Bir limonlu çörek yaptım, yanağını dayar uyursun.
Tarif; 20 yılı aşkın bir süre San Francisco Chronicle’da The Baker adlı köşeyi yazan, arkasında muhteşem kitaplar bırakan, tanıyan herkesin bilgisine saygı içtenliğine de sevgi duyduğu, baking dünyasının efsanelerinden Flo Braker’a ait. Flo, aynı zamanda İngilizce kitabımın basın turu sırasında beni yılda dört kez düzenledikleri toplantılarından birinin misafir konuğu olarak San Francisco’daki Foreign Cinema‘da ağırlayan Baker’s Dozen adlı baking grubunun da bir üyesiydi. Editörüm Jennie ve kitaptaki tariflerin hepsini büyük bir özveriyle deneyen Rachel’la birlikte grubun üyeleriyle sohbet ettikten sonra, toplantıdan kısa bir süre önce hayata veda eden Flo Braker anıldı. Baking dünyasına kattıklarından, toplantıdaki herkesin hayatına nasıl dokunduğundan bahsedildi. Flo’nun benim o güne kadarki baking maceramda yer etmemiş olmasına üzülmüştüm ama hiçbir şey için geç kalmış sayılmam. İşte bu muhteşem kadının bir tarifi–hem de ne tarif!–artık blogumda.
Flo’nun limonlu çöreğini pişirmek mutsuz olduğum bir döneme denk geldi. Bilmem hatırlar mısınız; İngilizce kitabımın kurabiye bölümünü yayınevine teslim ettikten sonra, düzeltmeler esnasında başlayan surat uyuşması şikayetim için nöroloğa gitmiştim. Doktor uyuşmanın strese bağlı olduğunu söyleyince içime su serpilmişti, onun üzerine de bloguma, “400 küsur sayfalık kitap yazmışım, sonra bir de İngilizceye çevirmişim; stresle mi baş edemeyeceğim?” diye yazmıştım. Pek edemedim.
Aslında başlarda edebildiğimi sandım ama Amerika’daki basın turundan döndükten sonra işler değişti. Kendimi git gide ağırlaşan bir kaygı bozukluğunun içinde buldum. Artık eskisi kadar çaresiz hissetmiyorum ama yakın bir zamana kadar ara sıra katlanılamayacak seviyelerde kaygı yaşadığım günler oluyordu. Bu limonlu çöreğin dahil olduğu tarifler grubunun fotoğraf çekimleri de işte öyle bir zamana denk geldi. Çekimin bir hafta öncesinde belli bir yaşı geçen herkes için rutin kabul edilebilecek ama benim komplike bir beyin ameliyatına giriyormuşum gibi yaşadığım ufak bir prosedür atlattım. Olayı kafamda büyüttüğüm için yaşadığım strese, olay esnasında uyanık olmadığım gerçeği (çünkü ben anestezi altındayken doktorun işini doğru yapıp yapmadığını kim kontrol edecek?) ve sonrasında olay esnasında koronavirüs kapıp kapmadığımın belirsizliği (ayılır ayılmaz bekletildiğim odadan bir dezenfektan bulutu içinde kaçışımı görmeniz lâzımdı) eklenince bir hayli yıpranmış olacağım ki, iki gün sürecek fotoğraf çekimi bir haftaya uzadı. Her şeyi hazırlayıp karşıma koyuyorum, elim makineye gitmiyor. Çöreğin bir santim sola kayması lâzım ama ben sanki koca bir binayı ittiriyorum. Bir fotoğraf çekip koltuğa yığılıyorum. Kalkabilirsen kalk. Sanki kollarıma bacaklarıma ağırlıklar bağlamışlar ve ben bütün işleri o yüklerle yapıyorum. Günlerdir doğru düzgün bir şey yememişim. Son iki haftada tam 7 kilo vermişim. Sevinsem mi yoksa bu kilo kaybı hayra alamet değil diye endişe mi etsem karar veremiyorum.
İşte bu ruh hâlinde bir sabahın körü kalktım. Çöreği, fırından çıkarıp yarım saat kadar soğuttuktan sonra çekmem lazım. Malum hava 6-7 gibi kararıyor ama ışık 4’ten sonra işe yaramıyor. Çörek kabaracak, havasını alıp şekil vereceksin sonra yine kabaracak. Pişecek. Soğuyacak. Krem peynirli sos dökülecek. O sos biraz sertleşecek. Planıma göre, fotoğrafları tamamlayabilmem için sabah 9’da kalkmam yeterli. Ama kağnı hızında ilerleyeceğim için biliyorum; 3 saatlik iş, 6 saatimi alacak.
O sebepten sabahın kör karanlığında işe koyuldum. Pişirip fotoğraflarını çekmeye başladım. Her şey acayip yavaş ilerliyor. Neyse ki kamera karşısında zaman içinde canlılığını kaybeden bir şey yok. Günler önce tarifi okurken bir kağıda hangi aşamalarda ne açıdan fotoğraflar çekeceğimi çizdiğimden beynimi çok çalıştırmama da gerek yok. Ama kendimi kağnı gibi ilerlerken görmek dahi sinirimi bozuyor. Acaba çekim biterse düşüncelerimle baş başa kalacağım için mi yavaştan alıyorum? Kollarıma bacaklarıma bakıyorum; kimse bir ağırlık bağlamamış. Bağlamış olsa dahi zaten 7 kilo ağırlığı ben içimden çekip atmışım. Bilemiyorum. Özetle; mutsuzum, huysuzum ve acayip lanetim. Daha çekim bitecek; taşa, masaya, örtüye, kilime, parkeye, üstüme ve başıma dökülen, bulaşan ve damlayan limonlu soslar temizlenecek; eşek ölüsü gibi taş, örtü, tahta ve fotoğrafta kullandığım her şey yerlerine geri gidecek; üzerinde hamur kalıntıları kurumuş tezgah ve Safiye’nin deyişiyle pislik içindeki mutfağın her yeri silinecek; bir gece önceden doldurulan bulaşık makinesi boşaltılıp sabahtan beri kirlettiğim her şey durulanıp yerleştirilecek… Deklanşöre basmak bile işkenceyken, bunlar nasıl olacak da bitecek?
Cevap: Teker teker.
Böyle bunaldığım anlarda aklıma hep seneler önce okuduğum Anne Lamott’ın “Bird by Bird” kitabı geliyor. Yazar, kitaptaki bir anısında, kuşlarla ilgili kapsamlı bir dönem ödevini son güne bırakan kardeşinden bahsediyor. Kardeşi, tatil yaptıkları bir evin mutfağında oturmuş kara kara düşünüyor. Masada not defterleri, kalemler, kuşlarla ilgili daha kapakları bile açılmamış bir sürü kitap. Ağladı ağlayacak. Babası yanına oturup kolunu oğlunun omzuna atıyor ve üç ayını heba edip ödevi son güne bırakan, daha işe hangi kuştan başlayacağını bile bilmeyen oğlunun endişesini dindirmek için, “Teker teker, ufaklık. Teker teker.” diyor.
Yapacağım işler gözümde büyüdüğünde, bulunduğum durumu içinden çıkılamaz gibi görmeye başladığımda ben de kendime hep bunu tekrarlıyorum. Önce damlayan sosları silersin. O bitince taşı silersin, içeriye götürürsün. Sonra kumaşı silersin. Kuruyunca katlayıp onu götürürsün. Bulaşık makinesinden iki tabak çıkarıp yerleştirirsin, sonra belki biraz oturup dinlenirsin. Gücünü toparlayınca iki tabak daha.
Ama hayır; kendimi biraz rahatlatıp fotoğraf çekimini bitirince her şeyi bir kenara bıraktım. Gözüme en güzel gözüken, üzeri en bol soslu, kenarı en yanık dilimi koparıp yemeye başladım. Belki de haftalardır, iş olsun diye değil, keyifle mideye indirdiğim ilk lokma.
Keyifli anların olduğu gibi, keyifsiz anların da bir sonu olduğunu hatırlatan, içimi hafifleten bir lokma.
Bu çöreğin hamuru, kitabımdaki tarçınlı çöreğin hamuruna çok benziyor. İç harcı da tarçın, tereyağı ve şeker üçlüsü yerine limon kabuğu rendesi, portakal kabuğu rendesi, şeker ve tereyağından oluşuyor. Asıl fark, hamurun kesilişi ve kalıba dizilişinde. Hamuru açtıktan sonra erimiş tereyağını sürüp üzerine parmak uçlarınızla sürterek şekere yedirdiğiniz limon ve portakal kabuğu rendelerini serpip hamuru enlemesine beşe kesiyorsunuz ve üst üste diziyorsunuz. 5 katlı dikdörtgen bir hamur düşünün. Sonra onu enlemesine altıya kesip kesik kısımları tepeye bakacak şekilde (akordiyon gibi) kek kalıbına yerleştiriyorsunuz.
Ardı ardına dizilmiş hamurların kalıbın bir ucundan diğer ucuna sıkışık bir şekilde yerleşmesi lazım. Kalıbın yanlarında ise hamurun kabaracağı boşluklar kalacak. Tarifteki hamur miktarı tamı tamına tarifte geçen kek kalıbına göre hazırlanmış ve yapılış aşamalarındaki boyutlar da yine o kalıba özel olarak verildiği için aynı boyutta kalıbı olmayanlar için standart kabul edilebilecek başka bir kalıp için de nasıl ilerlenebileceğini tarifin sonunda anlattım. Aşağıda not ettim ama buradan da söyleyeyim. Eğer evinizdeki kalıp iki boyuta da uymuyorsa iş size düşüyor. Her kalıp için bu hesaplamaları yapmam mümkün değil. Genelleme yapmak gerekirse, kalıp boyuna doğru büyüdükçe (ve dolayısıyla enine doğru daraldıkça), hamuru açarken olabildiğine kare şeklinde açmaya çalışın. Böylelikle hamurları kestiğinizde daha dar ama uzun bir dikdörtgen elde edeceksiniz. Bu da hamuru kestikten sonra daha uzun bir akordiyon elde etmenizi sağlayacak.
Tarifin adı limonlu çörek ama içindeki portakal kabukları da fazlasıyla hissediliyor. Her çöreği olduğu gibi, bu çöreği de yaptığınız gün tüketmenizi tavsiye ederim. Ertesi güne albenisini yitiriyor. Elbette fırında ısıtınca kendine geliyor ama asla fırından çıkarıp ılınmasını bekledikten sonra üzerine sos gezdirilmiş andaki nefasetine yaklaşamaz.
Bu tarif vesilesiyle hepinizin yeni yılını şimdiden kutlarım. Umarım yeni yıl hepimize mutluluk, sağlık ve huzur getirir.
Limonlu Çörek Tarifi
8 kişilik
Tarif, Flo Braker’ın Baking for All Occasions kitabından uyarlanmıştır.
Kaynak: Leite’s Culinaria
Ölçüler: Tarifte belirtilen “su bardağı”; evde kullandığınız su bardağı değil, 240 ml hacmindeki bir ölçü kabıdır. Aynı şekilde, tarifte geçen “yemek kaşığı” ve “çay kaşığı” ölçüleri de, sırasıyla 15 ml ve 5 ml hacmine sahip olan Amerikan “tablespoon” ve “teaspoon” ölçüleridir. Daha fazla bilgi için Ölçüler sayfasını ve “Un Nasıl Ölçülür?” başlıklı yazımı inceleyebilirsiniz.
MALZEMELER
Çörek hamuru
- 2,5 su bardağı (350 gram) un, biraz da hamuru açmak için
- 1/4 su bardağı (50 gram) beyaz şeker
- 1+3/4 çay kaşığı (7 gram) instant maya
- 1/2 çay kaşığı (4 gram) ince deniz tuzu
- 1/3 su bardağı (80 gram) süt
- 60 gram tereyağı, biraz da kalıp için
- 1/4 su bardağı (60 gram) su
- 1,5 çay kaşığı (8 gram) vanilya özütü, opsiyonel
- 2 büyük boy yumurta, oda sıcaklığında
İç harcı
- 1/2 su bardağı (100 gram) beyaz şeker
- 3 yemek kaşığı ince rendelenmiş limon kabuğu (6 limondan)
- 1 yemek kaşığı ince rendelenmiş portakal kabuğu (1 büyük portakaldan)
- 60 gram tereyağı, eritilmiş
Krem peynirli sos
- 85 gram krem peynir, oda sıcaklığında
- 1/4 su bardağı (40 gram) pudra şekeri
- 1 yemek kaşığı (15 gram) süt
- 1 yemek kaşığı (15 gram) limon suyu
YAPILIŞI
- Çörek hamurunu hazırlamak için, unun 2 su bardaklık (280 gram) kısmını, şekeri, mayayı ve tuzu büyük boy bir karıştırma kabında (tezgâh tipi mikser kullanıyorsanız mikserin kabında) karıştırın.
- Ufak boy bir tencereye sütü ve tereyağını aktarıp kısık ateşin üzerinde tereyağı tamamen eriyene kadar karıştırın. Ateşten alıp suyu ve eğer kullanıyorsanız vanilya özütünü ekleyin ve ılınması için kenarda 1 dakika bekletin.
- Tereyağlı süt karışımını kabın içindeki un karışımının içine döküp bir spatula yardımıyla kuru malzemelere yedirene kadar karıştırın.
- Tezgâh tipi mikser kullanıyorsanız, miksere kürek ucunu takın. Tezgâh tipi mikseriniz yoksa, bundan sonraki adımlarda el tipi bir mikseri (hamur yoğurma ucuyla) veya elinizi (hamur oldukça yapışkan olduğu için tavsiye etmem) kullanabilirsiniz; yalnız o durumda tarif edilen kıvama ulaşmak için karıştırma ve yoğurma sürelerinin artması gerekebilir. Mikser en düşük hızda çalışırken yumurtaları teker teker ekleyin ve hamura tamamen yedirene kadar karıştırmaya devam edin. Mikseri durdurup geri kalan 1/2 su bardağı (70 gram) unu ekleyin ve mikserin orta hızında pürüzsüz, yumuşak ama hâlâ bir miktar yapışkan bir hamur elde edene kadar, yaklaşık 2 dakika daha karıştırın.
- Tezgâha bir miktar un serpip hamuru spatulayla sıyırarak üzerine aktarın ve yoğurmaya başlayın. Elinize bir miktar yapışması normaldir; yoğurdukça yapışkanlığın azaldığını göreceksiniz. Eğer yoğurulamayacak kadar yapışkansa üzerine azar azar un serperek (maksimum 2 yemek kaşığı), hamuru yapışkanlığı gidene kadar yoğurun. Hamuru, yağladığınız büyük boy bir karıştırma kabına aktarıp üzerini streç filmle sıkıca kaplayın ve iki katı kadar kabarana dek, 45-60 dakika boyunca mutfağınızın nispeten sıcak bir köşesinde (kaloriferin üstü vs. değil) bekletin. Eğer hamura parmağınızla bastırdığınızda oluşan göçük parmağınızı çektiğinizde kalıyorsa, hamur yeterince mayalanmış demektir. Eğer göçük yok oluyorsa, her 15 dakikada bir kontrol ederek mayalandırmaya devam edin.
- Hamur mayalanırken iç harcı hazırlayın. Şekeri bir kabın içine dökün. Üzerine limon kabuğu ve portakal kabuğu rendelerini ekleyip parmaklarınızın ucuyla sürterek şekere yedirin, iyice karıştırın ve kenarda bekletin.
- 23*13 cm’lik, 7 cm yüksekliğinde baton bir kek kalıbını tereyağı ile yağlayıp tabanına yağlı kağıt serin. Kağıdın üzerini ve kalıbın yanlarını da tereyağı ile yağlayın.
- Hamuru açmak için, temiz bir tezgâhın üzerinde 30*50 cm’lik dörtgen bir alanı unlayın. Kabaran hamurun üzerine yumruğunuzla bastırarak havasını alın ve unladığınız dikdörtgen alanın ortasına yerleştirin. Hamurun üzerini de unlayıp hamuru merdaneyle unladığınız alan büyüklüğünde (30*50 cm) açın. Açma esnasında tezgâha yapışırsa, hamurun altını ve üstünü hafifçe unlamaya devam edebilirsiniz. Hamurun köşelerini elinizle çekiştirerek düzgün bir dikdörtgen elde etmeye çalışın.
- İç harç malzemeleri arasında bulunan erimiş tereyağını bir fırça yardımıyla hamurun üzerine sürün. Tereyağının tamamını kullanmak için birkaç kat sürmeniz gerekebilir.
- Hamuru enlemesine, 30*10 cm’lik parçalar elde edecek şekilde, 5 eşit parçaya kesin. Parçalardan birinin üzerine hazırladığınız iç harçtan 1,5 yemek kaşığı dolusu kadar döküp parmaklarınızla düz bir katman hâlinde bastırmadan yayın. Diğer bir parçayı tezgahtan alıp (alırken çok fazla çekiştirmemeye özen gösterin, aksi taktirde uzayacaktır) şeker sürdüğünüz parçanın üzerine yerleştirin. Üstteki parçanın üzerine hazırladığınız iç harçtan 1,5 yemek kaşığı dolusu kadar döküp parmaklarınızla düz bir katman hâlinde çok bastırmadan yayın. Bu şekilde ilerleyerek 5 katlı bir hamur elde edin (tepeye gelen katın üzerine de şekerden serpeceksiniz). Elde ettiğiniz hamuru yine enlemesine, 10*5 cm’lik 5 katlı parçalar elde edecek şekilde, 6 eşit parçaya kesin. Kestiğiniz parçaları, kesik kısımları yukarıya bakacak şekilde yan devirerek hazırladığınız kalıba birbiri ardına yerleştirin. Yerleştirirken, kalıba koyduğunuz parçaların devrilmesini engellemek için boşta olan kısmını elinizle iterek sabitleyin. Bütün parçaları yerleştirdiğinizde kalıbın iki ucunda boşluk kalmayacak ama kalıbın uzun yanlarında bir miktar boşluk kalacaktır. Bu boşluklar pişme esnasında dolacaktır. Kalıbın üzerini hamura bakan kısmı yağlanmış bir parça streç filmle örtüp hamur iki katı kadar kabarana dek, 30-50 dakika boyunca mutfağınızın nispeten sıcak bir köşesinde bekletin. Eğer hamura parmağınızla bastırdığınızda oluşan göçük parmağınızı çektiğinizde kalıyorsa, hamur yeterince mayalanmış demektir. Eğer göçük anında yok oluyorsa, her 15 dakikada bir kontrol ederek mayalamaya devam edin.
- Çöreği pişirmeden en az 30 dakika önce fırını 180 derecede ısıtmaya başlayın.
- Kalıbı fırının orta katındaki tel ızgaranın üzerine oturtup tepesi ve kenarları kahverengileşmeye başlayana kadar, 30-35 dakika boyunca pişirin. 20. dakikada çöreği kontrol edin; eğer kenarları istenilen rengi aldıysa çok fazla kararmaması için üzerini alüminyum folyodan bir tente ile kapatabilirsiniz. Kalıbı bir tel ızgaranın üzerine yerleştirip 15 dakika boyunca soğumaya bırakın. Ardından çöreği kalıbın kenarlarından kör bir bıçakla geçip ters çevirerek ızgara telinin üzerine çıkarın, tabanındaki yağlı kağıdı sıyırıp atın ve çöreği ters çevirin.
- Krem peynirli sosu hazırlamak için, malzemelerin tamamını bir kabın içinde bir tel çırpıcıyla pürüzsüz bir kıvam alana kadar çırpın. Çırpmanıza rağmen pürüzsüz bir kıvam elde edemiyorsanız, sosu ince delikli bir süzgeçten geçirebilirsiniz. Sosun koyu bir akışkanlığa sahip olması lazım. Eğer çok akışkansa fazladan azar azar pudra şekeri ilave ederek, çok koyuysa da fazladan damla damla süt ekleyerek istenilen kıvamı yakalayabilirsiniz.
- Sosu çöreğin üzerine bir kaşık yardımıyla gezdirin. Sosun kenarlardan damlaması bittikten ve bir miktar sertleştikten sonra servis tabağına aktarın ve tercihen hemen sonrasında servis edin.
- Hava geçirmeyecek şekilde paketleyip 3 gün kadar oda sıcaklığında saklayabilirsiniz. Ertesi günlerde, servis etmeden önce kısa bir süre ekmek kızartma makinesinde veya fırında ısıtmanızı tavsiye ederim.
Eğer baton kek kalıbınız tarifte belirtilen 23*13 cm’lik 7 cm (içten içe ölçüldüğündeki boyutlardır) yüksekliğindeki kalıptan farklı boyutlara sahipse:
Her boyuttaki kalıp için hesaplama yapıp burada paylaşmam elbette mümkün değil ama standart olduğuna inandığım başka bir boyuttaki baton kek kalıbı için hamuru hangi boyutlarda açıp kesmeniz gerektiğini anlatarak bir örnek vermek istedim. Öncelikle, kalıbın yüksekliği çok fazla önem arz etmiyor. Kalıbınızın 7 cm’den daha kısa olması pek muhtemel değil. Daha derin bir kalıpsa da dert etmeyin. Sadece fotoğraflardaki gibi kenarlarından taşıp kıvrılmayacaktır. 27*10 cm’lik (içten içe ölçüldüğündeki boyutlardır) bir kalıp için daha uzun ama daha dar bir hamur bloğuna ihtiyacınız var. Unutmayın, hamur bloğunu kalıba yerleştirdiğinizde kalıbın iki ucunda yer kalmaması gerekiyor ama kalıbın uzun tarafına denk gelen yanlarında kabarması için yer kalması lazım. Bu boyutlardaki bir kalıp için hamuru 38*40 cm büyüklüğünde açıp enlemesine 5 eşit parçaya keserek 38*8 cm boyutlarında hamur parçaları elde edeceksiniz. Şekerli karışımı serpip üst üste koyduktan sonra da tarifte anlatıldığı gibi 6 değil 7 eşit parçaya kesip yaklaşık 5.5*8 cm’lik 5 katlı parçalar elde edeceksiniz. Tarifin geri kalanını aynı şekilde uygulayabilirsiniz.
Betül
Ah, bu yazıyı yazabildiğinize göre daha iyi olduğunuzu umuyorum. Hepimiz bu süreç içerisinde tükendik, terapi gerekiyor bence herkese. Ben de artık eskiden zevk aldığım pek çok şeyi yapmak istemiyorum. Ne zamandır çikolatalı babka yapacağım. Şimdi de tarif sırasına bu çörek girdi. İnşallah yeterli enerjiyi bulur da yapar yerim ben de …
Cenk
Teşekkürler! Evet, daha iyiyim. Terapi bence de hepimize lazım. Şimdiden afiyet olsun.
Betül Ağırman
Çok teşekkürler, mutlu, sağlıklı, huzurlu ve verimli bir yıl diliyorum.
Neslihan Öncül
Galiba ilk kez tarihi ayrıntılı okumadan yorum yazıyorum; yalnız olmadığınızı bildiğinizden eminim. Bu çağın, bilhassa bu yılın hepimize büyük armağanı oldu bu haller. Ama tarif kadar “Teker Teker” hikayesi için de çok teşekkür ederim; hani böyle okuduğunuzda, duyduğunuzda önce yüzünüzde sonra içinizde bir aydınlık olur ya, ben de öyle oldu. Ne olur affedin ama benim için bugün yazdıklarınız tarifinizi geçti.. İyi olun hep, sağlıkla kalın…
Ceren
Cenk Bey,
Daha iyi bir yıl geçirmenizi umuyorum. Çok geçmiş olsun.
Tariflerinizi anlatımlarınızı okurken tadına bakmış gibi hissediyorum. Sağlıkla kalın.
Fatma
Cenk bey siz ponçik misiniz?
Ne kendinizi üzüyorsunuz şu 3 günlük dünyada. Biraz da bu gözle bakın. Şu an kendimi yıpratmama değer mi deyin lütfen. Sizden sadece ama sadece koskoca evrende 1 tane var. Kıymetinizi bilin zira insanın kendinden başka kim kıymetini anlayabilir ki başka ?
Sizi seviyoruz hemde çok. Kendinize çok dikkat edin ve meditasyon yapmaya baslaminizi şiddetle öneririm.
Yeni yıl umut olsun herkese.
Sevgiyle sağlıkla kalın.
Fatma Özcan
Merhaba,
Şahane bir tarif daha,ellerinize emeklerinize sağlık,rahatsızlığınız için çok geçmiş olsun,şifalar dilerim .
Yeni yılın sağlık,huzur,mutluluk getirmesini her şeyin gönlünüzce geçmesini dilerim. Sevgiyle
Cenk
Teşekkürler!
Esra kaya
Cenk bey o kadar güzel anlatmışsınız ki kitap gibi okudum .Öncelikle çok geçmiş olsun.iyi olmanız dileğiyle.bizi sizsiz bırakmayınız.tarifleriniz de olmadan asla.
Tüze
Öncelikle yaşadığınız sağlık problemleri için geçmiş olsun diyor, size şifalar diliyorum. Yaşadığımız günler küçük ya da büyük en ufak bir sağlık sorununda hepimizi aşırı kaygıya sokuyor. Kitabınız ya da bloğunuzu okuduğumda hissettiğim pozitif enerjiyi eminim benim gibi diğer okurlarınızda paylaşıyordur. Sizin içten samimi yazılarınız ve bu ancak bir şefin elinden çıkar diye düşündüğüm tarifleri yapılabilir kıldığınız için size gerçekten minnettarım. Enerjiniz yüksek, fırınınız bereketli, paylaşımlarınız bol olsun ?
Serap
Cenk bey geçmiş olsun.
Yine güzel bir tarif, elinize sağlık
GÜLGÜN
Kardeşim ,çok geçmiş olsun. Başarılarının devamını dilerim. Sen çok doğru, çok güzel bir insansın.
semra
çok geçmiş olsun cenk bey, eskisinden daha iyi olursunuz inşallah, yazılarınızı da çok özlemiştim, denenecek tarifleriniz arasına girdi, yeni yılda sağlık,bereket,mutluluk,huzur dolsun hayatınıza
Esma
Öncelikle çok geçmiş olsun. Ve burda yeni tarif görmek mutluluk verici gerçekten. Ayırdığınız vaktiniz ve emeğiniz için çok teşekkürler. Sakıncası yoksa eğer bu tarifte kullandığınız krem peyniri paylaşmanız mümkün mü? Çok çeşitli ve birbirlerinden farklılar çünkü
Cenk
Philedelphia kullandım ama oldukça pahalıya satılıyor (sadece Carrefour Gurme’de bulabiliyorum). Müşteri çekimi olduğu için bütçesini düşünmedim. Daha hesaplı olması için Pınar Beyaz kullanabilirsiniz.
Esma
Çok teşekkür ederim, mutlu yıllar…
Bilgesu ak
Merhabalar Cenk bey,
Gerçekten çok zor bir tarifi çok çok güzel anlatmışsınız. Emeğinize sağlık. Rahatsızlığınızla ilgili olarak da umarım bir daha yaşamazsınız. Bir sorum olacak. Fırında kaç derecede pişireceğiz, göremedim. Benim mi gözümden kaçtı acaba? Şimdiden sağlıklı, mutlu, huzurlu yıllar…
Cenk
Yok, ben atlamışım. Şimdi ekledim. 180 derece olacak. Çok teşekkürler güzel dilekleriniz için.
Sulen
Cenk bey okadar kıtap okudum yurtıcı veya dısı ınternet sıtelerınde takıp yaptım sızınkı kadar detaycı mukemmelıyetcı anlatım tarıf ve yorum az gordum. Bu konularda pek cahıl sayılmam ama sızden aralarda kalmıs veya hıcbır yerde bulunmayan yazılmayan cok sey ogrendım. Ehh hıcbır mukemmelıyetcılık cezasız kalmaz 😉 Zor gunlerde hepımıze bunlarla bas edebılmek ıcın guc kuvvet dılıyorum. Vee umuyorum kı 2021 bu seneden bıraz daha vıcdanlı olsun hepımıze.
Funda Çelebi
Merhaba Cenk, öncelikle çok çok geçmiş olsun, bu kadarla bitsin gitsin diye diliyorum senin için ?? Tarifine tabii ki bayıldım, deneme listesine aldım ama bu önemli değil, sağlık olsun her şey yapılır, tadılır, olmazsa bir daha denenir, ne olacak ki ? Bu dönemde ama psikolojik ama psikosomatik ortaya çıkan bir şeyler var hepimizde, ne yaşadığını tam bilmeden anlamak da zor elbette, çeken bilir ancak. Yine de bu fotoğraflar ortaya çıkmışsa yoluna giren de çok şey var demektir ?? Sevgiyle ve sağlıkla kal, enerji bulduğunda da tekrar şaşırt bizi, biz buradayız, bekleriz ?
GÜLDAL
Cenk bey geçmiş olsun. Acil şifa diliyorum. Umarım sıkıntılarınız son bulur. Durumunuza rağmen bu güzel tarifi paylaştığınız için teşekkürler. Yeni yılda sağlık, mutluluk ve huzur diliyorum.Umarım tüm dilekleriniz gerçek olur.
Hande tuba Bozacioglu
Merhaba Cenk Bey öncelikle çok geçmiş olsun.. bir daha yaşanmasın inşallah .. şu an fırında şeytan çikolata giyer keklerim pişiyor ben bunları yazarken.. kekleri fırına atıp koltuğa oturdum elime telefonumu alınca yaşadığım şaşkınlık görülmeye değerdi 🙂 ana ekranda uyarı Cafe Fernando :)) ellerinize sağlık mutlaka denenmeye değer enfes bir tariftir. Geçen hafta da sizin havuçlu kabak çekirdekli kekinizi yaptık 🙂 eşim hemen bittiği için yapmışken 2 tane yap diyor :))) sizi çook seviyor mutlu sağlıklı yıllar diliyorum ..
Gizem
Yılbaşı hediyemiz için çok teşekkürler. Yeni yılınız şimdiden kutlu ve mutlu olsun Cenk Bey
özge kızıl
merhaba cenk bey, iyi ve sağlıklı bir yıl diliyorum size. tarife kaç derecede pişmesi gerektiği yazmamışsınız, gözden kaçmış heralde. orijinal tarifte 175 derecede diyor. bir de bence icingle çok şekerli oluyor(pınar beyaz kullandım). icing miktarı belki yarıya indirilebilir. çok teşekkürler, selamlar.
Cenk
Pişirme derecesini ekledim. Icing miktarı ekmek çok tatlı olmadığı için bence uygun.
Canan
Çok güzel bir tarif,ayrıca teker teker hikayesi aklımın bir köşesinden bana da lazım oldukça çıkacak.Tariflerinizi deneyen ve bayılan biri olarak size şifalar diliyorum.Yeni yıl hepimize iyi gelsin.
Fatma Özcan
Merhaba,
Tarifte kullandığınız philedelphia peyniri cheescake tariflerinde kullanabilimiyiz, teşekkürler
Cenk
Kullanabilirsiniz ama ithal olduğu için oldukça pahalı ve cheesecake tariflerinde miktar arttığı için gereksiz bir masraf yaratabilir.
Mücahide
Kitabınızı iki yıl önce yakından inceleme fırsatı buldum.Sizi de ismen kitabınızdan tanıyorum ve bugün ilk defa tariflerinizi inceleme fırsatı buldum.Çok güzel tarifler emeğinize sağlık ve ilk fırsatta deneyeceğim.Uzun yazınızla ilgili şunu söylemeden geçemeyeceğim bir sağlık çalışanı olarak.Hepimiz zor günler geçiyoruz ve hepimiz nasıl bir dünyanın içine düştük diye düşünüyoruz ama herşeye rağmen yaşamak için mutlu olmak için çok sebebimiz var.Artı siz yaşadığınız durumun farkında bir insansınız ve bu çoğu insana göre ne kadar farkındalığı yüksek bilinli bir insan olduğunuzu gösteriyor.Bence kendinize haksızlık ettiğiniz noktalar var ve bence tek ihtiyacınız doğaya karışmak,çıkıp ormanda yürüyün,ağaçlara dokunun,kuşlara göz kırpın size ve ruhunuza iyi gelecektir.Doğadan uzak kaldığımız için bu haldeyiz malesef
Hasene
Mükemmeliyetçilikle lanetlenmiş herkesin gün içinde ara ara akla düşen “ne pişirsem?” sorusunu takiben soluğu burada aldığına emin gibiyim. Ben her zaman olduğu gibi yine bütün tariflere şöyle bir göz atıp biscotti’den çıkacak ve ezbere bildiğim hâlde yine de tarifle satır satır göz kontağında kalarak tereyağı ile şeker çırpmaya başlamış halde bulacaktım kendimi. Ama bir baktım ki göz aşinalığım olmayan bir çörek fotoğrafı bana bakıyor. Hem de limonlu.
Henüz geçtiğimiz günlerde cinnamon roll denediğim için üst üste kendimi hamur işine boğmamak adına, biscotti sonuçta bir hamur işi sayılamaz efendim, bu çöreği ve bu tatlı yazıyı haftaya yeniden kucaklayacağım.
Evde geçen zamanlardan benim bir şikayetim yok ancak şikayeti olanların haleti ruhiyesine iyi gelecek her şey burada var.
İyi ki.
Ayrıca bu krem peynirli sosa benzer bir sosu ben klasik limonlu kekin üzeri için de yapıyorum ve hiç fena olmuyor.
Bir de keşke yeni bir biscotti ya da türevi bir bisküvi tarifi gelse. Ben bazen tarçınlı cevizli, bazen zencefilli bademli, bazen kahveli, bitter çikolatalı çeşitlendirmeye çalışıyorum ama kesin gramajlarda hata yapıyorumdur.
En çok da vişneyi nasıl entegre ederim diye düşünüp duruyorum.
Blogda gözümden kaçtığını sanmam ama hatırladığım kadarıyla kestane unlu bir tarif dışında sanıyorum ki acıbadem kurabiyesi benzeri bir tarif yok, keşke olsa ve o vişne ile buluşturulsa mesela ne olurdu.
Ben en iyisi kaçayım ve arşivde “vişne” kelimesini aratayım.
Bonne nuit!
Cenk
Biscotti’de vişne pek şahane olur. Ben olsam kurutulmuş vişneleri –fırında daha da kuruyacağını hesaba katarak– kısa bir süre konyakta bekletip öyle eklerdim.
Pınar
Cen bey merhaba! Günlerdir bu yazı okunmak için browserımda bekliyordu, iyi ki de okumuşum. Sizi uzun yıllardır takip ederim ve normalde bu kadar interaktif bir okuyucu değilimdir ama samimiyetle yazdığınız bu güzel yazı bana çok şey ifade etti. Siz de yazınca, zor bir sene geçirdiğinizi teslim edip umarım rahatlamışsınızdır?? Zaten çörekten sonra daha iyi hissetmiş olduğunuz kesin? Acil şifalar ve muhteşem güzel enerjilerle dolu ışıl ışıl bir yıl dilerim. Sevgiler
Canan
Çok geçmiş olsun, umarım daha iyisinizdir. Tarif mükemmel, ilk fırsatta deneyeceğim.
Gönül Yurdakul
Geçmiş olsun ???
Tülin
Eski bir takipçiniz olarak geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bir çok açıdan zor süreçten geçiyor tüm dünya. Sağlık ve esenlik diliyorum.
Esra
Bu oyle 2 dakikada okunacak bir yaziya hic benzemiyor. Sadece bir corek tarifine ise hic ama hic benzemiyor . Ozel olarak zaman ayirip sindire sindire okumak istiyorum . Zaten sizin cogu yaziniz sadece bir tariften ibaret degil, bir derya deniz, kendini anlatma ve paylasma. Iste bu yuzden sizin yeriniz ozel Cenk bey 🙂
Ayşe Nur
Cenk bey merhabalar. Geçmiş olsun, mutlu sağlıklı yıllar diliyorum
serpil
Ellerinize sağlık yine çok güzel bir görüntü var karşımızda ayrıca çok sıcak ve içten bir yazı olmuş geçmiş olsun.
Tülin
Hepimizin zorlandığı bu dönemin bir an evvel bitmesi ve normalin kıymetini daha çok bileceğimiz günlere az kaldı. Sağlıkla kalın ??
Defne
Merhaba Cenk bey,
Bu aralar günlerimin çoğu tariflerinizi denemekle geçiyor, ya kitabınız ya blog. 🙂 Her bir malzemenin tadını çıkara çıkara verdiğiniz tarifleri yapmak müthiş bir his, becerikli hissettiriyor kendimi bana, ki çok zor hissederim bunu. Bir de sorularıma sizden hemen gelen cevaplar büyük lüks! Demek istediğim bizim için gerçekten kıymetlisiniz, kendinize iyi bakın lütfen… Çok geçmiş olsun.
Radyo Departmanı - Maide
“Bakalım baker’imiz neler yapmış, hangi yemek kitaplarını almış son dönemde” diye keyifli keyifli bloga girince bu güzellikle karşılaştım, nasıl gözümden kaçtı, ah’landım adeta… Böyle ağırlaştığında, birisi seni “paçalarından tutup aşağıya çeker”miş gibi hissettiğinde karşılıklı olarak bir kahve yapıp konuşmak istersen psikoloğun hazır Cenk, sadece bir yazman yeterli, hep buralardayım…
Cenk
Çok teşekkür ederim! Blogunuzu biraz inceledim de… ne kadar şahane fotoğraflar çekiyorsunuz! Tebrik ederim. İlk fırsatta yazılarınızı da okuyacağım. Sevgiler.
Nur...
Çok geçmiş olsun Cenk Bey.
Nur...
Cenk Bey, çöreğin altında kullandığınız ızgarayı nereden temin edebilirim
Cenk
Yurt dışından almıştım, maalesef bir adres veremiyorum.
Nur...
Teşekkürler cevabınız için…
Serap Çuhadar
Cenk bey, bloğunuzu brüksel lahanası tarifi ararken keşfettim, sonra da tesadüf bu ya bölüm başkanım pesto tarifinizle gelip taze fesleğen nereden bulurum bir kitap aldım arkadaşımda görüp dediğinde kitabınızı sipariş verdim. Tuzlu tatlar meraklısı olan biri olarak tatlı tarifleri ağırlıklı bir kitap aldığımı sonradan farkettim. Sanırım o muhteşem brüksel lahanası tarifini veren kimbilir neler yazmıştır merakımdan. bakalım tatlılarda başarılı olabilecek miyim. (hoş profiterol yapabilen biriyim ama). Emeğinize sağlık.
Mukaddes
Cenk bey dökülen sosları silip makinadakileri yerleştirip gününüzü bir nebze kolaylaştırmayı canı gönülden isterdim doğrusu. İç neşenizin yerinde olduğu keyifli ve sağlıklı günler dilerim:)) Yolunuz açık olsun.
Nursel
İyi günler cenk bey bize önerebileceğiniz gerçekten kaliteli bir kahverengi şeker markası var mıdır?
Cenk
Maalesef.
Gamze
Henüz denemedim bu tarifi mozaik pastasını denemiştim ve bambaşka bir lezzet ortaya çıktı. Blog harika. İngilizce kitabı gördükten sonra blog’u fark edip geldim. Yemeğe yaklaşımın, tariflerdeki detaylar ve özellikle fotoğraflara bayıldım. Analog kameranın markasını nedir ? sormadan geçemeyeceğim
Cenk
Çok teşekkür ederim! Pentax K1000 ve Mamiya RB67.
Murat Öztürk
Cenk bey merhaba. Çok iyi bir tiramisu yemek istiyorum ama bulamıyorum. O zaman neden kendim yapmayayım 🙂
Bu konuda yardımcı olabilir misiniz? (Rom kullanılan olursa dadından yinmez 🙂
İyi çalışmalar dilerim.
Cenk
Maalesef şu anda yardımcı olamıyorum. Umarım ileride.
Funda
Merhaba, kendimi ne zaman kötü hissetsem açıp okuyorum bu yazınızı, mükemmel olan kişiler de zor zamanlar yaşayabilir diye kendi kendime iyi hissediyorum. En çok da iyi olan şeylerin olduğu gibi kötü olan şeylerin de bir sonu olduğu gerçeği yüreğime su serpiyor. Biraz da daha eski yazılarınızı okuyup,o zamanlar çalışırken, acaba yeni blog yazısı gelmiş mi diye mesai saatinde yasak olan internete kaçak kaçak girip baktığım zamanları hatırlayıp gülümsüyorum. Sayenizde. Sevgiler, selamlar.
Cenk
Büyüyü bozmak istemem ama kimsenin olmadığı gibi ben de mükemmel değilim. Yalnız olmadığınızı hissettirebildiysem ne mutlu bana. Sizin de yorumunuz bana iyi geldi. Yine moral bozucu bir dönemden geçiyorum ve ben bile yazdıklarımı unutmuşum. Hatırlattığınız için teşekkürler.
Nesrin
.Nazara gelmiş olabilirsiniz. Inanin ya da inanmayın ama yine de lütfen açıp kendinize Nas ve Felak sürelerini okuyun. Sevgiler ve saygılar…
emre
Cenk Bey, merhaba! Yakın zamanda blogunuzu keşfettim. Elinize, yüreğinize, dimağınıza sağlık. Size bir tez çalışmasıyla alakalı olarak mail göndermiştim. Müsait olduğunuzda dönüş yaparsanız sevinirim. İyi çalışmalar dilerim.
Ayşegül
Merhaba Cenk bey geçmiş olsun inşallah daha iyi olursunuz tarifleriniz çok güzel yine yeni tariflerle bekliyecegiz çok geçmiş olsun sağlığınıza dikkat edin iyi günler dilerim