler kitabıda çok merak ediyorum ne zaman basılacak nezaman yayınlanacak (BU ARADA KİTABI BASMAK İÇİN YER ARIYORSANIZ SİZE TAVSİYEDE BULUNABİLİRİM ÖZEL BUTİK İŞLER BASAN BİR MATBAA BİLİYORUM ARA GÜLER, OKAN BAYÜLGEN, FETHİ SABUNSOY, ANİ ÇELİK AREVYAN BUNLAR İLK AKLIMA GELEN VS DİYE DEVAM EDİYOR)

    Cevapla
  30. Reyhan

    25 Kasım 2010 at 11:32

    Nasil boyle guzel fotograflar cekebiliyorsunuz?
    Kursami gittiniz cok merak ediyorum. Ben su anda bir fotograf kursuna katiliyorum. Ama cok faydali oldugunu soyleyemem. Bu kadar canli fotograflar cekebilmek icin birkac tip verirseniz cok sevinirim.

    Cevapla
  31. zuzuşka

    25 Kasım 2010 at 12:01

    Cenk fotoğrafları bile içimde kelebekler uçurdu kim bilir sen nasıl hafiflemişsindir..Neyse bir sorunum var yardımcı olursan her zamanki gibi çok mutlu olacağım:)biscoff u avrupa daki adı ile ingilterede bir arkadaşıma sipariş ettim.Bir kaç markete sormuş bulamamış acaba yanlış yerde mi arıyoruz,bir bilgin var mı?

    Cevapla
  32. Berivan

    25 Kasım 2010 at 12:49

    bu fotoğraflar yaşam enerjimi arttırdı şu anda =) yoğun yorucu bir gün bugün ve dudağımda bir tebessüm belirdi o kaçırmadan yazayim =)

    Cevapla
  33. Seda Sezgin

    25 Kasım 2010 at 14:16

    Ne güzel fotoğraflar ne güzel yerler yerimde duramadım görünce çok teşekkürler paylaştığın için iyi ki varsın

    Cevapla
  34. Cenk

    25 Kasım 2010 at 14:37

    leyla – Çok teşekkürler. Evet, bisküviler hazır.

    niloş – Döneli bir hafta oldu, artık bir dahaki sefere.

    Destina – Maalesef ben görmedim hiç yabanmersini. Görseydik kaçımazdım.

    sema – Kurabiyelerden denemedim. Artık o da bir dahaki sefere.

    Sabahat – Nazik teklifiniz için teşekkürler. Bir dahaki sefere mutlaka.

    Özlem – Çok teşekkürler. Nerede basılacağına yayınevi karar vereceği için bir şey diyemiyorum. Hele bir basılacak kıvama gelsin. Aklımda olsun yine de.

    Reyhan – Kursa gitmedim. Kitaplardan okuyarak ve bol bol fotoğraf çekerek öğrendim. Püf noktaları saymakla bitmez ama dış çekimlerde en önemli olan günün hangi saatinde çektiğiniz. Güneş batmadan hemen önce veya sabah çok erken, güneş tepede değilken en ideal zaman.

    zuzuşka – Belçika, Hollanda ve Fransa’da olduğuna eminim ama İngiltere’de var mı yok mu bilemiyorum.

    Cevapla
  35. Carriemel

    25 Kasım 2010 at 15:25

    cenk ne diyeyim!! senin için çok güzel bir tatil olmuş ama benim hep özlediğim Alaçatı’yı görünce içim sızladı. sıralıyorum yorumları uzunca.
    siyah beyaz deniz fotoğrafı başlangıcı harika.
    alaçatı ve deniz kışın bambaşka!alaçatı hep güzel ama temmuz ağustos çok kalabalık. maalesef milano’da yaşayan ben,evime sadece Ağustos ayında gidebiliyorum ama biliyorumki kışın,baharda ve sonbaharda bambaşka.Birgün oraya temelli yerleşeceğim.O gün gelecek sabırla bekleyip şu anki hayatımın tadını çıkartıyorum.
    bu duygusallık sonrası yorumlara devam evet bizim sokağı çekmişsin ve benim bayıldığım ve önerdiğim antikacı da o resimdeki.vera orada kafayı yemiştir.devamlı değişik şeyler de geliyor sanırım.vera’yı çok anladım ve sevdim.bende onun gibiyim.herşeyi kullanırım ve özel güne saklamam.kırılacaksa zaten kırılır.yer problemi yüzünden alamıyor çoğu şeyi.fincanlar süper zaten onun noel tabakları da nefisti.kitapta daha başka örnekler görmeyi dört gözle bekliyorum.
    keşke orada olsam ve tanışabilseydik.evin yerini anladın belki o çıkmaz sokağa gözün kaymıştır.inşallah ileride.
    pazar kışın da süper..bir kere kuruyemiş var.delirdim fotoğraflara.
    bu arada kuzenlerim ılıca plajında denize girmişler bayramda.umarım o canım plajı da hazır bomboşken görmüşsündür
    son siyah beyaz fotoğrafla bitiriş harika boğazıma birşey düğümlendi.akşam bende daha alaçatı delisi eşime göstereceğim. ahh ahhh
    bu yazı için sana özellikle teşekkür ederim.umarım bir gün alaçatı evimde seninle Italyan şarabı eşliğinde sohbet ederiz.hayat hiç belli olmaz…

    Cevapla
  36. Murat

    25 Kasım 2010 at 16:51

    Cenk bey, acik acik soyleyeyim su siralar kiskandigim insanlardan birisiniz… Gazetede yayınlanan yazıyla haberim oldu blogunuzdan. Yani birkac gunden beri okuyorum gecmis yazılarınızı. Tebrik ederim, basarilar…

    Cevapla
  37. Örge Tulga

    25 Kasım 2010 at 17:06

    Yazinizdaki ilk fotograf esim ile birlikte Alacati da restore ettigimiz 2.ev. Iki sene once sattik ve alan kisi bu sene otel olark kullanmaya basladi. Sakli bir yerdedir aslinda, dikkatinizi cekmis olmasina ve portfoyunuze almaniza cok sevindim. Alacati nin kisin keyfini alinca vazgecmek zordur 🙂 Vera ve Mahir bizim de dostlarimiz. Eminim harika vakit gecirmissiniz. Ozenli calismalarinizi keyifle izliyorum. Sevgiler

    Cevapla
  38. hanne

    25 Kasım 2010 at 17:22

    Teşekkürler

    Cevapla
  39. BAHAR

    25 Kasım 2010 at 17:32

    yazınızın benim için en can alıcı bölümü; aslında yoğunluktan değilde stresten olan yorgunluk düşüncesi oldu. insan yaptığı işi severek yapınca sanırım hiç yorulmuyor, stresede girmiyor. sizi bu konuda çok kıskandım ve alaçatı gezisinide kıskandım. sevgi ve sağlıkla kalın

    Cevapla
  40. gökşen

    25 Kasım 2010 at 17:59

    Börek hakkında bilgi alabilirsem çok sevinirim. ayrıca fotograflar olağanüstü. gözünüze ve ellerinize sağlık. görüyorumki gerek fotograflar gerekse hazırladığınız yiyecekler sanatçı elinden çıkıyor, TEBRİKLER. SAYGILAR…

    Cevapla
  41. SEDA

    25 Kasım 2010 at 18:07

    İnanılmaz güzel resimler, inşallah bir gün de Kıbrıs’a kaçar gelirsiniz buranın lezzetlerini ve huzurunu görmenizi isterim..Sevgiler

    Cevapla
  42. Tülây Özatalay

    25 Kasım 2010 at 18:26

    Selamlar sizi gazetede okuduktan sonra güzel yemeklerinizi takip etmeye karar verdim.Tariflerinizi yapacağım elimden geldiğince merakla yeni tariflerinizi bekliyorum.Sevgiler

    Cevapla
  43. Handan

    25 Kasım 2010 at 19:37

    fotoğraflar harika, doğrusunu söylemek gerekirse yemeklerin önüne geçmiş, soluksuz baktım, bizimle paylaştığınız için sonsuz teşekkürler…

    Cevapla
  44. halenur TEMİZKÖK

    25 Kasım 2010 at 20:00

    alaçatı muhteşem sen ondan daha muhteşem.resimler şahane.gezmiş kadar oldum.sütlü tatlılarda portakal ve mandalinayı bende çok kullanıyorum.portakal ve mandalinayı minik doğrayıp suyunu süzdürüyorumve az tereyağı ve pudra şekeri ile biraz ateşte çevirip soğumuş tatlının üzerine koyup servis ediyorum.çok seviliyor.antalyanın çok eski firması YENİGÜN narenciyelerin reçel ve marmeletlarını yapıyor.portakallı ve mandalinalı sıcak çörek yaparken kullanıyorum çok güzel oluyor.başarılar.akdenizden selam ve sevgiler.

    Cevapla
  45. demet

    25 Kasım 2010 at 20:40

    Ben Vera hanımın yaptığı peynirli(sanırım) börekleri merak ettim, yufkaları gül şeklinde sarıp üstüne mi yumurta peynir karışımı sürüyor o fotoğrafta? yoksa o yoğurt-yumurta karışımı mı?

    Cevapla
  46. Ayça

    25 Kasım 2010 at 21:29

    Selamlar… Öncelikle emeğinize ve ellerinize sağlık.. Merak ettiğim iki şey var, cevaplandırırsanız çok mutlu olurum. İlki, fotoğraf makinenizin markası ve objektifiniz .. İkincisi ise kitabınızın ne zaman çıkacağı. (Soruların cevaplarıyla ilgili sitenizde bilgi vermiş olabilirsiniz, kaçırmışsam kusuruma bakmayın) Şimdiden çok çok teşekkürler..

    Cevapla
    • Cenk

      25 Kasım 2010 at 23:37

      Ayça – Çok teşekkürler. Kitap bir aksilik olmazsa Eylül 2011’de çıkacak. Fotoğraf makinem ve lenslerle ilgili de İngilizce blogumdaki şu sayfaya bakabilirsiniz (henüz Türkçe’ye çevirmeye fırsat bulamadım).

      Demet – Vera’ya sordum, şöyle anlatmış: O böreği 2 adet yufkadan yaptım. Yufkaları şerit halinde kestim, üzerine fırçayla zeytinyağı sürdüm, ortalarına azıcık eski kaşar rendesi koydum ve gül şeklinde yuvarladım. Sonra güllerin tepesine ayrı bir kapta ezdiğim 1 yumurta ve beyaz peynirden koydum. Kabın içine yarım bardak su döküp yufkaların suyu emmesini bekledim ve 200 derece pişirdim. Aynı böreğin eski kaşar yerine patlıcanla hazırlanmışı da harika oluyor.

      Carriemel – Çok teşekkür ederim. Umarım bir dahaki sefere aynı zamana denk gelir ziyaretlerimiz.

      Cevapla
  47. Dilek

    25 Kasım 2010 at 22:44

    Dedem antikacı olduğundan antikaları seven ama annanem gibi dolaplarda saklamaktan nefret eden bir annem var. Doğrusu da bu zaten. Yaşanmışlıklara biraz daha yaşanmışlık katmak çok güzel. Kırılmamasına, bozulmamasına dikkat etmek yeterli 🙂

    Cevapla
  48. nükhet

    26 Kasım 2010 at 00:14

    çok güzelll en sevdim şeylerrr en sevdiğim yer:))
    çok teşekkürler cenk, özledim alaçatıyı en güzel zamanları

    Cevapla
  49. Başak

    26 Kasım 2010 at 11:26

    Ne diyeyim,çok çok güzel.Fotoğraflarınıza bakmak gerçektende terapi gibi.

    Cevapla
  50. mineyirmibes

    26 Kasım 2010 at 12:22

    çok keyifli bir yazı olmuş, teşekkürler emeğin için..

    Cevapla
  51. Bahar

    26 Kasım 2010 at 14:16

    Alaçatı’nın bu kadar değişmiş olmasına hala inanamıyorum:) Benim hatıramda hep ağır kokulu ağılların dizildiği sıra sıra evler ve yürürken/bisikletle gezerken her açıdan(!) çok dikkat etmeniz gereken çarpık taşlarla döşeli dar sokaklar vardı. Oldukça sıkıcı gelirdi bana çocukken, hani şöyle de denebilir: Ilıca’ya dönmek Alaçatı’ya gitmenin en güzel kısmıydı:) Çok güzelleşmiş Alaçatı, tam çirkin ördek yavrusu masalı gibi… Geçen yaz gördüğümde gözlerime inanamamıştım. Umarım güzelliklerin değeri bilinir…
    Cenk, seni hep okuyorum, memleketimin yakınından çektiğin bu güzel fotoğrafları görünce ilk kez bir yorum bırakmak istedim. Çok büyük ihtimalle pazarda satılan mantarlardan almamışsınızdır ama kokusunu ben buradan alabildim. Çok saol!

    Cevapla
  52. nesrin

    26 Kasım 2010 at 14:27

    Cok imrendim. Ama böyle ekrana bakarak olmuyor. Bu fotograflar da bir kitapta toplansa.

    Cevapla
  53. alpan veryeri

    26 Kasım 2010 at 15:54

    Alaçatı’yı o kadar guzel ifade etmişsiniz ki,biz Alaçatı’da iş yapan bır firma olarak bu kadar güzel anlatamayabilirdik.
    sizlere çok teşekkur etmek ıstedım.

    sevgiler

    Cevapla
  54. fatoş

    26 Kasım 2010 at 16:16

    Süperr ya!!!kendimi muhteşem bir belgesel izliyormuş gibi hissettim.Herşe çok mükemmel.Alaçatı,Alaçatının pazarı,evleri,sokakları nefis.Ama yine beni en çok koparan kahve fincanları oldu.Daha önce de fotoğrafları koymuşsun sanırım ama ben ilk kez görüyorum.Bayıldımmmm… zaten sanırım benim hayatımın en favorisi tabak çanak…..Tşkler…

    Cevapla
  55. Buse

    26 Kasım 2010 at 22:38

    Sevgili Cenk,
    Alaçatı’ya olan özlemim her geçen gün artıyorken,bu fotoğraflarla daha da alevlendi. Yazı da fotoğraflar da muhteşem.
    Hep, Alaçatı’ya gidince fotoğraf çekeceğim evleri zihnimde canlandırıyordum. Çektiğin fotoğraflarla heyecanım arttı, en kısa zamanda gitmeliyim:)
    Bol fotoğraflı ve tarifli günler:)
    Sevgilerle

    Cevapla
  56. sine

    27 Kasım 2010 at 05:08

    Cenk Bey, sanırım Ildırı’ya da yolunuz düşmüş(fotoğraflardan anladığım kadarıyla) orada nerelere uğradığınızı merak ettim.

    Cevapla
    • Cenk

      27 Kasım 2010 at 15:41

      sine – Evet, ama sadece arabayla geçtik.

      Cevapla
  57. Meriç

    27 Kasım 2010 at 19:13

    Ege dönüşünde,sizden balık bekliyoruz.günlük hayatta mutlaka balık pişiriyorsunuzdur.ama bence bloğunuzda da paylaşın.

    Cevapla
  58. ASİYE

    27 Kasım 2010 at 22:19

    MERHABALAR CNK BEY!!!
    ALAÇATI’YI ÇOK GÜZEL ANLATMIŞSINIZ…
    HERYIL İZMİR’E GİTTİĞİMDE MUTLAKA UĞRADIĞIM BİR YER.. BANA ORADA DOLAŞMAK SANKİ MASAL ALEMİNDE DOLAŞIYORMUŞUM HİSSİNİ VERİYOR.. HERŞEYİN ÖNÜNDE DURUYOR, HERŞEYE BAKIYOR, HERŞEYİ TEK TEK İNCELİYORUM.. VE DE O KADAR MUTLU OLUYORUM Kİ.. KISA BİR SÜREDE OLSA BİR RÜYA AŞLEMİNE DALIYORUM..
    TEK KÖTÜ YANI ÇOK PAHALI BİRYER OLMASI.. KONAKLAMAK, YEMEK-İÇMEK HER ŞEY ÇOK PAHALI.. KEŞKE BİRAZ DAHA FAZLA PARAM OLSADA BİRAZ DAHA UZUN SOLUKLU TENEFFÜS EDEBİLSEM O HAVAYI.. BENDE SON ZAMANLARDA DOSTLARIMLA KAHVELER İKRAM EDİYORUM.. YANINDA BAZEN ÇUKULATALI KURABİYE, BAZEN ÇUKLATALI KEK, BAZEN DE LOKUMLA.. ONLARDA BENDE ÇOK MUTLU OLUYORUZ KAHVELERİMİZİ YUDUMLARKEN:)) SİZİDE BEKLERİZ:))

    Cevapla
  59. dyt.özge kelebek

    28 Kasım 2010 at 02:26

    o turuncu mantarlar çintar… harika lezzetli mantarlar… blogunuzda farklı mantar türleri ile yapılmış yemeklerde görmek isterim…isteriz…
    benim blogumada beklerim.
    sevgiler.

    Cevapla
  60. Yemekcinin Mekanı/Nazlı

    28 Kasım 2010 at 12:55

    Fotoğraflara mı bakayıımmm yazıyı mı okuyayıımm bilemedim. Herşey harika, tabaklar, fncanlar, alaçatı, sokaklar, kapılar… Çok hoş bir tatil olmuş gerçekten. Kabaklı böreği çok beklemeyiz inşallah:)

    Cevapla
  61. Esra

    29 Kasım 2010 at 21:51

    Aaaaa bu Vera, bizim Vera. Dünya ne küçükmüş. Cenk Bey yazıya da fotolara da bayıldım. Süpersiniz. Geçen gün havuçlu kek tarifinizden kek yapmaya çalıştım. İlk defa bir kekim kabardı ve çöpe atmadım. Tadını da en çok yine ben beğendim evde ama olsun…Belki de o vanilya özündendir. Bulamadım, arayamadım ve dandiklerinden koydum. Neyse sizi takip ediyorum, çünkü bu kış güzel ve yeni yemekler yapmaya niyet etmiştim. İşler bastırdı, pek yapamıyorum ama neyse…Herşeyin bir zamanı vardır. Sevgiler.

    Cevapla
    • Cenk

      30 Kasım 2010 at 11:31

      Esra – Afiyet olsun. Vanilya özütü sadece hoş bir koku vermesi için gerekli. Yokluğu tat olarak çok büyük bir fark yaratmayacaktır.

      Cevapla
  62. Nur

    29 Kasım 2010 at 23:30

    Cenk, kendim tatil yapmış gibi rahatladım, dinlendim.Çok yoğun çalıştığından bahsediyordun endişeleniyordum ama senin tatil fotoğraflarını görünce sevindim.:)
    Ağızda dağılan kurabiye tadında bir tatil olmuş..
    (Orada bile blogu unutmayıp fotoğrafları paylaşmışsın.sen duramazsın 🙂 )

    Cevapla
  63. Gözde

    30 Kasım 2010 at 15:23

    İnsan bütün bunlara bakınca işi gücü bırakıp sürekli gezmek ve yemek yemek istiyoooor 🙂 elinize sağlık!

    Cevapla
  64. sevil

    01 Aralık 2010 at 10:22

    Cenk bey günaydın ne kadar şahane bir yermiş bu Alaçatı sayenizde iç çeke çeke baktım resimlere bu güzel anlatım içinde şahsım adına teşekkür ederim
    Veranın kabaklı böreğini merakla bekliyorum
    sevgiler

    Cevapla
  65. ozlem

    03 Aralık 2010 at 05:42

    cenk, muhtesem fotograflar…bayildim, ellerine saglik, ne kadar guzel, cok begendim, tebrik ederim…he hippies side door, bastirip kafeye koyacagim:)))

    love you!

    Cevapla
  66. Özlem20

    04 Aralık 2010 at 22:02

    Her zamanki gibi harikasın sen..Çokta zevkli:))Bu arada facebook sayfan var mı Cenk..Cafe Fernando olarak?

    Cevapla
    • Cenk

      04 Aralık 2010 at 22:59

      Özlem20 – Çok teşekkürler. Evet, var. Şurada.

      Cevapla
  67. Peritozu Fotograf

    09 Aralık 2010 at 09:15

    Cokca guzel yerleri pekce guzel gozle gorup dinlemek fazlasiyla doyurucu oluyor…Buraya girdigim zaman 20 dk’dan once cikamiyorum.Baktigim fotograflara yeniden bakip,tariflerin hepsini yapicak vaktim olmasada en ince detaylarina kadar okumak…Seviyorum ben burayi 🙂

    Cevapla
  68. Figen

    09 Aralık 2010 at 12:51

    Verayla bende tanışmaaakkkk istiyorummmm…

    Cevapla
  69. selma

    10 Aralık 2010 at 09:34

    sabahın köründe bu siteye girdim hala çıkamıyorum herşey ama herşey çok güzeleline yüregine saglık.bi soru börekteki 2 yufka üst üste mi koyulup kesiliyo nekadar genişlikte kesiliyo.

    Cevapla
    • Cenk

      10 Aralık 2010 at 13:44

      selma – Çok teşekkürler. Üst üste değil, her yufka tek kat olarak 2-3 parmak kalınlığında şeritler halinde kesiliyor.

      Cevapla
  70. Ceyda

    18 Aralık 2010 at 19:20

    Cenk, süper yazmış ve resimler çekmişsin. Ben heryaz 2,5 ay alaçatı’dayım.Her sezon gittiğimde sabah yürüşü yapıp ne yenilikler olmuş diye köyü bir uçtan bir uca gezer ve resim çekerim. Her sene biraz daha modernleşmesi beni çok üzüyor. Yaz akşamları mecbur kalmadıkça sokağaçıkmam çünkü resmen yaya trafiğitıkanıyor.Yazını okuyunca yılbaşını orada geçirmek istedim.

    Cevapla
  71. munevver

    21 Aralık 2010 at 11:49

    ah oğlum ne güzel yerler gösterdin negüzel şeyler yaptın değerli kişisin seni kutlarım hele çukulatalı yaptığın şeyler çok ğüzel

    Cevapla
  72. Özlem

    12 Mart 2011 at 23:22

    Bir sene sonra keşfetmiş olsam da doyamadım sayfa sayfa geziyorum ama özellikle bu fotoğraflar beni çok etkiledi öyle kıskandım ki önümüzde ki hafta Alaçatı’ya gitmek için ani bir karar verdim :)İçtenlikle teşekkür ederim 🙂

    Cevapla
  73. Yasemin

    20 Aralık 2011 at 00:07

    Cent bey,merhaba
    yazilarinizin arasinda eBay dikkatimi cekti.nedir bu eBay
    Tesekkurler

    Cevapla
    • Cenk

      20 Aralık 2011 at 11:48

      Yasemin – Bir açık arttırma sitesi. Google’a yazıp bakabilirsiniz.

      Cevapla
  74. Neslihan

    30 Ocak 2012 at 16:54

    Henüz gidemedim ama Alaçatı’yı geçen sene tesadüfen keşfetmiştim. İnternette Kurabiye Otel diye çok şirin bir butik otel bulmuştum. Odalarının ismi çok sevimli gelmişti. İşletmecileri de çok tatlı insanlar.
    Böyle yerleri görünce oralarda yaşamak istiyorum. Bi cafem olsun, mutfağında ben çalışayım, cafede çalışanlar arkadaşlarım olsun, mümkünse üst katı da evim 🙂
    Çok güzel, cezbedici fotoğraflar çekmişsiniz. Bu sene gitmek istiyorum.

    Cevapla
  75. hivda

    23 Şubat 2012 at 10:58

    Cenk merhaba, fotoğraflar çok güzel insanın içini açıyor yazın bir an önce gelmesini ve alaçatıya gitme isteğini depreştiriyor:) ellerine sağlık . ben daha öncede bu konuyla ilgili bişey sormuştum . tekrar müsadenle bikaç şey öğrenmek stiyorum senden: bende canon 550 D ve onunla birlikte verilen 18 55mm lens var,daha işin başındayım gerçi ama , bende daha canlı renklerin çıktığı fotoğraflara sahip olabilmek için ‘ tıpkı yukarıdaki fotoğraflar gibi’ 550 D ile uyumlu hangi lensi almalıyım sence , fotoğrafçılık kursuna da gidiyorum. bende gezdiğim yerleri, yaptığım yemekleri vb. detay fotoğrafları çekmeyi çok seviyorum fakat dedğim gibi lensim yetersiz geliyor onları mutlaka işlemek lazım açıkçası ben programda fotoğrafın orjinali çok fazla oynamaktan yana değilim.. renk skalası daha geniş ve benim makinamla uyumlu hangi lensi almalıyım çok teşekkürler şimdiden .. sevgiler.

    Cevapla
    • Cenk

      23 Şubat 2012 at 13:16

      hivda – Ben genelde zoom lenslerden uzak durmaya çalışıyorum. Sabit odak uzaklığı olan lensleri seçmenizi öneririm. En hesaplısı ve hayat kurtaranı 50 mm f1.8. Onun dışında 100 mm L serisi olan da favorim. Seyahate çıktığımda hepsini yanımda taşımak zor olduğu için istemesem de 24-70 mm olanı yanıma alıyorum. Lensiniz ne olursa olsun kontrast ayarı, renk ayarı gibi oynamalar daha iyi sonuç veriyor. Tabii bunları bir dereceye kadar kameranın menüsünden de ayarlayabilirsiniz.

      Cevapla
  76. hivda

    23 Şubat 2012 at 13:50

    peki 50mm f1.8 olan objektifde daha güzel renkler yakalayabilir miyim?

    Cevapla
    • Cenk

      23 Şubat 2012 at 14:14

      hivda – Daha güzel renkler yakalamak için sadece bu lensi satın almak yeterli olmayacaktır. Daha birçok faktöre bağlı. Ona ek olarak polarize filtreleri de incelemenizi tavsiye ederim – renk konusunda asıl farkı onlar yaratacaktır.

      Cevapla
  77. hivda

    23 Şubat 2012 at 14:30

    çok teşekkürler cenk .

    Cevapla
  78. AFİFE ÖNDİN

    23 Kasım 2012 at 15:45

    Siteniz oldukça keyifli ve lezzetli 🙂
    ayrıca alaçatı ve bodrum gezileriniz, özellikle de fotoğraflarınız çok başarılı ..
    güzel gezileriniz olun,sevgiler …

    Cevapla
  79. hulya

    07 Kasım 2013 at 11:28

    Selam, gene ben cenk bey, vera hn’ın yaptığı börek harcı peynir yumurta karışımı gibi bir şey mi yufkaların içinde ayrıca bir şey var mı görüntüsü hoşuma gitti fırsatınız olursa kısaca yazarsanız memnun olurum

    Cevapla
  80. hulya

    07 Kasım 2013 at 11:32

    Buldum tarifi çok pardon yazmışsınız zaten yorumlarda

    Cevapla

Önemli:Bloguma bıraktığınız yorum, tarafımdan onaylandıktan sonra yayımlanacaktır. Yorum bıraktığınız yazı ne kadar eski olursa olsun, yorumunuzu gözden kaçırmam mümkün değildir. Yorumunuz soru içeriyorsa; yanıt verebilmek için yazıyı incelemem gerekebileceği için yayımlanması biraz gecikebilir. Sorunuzu sormadan önce lütfen aynı veya benzer bir sorunun daha önce sorulup sormadığını önceki yorumları tarayarak emin olunuz.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Primary Sidebar

16. BASKI (Mundi 3. BASKI)

Cafe Fernando - Bir pasta yaptım, yanağını dayar uyursun

Amazon // Trendyol // Kitapyurdu // diğer
The Artful Baker

Amazon US // D&R // idefix
Kindle // Apple Books // Google Play
Amazon UK // Amazon CA // Amazon AU

SOSYAL MEDYA

Instagram // YouTube // RSS
Facebook // Twitter // Pinterest

KÜTÜPHANEM

Kütüphanem

EKİPMANIM

Ekipman

Footer

Best of Cafe Fernando

Çilekli, Beyaz Çikolatalı ve Yoğurtlu Tart

Asya Usulü Sebzeli Tavuk

L’Orange

Fındıklı ve Çikolatalı Yulaflı Kurabiye

Vietnam Kahveli Dondurma

Ananaslı ve Hindistan Cevizli Kek

COPYRIGHT © 2023 · Cenk Sönmezsoy