Uzun süre bakınca insanı hipnotize eden beyaz boyalı demir bir tepsi, Julia Child‘ın programlarından fırlamış bir yumurta çırpıcısı, fil dişi saplı gümüş bir kek servisi… Aklım sadece Paris’teki karamellerde kaldı sanmayın.
Bir şehre gitmeden önce hiç bu kadar çok araştırma yaptığımı hatırlamıyorum. Paris tatilinin Janet Fletcher’la tanışmamdan sonraki ilk yurtdışı tatili olmasının bunda büyük payı var. Janet ve kocasıyla Mabeyin’de buluştuğumuzda çantasından çıkartıp masaya koyduğu, içinde İstanbul’la ilgili notlarının bulunduğu defterleri hala unutamıyorum. Defterler dolusu bilgi. Sayfalar dolusu ayrıntı. Şöyle bir üzerinden geçip kaçırdığı bir şey olup olmadığını sorunca kalakalmıştım. İlk yurtdışı ziyaretimde ben de böyle defterler dolusu bilgi toplayıp gideceğim demiştim içimden.
Paris tatili belli olunca seneler içinde araştırıp “Seyahat” dosyasının içine gömdüğüm linkleri yeniden incelemeye koyuldum. İlk eklediğim linkler Paris’in bit pazarlarıyla ilgiliymiş. Bir şehrin bit pazarlarını gezmek benim için restoran ve pastane gezmek kadar eğlencelidir. Söz konusu şehir Paris olunca, beklentilerim de hayli yüksekti. Haftanın belirli günleri açık olduklarından bütün tatili planlarken bit pazarlarına ayıracağımız günler diğer günlerin programlarını belirledi.
Araştırmalarım sonucu ortaya çıkan sonuç şu: Paris’te görülmesi gereken iki tane bit pazarı var. Biri şehrin en kuzeyinde, diğeri de en güneyinde. Bu yazıdaki fotoğraflar uğrunda sabahın köründe yollara koyulduğumuz güneydeki Puces de Vanves’a ait. Bir sonraki yazıda anlatacağım Marché aux Puces St-Quen de Clignancourt için bit pazarı demek ise neredeyse Kapalıçarşı’ya bit pazarı demek kadar saçma.
Aslında gitmeden önceki plan bütün Cumartesi gününü Puces de Vanves’a, ertesi günün tamamını da kuzeydeki abisine ayırmaktı. Ama Paris’te günler sıkışınca tek çaremiz kaldı: Her iki bit pazarını da aynı güne sıkıştırmak.
Puces de Vanves, bilindik bit pazarı mantığında, o sabah açılıp öğleden sonra toplanan, geç gelenlerin eli boş döndükleri bir mantık çerçevesinde düzenlendiği için ilk durağımız oldu.
Pazarın girişindeki masada bizi karşılayan beyaz boyalı demir tepsiyi (ilk fotoğraf) görünce iştahım daha da bir kabardı. Daha ilk standda bununla karşılaştıysak kim bilir ileride neler göreceğiz umuduyla fiyatını sorduktan sonra pazarlık yapmadan yoluma devam ettim.
İki adım attıktan sonra alttaki yumurta çırpıcısını görünce de zannettim ki burada da ufak bir servet harcamak zorunda kalacağım. Fiyatını sorup satıcıdan 15 € cevabını alınca emin değilmiş gibi bir surat ifadesi takınıp teşekkür ettim ve yoluma devam ettim. Beyaz tepsi kocaman ve ağır. Pazarlıkla fiyatını indirsem bile taşıma derdi var. Dönüş yolunda uğrayıp dakikalarca seyredeceğime eminim. Alır mıyım almaz mıyım bilmiyorum ama bu yumurta çırpıcı kesin benim olacak.
Zaten dönüş yolunda son fiyatı sorunca ve biraz ısrar edince fiyat 8 €’ya kadar indi.
Pazarda ilerledikçe ürünlerin kaliteleri (ve dolayısıyla fiyatları) düşmeye, satıcıların da alkol düzeyi artmaya başlıyor.
Tezgah yerine yola dizmeyi uygun gördükleri malların arasından düzgün bir şey bulmak neredeyse imkansızdı.
Alttaki ahşap Tintin (bizde okunduğu gibi yazılışıyla bilinen Tenten) biblolar ilk sorduğumda 15 €, indirim rica ettiğimde 8 €, fiyatı beğenmeyip arkamı dönüp gitmeye başladığımdaysa 4 €’ya kadar indi.
Satıcıdan yayılan içki kokusundan sabahın köründe sarhoş olurum da bütün pazarı gezemem korkusuyla cevap bile veremeden ilerlemek zorunda kaldım.
Alttaki avize de İstanbul’a taşısam mı diye düşündüğüm parçalardan biriydi…
Bu kek servisini da çok beğendim ama satıcı kadın 40 Euro deyince içimden 40 tane karamel alırım daha iyi diye geçirdim. Haksız mıyım?
Puces de Vanves, belki de beklentilerim yüksek olduğu için, beni çok tatmin etmedi ama daha önce görmediyseniz uğranması gereken bir bit pazarı. Pazarı baştan sona dolaşmak bizim tam 2 saatimizi aldı. Bir bit pazarı için oldukça hızlı aslında. Ama bir iyi tarafı da diğer bit pazarı için tahminimizden de fazla zamanımızın kalmış olmasıydı.
Puces de Vanves
Avenue Georges Lafenestre, 75014 Paris
Metro: Porte de Vanves
Cumartesi ve Pazar günleri 07:00’de açılıyor.
b@ni
Güzel görünüyor aslında cıvıl cıvıl bir bit pazarı gibi…
Sen pek memnun ayrılmamaışsın ama fotoğraflar süper 🙂
o aldığın( alacağın) yumurta karıştırıcısının bir benzeri babaannemde var 🙂
Ayşe
Muhteşem fotoğraflar ve ayrıntılar ,seninle bu sayede tanıştığıma memnun oldum, ve ilk kez bugün bu siteyle karşılaştım,iş yaparken bi yandan tarifler ve yazılar arasında geziniyorum daha cok vakit ayırmam gerek buraya.Buarada balıklı tabakların aynısından (tek fark cevresinde sırı yok ve balıklar aynı cins hatta büyüklükte sanırım :)))) annemde de var ne hoş duruyormus aşırsam mı ne 😛
alime
Ah Cenk! Senden de hiçbir şey kaçmıyor 😉 Mutfakta olduğu kadar seyahatlerinde de hiçbirşeyi gözden kaçırmıyorsun. bilmiyorum yani bu tespiti yaptım ben 🙂 Açıkçası kuzeydeki Puces de Saint-Ouen neredeyse tüm turistler tarafından bilinir, mutlaka görülür ama Vanves’daki bit pazarını gezmek daha çok o mahalleye yakın oturan bir parislinin yapacağı bir iş, bir de senin gibi açık göz turistlerin 🙂
Paris’te aslında tam senlik bir olay daha var ki fransızcada “brocante” denilen ikinci el eşya pazarları.. ki bunlar için ilkbaharda gelmen lazım.
İkbaharda senin o bit pazarlarında gördüğün tezgahlar gibi her mahallede bir veya birden çok brocante düzenlenir. Her belediye kendi brokantını organize edip düzenler ve tüm mahalle sakinleri evinde ne var ne yoksa ortaya döker yani kendi tezgahını açar.. burada değerli tablolardan, antika malzemelere ve özellikle değerli yemek takımlarına kadar bir çok şeyi bulabilirsin. Hatta koleksiyoncular bu olayın takipçisidir. İlkbaharda herhaftasonu başka bir semtin pazarına gidip gözden çıkarılan değerli objeleri kaçırmamaya çalışırlar. Ama tabii bunda da semtini iyi seçmek gerekiyor. gelir seviyesinin düşük olduğu bir mahalledeki tezgahlarda daha çok plastik dondurma kabı veya kullanılmış iç çamaşırları gibi nesnelerle karşılaşırsın ki hiç hoş değil 🙂 Herneyse; bir daha paris’e geldiğinde öneriye ya da rehbere ihtiyacın olursa kafana takılanları sorabilirsin bana da 🙂 hatta seve seve rehberlik de yapabilirim sana 😀
Bu arada yılbaşı pastası için söylenecek fazla birşey yok; seni ayakta alkışlıyorum 😀
Florentin
Fotoğraflar bir harika…Uzun uzun seyirlik eşyaların hepsi…Her birinin onlarca hatıra, yaşanmışlık taşıdığını düşünmek çok etkileyici.Sevgiler…
pelin
🙂 ay inanamıyorum o cırpıcıya 8 eur verdiginize, rahmetli anneannemlerde biz onu ayran cırpmak ıcın kullanırdık, hala duruyormu bılmıyorum, ama bızımkının sapı tepesınde degıl soldaydı … dıger yandan 3.resımdekı kıpkırmızı cerezlık vb seye de bayıldım onu almadan donmek ıstemezdım sanırım …
Ahu
Ama çok kıskandım şimdi!
🙂 Bilmediğin bir şehre veya ülkeye gitmeden önce dersini iyi çalışıp yapabileceklerin hakkında not tutmak ya da bir yapılacaklar listesi hazırlamak süper fikir. Hepsi bir tarafa ben Avrupa’daki tüm bit pazarlarını gezmek görmek istiyorum, mümkün olur mu acaba? belki evet belki hayır ama daha önceki seyahatlerde de bu kafaya sahip değildim ki ne yapayım 😀
Bu arada dün nar reçeli tarifini deneyeyim dedim, tarif süperdi de sorun bendeydi, keşke limonu ekledikten sonra söylediğin gibi 10dk ile yetinseydim neyse artık bir dahaki sefere 😉
mz
Bir gun yolun duserse:
http://www.rgcshows.com/RoseBowlFleaMarket/tabid/52/Default.aspx
Banu B Bingor
Galerideki 8. fotoğrafa ba-yıl-dım!
Ne kadar yaşayan bir fotoğraf! Öykü gibi 🙂
Bu arada, kek servisinden kastın spatula dahil olmak üzere tabak takımı mıydı? (Pazarlık payı da düşünülürse) iyi fiyatmış aslında; ama eve transferi düşünülürse… Hmm evet o zahmete karamel daha çok değer!
Cenk
Banu, Nebahat – Yazıda bahsettiğim kek servisi tek parça bir spatulaydı ama fotoğraftaki değil. Eminim 40 Euro da ederdi ama dediğim gibi daha öncelikli almam gerekenler vardı 🙂
mz – Çok teşekkürler.
alime – Bir dahaki seferi o zamana denk getirmek şart oldu. Gelmeden önce mutlaka bir email atarım. Teşekkürler.
Ayşe – Durma, hemen aşır.
Nebahat
çok güzel bir gezi olmuş.keyif aldığınız her cümlenize yansımış..şahsen gezmiş kadar oldum..resimlerde çok güzel teşekkürler..ben 5 nolu resimlerdeki fincanlara bayıldım birde ilerki resimlerdeki aynaya çok güzel di..getirmeye kalkardım kesinlikle..birde fincanları kaçırmazdım..kek serviside çok güzeldi..
bunların arasından hala çırpıcıyı aldığınıza inanamıyorummmm :)))))hazır satıcılar sarhoş olmaya başlamışken kandırıp alsaydınız kek servisi :)))))))
Fisun
Semsiyelere bayildimmm
özlem
5.fotoğraftaki kadın resmi kime aitti acaba ve hayat ona neler sundu kimbilir…Paris seyahatindeki karamellerden daha iyi bu fotoğraflar bence
seda
Cok güzel fotograflar tebrikler…
özce
Cenk selam,
Ben de geçen sene ki Paris seyahatimde gitmiştim bit pazarına. anlattığın gibi harika şeyler var. Minik el yapımı fincanlara hayran kalmıştım, hatta 56 yıllık ve 354 Euro’luk taş bebekte de aklım kaldı:(ama bu paraları verebilmek için gerçek bir koleksiyoner olmak lazım…Devam edecek mi Paris ile ilgili fotolar?
Banu B Bingor
E yok tabii o zaman 😀
“Ederi” gerçekten 40 Euro da olsa
-bize göre- daha “değecek” şeylerle döndüğünü biliyoruz! :)))
Arda
kondisyonu fotoğraftakinden daha iyi olan bir yumurta çırpıcısını,yıllar önce ev taşırken eskidiği bahanesiyle çöpe atmışlar.Halen gözlerim arar…
fatoş
8. fotoğraftaki aynaya takılı kaldım ben:) ve detaylar her zamanki gibi mükemmel.bizim evdede o yumurta çırpıcısından var yıllarca ayran yaptım onunla çok eylenceli bir alettir:)çocukluğumun oyuncaklarındandı.ellerine sağlık..
inci
selam,
Resimler tam manasiyla goz alici,onlara bakarken buradaki garage sale ve kiliselerin thrift store’lari aklima geldi.Kilise store’da cok daha ilginc ve eski esyalar bulmak mumkun…Bu enerjinin hic bitmemesi dilegiyle, sevgiyle kal.
Aydan Engin
Ankara’da ki bit pazarını gördünüz mü?Ayın ilk pazar günüydü sanırım. Aş.Ayrancı da kuruluyordu.Güzel şeyler bulmak mümkün.İstanbul da böyle bit pazarı var mı?Fotoğraflar çok güzel.
gamze
Merhabalar,
Ben hiç yurt dışına çıkmamış biri olarak doğrusu sizi kıskandım.Ama bu bit pazarını gezme fikri gerçekten çok hoş.Sayenizde gitmiş kadar olduk.Bu arada bloğumda senin için bir ödül var,kabul edersen çok sevinirim,sevgiler…
Nerim
Çok güzel resimler..Tebrik ederim. Size birkaç sorum olacak,cevaplayabilirseniz sevinirim.
Bit pazarında eski bilgisayar ve bilgisayar parçaları, hesap makinaları da var mıydı?
Bi de o balıklı tabaklara bayıldım.Onları aldınız mı?
Sabah kaçta metroya bindiniz,ve fransızca bilmeyenler için kolay iletişim kurulabilir bir yer mi?
Mart ayında 3 günlük bir Paris tatilim olacak muhtemelen ve buraya gitmek istiyorum da. Hatta sanıyorum tatili sizin gezdiğiniz yerlerle dolduracağım, bir önceki çikolatacıya bayılmıştım.
Oysa ki bunları okumadan önce louvre,d’orsay,jeu de pomme gezerim falan diyordum kısaca da olsa:)
Bizim kültür faaliyetleri yerini karamel ve bit pazarına bırakacak galiba..Bir de akşam yemek yiyecek güzel 2 restoran (jules verne ve tour d’argent olmasın mümkünse)tavsiye ederseniz süper olacak!!! teşekkürler
Nerim
Bir deee..o turuncu sarkık lamba sitenizde resmi bulunan Petek otele çok yakışırmış,keşke alıp verseydiniz..tam uyarmış bence..
Cenk
Nerim – Eski bilgisayar parçası ve hesap makinesi gördüğümü hatırlamıyorum. Balıklı tabakları almadım. Sabah sanırım 8:00 gibi ordaydık. Fransızca tek kelime bilmememe rağmen hiçbir zorluk çekmedim. Akşam yemeği için Chez Dumonet ve L’Avenue tavsiye ederim. Lamba konusunda da çok doğru tespit!
semra
Fotoğraflar gerçektende çok şık.16.fotoğraftaki küçük kırmızı koltuk takımı ve ortasındaki masa çok hoşuma gitti…
CANO
Merhaba Cenk,
Benim en keyif aldigim seydir eski, kullanilmis esya satan yerleri dolasmak bu yuzden bu posta cevap yazmayi bir borc bildim halbuki nicedir okuyorum guzel yazilarini;-)
Dogrusu Paris bit pazari beni hayalkirikligina ugratti,adina yakismayacak sekilde zayif buldum ustelik de pahali…
Ben Kanada’da eski esyaci konusunda sansliyim sanirim, surekli gittigim ikinci el esya satan dukkanlar oldugu gibi bahar zamani bir gece onceden ilanlardan adres krokilerini cikarir, cumartesi erkenden garage sale dolasmaya cikarim, en sevdigim sabah sporu!:-)
Buralardan kitap toplamaya da bayilirim, en son Julia Child’in Menu Cookbook kitabini buldum mesela ki o posta da yorum yazmayi istemistim cok olmadi.
Cesitli eski esya koleksiyonlari yapiyorum bu arada el mahkum! ama en sevdiklerimden biri eski mutfak gerecleri ki senin yumurta karistiricisina atlamandaki duyguyu iyi biliyorum sanirim:-)
Yemeklerini eski tabaklarda sunusunu da cok begendigimi soylemeden gecemiyecegim bir eski meraklisi olarak:-)
Neme lazim yazmaya firsat bulamam tekrar, cok tebrik ederim Cafe Fernando (Turkce ve Ingilizce) gibi bir calismaya imza attigin icin, cok guzel!
Cano
rona
salut
yeni keşifler için defter hazırlamak kadar boş bir zarf edinilmesi de benim tavsiyem olur. küçük notları,beğenilen yerlerin adreslerini, unutmamalıyım denilen otellerin, peynircilerin kartlarını saklamak için süperdir…hani ikinci gidişlere veya ilk defa gidecek arkadaşlara kolaylık sağlaması bakımından…ilk elden test edildi onaylandı bilgileri!
rana
kültürel lezzetleri de bizimle paylaştığın için sağol cenk..sayende parise gitmiş kadar oldum..
pembe fırfırlı şemsiyeye bayıldım bu arada…
İREM
Merhaba Cenk
size süper bir pazar daha öneriyorum,Feriköyde cumartesi organik pazar olarak kullanılan pazarları bit pazarı olan ‘feriköyde bir pazar’adı altında facebooktan da detaylarına ulaşabileceğiniz güzel bir vintage pazarı…porselenler gümüşler vs vs beyeniceğinizi umuyorum.Size çektiğim resimlerden de atabilirim.Mutlaka gezmelisiniz.
Sevgiler.
Banu B. Bingör
Haydi sinir bozucu okuyuculuk edeyim 😀
Ooohooooo Cenk bey Cenk bey!
Antalya’ya gittim; dönüş yoluna bile geçtim, sizde yeni yazı yok?!
:))))
Cenk
Banu Hanım – Siz de yeni sitenizi açıcaktınız aylar oldu ne oldu?
ayse
Cenk merhaba
Marché aux Puces St-Quen de Clignancourt ile ilgini yazını henüz yazmadın ama benim için büyük bir hayal kırıklığı olmuştu. Internette o kadar araştırma yaptıktan sonra gittim , eski topkapı pazarı gibi (sen yine iyi “kapalı çarşı” demişsin:)bir yerle karşılaşınca büyük bir hayal kırıklığı oldu. Puces de Vanves’a hiç değilse bit pazarıymış….
Banu B Bingor
Heh! Camdan evde oturanlar sağa sola taş atmamalı, diye buna derler!
Sabitlenemiyoruz biz Cenk! Tek sorunumuz bu 😀
Geçtiğimiz haftasonu annemlerde başlayan yolculuğumuz, tüm haftanın Antalya’da geçmesiyle devam etti.
Eve geldik, kombi bozuk. Haydiiii tekrar annemlere taşındık. Bugün döndüm eve. “Usta girmiş ev” sendromu yaşıyorum şimdi. (Hem de beş usta!)
Yerim dar, yenim dar vesaire sebepten ötürü diyeceğim odur ki haklısın! 😀
Ama az kaldı… Feridun programlamayı kodlamayı bitirdi; iş bende şimdi. Eski içerik girilecek, yeni içerik eklenecek derken bitecek.
Valla bitecek 😀
red ridding hood
Bu karnabahar çorbası bitirdi beni , eminim lezzetide öyledir,
Tatlı ,sevimli blog
Sevgiler
A.B
ayşem
Tintin’ler alınmış olsun, lütfen… Alındı mı?
Cenk
Ayşem – Alınmadı. Fotoğrafı tepeden çektiğim için belli olmuyor ama orijinal Tintin’le alakası olmayan bir surata sahiptiler.
munevver
cenk bey negüzel gezip tozuyorsun bizede parisin
bitpazarını gezdiriyorsunuz ben 73 yaşımda olduğum için böyle aşyalar şimdi antika oldu ve satışa sunuluyor bendede böyle modası geçen eşyaları kızlarım hep attılar ama şimdi onlar moda oldu o pariste gördüklerinizin benzerleri her
keste vardı ne aldıysan güle güle kullan
sevgiylekal herşey gönlünce olsun
Pınar
Sevgili Cenk,
Geçen hafta Paris’teydim. Notların benim için çok faydalı oldu, Puces de Vanves’deki pazar harikaydı, keşke daha erken gidip daha uzun vakit geçirebilseydim, saat 13.00 civarı ordaydım ve toplanmak üzereydiler, ama yine de çok güzel şeyler alabildim 🙂
Sadaharu Aoki’ye gidemediğim için üzülürken, Galeries Lafayette içerisinde olduğunu senin blogundan okuduğumu hayal meyal hatırlayıp şansımı denedim ve Sadaharu Aoki’nin müthiş tatlarıyla tanışmış oldum 🙂
Çok teşekkür etmek istedim sana..
Sevgilerimle
Pınar
Cenk
Pınar – Yazıların yardımcı olmasına pek sevindim. Ben de vakit ayırıp yorum bıraktığınız için teşekkür ederim.
idem
keyifle yazınızı okudum kesin gideceğim dedim ama günlerini okuyunca hayal kırıklığına uğradım. zira pariste olacağım günler pazartesiden cumaya 🙁 off pazar bulamayacakmıyım simdi ben…..
Cenk
idem – Burası Pazartesi günleri de açık.
Müge
Merhaba Cenk,
Çok önemli değil belki ama farketmişken yazayım dedim, eminim senin de yazı heyecanıyla gözünden kaçmıştır. “Aslında gitmeden önceki plan bütün Cumartesi gününü Puces de Vanves’a, ertesi günün tamamını da güneydeki abisine ayırmaktı.” cümlesinde “kuzeydeki” abisi olmalı diyorum ben:)
Cenk
Müge – Çok haklısınız. Teşekkürler, düzelttim.
Elif
merhabalar,fotoğraflarınızı çok begendim daha önce pariste bulunmuştum fakat bu bit pazarını ziyaret etme fırsatım olmadı hafta içi olduğundan dolayı. Bu sene tekrardan paris ziyareti yapacagım bit pazarı hangi günler hangi saatte nerede kurulur beni bilgilendirirseniz çok sevinirim 🙂
Cenk
Elif – Bilgiler yazının sonunda var. Sanırım gözünüzden kaçtı.
A Cat From London
Porte de Vanves Bit Pazarı, benim Paris’e her uğradığımda gittiğim ve elim kolum dolu çıktığım bir bit pazarıydı. Bu sene gittiğimde ise tam bir hayâlkırıklığı yaşadım. Fiyatlar zıplamış, ortalığı Londra’da da bol miktarda görülen Uzakdoğulu tüccar müşteriler basmıştı. Hem mal bakarkenki agresiviteleri, hem fiyatların yükselmelerine neden olmaları tatsızdı.
Cenk
A Cat From London – Bunları okuduğuma üzüldüm. Bir daha ziyaret etmeyi iple çekiyordum.