• Skip to primary navigation
  • Skip to content
  • Skip to primary sidebar
  • Skip to footer

Cafe Fernando

Header Right

Main navigation

  • HAKKIMDA
  • YEMEK KİTABIM
  • ÖLÇÜLER
  • ARŞİV
  • PORTFOLYO
  • ENGLISH
Annemin Köftesi

Annemin Köftesi

Chez Panisse‘in baş aşçılarından biri olan David Tanis’in “A Platter of Figs and Other Recipes” adındaki ilk kitabını elime aldığımda, “Eğer mükemmel olarak adlandırılabilecek bir yemek kitabı varsa, bu o olmalı” demiştim. Kitaptan tek bir tarif bile denemeden böyle büyük bir laf etmemin birçok sebebi vardı.  Tanis’in mevsimlere göre derlediği menülerin kusursuzluğu, tarifleri bir şef gibi değil, kendi evinde yemek pişiren bir yemek meraklısı gibi anlatışı, kitabın boyutu, kağıdı, kullanılan yazı karakteri… Ama en büyük sebebi, kitabın fotoğraflarında imzası bulunan şahane bir kadındı: Christopher Hirsheimer.

Saveur dergisinin kurucularından biri olan Hirsheimer’in yaptığı işler, aldığı ödüller saymakla bitmez… Yemek fotoğrafçılığı konusunda benim için başlı başına bir okuldur. Şimdilerde ortağı Melissa Hamilton ile birlikte The Canal House adındaki stüdyolarında çalışıyorlar. Aynı isimde bir de kitap serileri var (bu arada, yemek kitaplarımın listesini güncelledim, Canal House Cooking serisinin ve son zamanlarda alıp beğendiğim diğer kitapların linklerine oradan ulaşabilirsiniz).

Bugünkü yazının ilham kaynağı ise, sitelerinde yer alan bloglarından biri: Canal House Cooks Lunch.

Christopher Hirsheimer her öğlen Canal House’da yedikleri öğle yemeklerini fotoğraflayıp kısa bir açıklamayla yayınlıyor. Hikaye yok, tarif de… Ama her gün güncelleniyor. Bir fotoğraf kitabı olarak düşünün.

Onlardan aldığım ilhamla – ilginç olduğunu düşündüğüm sürece – ben de ara sıra yediğim öğle yemeklerinin fotoğraflarını yayınlamaya karar verdim. Uzun zamandır annemin yaptığı bir yemeği bloga koymayı da düşünüyordum… Bir taşla iki kuş.

Bugünkü öğle yemeğim: Annemin köftesi, annemin zeytinyağlı barbunyası, annemin pancar turşusu, benim pilavım ve tabaktaki her şeyin yanına yakışan, avuç dolusu taze kişniş.

Siz ne yediniz bu öğlen?

16 Kasım 2011 · 92 Yorum Kategori: Diğer Etiket: annemin köftesi, christopher hirscheimer, öğle yemeği

« Kırmızı Erikli Tart
Ispanak Graten »

Reader Interactions

92 YORUM

  1. fatma bagci

    16 Kasım 2011 at 19:37

    Görüntü ve menünün birbirine uyumu harika. Ellerinize saglik.Mükemmel bir blogunuz var tebrik
    ederim.Sevgiler

    Cevapla
  2. Hilal

    16 Kasım 2011 at 20:11

    En sevdiğim yemek üçlüsü …afiyet olsun:(

    Cevapla
  3. PAPATYA PRENSES

    16 Kasım 2011 at 21:27

    Anne köftesinin yerini dünyada hiç birşey tutamaz sanırım.
    Tabaktaki uyum şahane..

    Annemin tavuk suyuna şehriye çorbasını içtim bol limonlu 🙂

    Cevapla
  4. Kendimce

    16 Kasım 2011 at 21:30

    Anne elinen çıkan köftenin lezzeti asla unutulamaz.Afiyet olsun

    Cevapla
  5. Deli Anne

    16 Kasım 2011 at 21:42

    Immm.. kişnişe bayılırım ben de:)

    Cevapla
  6. bihter

    16 Kasım 2011 at 21:59

    Merhabalar Cenk Bey,
    Uzun bi aradan sonra sitenizde bu güzel tabağı ve yazınızı görmek çok hoş.Çok lezzetli bi öğle yemeği seçimi.Harika görünüyor..Yeni öğle yemeklerinizi ve sabırsızlıkla beklediğim kitabınızı ilerleyen günlerde görmek üzere inşallah..
    Sevgiler

    Cevapla
  7. kevser

    16 Kasım 2011 at 22:05

    merhabalar Cenk,annelerin köftesi her zaman süper olur tabağın çok lezzetli görünüyor…Bende bugün öğlen tavuklu çıtır börek üzerine de yoğurt ve tereyağlı kırmızı biber…

    Cevapla
  8. Gamze

    16 Kasım 2011 at 22:25

    🙂

    Cevapla
  9. Esra

    16 Kasım 2011 at 22:41

    Zeytinyağlı kereviz yedim :):)

    Güzel bir düşünce olmuş. Paylaşımın için çok teşekkürler 🙂

    Cevapla
  10. neslihan

    16 Kasım 2011 at 23:10

    Anne yemekleri her zaman en güzel yemeklerdir.Çünkü yaşadığımız dünyanın en güzel şeyi annelerimizdir.

    Ben bu öğlen tirit,sigara böreği ve revani yedim.

    Cevapla
  11. durumutfak

    17 Kasım 2011 at 08:32

    ben de anneannemin köftesine bayılırım.. yağlı olur ama lezzeti başka olur..

    Cevapla
  12. Deniz

    17 Kasım 2011 at 09:24

    Selam Cenk, arada bir öğlen yemeklerini yayınlamak çok iyi bir fikir. Blogunu sık güncelleyemeyenler için çok güzel pratik bir yöntem.
    Soruyu dün sormuşsun o halde ben de dün öğlen ne yediğimi yazayım. Ayvalık tostu + kola 🙂
    Biliyorum çok sağlıklı değil ama işyerinde anca böyle oluyor..
    Görüşmek üzere.

    Cevapla
  13. Hülya YALMANYALGIN

    17 Kasım 2011 at 10:14

    Sizi özlemiştik… Öğle yemeğim zeytinyağlı yerelması…

    Cevapla
  14. Deniz

    17 Kasım 2011 at 11:06

    Selam Cenk,
    ben de facebook profilimde uzunca bir suredir yapiyorum bunu,yani yedigim yemeklerin ya da firinda pismekte olanlarin fotograflarini cekip paylasiyorum. En cok yorumu alanlardan biri ise,bu yaz fotografini paylastigim ekmek arasi beyaz peynir ve domates oldu.
    Annelerin eli bir baska oluyor. Annem yanima her geldiginde dondurucuyu agzina kadar doldurup gidiyor ve o gittikten uzunca bir sure sonra dahi biz onun hazirladiklarini yiyoruz,sanki hep yanimdaymis gibi oluyor.
    Hoscakal

    Cevapla
  15. Duygu

    17 Kasım 2011 at 11:36

    Kuşbaşı etli brüksel lahanası yemeği ve maydonozlu basmati pilavı.:)

    Cevapla
  16. EMEL PINAR

    17 Kasım 2011 at 13:24

    Deniz Alphan’ın “Mutfakta Erkek Var” kitabını bir solukta okurken, dikkatimi çeken şey..kitapta yer alan kişilerin hemen hepsinin çocukluk yıllarındaki, “anne yemeklerini” hatırlamaları ve özellikle “köfte-patates” ikilisini özlemle dile getirmeleriydi. Anne yemeği denince ilk akla gelen şeydir evet..şimdiye kadar “bir porsiyoncuk” fotoğrafının çekilmemiş olması bile haksızlık değil de ne? bugün üzerine çok iyi geldi. Anneciğininde ellerine sağlık. Bu arada ben öğlen cornflakes-keçi sütü ikilisi ile geçiştirdim. Ama fotoğrafa bakınca, tüh! dedim:)

    Cevapla
  17. Pınar

    17 Kasım 2011 at 13:41

    Merhaba Cenk, yeni yazını görmek çok güzel. Bende bugün annemin yaptığı kıymalı, yeşil mercimekli, erişteli çorba içtim 🙂 Sevgiler…

    Cevapla
  18. Özlem Eres

    17 Kasım 2011 at 14:04

    İki saattir mousela tırım tırım bir aşağı bir yukarı inip-çıkıp köftenin tarifini arıyorum..yazdıklarınızı adam gibi okusam bugün tarif olmayacağını göreceğim, ama bünye kabul etmedi 🙂

    Cevapla
  19. efsun

    17 Kasım 2011 at 14:49

    yanına yoğurt da güzel olurdu.

    Cevapla
  20. ekmekcikiz

    17 Kasım 2011 at 15:02

    dana nuar ve az zeytinyağı ile pişmiş kereviz.

    Cevapla
  21. merih

    17 Kasım 2011 at 15:08

    sunum ve tarifler o kadar güzelki…
    ayrıca öğlen zeytinyağlı(havuç ve pirinçli)kereviz yedim…

    Cevapla
  22. gül ipek

    17 Kasım 2011 at 15:09

    tanıdıkça şaşırıyorum sizi!!!kitap çıkarma arafesinde olan birinin, başka kitabı övmesi!! öğlen yediklerini (kaynak gösterircesine )paylaşan ama bundan esinlendiğini söyleyecek kadar EGOSUZ !!……bu yüzden takipteyim :)),öğlen ne mi yedim?? Paylaşmanın güzelliği soslu,kendine güvenin ekmem arası halini.RUHUM DOYDU varol sen ya….bu dünyada herkeze yetecek kadar kitap ,yemek tarifi vede fikir var paylaşmayı bildikçe değerlenir hepsi, bunun en güzel ispatı bu yazın bence ,günümü güzelleştirdin.

    Cevapla
  23. Leyla'nın Kahve Dükkanı

    17 Kasım 2011 at 15:13

    Benim annem İzmir köfte dışındakileri hiç birini benimki kadar lezzetli yapamıyorum 🙂 o yüzden ben olsam “annemin İzmir köftesi” derdim galiba 🙂

    Seni keyifle izlemeye devam ediyoruz Cenk.

    Kahve Dükkanı’ndan sevgiler..

    Cevapla
  24. Muge

    17 Kasım 2011 at 15:42

    Bu öglen esimle birlikte acik büfe Cin yemegi yerken, artik kizimiz 18 yasina geldigine göre “anne yemekleri” yapma cabamdan vazgecmek istedigimi anlatiyordum ona. Ne de olsa calisan bir annenin “ev yemekleri” icin hazirlik yapmasi, cani hizla birseyler atistirmak isteyen insanlara klasik Türk sofralari kurmasi, bunun maddi manevi iktisadini yürütmesi, bir gün önceden kalan yemegi isitip getirdiginde burusan yüzlerden alinmamasi kolay olmuyor (evde kari koca yemek yapiyor oldugumuz halde). Bugünkü resminizi görünce bu kararimi gözden gecirmeye karar verdim:))

    Cevapla
  25. meltem

    17 Kasım 2011 at 16:50

    Bu güzel bir fikir olmuş Cenk Bey. Benim öğle yemeğim dün yaptığım kabaklı börek, salata ve çay üçlüsüydü. Herkese afiyet olsun:)

    Cevapla
  26. Sumeyye

    17 Kasım 2011 at 17:51

    Cok guzel! Annenin koftesinin tarifi de var mi acaba?

    Cevapla
  27. Dilek Gulmen

    17 Kasım 2011 at 18:14

    Saheser, hepsini cok severim, ayni tabakta daha cok severim. Bu gunlerde doktorun verdigi ozel bir diyet disiplini icinde oldugum icin sadece cok ince kesilmis taze enginar, uzerine yine incecik traslanmis parmigiano peynir , cok az zeytinyag ve balsamik sirke koyup yedim. Baska da bir sey yemedim:)))

    Cevapla
  28. tuğba karaca

    17 Kasım 2011 at 19:20

    Bir süredir güzelim bloğunuzdan ilham almama rağmen ilk defa mesaj bırakıyorum.Çok iyi bir fikir öğlen yemekleri hem sizi daha az özleriz.Bu öğlen ben nefis bir Türk klasiği olan mantı yedim.
    Tuğba

    Cevapla
  29. Canan

    17 Kasım 2011 at 20:36

    Anne köftesi tarifini de veremez misiniz? 🙂 Evlerde en çok yapılan ama güzel tarifi bulunması en zor yemeklerden biridir…

    Cevapla
  30. halenur temizkök

    17 Kasım 2011 at 21:03

    çok güzel bir resim ve köfte.çalıştığım cafe de bizde yaptığımız köfteye anne köftesi adını verdik ve çok sevildi.tebrikler resim çok güzel.ben bu gün sarımsak ve rende soğanlı sütte pişmişve üzerine önce beşamel sos sürülmüş ardından bol maydanozlu patates püresi sürülüp fırınlanmış mezgit fileto yedim.cafe de ben yaptım ve güzeldi.sevgiler istanbuldan

    Cevapla
  31. Kutay

    17 Kasım 2011 at 22:00

    Ama bu goruntu oncekilere nazaran cok siradan. Bu arada lezzetlidir eminim. Ama bence son zamanlarda sen blogu bayagi bosladin bence. Ya da sıkıldın. Bilmiyorum, sen soyle?

    Cevapla
  32. Cenk

    17 Kasım 2011 at 23:09

    HERKES NELER YİYİP NELER İÇİYOR… NE GÜZEL! PAYLAŞTIKLARINIZI OKUMAK ÇOK HOŞUMA GİTTİ. BUNU SIK SIK TEKRARLAYACAĞIM DEMEKTİR. HATTA YEDİKLERİNİZİN FOTOĞRAFLARINI ÇEKMEK İSTER MİSİNİZ? CAFE FERNANDO FACEBOOK GRUBUNDA FOTOĞRAFLARI PAYLAŞABİLECEĞİNİZ BİR KLASÖR OLUŞTURABİLİRİM. İSTER MİSİNİZ?

    Emel Pınar – Çok haklısınız. Bundan sonra daha sık paylaşacağım.

    Müge – İyi düşünmüşsünüz. İnsan bazı şeyleri kaybedince anlıyor. Ben de annem ve babamla yaşarken önüme koydukları yemeklerin yeterince değerini bilememişim. Ne zaman ki Ankara’ya gittim, yurtta yaşamaya başladım, o zaman anladım önemini. Hala hiçbir şey annemin karnıyarığının yerini tutamaz.

    Sümeyye, Canan – Tarifini maalesef bilmiyorum. Annem tamamen benim damak tadıma göre hazırlıyor, paketlere bölüp yolluyor, buzluğa atıyorum, özledikçe kızartıp yiyorum. Herkese hitap edecek bir tarif değil aslında. Tamamen yağsız bonfileyi iki kere çektirerek kıymayı hazırlatıyor, dolayısıyla biraz kuru oluyor ama ben öyle seviyorum. Onun dışındaki ayrıntıları bilmiyorum ama sizin için sorup yazacağım.

    Kutay – Blogumdan sıkılmam, boşlamam ya da sıradan olduğunu düşündüğüm bir şeyi paylaşmam mümkün değil.

    Cevapla
  33. ayşe yiğit

    17 Kasım 2011 at 23:12

    cenk bey,oğlu cihan padişahı da olsa bir anneyi en mutlu edecek şey, evladınca takdir edilmesidir bana göre.Ellerinize sağlık.yolunuz açık, ömrünüz uzun olsun.

    Cevapla
  34. http://www.cennetailesi.com/

    17 Kasım 2011 at 23:18

    köfte denince biraz maydanoz, biraz karabiber, ama en çok da anne elinin o pembe, sütlü ve şefkatli tadını hatırlıyorum.ama nedense bu tad ve bu koku ancak komşulardan gelirdi bize..

    Cevapla
  35. meltem

    17 Kasım 2011 at 23:23

    Ben çok isterim fotoları paylaşabilmeyi. Hatta yaptığım tariflerin fotoğraflarını eklemek istemiştim. Sizinkiler kadar başarılı olmasalar da güzel olacaktır 🙂

    Cevapla
  36. emine

    18 Kasım 2011 at 01:28

    Pilastik tabak mi o?
    Dun yorumum bos gelecekti ama bu gun etli bulgur pilavi ve ayran yiyorum.Cokta guzel yapmisim ,aferim bana.
    Peki bizde hergun yazicakmiyiz ne yedik diye 😉

    Cevapla
  37. sevda

    18 Kasım 2011 at 02:45

    selam
    görüntü muhteşem tek kelimeyle tariflerini hasretle bekliyorum

    Cevapla
  38. zeynep

    18 Kasım 2011 at 02:56

    Annelerin köfteleri ayrı birşey oluyor aslında onların yaptıklarında kesinlikle bir ayrıcalık oluyor.Tabağınız çok doyurucu olmuş ve leziz görünüyor,köfte özel bir lezzettir benim için ve aynen annemin köftesinin tadını hiçbir yerde bulamam!
    annenizin ve sizin emeğinize sağlık.

    Cevapla
  39. ayse

    18 Kasım 2011 at 05:31

    kisnisi nerden aliyorsunuz Cenk? heryerde bulunmuyor da.

    Cevapla
  40. basak

    18 Kasım 2011 at 07:32

    Anniskon kofteye bisey mi katmis? bi sakinlik var yazida hahahahaha Saka bir yana, anne yemeginin verdigi huzuru hic bir yemek veremez, belki de ondandir 🙂

    Ben dun oglen, yahudilerin holishkes’inden esinlenerek uydurdugum firinda etli lahana dolmasi yedim. Bugun oglen, tarama ve coban salata durum! Ne alaka? Kel alaka!

    Facebook hesabim yok ama iyi fikir aslinda, senin tarifleri denedigimizde resimlerini yollasak…

    Cevapla
  41. Can

    18 Kasım 2011 at 09:05

    Hayatta iki köftenin lezzetine asla hayır demem. Annemin elleri ile yaptığı köfte,maçta satılan dandik köfte 🙂 Her iki köfteyi de birbiri ile aldatıyorum ara ara …

    Cevapla
  42. seda sez

    18 Kasım 2011 at 09:17

    ben kesinlikle siradan oldugunu dusunmuyorum bu fotografin, sadece yazilarin arasi biraz acildigi icin ozluyorum diyebilirim kendi adima. ben en son dun ogle yemegimde rosto kofte ve makarna yedim. Bakalim bugun ne olucak menumde ama bugun bu fotografin gercegini isterdim 🙂

    Cevapla
  43. Pınar

    18 Kasım 2011 at 10:56

    Çok güzel bir fikir Cenk, kendi adıma böyle bir uygulama çok hoşuma gider ama facebook grubuna üye değilim, şimdi hemen oluyorum. Sevgiler…

    Cevapla
  44. Banu

    18 Kasım 2011 at 11:32

    Tabii ki isterizzz :))

    Yemek sahane gorunuyor. Afiyet olsun.

    Bu arada bir İzmirli olarak paylasmak isterim. Aslinda İzmir Kofte diye bir yemek adi yoktur. İzmirliler hep sasirir buna(en azindan benim cevremdekiler) İzmirliler icin o yemegin adi “patatesli kofte” dir 🙂

    Sevgiler.

    Cevapla
  45. Evren

    18 Kasım 2011 at 22:31

    Köfte şahane görünüyor.Bu arada bahsettiğiniz blogu da inceledim fotoğraflar gerçekten de çok güzeller bayıldım!!!

    Sevgiler

    Cevapla
  46. Banu B. Bingör

    19 Kasım 2011 at 10:26

    Harika fikir! 🙂 Simply Breakfast diye bir blog vardı. O da sabah kahvaltılarını fotoğraflıyordu. Kitap yaptı sonra o fotoğrafları sanırım. Gayet keyifle izleniyor bu tür çalışmalar, ben gibilerce 😀
    Anne yemeği başka bir şey. Özlenmeden olmuyor 🙂
    Bak şimdi çarşamba öğlen ne yemiştik acaba? Resmen bellek bollaşması yaşıyorum, durmuyor hiç bir yakın şey çekmecelerde! Aaaaaa!
    Galiba havuçlu patatesli bezelye ve pirinç pilavı yemiştik, benim yaptığım yoğurt eşliğinde.

    Cevapla
  47. esra

    19 Kasım 2011 at 12:56

    harika bir fikir.öğle yemeklerimin fotoğrafını çekmek çok eğlenceli olacak.
    garip bir tesadüf bugün bende köfte yapmayı planlıyordum 🙂

    elinize sağlık,selamlar

    Cevapla
  48. Cenk

    19 Kasım 2011 at 17:08

    CAFE FERNANDO FACEBOOK GRUBUNDA yeni bir fotoğraf albümü oluşturdum. Dileyen okurlar yedikleri öğle yemeklerinin fotoğraflarını orada paylaşabilir. Merakla bekliyorum!

    emine – Tabak plastik değil, seramik.

    Sümeyye, Canan – Sizin için telefonda annemden tarifi aldım. Ölçüler biraz göz kararı: 1 kilo iki kere çekilmiş yağsız dana biftekten kıyma, 2 adet orta boy rendelenmiş soğan, 1 adet yumurta (ayrı bir kapta çatalla hafif çırpılmış), 2 yemek kaşığı zeytinyağı, yarım demet incecik kıyılmış maydonoz, tuz, karabiber ve bolca kimyon bir karıştırma kabına alınıp yoğururken sakız gibi uzayana kadar, yaklaşık 15 dakika boyunca yoğurulur. Ardından kabuğu alınmış ve sonrasında robottan un haline gelene kadar çekilmiş iki avuç kadar bayat ekmek eklenip bir araya gelene kadar yoğurulur. Malzemelerden toplam 24 adet köfte çıkıyor.

    ayse – Migros, Makrocenter ve Carrefour Express gibi süpermarketlerde mevcut.

    Cevapla
  49. MELTEM

    19 Kasım 2011 at 19:15

    merhaba,harika bir blog tebrik ederim.Ben bu öğlen dominos pizza yedim anne köftesinin yanından bile geçmez ama olsun:))

    Cevapla
  50. Banu B. Bingör

    19 Kasım 2011 at 20:04

    Heheh annenle aynı köfteyi yapıyorum :)))))) Tek farkla, kimyon koyduğum yemeklere bir diş sarımsak da katıyorum ben genelde. Haliyle köftemde de küçük bir diş sarımsak oluyor.

    Cevapla
  51. Seda

    20 Kasım 2011 at 19:27

    Balık köftesi, roka-domates salatası, deniz börülcesi
    facebook sayfasında fotoğraf paylaşımı fikri harika, katılacağım…

    Cevapla
  52. zuzuşka

    21 Kasım 2011 at 14:48

    Fotoğrafları paylaşma fikrini abime söyleyip makinesini istiyorum cevap “bunları değil bunları değil asıl marifetlerini koy herkes görsün” (asıl marifetten kasıt dağılmış bageller ve iki kez yaktığım kurabiyler) oluyor. Ya bu ülkede emeğe gerçekten saygı yok!!!K

    Cevapla
    • Cenk

      21 Kasım 2011 at 23:07

      zuzuşka – Bence o da çok iyi fikir. Kitap için denediğim tarifler tutmadığında fotoğraflayıp “felaketler” adındaki bir klasöre koyuyorum. İleride kitap çıktığında paylaşmayı dahi düşünüyorum. Dünya hali; fırından çıkanlar her zaman muhteşem olmuyor.

      Cevapla
  53. ayşegül

    21 Kasım 2011 at 22:54

    cenk bey anne köftenize bayıldım çok güzel görünüyor,sitenizi zevkle takip ediyorum,yeni tariflerinizi bekliyorum..

    Cevapla
  54. çiğdem

    22 Kasım 2011 at 11:26

    HARİKASIN GERÇEKTEN İLK FIRSATTA FACEBOOK A ÜYE OLUP ÇEKTİĞİM ÖĞLE YEMEKLERİNİ PAYLAŞACAĞIM SENİNLE.FİKRE BAYILDIM.
    aYRICA ŞUNU DA SORMADAN GEÇEMEYECEĞİM. dÖRT GÖZLE BEKLEDİĞİMİZ KİTABININ EYLÜL 2011 DE ÇIKACAĞINI SÖYLEMİŞTİN. AMA GECİKTİ GALİBA:( yOK EĞER ÇIKTI DA BENİM HABWERİM YOK İSE HANGİ YAYIN EVİ PAYLAŞIRSAN SEVİNİRİM…

    Cevapla
  55. Banu B. Bingör

    22 Kasım 2011 at 12:23

    Cenk, o felaketler klasörü çok değerli aslında. Özellikle, tahmin ettiğin ya da emin olduğun nedenlerini de bir kenara not alabildiysen. Yani bir işe başlarken, atlanacak ya da farklı uygulanacak bir adım, sonucu inanılmaz değiştirebiliyor. Hazine o klasör hazine!

    Cevapla
    • Cenk

      25 Kasım 2011 at 12:06

      Banu – Elbette not aldım ama mesai iki katına çıkıyor! En azından güzel bir yazı çıkar 🙂

      Cevapla
  56. Dİ

    22 Kasım 2011 at 13:46

    çok güzel bi fikir bence yapılan ya da yenilen yemeklerin fotoğraflarını paylaşmak 🙂 facebook hesabım yok ancak bu fikir beni her an için cezbedebilir..ancak hala önerinizi dinleyip bi yemek yapmadım heyecanla kitabınızı bekliyorum 🙂 garip bi bahane belki de yemek yapmamak için 😛 ne zaman çıkacak kitabınız??meraktayım

    Cevapla
    • Cenk

      25 Kasım 2011 at 12:04

      Dİ, Çiğdem – Henüz tarihi belli değil. Olunca blogda duyuracağım.

      Cevapla
  57. nilay

    23 Kasım 2011 at 11:37

    yemekler super gorunuyor ama plastik tabak olmamış. acaba plastik gorunumlu porselen olabilir mi?
    calısan ve ısyerinde yemek cıkmayan biri olarak en saglıklı secımı yaptım..ekmek arası balık..hamsi mi, mezgit mi olur artık lokantaya gidince karar verilecek. yanında da acılı salgam.
    evde olup fotograftakileri yapmak vardi simdi :))

    Cevapla
  58. gökçe

    23 Kasım 2011 at 12:18

    Selam Cenk,

    Henüz öğle yemeği yemedm, açıkcası acıktıgımda buyuk ihtimal her zaman yaptıgm gibi dolabı açıcam, önünde 10 dk kadar dikilip olası kombinasyonları gözden geçiricem. Karar verdıım an harekete geçip ya büyüük bol malzemeli kapkarışık bir sandviç, ya aksamdan kalan yemeklerden karışık bi tabak yanına biraz turşu veya salatalık bişiler koyup oyle yerim. Benım burada dikkat çekmek istediğim husus ise pancar turşusu. Bu pancarlar kaynatılıp harika renkli suyuyla birlikte cam kavanozlarda saklanıyor ya, işte biz bu pancarı yerken o suyu ile beraber yiyoruz. Yani ayrı bir kaseye pancarları – ki bizim pancarlar biraz daha ufak dilimlenmiş oluyor – suyu ile birlikte koyuyoruz. üzerine bir karışım döküyoruz. Zeytinyağı, dövülmüş sarımsak ve sirkeden oluşan bir karışım. (hatta ben sarımsağı cok ezmıyorm hafif iri bırakıyorm).bunu yemeğin yanına koyup kaşık kaşık içiyoruz. Bu arada sanırm pancarlar ilk kaynatılırken de sirkeli suda kaynatılıyor emin değilm ama sirke miktarından. Neyse sonuçta öyle cok güzel oluyor, yazmak istedm.

    Cevapla
    • Cenk

      23 Kasım 2011 at 14:27

      gökçe – Annem de aynen tarif ettiğiniz şekilde yapıyor.

      nilay – Tabak plastik değil, seramik.

      Cevapla
  59. Leyla'nın Kahve Dükkanı

    27 Kasım 2011 at 17:50

    Cenk .

    Affına sığınarak “Şu İçimdeki Cenk Meselesi”ni anlattım. Tabi senin fındıklı kurabiye tarifinle.

    Kahve Dükkanı’ndan sevgiler…

    http://leylailekahvesohbeti.blogspot.com/2011/11/cikolata-dolgulu-findikli-kurabiye-ve.html

    Cevapla
    • Cenk

      28 Kasım 2011 at 11:52

      Leyla’nın Kahve Dükkanı – Böyle yazılar okuyunca hep ne cevap vereceğimi şaşırıyorum. Güzel sözleriniz için çok teşekkürler. Beni okuyan birine ilham verdiğimi duymak çok sevindirdi beni. Brownie Dantel Giyer de şimdiden kolay gelsin!

      Cevapla
  60. Leyla'nın Kahve Dükkanı

    28 Kasım 2011 at 20:10

    Cenk , öncelikle okuduğun ve yorum yaptığın için teşekkürler.

    Ben , benim gibi düşünen onlarca blog kullanıcısının fikirlerini yansıtmaya çalıştım yazımda. Bu alemde aynı hayalleri paylaşan çok Leyla var , ama yalnızca bir tane Cenk var. Sen , bizim için de başarılı olmak zorundasın , yükün çok ağır 🙂 Kolay gelsin.

    Kahve Dükkanı

    Cevapla
    • Cenk

      29 Kasım 2011 at 13:49

      Leyla’nın Kahve Dükkanı – Tekrar çok teşekkürler 🙂

      Cevapla
  61. meriç

    28 Kasım 2011 at 22:30

    merhaba cenk,

    fotoğraflarındaki dekora; tabak seçimine, masa örtüsü, çatal bıçak seçimine her zaman hayran kalmıştım ama buradaki tabak olmamış mı ne sanki? plastik tabak gibi görünüyor, yoksa öyle mi gerçekten…bilmeyorum tabi..

    başarılar 🙂

    Cevapla
    • Cenk

      29 Kasım 2011 at 13:46

      meriç – Tabak plastik değil, seramik.

      Cevapla
  62. aycan

    29 Kasım 2011 at 17:45

    Şu aatlerde bu tabağı görmem pek iyi olmadı, şimdi bayılmak üzereyim çünkü 🙂 .Ellerine sağlık, herşey mükemmel görünüyor.

    Sevgilerimle;

    Cevapla
  63. lavantalimon

    29 Kasım 2011 at 18:05

    Tabak içi şahane:) tabak seramikmiş yorumları okudum
    beklentiler anneniz hanımefendiden klasik çiçekli porselen bir takım tabağı sanırım:)afiyetler olsun. nerde o eski köfteler:(

    Cevapla
  64. deniz ergün alakoç

    30 Kasım 2011 at 19:45

    Merhabalar Cenk Bey,
    Harika tarifleriniz ve paylaşımlarınız için teşekkür ederiz. Tariflerinizi elimden geldiğince deniyorum.Hamur işleri konusunda biraz başarısızım ama herkese tavsiyem ipek hanımın çiftliğinden sipariş verilen domateslerle sizin şahane tarifinizi yapmaları inanılmaz bir lezzet çıkıyor ortaya:)bugün ki öğle yemeği ızgara balık ve salata 🙂

    Cevapla
  65. özlem odabaş

    30 Kasım 2011 at 22:57

    Uzun bir aradan sonra yeni yazını görmek çok güzel.Öğle yemeğini bizimle paylaşman çok hoş.Eminim resimde göründükleri kadar lezzetlidir.
    Annenin eline sağlık.Enkısa zamanda bende öğle menümü fotoğraflayıp facebook sayfasında paylaşacağım.Geçen hafta sonu yine senin cafe fernando kurabiyelerinden yaptım.tadları güzel fakat istediğikadar kıtır olmadılar.geçen sefer yaptıklarım daha iyiydi.herkes bayılmıştı.bu sefer unu fazla kaçırdım.deneme yanılma yöntemiyle en iyiye ulaşıcam bir gün inanıyorum.:))
    Bugünkü öğle yemeğim kapuska ve patates kavurması.:))

    Cevapla
  66. Fatoş

    02 Aralık 2011 at 14:41

    Cenk bey! Hani Annemin Köftesinin tarifi?

    Cevapla
  67. Cenk

    02 Aralık 2011 at 23:03

    Fatoş – Tarifi şu yorumda verdim.

    Cevapla
  68. Fatoş

    02 Aralık 2011 at 23:26

    Evet gördüm..Nasıl atlamışım..Aslında kare kare okurum ama???Çok pardon.. İyi ki sormuşum…Çok teşekkürler.Benim anneminki de aynı ölçü…tesadüf.Yemiş kadar oldum..Yarın ki menümüz şekillendi bu durumda..

    Cevapla
  69. notebook adaptörü

    08 Aralık 2011 at 17:09

    müthiş lezzetli görünüyor. ellerinize sağlık.

    Cevapla
  70. güzin

    09 Aralık 2011 at 19:56

    şu anda şu tabağa 50 tl verirdim:))

    Cevapla
  71. Sevil

    15 Aralık 2011 at 23:15

    İyi akşamlar, tariflerinizi karistirirken bise dikkatimi çekiyordu zaten fırsattan istifade danışma ihtiyacı hissettim… Kimi tariflerde ilk işlemimiz genelde fırının sıcaklığını belirli ayara getirmekle başlıyor. Ve bazen bu kabarmanın ve lezzetin belirleyici özelliklerinden birini oluşturuyor… Peki fırını ortalama kaç dakika önce çalışırtirmaliyiz? Biliyorum her fırın aynı değil, hepsinin farklı özellikleri var ama; misal benim fırınım iç ısıyı göstermiyor, yükselip alcaldigini ya da istediğim sıcaklığa erisip erismedigini bilemiyorum. Bunun da bir püf noktası var mıdır? Yoksa olanla uzlaşma yollarını mı bulmalıyım? Şimdiden teşekkür ederim:)

    Cevapla
    • Cenk

      16 Aralık 2011 at 23:14

      Sevil – Ortalama 15 dakika yeterli olacaktır. Maalesef püf noktası olamayacak bir konu. Tek çare bağımsız bir fırın termometresi alıp fırınınızın içine yerleştirmek. Mesela ben kendi fırınımın gösterdiği dereceye güvenmiyorum. Şu termometreden aldım, her tarifte onun gösterdiği dereceyi baz alıyorum. Maalesef Türkiye’de aynı işi görücek bir termometre nerede satılıyor bilmiyorum.

      Cevapla
  72. merve

    17 Aralık 2011 at 13:26

    merhaba cenk bey, ben tatlılarda hangi marka tereyağ kullanıyorsunuz ve hangi marka un kullanıyorsunuz onu merak ediyorum. buda şekilli tarçınlı kurabiyenizi denemiştim ağızda dağılan bir kurabiye old. için çok beğendim ve tuzlusunu yapmak istedim ancak tuzlusunda tereyağ kokusu oldu burdan da tereyağının ve unun ne kadar önmli old.tekar anlamış oldum. lütfen yardımcı olur musunuz yeni yıla kadr çünkü o akşama kadr diğer kurabiyelerinizide yapıcam lütfenn

    Cevapla
    • Cenk

      17 Aralık 2011 at 13:54

      merve – Tereyağı olarak Pınar, un olarak da Karahan markalarını tercih ediyorum.

      Cevapla
  73. merve

    18 Aralık 2011 at 17:20

    cenk bey öncelikle teşekkür ederim. Bende pınar tereyağını kullanmıştım cenk bey neden öyle koktu anlamadım tatlıda vanilya kullandığım için kokusunu az biraz kapatmıştı ama tuzluda kapatıcak bir tat olmadığı için daha çok geldi. çok teşekkürler tekrardan:)

    Cevapla
  74. Aycan

    19 Aralık 2011 at 17:03

    Ikea’dan probe türü bir termometre almıştım. Ya fırınım delirmiş ya da termometre. Arada 15 dereceye varan farklar çıkıyor. İşin fenası, dijital göstergeli ve sıcaklığına güvenebileceğim bir mini fırın da bulamamam. Dijital gösterge sadece ankastre fırınlarda var o boyutta. Sanki hepimizin mutfağı, real housewives of beverly hills mutfağıymış gibi,.. Dondurma yaparken custard’ın uygun sıcaklıkta olması önemli. Rosto yaparken et de önemli. Cidden iyi kalite bir probe termometreye ihtiycım var sanırım ):

    Cevapla
    • Cenk

      19 Aralık 2011 at 17:47

      Aycan – Probe termometren büyük ihtimalle doğru gösteriyordur. Onu fırının gösterdiği dereceyle karşılaştırmak yanlış olur, sonuçta probe tipleri dokunduğu şeyin ısısını ölçüyor.

      Cevapla
  75. Selma - DUSBAHCESI

    20 Aralık 2011 at 00:46

    Merhaba, facebook sayfaniza bir turlu ulasamiyorum. Verdiginiz linkin dogru olduguna eminmisiniz?

    Cevapla
    • Cenk

      20 Aralık 2011 at 12:06

      Selma – Facebook kafasına göre ayarları değiştirmiş. Tekrar bakabilir misiniz?

      Cevapla
  76. zehram

    21 Aralık 2011 at 16:18

    merhabalar Cenk kitabindan haber varmi sabirsizlikla bekliyoruz

    Cevapla
    • Cenk

      21 Aralık 2011 at 18:34

      zehram – Henüz hazır değil. Vakti gelince daha ayrıntılı olarak anlatacağım.

      Cevapla
  77. Selma - DUSBAHCESI

    30 Aralık 2011 at 00:53

    Evet, simdi calisiyor. Tesekkur ederim.

    Cevapla
  78. ıhlamurcum

    04 Ocak 2012 at 23:58

    Köfte , barbunya süper de pancar aklıma gelmezdi.Harika bir uyum olmuş.Bu arada anne yemeklerinin yerini hiç birşey tutmaz, annesi hayatta olanlar fırsatları değerlendirsin derim,
    annemi kaybettikten sonra keşke öğrenseydim dediğim çok tarif oldu.Fırsat kaçmadan yakalayın.

    Cevapla
  79. seneminyemekleri

    27 Ekim 2012 at 03:03

    Anne Köftesi Candır

    Cevapla
  80. munevver

    19 Aralık 2015 at 11:56

    ellerine sağlık cenç oğle köftesi çok güzel anne köftesi

    Cevapla

Önemli:Bloguma bıraktığınız yorum, tarafımdan onaylandıktan sonra yayımlanacaktır. Yorum bıraktığınız yazı ne kadar eski olursa olsun, yorumunuzu gözden kaçırmam mümkün değildir. Yorumunuz soru içeriyorsa; yanıt verebilmek için yazıyı incelemem gerekebileceği için yayımlanması biraz gecikebilir. Sorunuzu sormadan önce lütfen aynı veya benzer bir sorunun daha önce sorulup sormadığını önceki yorumları tarayarak emin olunuz.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Primary Sidebar

16. BASKI (Mundi 3. BASKI)

Cafe Fernando - Bir pasta yaptım, yanağını dayar uyursun

Amazon // Trendyol // Kitapyurdu // diğer
The Artful Baker

Amazon US // D&R // idefix
Kindle // Apple Books // Google Play
Amazon UK // Amazon CA // Amazon AU

SOSYAL MEDYA

Instagram // YouTube // RSS
Facebook // Twitter // Pinterest

KÜTÜPHANEM

Kütüphanem

EKİPMANIM

Ekipman

Footer

Best of Cafe Fernando

Ekşi Mayalı Ekmek

Ve Bitti!

Devil’s Food Cake – Şeytan Çikolata Giyer

Çikolatalı Babka

Domates Çorbası

Spaghetti Cacio e Pepe

COPYRIGHT © 2023 · Cenk Sönmezsoy