Sonbaharın başından beri her Salı sabahı 4. Levent’teki semt pazarına uğruyorum. Pazarda satılanların çoğunluğunun süpermarketlerdeki sebze ve meyvelerden pek bir farkı yok. Ama birkaç tezgah var ki, geri kalanların hepsine bedel. Bunların başında da tezgahını genelde camiiye yakın olan girişte açan Emine Hanım geliyor.
Babam tanıştırdı. Karadeniz’e has, kokulu İzabel üzümünün müptelasıyım. Emine Hanım bu üzümü pazara 10 dakika yürüme mesafesindeki evinin bahçesinde yetiştiriyor. Üzümün mevsimiyken hem yemek hem de tarif denemeleri yapmak için istisnasız her hafta eve en az 3 kilo üzümle döndüm. Maydonozları da sevdiğim ufak yapraklı cinsten. Salatalıkları minnacık, kütür kütür. Babam bir de biberlerine hayran. Ben ise yabani semizotuna.
Emine Hanım’ın dışında, bir de pazarın orta yerine doğru tarifsiz güzellikte domatesler satan bir amca var ama o domateslere ulaşmak pek o kadar kolay değil. Önünden geçerken görmenize imkan yok. Pazarı babamla dolaşmanız gerekiyor. Bir selam verip kendi tezgahıymış gibi arkaya geçiyor, orada bir yerde gizlenmiş kasanın üzerindeki kağıdı kaldırıp tek tek seçerek poşetini dolduruyor.