İtiraf ediyorum: Eskiden Bodrum’u hiç sevmezdim. Evet, güzel koyları ve muhteşem iklimiyle bir cennet olan Bodrum’dan söz ediyorum. Taa ki Beyaz Köşk açılana ve her daim pozitif enerji yayan köşkün aşçısı Birsen ile tanışana kadar.
Bodrum’a ilk defa liseden mezun olduktan sonra gitmiştim. Üniversite sınavına çalışmakla geçen zorlu bir yılın ardından okulumuz bizi hediye olarak Bodrum’daki yaz kampına göndermişti. Tıklım tıklım bir otobüste geçen 15 saatin ardından bizi kampın suratsız müdürü ve çamur rengi denizi karşılamıştı. Hal böyle olunca da her gece kamptan kaçıp kendimizi içkiye ve dansa vermekten başka bir seçeneğimiz kalmamıştı. Bir haftanın sonunda evime döndüm ve bir daha da geri dönmedim.