Cafe Fernando bugün 4 yaşına girdi. Bloguma Fernando adını koyup adresini satın aldığım, ardından alelacele bir hosting şirketi bulup ilk gözüme kestirdiğim WordPress temasıyla “Hello world!” başlıklı ilk yazımı yayınladığım günün üzerinden tam dört koca yıl geçmiş.
Bu dört yılda neler oldu neler… Günün birinde San Francisco‘dan bir e-posta geldi; bir ay sonra bir bakmışım annemin karnıyarığı, bulgur pilavı, maş fasulye piyazı ve dondurmalı irmik helvası, Amerika’da stres içinde ev ararken elimde kıvrılmış bir şekilde gezdirdiğim gazetenin kapağında. Sonra bir gün uyandım, idolüm dediğim nadir insanlardan biri, Dorie Greenspan, bir e-posta yollayıp Times’ın yayınladığı listeyi müjdelemiş. Bütün bunlar dört sene önce hayal edilmesi imkansız şeylerdi.
Ama beni bütün bunlardan daha fazla hayrete düşüren, geçen dört senenin sonunda aldığım büyük kararın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha hatırlatan ve duyduğum günden beri de suratıma hınzır bir gülümseme yerleştiren başka bir şey daha oldu.