San Francisco yazılarına bu kadar ara vermeyecektim. Gelir gelmez fotoğrafları hazırlayıp yazıları yazacak, birbiri ardına yayınlayacaktım. Döndükten sonra kitabı boşladığım hissine kapılıp işe girişince mümkün olamadı. Üzerinden zaman geçince, ne zaman yazı hazırlamak için çektiğim fotoğrafları karıştırsam kötü oluyorum. Hele eski evimin etrafında dolaşıp çektiğim fotoğrafların olduğu bir dosya var, bakmaya korkuyorum. Bu sebepten, canımı en az yakacak dosyadan devam etmeye karar verdim.
San Francisco sokaklarının duvarları rengarenk resimlerle dolu. Gitmeden önce Precita Eyes Mural Arts and Visitors Center’ın verdiği turlardan birine katılmayı, bir gün boyunca gezip Mission bölgesine dağılmış onlarca duvar resmini tek tek fotoğraflamayı aklıma koymuştum. Ama işte şu dükkanda bu vardı, şurada şunu yememiz lazım, oranın fotoğrafını çekmeden asla eve dönemem derken önem sırasında altlarda olan bu ufak macerayı iptal etmek zorunda kaldım.
Çektiklerim, San Francisco sokaklarında dolanırken karşıma çıkanlar. İyi seyirler.
harika bayıldımm:)
ne kadar güzel renkler
Harikasin!! Ben NY duvar resimleri daha carpici sanirdim, cok yanilmisim.. En kisa surede SF’ye gitmek sart oldu…
Selamlar NY’tan.
çok iç açıcı ve güzeller.özellikle apartman cephesinde harika durmuş,böyle bir evi kim istemez 🙂
Gidesim geldi benimde, eline sağlık hocam!..
Bunlar tam manasıyla sanat eseri. Ama ben biraz hüsrana uğradım,oysaki tarif görmek ümidiyle açmıştım bloğunu … Biz bekleriz, sen ypmaya devam et yeter 🙂
Sevgiler Cenk…
bu muhteşem görsel ziyafet için teşekkürler.. 🙂
bu bir şaka olmalı.
gitmiş kadar oldum teşekkürler Cenk
Nefisler! Sahici sanat eseri birçoğu.
Uzun zamandır,tariflerinizde kullandığınız
yöntemler ve mükemmel anlatımınızın nasıl
bir kişilikten doğabileceğini, üstün detay-
cılık ve titizliğinizin bir erkek bünyesinde
nasıl bu kadar başarılı olabildiğini düşünür
dururum.Size imrenmediğimi söylersem, yalan
söylemiş olurum.Ama, çektiğiniz fotoğraflara
bakınca sizi anlamak daha kolay…
Cenk, Özledik seni..San Francisco’ yu görmedim ama sayende görmüş kadar oluyorum..En az tariflerin ve fotoğrafların kadar keyif veriyor bana..ellerine sağlık..
Çok çarpıcı resimler.Renkler de muhteşem.Paylaştığınız için teşekkürler.
Çok güzeller teşekkürler cafe fernando!
Rengarenk ne kadar göz alıcı…
Muhtesemler, sokaklarda bu resimler olunca sehrin enerjisi de insanlarin enerjisi de yukselir… Paylastiginiz icin tesekkurler.
Hepsi harika. Bircogunun hispanik kokenli oldugu hissine kapildim. Neyse ben simdi donurma tariflerini kurcalamaya devam edeyim.
Fotoğraflara bakınca insan kendini büyük bir atölye içinde yaşıyormuş gibi hissediyor.Çok çarpıcı.Teşekkürler..
Hiç bu kadar iyilerini görmemiştim.Görsel bir şölen sabah sabah.Keşke yerinde görsem,Cenk , siz anlattıkça ve resimleri paylaştıkça daha çok gitmek istiyorum.
Teşekkürler paylaştığın için.
Çarpıcı tablolar gibi,hayal gücünün sınırsızlığını görmek güzel.
Nedense bu resimlerden sonra sehrin guzelliginden emin oldum 🙂 Cok guzel fotograflar, tesekkur ederiz.
kitap nerede kaldı????
çok güzel ve hayat dolu resimler!
gerçekten muhteşem!
Cıvıl cıvıl çok güzel resimler..
Muhteşem görünüyorlar…
Merhaba, resimler harika ! Ben de gitmek istiyorum…
Cenk Bey, resimler güzel tabii; ama fotoğraflamanız ve fotoğraflarınız daha güzel bence.
harikalar.pastalarım için esin kaynağı oldular.pasta üstü bu resimlerle nasıl da güzel boyanır.teşekkürler…..
Merak ettim, kitabinin ingilizce basimi yapilacak mi? Nede olsa yabanci takipcilerin de var?
Barış – Umarım bir gün yaparım ama o kitabın şu anda yazdığımın birebir çevirisi olmasını istemiyorum. Hele bir bu kitap bitsin ondan sonra düşüneceğim.
selma karpuz sabancı – Haklısınız. Sizden çok ben dertliyim. Yakında bir yazı gelecek.
cenk,özledik seni.siteye her gün giriyor ve hayal kırıklığıyla ayrılıyorum.çocuğunu ihmal etmek gibi bir şey olmalı.sitem hiç olmadı ama bir kızım var.sen üzülmüyorsan bile bizi düşün……..
Amerika’nın duvarlarındaki Meksika gibi…Belgin
Niye birebir cevirisi olmasini istemedigini kitap cikincami anliycaz?
(Izdirap gibiyim dimi? cok sacmaladiysam cevap verme ben alinmam 🙂 LOL)
Baris – İstemiyorum çünkü Türkçe ve İngilizce blogun takipçileri arasında fark olduğunu düşünüyorum. Bir diğer nokta da yurt dışında işlerin buradaki gibi yürümemesi. Yani her şeyi kafama göre belirleyip alın bunu basın diye bir şey demem mümkün değil. Son olarak da malzemeler arasında dağlar kadar fark var. Şeker bile aynı şeker değil. Bu tarifleri oradaki malzemelerle tek tek denemem, gerekli değişiklikleri yapmam lazım.
Malzeme konusu hic aklima gelmemisti, dogru diyorsun! Ama bu is biraz senin pimpirik olman yuzunden zor gorunuyor, yani ‘aman ben kitabimi yazarim, tariflerimi koyarim, millet denesin, en uygunu hangisi ise bulsun’ mantigiyla is yapmak yerine, butun cesit ve markalari bir bir kullanip her derece ve miktar ile farkli kombinasyonlari deneyip, benim gibi okuma ozurluleri goz onunde bulundurup ona gore kitap hazirlamaya calistigin icin… evet biraz zaman lazim.
Tabii bu arada ilk kitaptan sonra yine sabahin koru bir e-mail alip, bir surahi soguk kahve icip evin icinde son kalan enerjinle bes tur atip bize kalp carpintilari esliginde ‘..ingilizce kitabim cikiyor, uzerine bes dile cevrilecekmis, uc ay icinde 6 ulke dolasmak zorundayim, hadi bunu tereyagli/balli ekmekle kutlayalim…’ dersen hiiiiic sasirmam!
Kendine iyi bak, sabirla bekliyoruz efenim….
blogunuzu yeni kesfetmisken hemde butun tariflerinizi defterime not etmisken her gun yeni bir sey yapacakmisiniz diye sayfanizi ziyaret ederken niye bu kadar ara sabirsizlikla bekliyorum yeni tariflerinizi
Bayılıyorum bu duvar resimlerine. Ne diye adlandırılırsa adlandırılsın. Hepsine bayılıyorum.
>Ellerinize, ayaklarınıza sağlık.
Kolay gele.
sanatsever anne Çiğdem
Merhaba,ben hiç yemek yapmayan ama sizi keyifle okuyan takipçinizim 🙂 ve kitabınızı sabırsızlıkla bekliyorum. belli bi tarih var mı?
Dİ – Teşekkürler. Henüz belirlenmiş bir tarih yok. İleride bununla ilgili daha detaylı bir yazı yazacağım.
Gören gözüne, paylaşan eline sağlık Cengo’m.
Çok özledik sizi bir ara ya siz gelin ya biz mucx .)
Siz böyle deyince ahanda bir terslik çıktı dedim kendime.
aylin – Bir terslik çıkmadı. Sadece ben kılı kırk yardığım için içime sinmesi vakit alıyor.
Mükemmel iyinin düşmanıdır derler. İnsanlar evlatlarını bile hayata salıveriyorlar en sonunda. Sizin içın en önemli olan konular içinize sindiyse bırakın kitabınız da kanatlansın artık. Yoksa torunlarıma bir zamanlar Cafe Fernando vardı, bir kitap çıkaracaktı diye anlatacağım korkarım.
Cenk merhaba,
Uzun zamandır bloğunu takip ediyorum. Anlatımın ve fotoğrafların tek kelime ile büyüleyici. Ne zaman moralim bozulsa senin yazılarını okuyarak terapi yapıyorum kendime. İzninle bir şey sormak istiyorum. Lisans eğitimini Ankara’da tamamlamışsın,Ankara’da özel bir yemek için tavsiye edebileceğin yer var mı Çiya gibi? Bayılarak yediğim Nutellayı yerken benim gibi bir sürü kişinin olduğunu öğrenmemi sağladığın için ayrıca teşekkürler. Kitabı ve umarım Ankara’da yapacağın imza gününü dört gözle bekliyorum.
cerennnnn – Çok teşekkürler. Ankara’ya gitmeyeli 13 sene oldu. Nerede yemek yemeli sorusuna en son cevap verecek kişiyim herhalde. Maalesef önerebileceğim bir yer yok.
Sanatın her türü, hayatımızın bir köşesinde değil de tam ortasında olsa, sanırım dünyaya başkalarının gözleri ile bakmayı öğrenmemiz daha kolay olurdu…Bunlar ve daha niceleri, Türkiye’de özlediğimiz görüntüler.
Bir gün San Fransisco’da döndüğüm bir köşede, yolumun düştüğü bir sokakta bu eserlerden birini gördüğümde, nereden hatırladığımı muhtemelen unutmuş olsam da, seni anacağım.
Umarım hiç kimse tek gerçek galerinin sokak olduğunu unutmaz…
Merhaba Cenk,
Ben de San Francisco civarinda yasiyorum. Aklimda hep boyle bir tura cikmak vardi. Onerdigin turlardan haberim yoktu. Bu haftasonu katilmayi planliyorum.
Cok nefis fotograflar cekmissin. Haftaya Berkeley Bowl’a gidip bol bol alisveris yapacagim:)
Selamlar SF’den.