Sırtımda fotoğraf çantam ve elimde harap olmuş, üzeri çarpı işareti dolu bir haritayla kim bilir neyin peşinde hızlı hızlı yürüyordum. Sadece aradığım dükkanı bulduğumda kapalı olduğunu hatırlıyorum. Nefes nefese, hevesim kursağımda, soluklanmak üzere bir yere yığıldım. Dinlenirken de elimdeki Paris haritasını inceliyorum.
Paris‘e adım atar atmaz sokak isimlerinin okunaklı basıldığı bir harita bulup otele gidince kara kaplı defterime not ettiğim, görmem gereken yerlerin hepsini bulup tek tek işaretlemiştim. Sırf böyle durumlarda hazırlıklı olmak için. Az günümüz var. Gezip görecek yer çok fazla. Belli bir alanda toplanmış çarpı işaretlerini dolaşmak en hızlısı. Tek sorun, grupta benden başka arka arkaya 4 tane ekmekçi gezmek isteyen yok.
Fakat böyle durumlarda hayat kurtarıyor. Bir kapıyı kapalı bulunca harita açılıyor, yakınlarda başka çarpı işareti var mı kontrol ediliyor, varsa da bütün yorgunluğa rağmen geniş bir gülümsemeyle kalkıp sanki güne yeni başlar gibi hızlı adımlarla hedefe doğru ilerliyorum.
Dedim ya hayal meyal hatırlıyorum, ama sanki Dorie Greenspan’in blogunda bahsettiği bir restoranın peşindeydik. Önüne gelince kapı duvar… Ama haritada çarpı işaretinden bol bir şey yok. İlk bakışta yürüyüş mesafesi gibi görünen uzaklıkta bir restoran da David Lebovitz’in blogundan tavsiye: Chez Dumonet.
Çarpı işaretinin yanından bir ok haritanın gereksiz bir kısmına doğru uzuyor. çevirip bakınca aldığım notları görüyorum: Confit de Canard ve Grand Marnier Souffle.
Sufle, Grand Marnier, ördek, confit… Çok güzel kelimeler bunlar.
İnsan bir yere kadar karamelle ayakta durabiliyor.
Haritadan bakıp pek yakın olduğuna kanaat getirdikten belki de yarım saat sonra restoranın önündeyiz. Nefis iki balkonun alt çaprazında restoranın levhası duruyor.
Dışarıya attıkları masalarda oturan kimse yok. Kapısını da yapıştırılan menü ve irili ufaklı birçok yapışkandan seçemiyorum. Bir de boylu boyunca şeffaf branda germişler; kapalı hissi veriyor. Hemen yılmayıp yaklaşınca içerideki kalabalığı seçebiliyorum.
Kapıyı açtığımızdaysa dışarıdan görünenin aksine alabildiğine canlı bir ortam. Tıklım tıklım. Garsonlar tepelerinde üzerinde nefis görünen yemekler olan tepsilerle masalar arasında dolanıyor.
Paris’te karşımıza çıkan en güler yüzlü garson restoranın çok dolu olduğunu söyledikten sonra rezervasyonumuz olmamasına rağmen binbir özür dileyip bizi restoranın mutfağına bakan, arkadaki masalardan birine oturtabileceğini söylüyor. Bahsettiğim bölümü yaklaşık 1.5 metre boyundaki ahşap bir panel restoranın diğer kısmından ayırıyor. Bizi oturttukları bölümde iki tane dört kişilik masa var. Oturduğumuz yerden restoranın ana bölümündeki insanların sadece kafaları görünüyor.
Menüye dalmışken bizi karşılayan garson masamıza gelip restoranın ikramı olan birer bardak beyaz şarap bırakıyor. Adam buraya oturttu diye pek bir ezik ama farkında değil, benim için ideal bir masa. Birincisi, içerideki mutfak kabak gibi görünüyor. Aşçı yemek pişiriyor, yardımcılarına emirler yağdırıyor… Daha başka ne seyretmek ister ki insan? Bir de mutfaktan çıkan her şeyin masalara gidişini görüyorsunuz. Böylelikle menüdeki her şeye göz atmak da mümkün. Ama en önemlisi, etraftakiler bakıyor mu, garson şimdi gelip sok onu çantanın içine diyecek mi diye endişe etmeden masaya gelen her şeyi acele etmeden, her açıdan fotoğraflayabiliyorum.
Derken garson amuse bouche (damak hoşluğu diye rezil bir çevirisi var Türkçe’ye; Fransızca biraz daha farklı okunuyor ama ben amuzbuş demeye bayılıyorum) olarak üzerine çektirilerek yoğunlaştırılmış balsamik sirke gezdirilmiş havuç çorbası getiriyor. Nefis.
Ardından yazının girişindeki Confit de Canard geliyor. Tuz, sarımsak ve bir takım baharatlarla ovulmuş ördek butları tuz içinde bekletilip ardından kendi yağında uzun süre pişiriliyor. Ardından yine tepeleme kendi yağına daldırılıp saklanabiliyor. Bu teknikle pişirilen ördeğin tahammül edilemeyecek kadar yağlı olmamasını becerebilmek büyük başarı. Kıtır kıtır derinin altında çatalı batırdığınızda dağılan, ağzınıza attığınızda eriyen ördek eti.
Yanında yine ördeğin yağıyla kavrulmuş, küp küp kesilmiş patatesler ve bu tipteki ağır bir yemeğin yanında olması gerektiği kadar keskin sirkeli bir salata.
Paris’te yediğim salatalardaki yüksek sirke oranı tam da benim ağız tadıma göreydi. Bu konuda başlı başına bir yazı yazmak ve evde yaptığım her yemeğin yanına hazırladığım sarımsaklı, hardallı ve sirkeli bir salata tarifini vermek de şart oldu.
Biz bunları yemekle meşgulken, garsonun yan masaya getirdiği boeuf bourguignon ve başka bir masaya götürdüğü frambuazların tepesine oturtulmuş milföylü tatlıda da aklım kalmadı değil.
Ama bizi çok daha güzel bir şey bekliyordu: Grand Marnier’li sufle.
Tepesini yırtıp içindeki yumuşak kısmını biraz kaşıkladıktan sonra yanında gelen Grand Marnier’i döküyorsunuz, sonlarına doğru tepede kurumuş olan kabuk acı portakal likörünü iyice içine çekiyor ve yemeye doyamıyorsunuz.
Her şey bitince yine restoranın ikramı olan minik çikolata ve kurabiyelerle dolu bir tabak geliyor.
Eğer Paris’e giderseniz yollarda kaybolmayı beklemeyin, haritaya koyduğunuz çarpılardan biri mutlaka Chez Dumonet olsun.
Chez Dumonet – Josephine
117 Rue du Cherche-Midi, 75006 Paris (harita)
Tel: (33) 01 45 48 52 40
Cumartesi ve Pazar günleri kapalı.
ayşem
Sufle ve tulie…
Eliza Bennet
Harika bir yazı olmuş bu, fotoğraflar imrendirici! Ellerine sağlık. Bu tip restaurant/bakery yazılarını çoğaltabilir misin?
Hardal, sirke ve sarımsağa bayılan biri olarak salata sosunun tarifini merakla bekliyorum. Ben benim sosun içerisine çok az bal da katıyorum.
Bu arada crumble tarifini elma ve cranberry ile denedim ve her yiyen bayıldı. Ellerin dert görmesin, çok teşekkürler.
Ahu Soyak Yıldız
OMG! Enfesss…
yasemin babalık
gidersem Paris’ e mutlaka gideceğim buraya, sırf şu sufle bile benim için yeterli sebeptir yani. bir de şu keskin sirkeli salatalar, tam benim sevdiğim gibi. senin tarifini de bekliyorum merakla.
Ebru
Her şey çok güzel görünüyor.E bize de “Afiyet olsun” demek kalıyor.
Yediğiniz bu sufleden sonra, sizin de siteye bir sufle tarifi eklemeniz için ümitlenebilir miyiz Cenk?
elif
sapık gibi görünmek pahasına da olsa söyleyeceğim: Paris sokaklarında beni de yanınıza almanızı ve her öğün ne yiyeceğimi seçmenizi istiyorum bu yazıları okurken..fotoğraflar olsun, anlatım dili olsun her şey çok başarılı ve göze, mideye, ruha hitap ediyor 🙂
Baris basak
Cenk, senin bu yazilarin sebebiyle Paris’le “baris” yapmak zorunda kalacagim gibi gorunuyor! Cok guzel bir yaziydi, tesekkurler…
hale
merhabalar sadece bu resimlediğiniz yemekler için bile paris e gidilir. anlattığınıza göre her yenilen ayrı bir lezzet küpü afiyet olsun
yagmur
Müthiş..
ela
mrb cenk o kadar güzel anlatmışsınki okurken kaybolmuşum yazının içinde, bitirip kapatınca yazıyı gercek dünyaya dönmüş gibi oldum afalladım 🙂 harikasın tesekkürler….
Bahar Akinci
Kendimden gectim. Öldüm bittim mahvoldum okurken. Paris’i ve Chez ile başlayan tüm restoranlarini zaten cok özlemistim; bir de üzerine burnumun direği sizladi sayende… Umarim ben de bir gun kendi blogumda seninkilere yakin “fine dining” fotograflari cekip yayinlayabilirim…. Kalemine, aklina, yaraticiligina saglik!
Veray
Très tentant !!! Et tes photos sont comme toujours magnifiques !
Nuri
Harika bir yazı…. harika fotoğraflar. muhteşem.
teşekkürler. not defterine aldım şimdiden.
emelll
alaam ne mutluluk! şu dünyada yapılacak çok şey var çook!
selma
Parıs’ı zaten severdim ama senin anlatımlarınla daha çok seviyorum galiba. En yakın zamanda gitmek istiyorum..
esra erzin
Yine çok keyifli bir yazı. Bu yazınız bana Paris’i ne kadar özlediğimi hatırlattı.
Bilir misiniz amuse bouche’un(ağız eğlencesi) eski söylenişi amuse gueule’dür ve gueule hayvan ağzı demektir. Sanırım Normandiya’dan türeme. Normandiyalılar yemek yeme kapasitelerini bir hayvanınkine benzetirler ve bununla gurur duyarlar.
Onlar da nefis Crepe Grand Marnier yapıyorlar.
Yakın plan çekimleriniz çok hoş. Bu yazıdaki kemik fotoğrafına bayıldım. Tabaktaki artıkların bu kadar estetik görünebileceği aklıma gelmezdi doğrusu.
Ne tür bir makine ve objektif kullanıyorsunuz sorabilir miyim?
Cenk
Esra – Çok teşekkürler. Makine Canon 5D mark 2, lens de 50mm f1.4.
seval sağra
hayranlıkla okudum ve seyrettim. Vee daha çok da kıskandımm. Fransa bana yürüme mesafesi 7-8 dk. ama hep ertelemekten Parise bir türlü gidemedim. Kıskanmakta haklı değilmiyim heleki en büyük hobilerimden biri seyahat olunca… sevgiler.
nihan
ancak bu kadar güzel anlatılabilir. paris e gidildiğinde uğranılacak yerler listesine eklendi.:)sevgiler.
mia
Uzun zamandır bayılarak takip ettiğim blogunla ilgili bir kaç bişey karaladım 🙂 Tariflerini imrenerek okuyorum
sevgiler
http://mia-lavitaebella.blogspot.com/2010/05/yumurta-bile-kramamclar-buraya.html
seda
Cok lezzetli görünüyor. Adresi yazmana sevindim. Bende uzun zamandir parise gitmeyi planliyorum. Nereleri ziyaret edicem ve neler yiyeegim arastirmasi yapmaya basladim bile. Sevgiler…
sEDA
Asli
ben yılda birkaç kez iş için Parise gidiyorum ve bu yüzden kendimi hep şanslı hissederim. Bu sefer gittiğimde senin referanslarınla uzun bir liste olacak elimde : ) birde benim şansıma bulduğum, fırında av hayvanları yapan bir restoran vardı, yanlış hatırlamıyorsam adı Le Pave ya da Pavé’ydi, Champs Elysees’nin arka paralelindeydi. Orayı tekrar bulup tam referanslarını atarım. Burayı bir aile işletiyor, küçük bir yer ve en önemli özelliği bizim bildigimiz taş fırında ördek, tavşan, bıldırcın vs av hayvanlarını tandır gibi pişiriyorlar. Yanında yine kendi yaptıkları elma sosları, prune chutney, hardal vs oluyor ve de tabi garnitürler, salata… Ama daha çok o gün ne varsa, chef ne tavsiye ediyorsa onu alıyorsun. Ben de orda yediğim ördeği unutamıyorum ama bi daha ki sefere kesin Chez Dumonet’yi denemek istiyorum : ) Hardallı salata sosu tarifi ne zaman gelebilir ?
gulcin
Cenk herşey çok güzel görünüyor,Kıskanmadım dersem yalan olur.Resimleri görünce tatlarını düşünmemek elde değil ,sana hangi marka hardal kullanıyorsun diye sormak istiyorum,ne tavsiye edersin.Sevgiler…….
Cenk
gulcin – Teşekkürler. Amora marka hardal alıyorum.
Aslı – Tavsiye ve detaylı anlatım için çok teşekkürler. Aslında tam da dibimizdeymiş. Bir dahaki sefere mutlaka uğrayacağım.
leyla candan tasatmanlar
mrb,Cenk,evde grand marnier gibi bir likor yapmayi denediniz mi hic,ben dusundum ama cesaret edemedim,paylasirsaniz sevinirim.
Cenk
leyla candan tasatmanlar – Hiç denemedim.
Baris basak – Yumuşak kıvamda koyulaştıktan sonra buzluğa koyup sertleşmesini beklemek lazım. Ne kadar tutarsan tut, ev tipi bir makinede hemen o an yenecek kadar sert bir kıvam elde edilmiyor. Gerçi senin ağız tadını bilemiyorum, ben dondurmayı biraz erimiş severim. Bir de tabii makineyle alakalı. Kendinden soğutması olan bir makine mi? Mesela benim KitchenAid’in dondurma aparatında en fazla 15-20 dakika yetiyor, zaten o sürenin sonunda haznenin içindeki buz da erimeye başlıyor.
Baris basak
Konuyla alakasiz bir sorum var benim (YINE)! Dondurma makinesinde dondurma yaparken istedigimiz sertlikte ki kivama gelene kadar beklemek mi gerekiyor yoksa yumusak kivamda koyulastiktan sonra buzluga koyup mu sertlesmesini beklemek daha dogru? (sarmisaklasakdami saklasak…. gibi bir cumle kurdum ben yine biliyorumm!) Problem su, makinede 25-30 dakika karistirilan dondurma soft-serve kivaminda birsey oluyor, daha uzun tutsam katilasirmi, sen hic denedinmi?? Acgozlulukle iki cesit dondurma yaptim da dun aksam, buzlukta donmasini bekleyemedim….. Tesekkurler.
Baris basak
Benimki cusine art, dun aksam buzluga koydum kitapta dedigi gibi 3 saat sonra filan daha bir koyu kivamdaydi. Bende aslinda yumusak severim ama ilk yapinca koyu muhallebi kivaminda oldu o yuzden hani misafire ikram ederken cabuk erir diye dusundum. Bilgi icin tesekkurler ben koyulasacak diye makinede nirakirsam motorunu zorlamaktan korkmustum, artik yeni dondurma yapinca kalanini 🙂 ikram edeceksem buzluga koyarim. Tesekkur ederiiim.
Tam Tadında
Yazı ve fotoğraflar çok güzel…
ASLI
Merhaba Cenk,
San Francisco’dan selamlar. Buraya gelip de seni anmamak olmaz tabii ki… Kulaklarini cinlatiyoruz bol bol. Bu sabah Stacks’ diye guzel bir mekanda kahvalti ettik. Planlarimiz arasinda senin tavsiye ettigin birkac yere gitmek de var. Yazmadan edemedim.
ASLI
peritozufotograf
Kesinlikle pek leziz gorunuyor.
Fotografa bakarken karnimdan sesler gelmeye basladi bile.
rana
resimler,yazın ve sen bir harikasın cenk…
bunları bencillik yapmadan bizim ile paylaşıyorsun ya çok güzel bir davranış bu…
çoğu kişi püf noktaları ince ayrıntıları bırak tarif vermek bile istemiyor…onun için sne mükemmelsin cenk..
pınar
cenk bu yazı harikulade ,resimler bir o kadar başarılı .. hayatımda ilk defa soluk bile almadan büyük bir heyecanla yemek yazısı okudum .. yeteneklerinin sınırı var mı inan merak etmeye başladım ???
Sevgi
Hardallı, sirkeli salataya şeker koyarmısınız?
Cenk
Sevgi – Hayır, koymuyorum.
Sevgi
Bir deneyin derim 🙂
Çağdaş
İşin yoksa biometrik pasaporta başvur, günlerce uğraş. eski pasaportlar geçerli ama AB 10 yıldan eski pasaportları süresi olsa da kabul etmiyormuş. Hepsi ne için??? Grand Marnier’li sufle için. Değer mi peki? Bence sonuna kadar değer…
Beni bu öğle vakti moda soktuğun için teşekkürler Cenk, iyi ki varsın bro. :)))
Cenk
Çağdaş – Kardeş yoksa Paris’e mi gidiyorsun?
Çağdaş
CHEZ DUMONET yazından sonra kesinlikle evet! İş için Basel, İsviçre’ye gidecektim; oradan da Paris’e uğramak şart oldu artık.
Cana Mirgün
Cenk çok saol… tavsiyelerin üzerine Parıse adım atar atmaz Chez Dumonette aldım soluğu, ama 5 günlük tüm rezervasyonları doluydu 🙁 Yinede muhtesem tatlı şefi bize çok özel bir beyaz şarap ikram edip corbasından ve suflesinden tattırdı:) yemekleri kadar tatlı nazik ve sevimli bir adam.. Bir sonraki Paris seyahatimde ucak biletimi almadan yapacagım rezervasyonumu.. herkese bunu tavsıye ederim 🙂 Sevgiler…
Cenk
Cana Mirgün – Yer bulamadığınıza üzüldüm ama şefin yine de sizi geri çevirmediğini duyduğuma sevindim. Umarım bir sonraki gidişinizde yemeklerinden de keyif alırsınız.
ibrahim güleç
merhaba, 15 gün sonraki paris seyahatimde bu restoranı ve yemekleri, denemek istiyorum. fiyatları merak ettim, iki kişilik bir yemek ne kadar tutuyor???
Cenk
ibrahim güleç – Buna bir cevap vermek zor çünkü menüde pahalı olan yemekler de vardı, daha hesaplı olanlar da. Fotoğraflardaki ördek (yanında ufak bir salata ve fırında pişmiş patateslerle) 22 Euro’ydu. Sufleleri hatırlamıyorum ama şarap dışında iki kişi sanırım 70 Euro civarında tutacaktır.
Athelien
Merhaba,
Işılca Tatlar’ın kızı iş buldu da ilk tatilinde geziyor… İki haftadır Fransa’dayım. İlk 3 günü Paris’te geçirdim. Fakat hava -4 derece olması nedeniyle şehirde pek gezemedim. Zaten annem de yanımda değildi. Yoksa o sizden nerelere gidip neler yiyebileceğimizi öğrenmişti. (ödevini yapmayan öğrenci durumuna düştüm şimdi.) Lüksemburg sınırına yakın, Metz şehrindeyim şimdi; burada teyzemin yanında kalıyorum. Kendisi beni burada çok güzel ağırladı, işinden arta kalan zamanlarında yorgun argın beni gezdirdi. Yarın akşam (cuma) beraber Paris’e gidiyoruz trenle. Pazar gününe kadar oradayız. Pazar günü ise ben Türkiye’ye dönüyorum. Paris’te 2 günümüzü beraber gezerek geçirmek istedik. Bir de teyzemi güzel bir yere yemeğe götürebilirsem hem bir teşekkür etmiş olurum hem de benim için de hoş olur. Chez Dumonet’e gidebiliriz sanırım. Burası dışında önerebileceğiniz başka yerler var mı? Bir önceki yorumunuzu okudum. Bahsettiğiniz menü ve fiyatı gayet uygun geldi. Fakat, dediğiniz gibi, bir menüde pahalı fiyatlar da olabiliyor. Açıkçası, beni hem yemeğin kendisi, lezzeti hem de fiyatı ilgilendiriyor. Biraz hesaplı davranmak durumundayım. Bildiğiniz ve fiyatları uygun olan başka yerler varsa oraları denemeyi isterim. Bana bu konuda yardımcı olabilir misiniz? Ayrıca, buradan tariflerinizde kullanmak üzere ihtiyacınız olan herhangi bir şey varsa (peynir, créme freché vb.) lütfen çekinmeden söyleyin. Ben annem için biraz mutfak alışverişi yapmayı düşünüyorum. İsteklerinizi bulabilirsem alabilirim.
Cenk
Athelien – Nazik teklifiniz için teşekkür ederim ama lütfen zahmet etmeyin. Benim yerime de gezin yeterli. Paris’te gittiğim her yer blogda sırasıyla yer alıyor. Bunları dışında bir önerim yok maalesef. Yazıların hepsine şuradan ulaşabilirsiniz. Chez Dumonet en çok tavsiye edeceğim restoran olacaktır. Bol eğlenceler.
Deniz KANİAR
Sevgili Cenk,
Kizimin bekarliga veda gezisi icin parisi secmistik.Tavsiyene uyararak Chez Dumonet restoraninda tam da senin sirasiyla yedigin menuyu afiyetle yedik .Senin sitenden indirdigimiz fotograflara bakarken garson gordu ve sefi cagirdi.Fotograflari gorunce cok mutlu oldu .Bunu seninle paylasmak istedim.Gezimize kattigin bu guzel saatler icin cok tesekkur ediyorum.Sevgiler.
Cenk
Deniz KANİAR – Bunu duyduğuma çok sevindim. Paris’te yediğim en güzel yemekti. Bir dahaki sefere kalabalık gitmek istiyorum çünkü aklım diğer masalara giden yemeklerde kalıyor. Kızınızı ve sizi şimdiden kutlarım.
Deniz KANIAR
Sevgili Cenk,
Paris e tekrar gittiginde Paris Gare de Lyon içinde Le TRAIN BLEU mutlaka görmelisin Yalniz klasik dekorasyonunu degil, yemeklerini de begenecegini ümit ederim.Biz rezervasyon yaptırmadıgımız için denemek şansımız olmadı.Sana fotograflarını mail atıyorum.Sevgiler.
Cenk
Deniz KANIAR – Öneri için çok teşekkürler. Fotoğrafları aldım, çok güzeller.
Simge Çalışkan
Paris’ten yeni geldim, sıcağı sıcağına yazıyorum…
Yurtdışı gezilerinde yemek cogu zaman hayalkırıklığına ugrattıgından her gün nerede yemek yiyeceğiz önceden belirliyoruz ve o yere uzak olsak bile üşenmeyip gidiyoruz..
Senin tavsiyenle Chez Dumonet’e de gittik, hatta yer bulamadık ve 2gün sonraya (son gecemize denk geldi) rezervasyon yaptırabildik..
Tam mutfak önündeki masaya oturmak ise evet benim için de şanstı 🙂
Eşim biraz iddialı davrandı ve güvercin yedi, tabağını silip süpürdükten sonra garson ona “artık tam bir fransız oldun” bile dedi..
Gerçekten çok şirin, lezzetli ve çok tatlı insanların çalıştığı bir yer, teşekkürler tavsiye için..
Bu arada amuse bouche ise artık ağızda kaymak gibi akıp giden karnabahar çorbası..
Eğer bir daha oralara yolun düşerse “La Ferrandaise” tavsiyemdir.
Cenk
Simge Çalışkan – Afiyet olsun. Beğenmenize sevindim. Bir dahaki sefere kalabalık bir grup gidip manüdeki her şeyi ısmarlayıp tek tek denemeyi hayal ediyorum. Diğer masalara giden her şey harika gözüküyordu. Tavsiyenizi de defterime not ediyorum.
benno
Yemekler harika. Ama 45 dakika kadar sabredip bu leziz yemeklerin sofranıza gelmesini beklemeniz gerekiyor. En azından benim tecrübem böyle oldu.Bu arada Paris için önerebileceğiniz başka yerler var mı? Teşekkürler:)
Cenk
benno – Paris kategorisinde önerdiğim diğer yerleri bulabilirsiniz.