Kantin Dükkan
Hani bazen bir şeyi çok içten isteriz, gerçekleştiğinde de anlık bir doyumsuzluk yaşayıp “Keşke başka şey isteseymişim!” deriz ya; Şemsa Denizsel’in Bebek parkının karşısında Kantin Dükkan açacağını öğrendiğimde, kendi kendime “İyi ki başka bir şey istememişim!” dedim.
Aslında bunu ta San Francisco’da, Tartine Bakery, Pizzeria Delfina ve Bi-rite Market üçgeninde kaldıktan sonra oracığa çömelip ağlamak istediğimde dilemiştim. Dileğim birebir “Keşke Kantin Bebek’te dükkan açsa…” değildi elbet ama Tartine’den kolunun altında ekmeğiyle çıkıp evinin yolunu tutan birini gördüğümde ya da Blue Bottle’dan dışarı elimde kahveyle her çıkışımda arkadaşıma dönüp boynum bükük bir şekilde söylediklerim de aynı kapıya çıkıyordu: “Keşke İstanbul’da, evimin yamacında böyle bir yer olsa… Belki o zaman buraları bu kadar özlemem, değil mi?”
Elbette özlerim. San Francisco, bu saydığım veya sabaha kadar sayabileceğim yerlerden ibaret değil. O yerlerin doğmalarını, gelişmelerini ve kök salmalarını mümkün kılan, iyiyi ve kaliteliyi baş tacı eden insanlardan da ibaret. Verilen değer karşısında şımarmayan, gözü dönüp büyüme telaşına kapılmaktansa tutturduğu standartları nasıl sürdürebileceğine kafa yoran, kısacası verilen değerin hakkını o insanlara misliyle iade eden işletmeler, özlemimi dile getirirken sadece mideme çok düşkün olduğum için ilk aklıma gelenler.