• Skip to primary navigation
  • Skip to content
  • Skip to primary sidebar
  • Skip to footer

Cafe Fernando

Header Right

Main navigation

  • HAKKIMDA
  • YEMEK KİTABIM
  • ÖLÇÜLER
  • ARŞİV
  • PORTFOLYO
  • ENGLISH
Ici, Berkeley Bowl

Ici, Berkeley Bowl ve Saveur Ödülleri

Güzel haberi alalı iki haftadan fazla oldu ama tarif denemeleri ve fotoğraf çekimlerinden kafamı ancak kaldırabildim. Saveur ödülü, geçen sene olduğu gibi, hiçbir zaman esirgemediğiniz desteğiniz sayesinde Cafe Fernando’nun oldu. Bu sene önerilen 40.000 blog arasından Saveur’ün editörlerinin belirlediği adayların oylanma süreci iki hafta önce sona erdi ve güzel haberi Saveur’den sabahın köründe gelen e-posta sayesinde aldım. Fındık Kremalı ve Çikolatadan Dantelli Brownie, Saveur dergisinin düzenlediği Blog Ödülleri’nde “En İyi Özgün Tatlı Tarifi” seçildi. Saveur dergisi sonuçları açıkladıktan bir gün sonra “The Independent” ve hemen ardından Pazar günü de Sabah gazetesi Pazar ekinin arka sayfasında habere yer verdi. Değerli vaktini ayırıp oy veren ve destek olan herkese tek tek teşekkür ederim! Tüm kategorilerde kazananların listesini burada bulabilirsiniz.

Gelelim bugünkü yazının konusuna. Chez Panisse‘in bir öncesi bir de sonrası var. Sonrasında ne yapacağımız daha gitmeden önce belliydi. Chez Panisse’e arabayla beş dakika uzaklıkta yaşayan Özlem‘in kardeşi Güliz ve nişanlısı Başar’la Ici‘de dondurma keyfi. Gerçi Chez Panisse’te klasik bol kepçe Amerikan porsiyonları yok ama iki katı kadar yemiş olsaydım bile dondurmaya ayıracak yer bende her zaman vardır.

Ici Berkeley

Dokuz sene boyunca Chez Panisse’de tatlı şefi görevini üstlenmiş Mary Canales’in 2006 yılında açtığı Ici, San Francisco seyahatimde en çok beğendiğim dondurmacı oldu. Gerçi listemdeki Humphry Slocombe‘a önündeki dehşet sıra yüzünden girmekten vazgeçtik, onun için denediğim dondurmacılar arasında desem daha doğru olur. Humphry Slocombe’un akıl almaz dondurma çeşitleri var. San Francisco’ya giderseniz muhakkak uğrayın, sonra da bana ballandırarak anlatın.

Ici’nin dondurmalarında kullanılan süt ürünleri Clover Organic Farms’dan, yumurtalar da kraliçe hayatı süren Soul Food Farm’daki tavuklardan. Dondurmaların hepsi dükkanda az miktarlarda hazırlanıyor. Chez Panisse’teki mantık burada da var: Menüde hangi dondurmaların yer alacağını tamamen o hafta buldukları meyveler ve aromatik otlar belirliyor. Elbette bunların yanı sıra vanilya ve çikolata gibi klasikleşmiş çeşitleri de var.

Ici Berkeley 2

Güliz’lerle buluştuğumuzda hala Chez Panisse heyecanını üzerimden atamamıştım. Nereye geldik, hangi dondurmayı istiyorum, burası neresi derken fotoğraf çektiğimi hatırlıyorum ama gerisi bulanık.

Ici Ürünler Berkeley

Ici Berkeley Külahlar

Kasanın arkasındaki kadın çeşitleri sayarken Tarçınlı Crème Brûlée dediğini çok iyi hatırlıyorum. Gerisini dinlemedim bile. Onun dışında Ici’den aklımda kalanlar, ucunda çikolata gizli el yapımı dondurma külahları ve kasanın yanında duran Mauviel’in şeker tenceresi.

Ici Bahşiş Kutusu Berkeley

Her şey bir yana, bir dükkana sırf Mauviel’in en sevdiğim tenceresini bahşiş kutusu olarak kullandığı için bile saygı duymak lazım.

Ici Dondurma Berkeley

Dondurması da şahaneydi.

Berkeley Bowl - Kuşkonmaz

Chez Panisse’in sonrası bulanık olabilir, ama öncesini çok iyi hatırlıyorum. Amerika’daki en keyifli şeylerden biri süpermarket gezmek. Aslında bir yandan da hüzünlü. Sadece birkaç haftalığına oradasınız ve bir insan iki haftada kaç kutu blueberry yiyebilir ki? Ya da kaç paket çikolata ve kilitli buzdolabı poşetini bavuluna sığdırabilir ki?

Cevap: Oldukça fazla. Ama yine de…

Daha önce de bahsetmiştim; Ziploc‘un kilitli buzluk ve buzdolabı poşetlerine karşı acayip bir zaafım var. Türkiye’de satılanlarla aralarında kalite açısından uçurumlar var. Özellikle buzluk için tasarladıkları poşetler buzlukta sakladığım tart ve kurabiye hamurlarının aylar boyunca buzlanmadan saklanmasına olanak veriyor. Burada satılan poşetlere koyduktan sonra zaman içinde buzlanma oluşmasın diye birkaç kat da streç filmle sarmam gerekiyor. Bu kadar sarıp sarmalama sonucunda elime aldığımda içinde ne olduğunu göremediğim ve streç filme yazı yazmak mümkün olmadığı için her defasında paketin içine bir de kağıt kesip içinde ne olduğunu ve hangi tarihte paketlediğimi yazmam gerekiyor.

Mutfağımdan (ve hayatımdan) plastikten üretilmiş her şeyi çıkartmak için çaba sarf etsem de, konu buzdolabı poşeti olunca dayanamıyorum. Gerçi bu poşetlerin bir tanesi eskiden aldıklarımın üç tanesine bedel, o yüzden hem eskisinden daha az plastik harcıyorum, hem de paketlemek daha az vaktimi alıyor.

Neyse, Berkeley’de en çok tavsiye edilen süpermarket olan Berkeley Bowl‘un yeni açılan şubesine gittik ve oradan hiç çıkmak istemedim. Buzdolabı poşetleri yüzünden değil elbette…

Feriköy’deki organik pazarın bir süpermarkete dönüştüğünü düşünün…

Berkeley Bowl - Brüksel Lahanası

Şimdi ürün çeşitliliğini yüzle çarpın.

Berkeley Bowl - Havuçlar

San Francisco’da bile her markette kolay kolay bulunamayacak tropik meyve ve sebzeleri ekleyin.

Berkeley Bowl - Çin Salatalığı

Aynı kalitede ve çeşitlilikte bir et ve balık reyonu ekleyin…

Berkeley Bowl - Deniz Mahsülleri

Berkeley Bowl - Deniz Mahsülleri 2

… bir de satılan her çeşidini denemenin yıllarınızı alacağı bir dondurma reyonu ekleyin.

Berkeley Bowl - Coconut Bliss

Berkeley Bowl - Coconut Bliss 2

İşte öyle bir yer. Yürü yürü bitmiyor. Domates mi alacaksınız? En az yirmi çeşit var. Bu, aklınıza gelebilecek her meyve ve sebze için geçerli.

Müşterileri, kazandıkları maaşlarının neredeyse hepsini alışverişe yatırıdığı için “Whole Paycheck” diye dalga geçilen Whole Foods gibi el de yakmıyor.

Berkeley Bowl - Pretzel ve Ceviz

Yolluk olarak aldığım kırmızı cevizler ve ahududulu yoğurt kaplı pretzeller o kadar lezzetliydi ki yemeye kıyamadım. Günde ikişer tane yiyip bütün seyahate yaydım.

Berkeley Bowl - Yumurtalar

Süpermarketlerin yumurta ve portakal suyu bölümleri fotoğraf çekmeyi en çok sevdiğim yerler.

Berkeley Bowl - Meyve Suları

Dizi dizi paketler görünce asla dayanamıyorum.

Berkeley Bowl - Meyve Suları 2

Berkeley Bowl - Süt

Berkeley Bowl turu benim için aynı zamanda bir iş toplantısıydı, o yüzden işaret parmağıma kramp girene kadar fotoğraf çekemedim ama hiç kuşkunuz olmasın, meraklısı rahatlıkla içeride yarım gün geçirebilir.

Berkeley Bowl - Mantar

Berkeley Bowl - Ananas

Berkeley Bowl - Shiitake

Berkeley Bowl - Domates

Berkeley Bowl - Sebzeler

Berkeley Bowl - Sebzeler 2

Aldıklarınızı evinize götürüp pişiremeyeceğinizi bilmek biraz moral bozucu olsa da seyretmesi bile ayrı bir keyif. Yolunuz Berkeley’e düşerse, önce Berkeley Bowl, ardından Chez Panisse ve son olarak Ici, bence tasarlanabilecek en ideal günlerden biri olur.

Berkeley Bowl
920 Heinz Avenue Berkeley, CA 94710
Tel: 510.898.9555
Oregon Street Berkeley, CA 94703
Tel: 510.843.6929
Pazartesi – Cumartesi:- 9:00 AM – 8:00 PM; Pazar: 10:00 AM – 6:00 PM

Ici
2948 College Avenue, Berkeley, CA 94705
Tel: 510.665.6054
Pazartesi: 2:00 PM – 9:30 PM; Salı – Perşembe: 12:00 PM – 9:30 PM
Cuma – Pazar: 12:00 PM – 10:00 PM

Humphry Slocombe
2790 Harrison St., San Francisco, CA 94110
Tel: 415.550.6971
Pazartesi – Perşembe: 12:00 PM – 9:00 PM; Cuma – Pazar: 12:00 PM – 10:00 PM

01 Haziran 2011 · 84 Yorum Kategori: Cafe ve Restoran, Gezi ve Seyahat Etiket: berkeley bowl, ici berkeley, san francisco, Saveur

« Chez Panisse
Kayısılı Tart »

Reader Interactions

84 YORUM

  1. Tümay

    31 Mayıs 2011 at 13:47

    Öncelikle ödül için tebrik ederim. Gerçekten çok şık, farklı ve güzel bir sunumdu. Ödülü kesinlikle haketmişti. Markette gerçekten insanın kendi kaybedeceği kadar güzel çeşitlere ve renkler sahip…Sevgiler:)

    Cevapla
  2. Pınar

    31 Mayıs 2011 at 13:55

    Yazının ilk paragrafını okudum, hızlıca fotoğraflara baktım ve hemen yazmak istedim. Çok tebrik ederim seni Cenk, senden başkasına verselerdi bu ödülü, güvenilir bir yarışma olmaktan çıkardı zaten:) Başarılarının devamını diliyorum. Ayrıca kitabını sabırsızlıkla bekliyorum. Birde fotoğraftaki market hakkında birşey söylemek istiyorum. Böyle bol çeşitli olması ne kadar güzel, keşke en azından büyük marketlerimizde de bu kadar çeşit bulmak mümkün olsaydı. Ankara’nın en büyük marketlerinden birinde yoğunlaştırılmış şekerli süt bulamadım geçen hafta:( Sevgiler…

    Cevapla
  3. Cantravolta

    31 Mayıs 2011 at 13:59

    şeytan diyor bırak işi gücü resident kartını koy cebine doğru direkt uçuşla los angeles’a orada mutfak dersleri al,dünya mutfağı üzerine eğitimler ile beslen.

    Cevapla
  4. Gamze

    31 Mayıs 2011 at 14:00

    Blog ödüllünü paylaştığın günle farkettiğim günün aynı olması kendimi birazcık affetmemi sağladı. Tekrar tebrikler.

    Bu görünümde domatesi yıllardır yalnız annemin bahçesinde görüyordum. Paylaştığın renk karnavalına şahit olmadığım için her zaman olduğu gibi yine bir parça kıskançlık, bolca imrenme hissetsem de kendi adıma da sevinecek birşey buldum.

    Yazılarındaki özeninin için teşekkürler.

    Cevapla
  5. seda sez

    31 Mayıs 2011 at 14:20

    O kadar mutlu oldum ki anlatamam cok tebrik ederim. Hic sasirmadim bu sene deodul alacagindan emindim. Her seyin iyisine guzeline layiksin daha nice odullere….

    Cevapla
  6. Seda Girgin

    31 Mayıs 2011 at 14:21

    Merhaba Cenk,

    Öncelikle yürekten tebrik ediyorum ödülün için. Çok sevindim. Sonbaharda siteni keşfettimden beri bağımlısı oldum. Hala hayıflanıyorum kaç sene neler kaçırmışım diye. Aylardır yapabileceğimi düşündüğüm, hoşuma giden tariflerini publisherda oluşturduğum bir kitapçıkta topluyorum. Fırsat buldukça da deniyorum. Tutmadı bu dediğim bir tarifle hiç karşılaşmadım. Daha dün gece 11’de brownie’nden yaptım yine. Eşim başta olmak üzere tadan herkes bayılıyor. Bu hafta sonu yoğunlaştırılmış sütlü irmik helvasını yapacağım. İphone alınca ilk edindiğim aplikasyon Cafe Fernando oldu. Verdiğin bilgiler, detaycılığın ve özenin için sonsuz teşekkürler. İdolüm oldun artık:)Gittiğim çeşitli hobi ya da yemek kurslarında ilk iş senden bahsediyorum.

    Tekrar tebrikler

    Seda

    Cevapla
  7. neslihan

    31 Mayıs 2011 at 14:23

    İlk olarak aldığınız ödül için tebrik ediyorum. Dantelli Browni tarifiniz bu ödülü fazlasıyla hakediyordu.

    Süpermarket fotoğraflarınıza hem bayıldım hem de çok özendim. En sevdiğim şeylerden biridir süpermarkette dolaşmak ve yeni ürünler keşfetmek. Yurt dışına çıktığımda günün yarısını marketleri dolaşarak geçiriyorum. Henüz gitmedim ama görünen o ki Amerika’ya gidersem birkaç günü sadece marketlere ayırmam gerekecek…

    Nice ödüller ve nice seyahatler diliyorum size. Sevgiler…

    Cevapla
  8. mndlna

    31 Mayıs 2011 at 14:24

    Güzel güzel çok güzel. Fotoğraflar günümü renklendirdi 🙂

    Cevapla
  9. bahar

    31 Mayıs 2011 at 15:17

    bu amerikalılara inanamıyorum. böylesine çok çeşitli sebze ve meyve bulunan marketleri var, üstelik eminim gecenin bilmem kaçına kadar da açıktır, ama yine de yemek pişirmek yerine hazır gıdalar alıp obeziteyi tavan yapıyorlar.

    Cevapla
  10. handan

    31 Mayıs 2011 at 15:19

    Tebrikler Cenk Bey, biliyordum ve oy verirken birinci olacağınızı da yazmıştım, başka türlüsü haksızlık olurdu.Kutluyorum ve kitabınızı dört gözle bekliyorum.

    Cevapla
  11. nnbalo

    31 Mayıs 2011 at 15:21

    kırmızı cevizler, brüksel lahanaları ve daha bir sürü şey…hepsi harika!

    Cevapla
  12. asuman selçuk

    31 Mayıs 2011 at 15:37

    Los Angeles’de yetişip daha sonra Türkiyeye kesin dönüş yapan birisi olarak yazdıklarınız tam benim hissettiklerim ve uyguladıklarım. Döndükten sonra hemen hemen her sene ben de ağabeyimin yanına Silicon vadisi ve San Franciscoya gidiyorum. Whole Foods da gezmekten kim çok büyük keyf almaz. Hatta geçen hafta Londradayken orada da Whole Foods açıldığını öğrendim. Amerikadakinden daha da pahalı. Her gidişimde bavulumu sizin gibi Ziploc Bags ile dolduruyorum. Kalitesi tartışılmaz. Glad bile onun kadar iyi değil. 1.5 sene önce San Franciscoya Humphry Slocombe gittim. Hiç kuyruk yoktu. Demek ki şimdi daha çok tanınmış. Çok değişik flavors vardı. Bana birkaç tanesinde samples verdiler. Bazıları çok uçuktu, denemedim. Gerçekten muhteşemdi. Bu sene Ankara İncekdeki bahçeme blueberry diktim. Yakında blueberry ler olunca oraya gitmeden de bol bol yiyebilirim. Ben en değişik sebzeleri Clement Street’deki market ve manavlarda gördüm. Oradakilere bu nedir nasıl yapılır diye hep sordum. Santa Cruz daki farmers market da çok keyifli. Müzikli ve herşeyin tadına baktırıyorlar. Orada aldığım domateslerin tohumlarını 3 yıldır bahçeme ekiyorum. Peru’dan gelen mor patates bile çok güzel oldu. Oradaki özlem duyduğum bazı şeyleri buraya da getirmekten zevk alıyorum. Çevremdekilerle hem tohumları hem de sebzeleri paylaşıyorum.

    Cevapla
  13. ÖZLEM

    31 Mayıs 2011 at 15:56

    sonuna kadar hakedilmiş bir ödüldü.
    tebrikler..

    Cevapla
  14. Handan

    31 Mayıs 2011 at 18:18

    Cenk bey, odulunuz icin tebrikler. Gercekten de cok orjinal bir tarifti ve boyle saygin bir odulu fazlasiyla haketti. Supermarket fotograflari da harika. Bir supermarket meraklisi olarak ben bu supermarkette saatlerce dolasabilirim. Ozellikle domatesler harika. Sadece uzerine zeytinyagi ve tuz ilavesiyle bile bir ziyafet. Canim cekti!

    Cevapla
  15. elif demir

    31 Mayıs 2011 at 19:42

    ödülün için tebrikler. arkadaşımın tavsiyesi üzerine takip etmeye başladım. gerçekten çok güzel yazıların ve tariflerin:) açken de hiç çekilmiyor ama:)) neyse dikkatimi çeken buzdolabı poşeti olayı. çok merak ettim nasıl bir fark var. buzdolabına koyduğun ürünün karlanması büyük ihtimalle Türkiyedeki buzdolabı poşetlerinin hava geçirgenliğinin yurtdışındakilere göre oldukça fazla olmasından kaynaklanıyordur. aslında böyle şeylere dikkat çekmek güzel. hele de benim gelecekteki mesleğim açısından çok önemli
    İTÜ gıda mühendisliği öğrencisi

    Cevapla
  16. reyyan

    31 Mayıs 2011 at 20:18

    tebrik ederim…

    güzel geçen bir günün ardından aldığım güzel bir haber oldu 🙂

    Cevapla
  17. emelll

    31 Mayıs 2011 at 21:30

    cenk tebrik ederim tekrar. bu ödülde payım olduğu için mutluyum. almasan da benim için en iyisisin zaten. ben domateslere ba-yıl-dım! bi elimde tuzluk, oturup haşırt huşurt yemek istiyorum, suları aka aka : D

    Cevapla
  18. niloş

    31 Mayıs 2011 at 22:47

    Kilitli buzdolabı yerine anne sütü saklamak için üretilmiş olan lansinoh marka süt saklama poşetlerini tavsiye ederim.Bebek mağazalrında bulabiilir ya da netten sipariş verebilirsiniz.
    Hem çift kilit var hem de üzerine yazılabilir bir tarih vs bölmesi.Buzlanma vs de olmuyor hiç,anne sütü sözkonusu olduğu için oldukça hassas çalışılmış bir ürün. sevgiler..

    Cevapla
  19. medina

    31 Mayıs 2011 at 22:58

    heyyooo tebrikler tekrar ve tekrarrrrr…..
    süper fotoğraflar..beni dondurmaların önünde bırakın başka bişey istemem..aa bide domateslerrr…cennet gibi….sevgiler….

    Cevapla
  20. Özlem Odabaş

    31 Mayıs 2011 at 23:07

    Tatlının sunumu bir harikaydı.Ödülü kazanmanıza çok sevindim.Tebrikler.

    Cevapla
  21. ipek

    31 Mayıs 2011 at 23:37

    Harikaaa!.. Kutluyorum sizi.. :)))

    Cevapla
  22. mutfakpenceresi

    31 Mayıs 2011 at 23:44

    Tebrik ederim dantelli çikolata kesinlikle ödüle layık bir sunum görünce çok beğenmiştim, emeğinize, fikrinize sağlık.Kazanacağınıza emindim zaten.Hayırlı akşamlar nice güzel ödüllere imza atmanız dileğiyle.Markettede maşallah yok yok ne ararsan mevcut,orada oturanlar çok sanslılar galiba.

    Cevapla
  23. ergül çilingir

    31 Mayıs 2011 at 23:50

    sevgili cenk sizi gönülden kutluyorum.bu ödülü kesinlikle hakediyordunuz.sizinle gurur duyuyorum.nice ödüllere

    Cevapla
  24. Senem

    01 Haziran 2011 at 01:10

    Cenk merhaba, tebrik ediyorum ve devamını diliyorum.
    Seyahatiniz gerçekten çok güzel geçmiş size özenmemek elde değil, inşallah ben de en kısa zamanda California ya gidip doyasıya gezebilirim.Resimler,anlatımınız yorumlarınız şahane..Çok teşekkürler

    Cevapla
  25. Senem

    01 Haziran 2011 at 01:13

    Cenk bir de ricam olacak acaba mevsimiyken pratik bir kuşkonmaz yemeği pişirebilir miyiz? Dört gözle tarifi bekliyorum sevgiler

    Cevapla
  26. asliberry

    01 Haziran 2011 at 10:29

    Tebrikler. Daha nice nice ödüllere.

    Cevapla
  27. didem

    01 Haziran 2011 at 10:53

    Berkeley Bowl!!! Yaklasik bir yildir Berkeley’de yasiyorum, Berkeley Bowl acik ara favori alisveris mekanim!! Bu kadar cesit, boyle canli renkler bir arada, insan saatler gecirebilir.

    Fotograflar da bir harika!

    Odul icin de tebrik ederim!

    Cevapla
  28. Esra Özcan

    01 Haziran 2011 at 12:19

    Cenk bey,
    Aldığınız ödül için tebrik ediyorum. Elinize, gönlünüze, resimlerinize sağlık. Mutfak benim için büyük keyifti, tarifleriniz ve pratik önerileriniz sayesinde daha büyük bir keyif olmaya başladı. Teşekkür ediyorum. Sağlıklı, keyifle kalın…

    Cevapla
  29. Melek

    01 Haziran 2011 at 12:31

    Tebrikler,seni ve siteni seviyoruz ve kitabını heyecanla bekliyoruz(en az 2 arkadaşımada hediye edicem)

    Cevapla
  30. vilma

    01 Haziran 2011 at 12:38

    Hakettiğiniz bir ödüldü. Tebrikler.

    Cevapla
  31. esen

    01 Haziran 2011 at 13:01

    tebriklerr çok sevindim … darısı yemek kitabının alacağı ödüllere ….

    Cevapla
  32. nesrin

    01 Haziran 2011 at 13:20

    Tebrik ederim. Bu ödülü almamis olsaydiniz da zaten gönlümüzün birincisiydiniz.

    Cevapla
  33. seda

    01 Haziran 2011 at 13:24

    Merhaba Cenk tebrik ederim. Ayrica fotograflar cok güzel. Bende bloguma büyük fotograflar ve ayrica yan yana fotograflar eklemek istiyorum . Nasil yapilacagi konusunda yardimci olabilirmisin? Yada yardimci olabilecek bir sayfa önerirmisin? Tesekkürler.

    Cevapla
  34. elif

    01 Haziran 2011 at 16:14

    selamlar cenk öncelikle tebrik ederım,nice ödüller . supermarket resımlerın super bende genelde her gıttıgım ulkenın supermarketıne ve acık havada olan marketlerıne gıderım hatta tesco,markspencer, selfridges,harrads ,harvey nicolsen yıyecek kısımlerı superdır. http://www.leshop.ch bu sıte superdır.

    Cevapla
  35. Ceren

    01 Haziran 2011 at 16:24

    Çok tebrik ediyorum ve bu gidişle kitap çok satanlara girecek gibi 🙂

    Cevapla
  36. Bianca

    01 Haziran 2011 at 16:49

    Tebrikler ama bu tebrik devamını istiyoruz ve heyecanla bekliyoruz anlamındaydı:)

    Cevapla
  37. turkan akgun

    01 Haziran 2011 at 18:08

    Sizi tebrik ediyorum.Hakkinizdi o odulu almak.Ben hala o danteli calisiyorum:) Gencleri heveslendirdiginiz ve onlara iyi bir ornek oldugunuz icin de sizi kutluyorum.Sevgiler.
    turkan

    Cevapla
  38. Baris

    01 Haziran 2011 at 19:56

    hahaha, amerikadan hediye ziplock getirmemden dolayi surekli dalga gecilen biri olarak cok begendim bu yaziyi 🙂 benim listeye son yillarda Glad-press’n seal eklendi!

    Cevapla
  39. umran

    02 Haziran 2011 at 05:07

    Berkley bowls , her hafta alisveris yaptigim market.
    Bu haftalarda heryerde bulunmayan , erik ve cagla da vardi. Hatta dondurulmus hamsi buldu esim ,nasil sevindik gorunce anlatamam. Kisacasi, 11 yildir Amerika’dayim en begendigim markettir Berkley Bowl.
    Ayrica tebrikler odul icin.

    Cevapla
  40. Şencan

    02 Haziran 2011 at 09:54

    Cenk bey, tebrik ederim. Başarılarınızın devamını diliyorum. 4 tatlı tarifinizi denedim. Hepsi çok başarılı idi. Tatma fırsatını yakalayan sevdiklerim, bayıldılar.:) Gezi yazılarınızı da ayrı bir zevk ile takip ediyorum. Sevgiler..

    Cevapla
  41. gül

    02 Haziran 2011 at 13:00

    merhaba,
    ABD’ye hiç gitmedim ve marketler hakkında anlattıklarınız beni çok şaşırttı. avrupa ülkelerinde böyle bir çeşitliliğe hiç rastlamamıştım. bu kadar sebze ve meyve çeşidinin olduğu bir yerde insanlar neden obezite ile mücadele etmek zorunda olurlar, aslında dengeli beslenme açısından sınırsız imkana sahipler, değil mi?

    Cevapla
  42. ceren

    02 Haziran 2011 at 14:19

    fotoğraflar çok güzel olmakla beraber benim aklıma takılan husus şu oldu; genelde marketler içerisinde fotoğraf çekilmesine izin vermez? nasıl olur da bu kadar güzel fotoğraflar çekilebilir =)

    Cevapla
  43. Melahat Yıldız

    02 Haziran 2011 at 17:40

    Ödül için tebrik ederim.Bu kadar özenli ve zevkli çalışma daha nice ödülleri hak ediyor.Sevgiler.

    Cevapla
  44. Ayca

    03 Haziran 2011 at 13:25

    Cenk yazini esime gosterecegim boylece her USA seyahatimizde yahu naylon torba da tasinir mi buradan diyemez artik 🙂 Turumun ilk ve son ornegi degilmisim demek ki :)Ziploc’un sadece buzdolabi posetlerini degil dev esya saklama torbalarini da cok severek kullaniyorum ben.
    Berkeley Bowl’a hic gitmedim ama Walmart ve Target’ta da tum gunumu gecirme potansiyeli olan biri olarak resimlere ve renk cesitliligine bayildim!

    Cevapla
  45. Baris

    03 Haziran 2011 at 17:52

    Cenk, sabahtan beri balik reyonu resminde gordugum, lobster veya crab loaf gibi seyi ariyorum, ne oldugunu cok merak ettim, hatirliyormusun?

    Cevapla
  46. New York Muhtari

    03 Haziran 2011 at 20:22

    tebriklerrrrrrrrr

    Cevapla
  47. Cenk

    04 Haziran 2011 at 13:49

    Tebrik mesajları için herkese çok teşekkür ederim!

    bahar, gül – San Francisco ve özellikle Berkeley sağlıklı beslenme, kaliteli malzeme ve müşteri bilinci gibi konularda istisna olan şehirler. Amerika’nın geri kalanıyla karşılaştırılamaz bile.

    elif demir – Kilitleri çok daha sağlam, malzemesi de daha kalın. Sanırım bu nedenlerden dolayı.

    niloş – Tavsiye için çok teşekkürler. Aklıma gelmezdi bebek mağazalarına bakmak…

    seda – Nasıl yardımcı olabilirim tam anlayamadım. Fotoğrafları büyük kullanmak istiyorsanız yazıya girerken o büyüklükte ekleyin. Yan yana koymak derken de tek fotoğraf halinde yan yana koymaktan bahsediyorsanız Photoshop gibi programlardan yardım alabilirsiniz.

    ceren – Teşekkürler! Açıkçası fotoğraf çekebilir miyim diye sormadım, onun için biraz endişe vardı. Süt, portakal suyu ve dondurma reyonlarında saklanmak kolaydı ama diğer reyonlarda boynuma asılı bir şekilde bakmadan çekimler yaptım.

    Barış – İkinci fotoğrafta en öndeki mi soruyorsunuz? Etikette “imitation crabmeat” yazıyor. Yengeç eti görünümü verilmiş, başka tip balıklardan yapılıyor. Türkiye’de de satılıyor (süpermarketlerin somon füme, ançuez, vs. satılan raflarında) ama aralarında yine dağlar kadar fark var.

    Cevapla
  48. Baris

    04 Haziran 2011 at 23:33

    Ben yengec etini cok sevsemde o sahtesini hic sevmiyorum fakat dedigin gibi cok degisik gorundu ve aklim kaldi 🙂

    tesekkurler

    Cevapla
  49. emelll

    05 Haziran 2011 at 20:09

    yerli domatesi tuzla haşırt huşurt yeme fantazimi gerçekleştirdim cenk! buldum pazardan ve haşırt ve huşurt, suyu aka aka : D bir kez daha mutfakta ilham verdin, sağol! : D

    Cevapla
  50. fatoş

    06 Haziran 2011 at 16:00

    Ödül için çokkkkkkkkkk tebrkler!!!!ama ben ödül aldığınıza hiç şaşırmadım alacağınızı biliyordum…
    Market fotoğraflarına hayran kaldım..sanırım benim gibi biçok kadınında en sevdiği yerlerden bi tanesi bana göre diğeride Türkiyede ki pazarlar,özelliklede sebze pazarlarını..Ama bi tek şeyi bi türlü kafam almıyo.Amerikada bukadar çok çeşit taze meyve ve sebze varken neden obezite orada çok fazla???oradaki obezite sayısının fazla olmasının nedenini de biliyoruz…Fazla fast food,donmuş gıdalar…aslında şaşırtıcı.

    Cevapla
  51. Ahmet

    06 Haziran 2011 at 19:20

    Ödülünüzü tebrik ediyorum.Çok başarılı bir çalışmaydı, kesinlikle hak ettiğinizi düşünüyorum. Yazılarınızı keyifle takip ediyorum. Ellerinize sağlık 🙂

    Cevapla
  52. serpiltk

    08 Haziran 2011 at 09:33

    tebriklerrrrrr…ve güzel keyifli yazı için de teşekkürler…ben bu markete girsem herhalde akşam güvenlikçiler ancak çıkartır:))))

    Cevapla
  53. MELTEM NEBİPAŞAGİL

    08 Haziran 2011 at 12:32

    ödül için çok tebrikler.Kesinlikle hakedilmiş bir ödül.Fotoğraflar,yazılar,tarifler hepsi özenli bir çalışmanın sınucu olduğu belli.Tekrar tebrikler

    Cevapla
  54. Banu bingör

    08 Haziran 2011 at 17:53

    İşte “süper” market bu 🙂
    Çocukluk düşlerimi anımsattın bana. 7-8 yaşında vardım ya da yoktum; en büyük düşüm ülkemizde o zaman da olmayan bu tür bir harika markete, şekerlemecilere dalıp, oralarda dolaşmak, alışveriş yapmaktı Avrupa’da… Çocukken neysek az biraz o kalıyoruz büyüdükçe de 🙂

    Cevapla
  55. Banu bingör

    08 Haziran 2011 at 17:56

    Düşündüm de… sırf bunlar için bile San Francisco’da yaşamayı özlemeni anlayabiliyorum. Yani sırf bir market için mi? Evet, sırf bir market için bile…

    Cevapla
  56. Sema

    08 Haziran 2011 at 19:26

    Merhabalar. Sitenizi yeni keşfettim ve hayran oldum. Resimler yazılar sanki bir belgesel tadında. Eminim buradaki resimler çektiğiniz resimlerin çok çok azıdır. Ben de güzel şeyler bulunca deklanşörden alamıyorum parmağımı. Yazılarınızı okumak çok keyifli. Yazılarınızın tamamını okuyacağım. Eminim baya vaktimi alır ama yenilerini de sabırsızlıkla bekliyorum.

    Cevapla
  57. Filiz

    08 Haziran 2011 at 19:26

    Sevgili Cenk, tebrik ediyorum odulunuz icin zaten alamayacaginizi dusunmedim bile bu kadar titiz, detayli ve kaliteli blogunuz varken:) Benim yasadigim bolgede (princeton, nj) cok guzel tarlalar var ve bende Turkiye’deki pazar ozlemimi (ayni olmasada) buralarda gideriyorum ve kesfettigim her yeni tarla beni inanilmaz mutlu ediyor:) sizin yerleri de not ettim insalalh bir gun yolum California’ya dusecek:)

    Cevapla
  58. NURAN

    09 Haziran 2011 at 15:54

    CENK MERHABA BU BERKELEYDEKİ YER TAM BENLİK
    CENK SİZDEN BİRŞEY İSTESEM GEÇEN GÜN BEN TEK BAŞIMA PETİFUR YAPMAYA KALKIŞTIM AMA TABİ SONUÇ HÜSRAN EĞER VAKTİN VARSA BANA BİR PETİFUR TARİFİ YOLLAYABİLİRMİSİN GELECEK AY EVLİLİLİK YIL DÖNÜMÜMÜZ OLACAK VE BEN EŞİMİN HOŞUNA GİDİCEK BİRŞEYLER DENEMEK İSTİYORUM ŞİMDİDEN TEŞEKKURLER

    Cevapla
  59. Banu Bingör

    10 Haziran 2011 at 10:04

    Bu arada Özlem’in çikolata videosuna bayıldım 😀 Sana hiç yedirdi mi o wasabili çikolatadan??

    Cevapla
    • Cenk

      10 Haziran 2011 at 20:02

      Banu – Bir türlü fırsat bulup Montezuma’ya gidemediğim için yemedim. Ama güzel haber: Özlem oradaki cafesini sattı ve büyük ihtimalle buraya dönecek. Dönsün, rahat duramaz o, hep birlikte gider yeriz.

      Nuran – Şu sıralar aldığım birkaç proje yüzünden çok meşgulüm, maalesef bir tarif yazıp yollayacak vakti bulabileceğimi sanmıyorum. İngilizce bir kaynaktan bulsam, link yollasam işinizi görür mü?

      Cevapla
  60. Banu Bingör

    11 Haziran 2011 at 12:11

    Bu da güzel haber işte! Ne değişik deneyimler biriktirmiş olarak dönecek üstelik 🙂 Eh sabırsızlıkla beklenen bir şey daha bize 🙂

    Cevapla
  61. Banu Bingör

    11 Haziran 2011 at 12:16

    Nuran hanım, Cenk ne der bilemem de petit fours için bir önerim olacak acizane… Netice itibariyle onlar yediğimiz tatlıların minyatürleri; bu açıdan bakarsak Cafe Fernando’daki güzel tart tariflerini ve de o muhteşem eclair tarifini deneyebilirsiniz. Boyutları ufak ufak ayarlayıp, pişirme sürelerine dikkat etmek gerekecektir. Denenmişleri küçültmeyi denemekte fayda var. Derim şahsen 😀

    Cevapla
  62. Pelin

    11 Haziran 2011 at 14:25

    Ohh! amerika’dan ziploc siparisi verirken ya da her gittigim yerde muze gibi supermarket gezerken kendimi kotu hissetmeme gerek kalmadi artik :)) odul icin de cok cok tebrik ediyorum 🙂

    Cevapla
  63. ceylan

    11 Haziran 2011 at 14:44

    Cok cok tebrikler Cenk ! Fazlasiyla hakedilmis oduller ! guzel yapilan islerin hem de uluslararasi camiada takdirini almis olmasi ne guzel !
    Buarada dondurma makinasi denemelerimiz cok iyi gidiyor. cikolatali dondurma tarifin bir efsane, hele de valrhona cikolatalari ile yapilinca ! ve de cikolatali puding de evin gozdesi oldu !
    Yani diyorum ki iyi ki varsin, yaziyorsun, bilmedigin evlerde, bilmedigin bir suru insanin hayatina renk ve lezzet katiyorsun!

    Kitabini sabirsizlikla bekliyorum..senden daha daha cok tarif istiyorum!

    sevgiler

    Cevapla
  64. Pınar

    13 Haziran 2011 at 19:59

    Muhteşem bir yazı olmuş. Bu yazıyı okuduktan, özellikle ahududulu yoğurt kaplı pretzellar ve daha bir çok güzelliği gördükten sonra insanın içinden “heaven is a place on earth” şarkısını mırıldanmak geçiyor. 🙂

    Cevapla
  65. seda

    15 Haziran 2011 at 00:14

    gönülden tebrikler

    Cevapla
  66. güncellensin artık...

    15 Haziran 2011 at 10:55

    İşten ayrılmadan önce daha sık güncellerdiniz blogunuzu. Yoğun iş temposu daha programlı olmaya, daha çok işi planlayıp tüm gün çalışmaya itiyor insanı sanırım. Ev hanımlarının tüm gün ev işini bitiremeyip çalışan kadınların market alışverişi, çocuğu okuldan alma, yemek yapma gibi herşeye yetişmesi gibi…

    Cevapla
    • Cenk

      15 Haziran 2011 at 11:41

      güncellensin artık – Şu sıralar hayatımda hiçbir zaman olmadığı kadar meşgulüm. Sabah 9 akşam 12 olmak üzere durmaksızın çalışıyorum. Üzerinde çalıştığım kitap hayatım oldu ve maalesef bloga istediğim kadar vakit ayıramıyorum. Zaman içinde bu konuda suçluluk hissetmemeyi de öğrendim. Blogum hayatımı birebir yansıttığına göre olması gereken de bu zaten.

      Cevapla
  67. sevil k.

    16 Haziran 2011 at 14:56

    Cenk hadi artık güncelle siteni,biliyorum kitap yazıyorsun ve biliyorum artık suçluluk hissetmiyorsun ama sıkıldık beklemekten.Takip ettiğim başka bir bloğun yazarı hastalandı artık jimnastik yapıcam diye yazamıyor,başkası çocuk yaptı yazamıyor,sen kitap yazıyorsun,evcini napıyo onu artık sormadım bile kendine..Olmaz ki bizim de okuyucu olarak haklarımız yok mu yahu:)Blogunu tazeleyen yazarlar istiyoruz(bknz. mutfaksirlari.com)…

    Cevapla
    • Cenk

      17 Haziran 2011 at 14:09

      sevil k. – Blogunu tazeleyen yazarlar istemek bir okur hakkı değil, dileği olabilir. Hak deyince sanki benim böyle bir sorumluluğum varmış gibi bir anlam çıkıyor. Bloguma yazdığım yazıları bir ödev olarak görmek isteyeceğim son şeydir. Emin olun blogumu güncellemeyi sizden çok ben istiyorum, ama şu sıralardaki iş yoğunluğum yüzünden blogumu güncellemek bir yana bazen günde 3 öğün yemek yiyecek vakti bile bulamıyorum. Kitap yazmaya karar verdiğimde birçok konuda fedakarlık yapacağımı biliyordum. Bunlardan bazıları da dışardan bakan birinin aklına gelemeyecek şeyler. Kitap yazdığım için dünya durmuyor. Hala karnımı doyurmak zorundayım ve bunun için de çalışmak zorundayım. Türkiye’deki şartlar ve yayınevlerinin çalışma koşulları yüzünden kitabı hazırlarken ortaya çıkan masrafların hepsini yazarı olarak benim karşılamam gerekiyor. Yani böylesine bir iş yüküne ek olarak altından kalkabilmek için ek işler yapmam gerekiyor. Bir de, yazdığım her yazı üzerinde en az bir hafta uğraştığımı, tahminimce çoğunluğunun da en fazla 15 dakikada okunduğunu hatırlatmak isterim. Her blog yazarının bir yoğurt yiyişi vardır, dolayısıyla hepsinden aynı şeyleri beklemek gerçekçi olmaz. Yeni yazı ne zaman içime sinerse o zaman burada.

      Cevapla
  68. cipanas

    16 Haziran 2011 at 22:47

    Merhaba,
    Dün amerikadan dönmüş biri olarak ülkemin yemeklerini nasıl özlemişim anlatamam buranın lezzeti hiçbir yerde yok bır tek carl’s jr diye bir burgerci var yediğim onca hamburger içinde en lezzetlisiydi tavsiye ederim , berkeley e gitmemize ragmen sadece ünıversiteye ugrayabildim hatta enişteme sizin sitenizi gösterip Berkeley Bowl gitmemiz gerektigini söyledim ama gümbürtüye gitti:(
    sonra başka markete uğradık ziploc poşet alınca eşimin suratını görmeliydiniz şok yaşadı resmen maple şurup ve vanilya özütü alınca bari yemek yapsan içim yanmayacak diye bana laf soktu artık bir şeyler yapıp onu susturmam lazım yoksa onları gördükçe bana laf eder:)

    Cevapla
  69. sevil k.

    17 Haziran 2011 at 15:10

    Cenk bana cevaben yazdığın herşeyde çok haklısın..Şaka yollu takılıp o güzel yazılarından, resimlerinden daha fazla istirham etmek istedim vallahi hepsi bu..Bencillik tabi bizimki..Ben de inan çok yoğun çalışıyorum gün arasında sen bana yorgunluğumu attırıyorsun ve takip ettiğim en başarılı blog yazarısın.Kitabını da ilk alanlardan olacağım inşallah..Tanrı,evren herşey sana kolaylık versin..Kocaman sevgiler..

    Cevapla
  70. Banu Bingör

    18 Haziran 2011 at 22:38

    Hahahah yorumları okudukça bir şey canlandı gözümde, çok saçma olarak. Bir gün bir bakıyoruz “ÖzCafe Fernando” diye bir blog açılmış. “Eveeeet bugün de Gülbağ Kardeşler Süper marketteyiz. Gördüğünüz gibi Kaanlar kaşar çok talep görüyor buralarda. Biraz da çakıllı bulgur fotoğrafı çektim elbette” diye yazılar 🙂

    Cevapla
  71. Cenk

    20 Haziran 2011 at 10:14

    sevil k. – Çok teşekkürler.

    Banu Bingör – Nereden aklına gelir böyle şeyler…

    Cevapla
  72. Banu Bingör

    21 Haziran 2011 at 18:41

    Cevap: Bilmiyorum :))
    Bu arada müjdeler olsun Cenk! Ege’nin damak tadı var! Meyve püresinin içine demir ilacını karıştırayım dedim, şiddetle reddetdi :)))

    Cevapla
  73. ipeksi tatlar

    21 Haziran 2011 at 23:35

    Ellerinize, gözlerinize sağlık.. başarılarınızın devamını diliyor, büyük bir özenme duygusuyla sizi izliyorum.. (itiraf.com..:))) )

    Cevapla
  74. ebru

    22 Haziran 2011 at 11:44

    İlk önce ödül için çok tebrik ederim..Bu ödül seni mutlu ettiği kadar, bizi de mutlu ediyor.
    Cenk gerçekten çok alemsin…Amerikadan kutu kutu ziploc taşıyanın birtek kendim olduğunu sanıyordum..Ama benden bir tane daha varmış..Ve genelde Amerikadan gelecek arkadaşlarım bana burdan istediğin birşey var mı dediklerinde, her seferinde ziploc cevabını alınca, gülmekten kırılıyorlar.Ama çok haklısın buradaki buzdolabı poşetleri felaket..Üstelik te koku yapıyorlar…
    Amerikadaki süper marketlere gelince gerçekten inanılmazlar.Meditasyonun farklı bir rengi, insanı içine alıveriyor..Ben de kendimi kaybediyorum..Her yurttdışı seyahatimde market sevdam yüzünden insanlar çıldırıyor..Ama senin bloğunda insanlar üzerinde aynı meditatif etkiyi yaratıyor..Blogtan çıktığın zaman, girdiğin ruh halinden çok daha uzaklarda oluyorsun..Kendini mutlu ve cıvıl cıvıl hissediyorsun..

    Cevapla
  75. basak

    23 Haziran 2011 at 17:18

    Banu’nun mesajina oldum gulmekten! Bilmiyorum, ozel bir klasorun varmi ama bu mesaji saklamalisin!

    Cevapla
  76. leyla

    24 Haziran 2011 at 23:52

    Cenk , öncelikle tebrik ederim , aldığın ödüller sana az bile. Enteresan birşey oldu dün gece, rüyamda senin kitap kapağını bizlerle paylaştığını gördüm , üstelik siteden değil , posta ile kapılarımıza kadar gelmiş 🙂 Umarım kitapla ilgili herşey güzel gidiyordur. Sevgiler…

    Cevapla
  77. Banu Bingör

    30 Haziran 2011 at 15:23

    Bu arada, dondurma paketleri içinde markası “ciao bella” ve “three twins” olanlar pek hoşmuş :))))

    Cevapla
  78. sema

    17 Temmuz 2011 at 17:05

    Fotoğraflarınıza yine bayıldım. Ödül için de tebrikler. Türkiye’de marketlerde fotoğraf çekmek kesinlikle imkansız. Güvenlik hemen uyarıyor ne yazıkki.

    Cevapla
  79. mine

    29 Kasım 2011 at 21:41

    Yemek yapmayı, yemeyi ve yedirmeyi seven ben, bu harika , üzerinde özenle çalışılmış sayfalardan ayrılamıyorum. Yolun açık olsun.

    Cevapla
  80. Sanem

    06 Şubat 2012 at 23:47

    Merhaba,
    Mauviel tencerelere bakarken e bende simdi okudum burayi.SanSed’in mutfagini da gezginkorsan.org da ben yaziyorum.Sevgiler.

    Cevapla
  81. habishh

    10 Mart 2013 at 22:45

    İlk girdiği de koku mide mi bulandirmisti ki sonra anladim bu daha önce beyninin RT ani maya firsat bulamadigi 1000 çeşit sebzenin kokusu ki 2 ay boyunca neredeyse hergun gittim. Ama ne 10 numara dersen zeytin reyonu ve en önemlisi MORNİNGBUN dunyanin hiçbir yerinde onun gibisinin olduğunu sanmiyorum :)))

    Cevapla

Önemli:Bloguma bıraktığınız yorum, tarafımdan onaylandıktan sonra yayımlanacaktır. Yorum bıraktığınız yazı ne kadar eski olursa olsun, yorumunuzu gözden kaçırmam mümkün değildir. Yorumunuz soru içeriyorsa; yanıt verebilmek için yazıyı incelemem gerekebileceği için yayımlanması biraz gecikebilir. Sorunuzu sormadan önce lütfen aynı veya benzer bir sorunun daha önce sorulup sormadığını önceki yorumları tarayarak emin olunuz.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Primary Sidebar

16. BASKI (Mundi 3. BASKI)

Cafe Fernando - Bir pasta yaptım, yanağını dayar uyursun

Amazon // Trendyol // Kitapyurdu // diğer
The Artful Baker

Amazon US // D&R // idefix
Kindle // Apple Books // Google Play
Amazon UK // Amazon CA // Amazon AU

SOSYAL MEDYA

Instagram // YouTube // RSS
Facebook // Twitter // Pinterest

KÜTÜPHANEM

Kütüphanem

EKİPMANIM

Ekipman

Footer

Best of Cafe Fernando

Julia Child: Komik, titrek sesli, dağ gibi bir kadın

Sarışın Çikolata, Tahin ve Susamlı Trüf

Fındıklı Kurabiye

L’Orange

Vietnam Kahveli Dondurma

Mozaik Pasta Tarifi

COPYRIGHT © 2023 · Cenk Sönmezsoy