• Birinci navigasyona geç
  • Skip to main content
  • Birinci sidebar'a geç
  • Alt alana geç

Cafe Fernando

  • HAKKIMDA
  • YEMEK KİTABIM
  • ÖLÇÜLER
  • ARŞİV
  • EKİPMAN
  • ENGLISH
Rokfor Soslu Bonfile

Rokfor Soslu Bonfile

Cafe Fernando uzun süredir sessiz. Yaprak kımıldamıyor. Pancarlar artık turşu oldu.

Ama görünüşe aldanmayın. Arka plandaki mutfakta çalışmalar harıl harıl devam ediyor. Dikkatli gözlerden kaçmamıştır… Giriş sayfasına bakınca pek anlaşılmasa da sitede yenileştirme çalışmaları tam gaz ilerliyor. Fotoğraflar büyüyecek (son yazılarda büyüdü bile), bir sürü işe yarayan özellik eklenecek, tarif arşivini gezmesi kolaylaşacak ve bir de ufak sürpriz olacak. Bu uzun süren sessizliklere son verecek bir sürpriz. En meşgul günlerimde bile sizlerle olan iletişimi koparmamak için ne yapabilirim sorusu çok zamandır aklımda.  Sanırım bir çözüm de buldum. Birkaç haftaya ayrıntılarıyla anlatacağım. Neyse, konumuzdan çok uzaklaşmayalım.

Konumuz bonfile. Ve bence bonfileye en çok yakışan sos.

Rokfor peynirinin doğal olarak elde edilmiş gıdalar arasında en yüksek glutamat seviyesine sahip olduğunu biliyor muydunuz?

Glutamat da ne, değil mi? MSG harfleri tanıdık geliyor mu? MSG, yani monosodyum glutamat, hazır gıda ürünlerinde kullanılan aroma artırıcı bir katkı maddesi. Her şey Japon bir kimya profesörünün karısının çorbasını tatmasıyla başlıyor. Çorbayı çok beğenen adam karısının yemeği yosun kaynatarak hazırladığını öğrenince araştırmaya başlıyor ve çorbanın tadını artıran ve bilindik acı, tatlı, ekşi ve tuzlu tatlarına bir yenisinin (umami) eklenmesine sebep olan glutamatı keşfetmesiyle devam ediyor. Araştırmasını derinleştiren kimyager yosunda doğal olarak bulunan glutamatı laboratuvar ortamında yaratıp su ve sofra tuzuyla birleştirip MSG’yi yaratıyor. Daha sonra sentetik olarak da üretilen bu madde ucuz olması ve aromayı artırması sebebiyle hazır gıdalara giriyor. Markete bir sonraki gidişinizde eliniz bir tavuk bulyonuna giderse yan tarafını çevirip okuyun. Her ne kadar raflarda size dönük olan kısmında “koruyucu katkı maddesi yoktur” yazsa da “koruyucu” özelliği olmadığı için “katkı maddesi” değilmiş gibi aksettiriliyor. Bu kelime oyunu sayesinde de reklamları izleyen ve paketleri gören birçok tüketici bu hazır gıdaları dünyanın en doğal şeyleriymiş gibi satın alıyor.

Amacım MSG’yi kötülemek de değil. Zararlı olduğuna inanalar kadar bunun tersini savunanlar da var. Her kafadan bir ses çıkan her konuda olduğu gibi bu konuda da kulaklarımı tıkamayı tercih ediyorum. MSG ile karşılaşılması en muhtemel gıda ürünleri hazır çorbalar ve bulyon küpleri olduğu için ve zaten hem çorbaları hem de tavuk veya et suyunu evde kendim yaptığım için konu pek de fazla ilgilendirmiyor beni.

Doğal olarak glutamat içeren gıdalar ise ayrı bir konu. Mesela hep demez miyiz etin tadına en yakın sebze mantardır diye. İşte bunun sebebi mantarların da yüksek seviyede glutamat içermesi. Olgun domatesler, kuşkonmaz, sarımsak, soya sosu, et, peynir… Hepsi yüksek derecede doğal glutamat içeriyor.

Ama listenin başında Rokfor peyniri var. 100 gramında 1280 mg glutamat içeriyor. Onu Parmesan peyniri takip ediyor.

Belki de bonfileye onun için bu kadar yakıştırıyoruz.

ROKFOR SOSLU BONFİLE TARİFİ

Malzemeler

  • 400 gram bonfile, oda sıcaklığında
  • 1 çorba kaşığı zeytinyağı
  • Deniz tuzu ve taze çekilmiş karabiber
  • 30 gram tereyağı
  • 100 gram rokfor peyniri
  • 4 çorba kaşığı ince doğranmış arpacık soğanı
  • 1/4 su bardağı krema
  • 1 çorba kaşığı elma sirkesi
  • 3 çorba kaşığı doğranmış maydonoz

Önemli not: Eti tavada pişirirken dikkat edilmesi gereken en önemli husus etin ısısının oda sıcaklığına yakın olması. Böylelikle kızgın tavayla arasındaki ısı farkı nispeten azalan etiniz tavaya değdiği anda değen kısmı hemen karamelize olmaya başlayacaktır. Bu arada, bu işleme çoğu yerde “mühürleme” dendiğini duymuşsunuzdur – iddia edildiği gibi mühürlenip etin suyunun içine hapsolması külliyen yalandır; bu sadece lezzetli bir kabuk oluşturmak için yapılır. Etin suyunu “içine hapsetmek” mümkün değildir.

Yapılışı

  1. Oda sıcaklığındaki bonfilelerin her iki tarafına bolca tuz ve karabiber döktükten sonra 1 çorba kaşığı zetinyağı eklenmiş kızgın tavada (tercihen dökme demir) her iki tarafını üçer dakika (çok pişmiş seviyorsanız beşer dakika) kızartın. Etleri dinlenmeleri için bir tabağa aktarın.
  2. Ayrı bir tavada tereyağını eritip incecik doğranmış arpacık soğanları şeffaflaşana dek orta-yüksek ateşte soteleyin.
  3. Ateşten alıp rokfor peynirini, kremayı ve elma sirkesini ekleyip tahta bir kaşık yardımıyla ezerek karıştırın ve tekrar ateşin üzerine alın.
  4. Orta ateşte peynir eriyip kremayla karışana dek 1-2 dakika boyunca pişirin.
  5. Sos istediğiniz koyuluğa ulaştığında tadına bakıp tuzunu ayarladıktan sonra dinlenmiş bonfilelerin üzerine gezdirip maydonoz serpin, yasemin pirinç pilavı üzerinde servis yapın.

13 Ekim 2009 · 86 Yorum Kategori: Et Yemekleri, Sos Etiket: rokfor soslu bonfile, rokfor sosu, yasemin pirinci

Previous Post: « Pancar Salatası
Next Post: Fındıklı ve Çikolatalı Yulaflı Kurabiye »

Okuyucu Etkileşimi

86 YORUM

  1. h

    13 Ekim 2009 ile 13:45

    Bekliyoruz yeni haberleri…
    Sevgiler

    Yanıtla
  2. Evren

    13 Ekim 2009 ile 14:26

    ben sirke sevmiyorum o nedenle de kullanmıyorum ama bonfileye en çok yakıştırdığım sos kesinlikle…

    Yanıtla
  3. DERYA

    13 Ekim 2009 ile 14:43

    Harika bir lezzet ve muhteşem ötesi bir sunum olmuş sevgili Cenk ellerine sağlık sevgiler…

    Yanıtla
  4. ayşe

    13 Ekim 2009 ile 14:58

    Cenk Merhaba,
    Her tarifle öyle güzel hikayeler anlatıyorsun ki; yeni tarifleri beklerken eskileri tekrar tekrar okuyorum. Bu arada bir sürü tarifini de deneyip çok övgüler aldığımı da söylemeliyim. En son fesleğenli fırında makarna yaptım. Dondurucuda da domates soslarım önümüzdeki soğuk günlerde dumanı üstünde makarnalara eşlik edecek. Hepsi için minnettarım.
    Sevgiler…

    Yanıtla
  5. Figen

    13 Ekim 2009 ile 15:38

    Merhabalar

    Öncelikle elinize ve emeğinize sağlık, sormak istediğim evde dökme demir bir tavamız yoksa demir tavaya alternatif hangi ürünü kulanmak gerekir.

    Kolay gelsinn

    Yanıtla
  6. Banu B B (BaL)

    13 Ekim 2009 ile 15:41

    Değişikliklerin bşlangıcını farkettik elbet. (Özellikle benim aşık olduğum kurabiyelerin fotoğrafını sağ sütunda göremeyince, ciddi ciddi üzülmüştüm :D) Devamı geleceğine göre ve hepsi de işimize yarayacağına göre sabırla beklemeye devam!

    Haftasonu Safranbolu gezimizde, verdiğimiz kiloların birer kilosunu geri aldık. Dikkatli beslenme tempomuzda “kemerleri sıkmayı” biraz daha arttıracağız. Şöyle hedefimizin yarısına bir varalım; ilk iş rokfor sos!

    Yanıtla
  7. Fisun

    13 Ekim 2009 ile 15:48

    Merhaba

    Rokforun her halini seven biri olarak bu tarif icin tesekkurler 🙂

    Yanıtla
  8. Figen Önder Bilgin

    13 Ekim 2009 ile 16:15

    En…en… güzel yemek sitesi..Tebrik ediyorum…Sitenizle tanışalı çok olmadı ama hemen hemen tüm yazılarınızı okudum. Hemde 3-4 kere… Kendimi kötü hissettiğimde iyileşmeye geliyorum sitenize:) Yazım diliniz, sunumunuz öyle güzel ki. Bazen de deneyemediğim tarifi kayıp sayıp üzülüyor azap çekiyorum:)

    Size öncelikle sağlık, sırasıyla da huzur ve bereket diliyorum. Hoşçakalın…

    Yanıtla
  9. Narsu

    13 Ekim 2009 ile 16:27

    merhaba,
    malzemeyi taşıyanın ellerine
    yemegı yapanın ellerine
    bulaşıkları temizleyenin ellerine
    sunumu hazırlayanın ve resmı cekenın ellerine
    masaya sunanın ellerine
    güzel ve tadında yiyenin ellerine sağlık;
    🙂

    bize de ballı gülbeşeker bakma tadında olsun :))

    Narsu

    Yanıtla
  10. pelin

    13 Ekim 2009 ile 17:02

    ağzımın suları aktı…gunum şenlendi.
    sitedeki suprizleri de 4 gozle bekliyorum…ellerinize saglik..

    Yanıtla
  11. Güler

    13 Ekim 2009 ile 17:17

    hep diyorum bu siteden pek çok şey öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum teşekkürler
    Ellerinize sağlık görüntü muhteşem eminim lezzet de öyledir
    Sevgiler

    Yanıtla
  12. Selen

    13 Ekim 2009 ile 18:37

    Ben et pişirme konusunda çok başarısızım. Etin oda sıcaklığında olması gerektiğini hemen zihnime kazıdım. Ama başka püf noktaları var mı? Dolapta beklemesi falan gerekir mi? yada etin yumuşacık olmasını sağlayan marine teknikleri var mı?

    Yanıtla
  13. zarpandit

    13 Ekim 2009 ile 20:14

    ikisinide ayrı ayrı doruk noktası kabul eden ben acaba bunları beraber niye düşünmemişim ki..
    kesinlikle ve kesinlikle lezzetli bir görüntü..

    imza ; sitedeki değişikliklerin farkındaki kişi

    Yanıtla
  14. Ceylan

    13 Ekim 2009 ile 20:51

    Cenk leziz görünüyor! Rokfordan esim nefret eder ama acaba bu halini sever mı diye düşündüm şimdi. MSG olayını çok iyi ozetlemissin, osektorde çalışmış biri olarak çok objektif bir sekilde aktardığını gorebiliyorum ve bunu senin yaptıgım gibi çok az insan yapabiliyor. MSG doğal olarak bir de nerede varmış biliyor musun? Anne sütünde !!! Bu yüzden bebeler yapışıyor annelerine demek, onların rokforlu bonfilesi de o :))

    Yanıtla
  15. Sumeyye

    13 Ekim 2009 ile 22:59

    Cenk harika gorunuyor! Hemen “rib eye” ile denemem lazim bunu. Ellerine saglik.

    Yanıtla
  16. Özlem

    13 Ekim 2009 ile 23:14

    Sevgili Cenk, bu güzel tarifin peşine takılıp geldim 🙂 harika olmuş ellerine sağlık…Yeniliklerini merakla bekliyorum,
    sevgiler

    Yanıtla
  17. yesim

    13 Ekim 2009 ile 23:25

    çook uzun ara verdiniz. hergün bakmaktan yoruldum ama süper bir dönüş tarif yarın akşam yemeğinde yapacağım. teşekkürler.

    Yanıtla
  18. Cenk

    13 Ekim 2009 ile 23:29

    h, Derya, Fisun, Figen, Narsu, Pelin, Güler, zarpandit, Sumeyye – Çok teşekkürler.

    ayşe – Beğenmene çok sevindim. O domates sosları kış aylarında büyük kurtarıcı. Ben bu sene çok abarttım sanırım. 20 tencere makarnalık sos buzlukta şu an 🙂

    Figen – Dökme demir ısıyı çok iyi muhafaza ediyor ve tavanın her noktasına eşit dağıtıyor. Bir de bence ete mangalda pişmiş gibi bir tat veriyor. Bunu diğer malzemelerle üretilmiş tavalarda yakalamak zor, dolayısıyla alternatifi şudur demek istemem. Onun yerine her zaman kullandığınız tavayı da kullanabilirsiniz.

    Banu – O en sağdaki fotoğrafları atmamak istiyordum ama hem yazıdaki ana fotoğrafları büyütmek için alana ihtiyacım vardı hem de trafik raporlarına bakınca aslında kimsenin oralara tıklamadığını fark ettim. Bu da aslında zannettiğim gibi kadar işe yaramadıklarını gösterdi. Gerçi o kısmı da güncellemediğimden olabilir, yani bende de suç var.. Bakalım bir her şey bitsin, yorumlarınızı almak istiyorum.

    Selen – Etin yumuşamasını sağlayan marineler var ama eti de doğru seçmek lazım. Sorduğun soruların cevabı ayrı bir yazıyı hak ediyor. Sıkı bir araştırma da gerektiriyor. Vaktim olunca mutlaka.

    Ceylan – Çok teşekkürler. O kısmı silip silip tekrar yazdım, çok vaktimi aldı. Objektif olmaya çalıştığımı görmen sevindirdi beni 🙂 Boşuna uğraşmamışım demek ki.

    Yanıtla
  19. akarri

    14 Ekim 2009 ile 10:10

    Merhaba Cenk,
    Yine oldukça iştah kabartıcı fotolar, ellerine sağlık. Bu arada etlerim neden hep sert ve kuru oluyor diye dertleniyordum; bilgi için teşekkürler. Bir sonraki denememde kulakların çınlayacak emin ol :))

    Yanıtla
  20. Banu B B (BaL)

    14 Ekim 2009 ile 10:40

    Haklısın, fazlalıklar, işlevsiz öğeler kaldırılmalı. Ki fotoğraflarını daha da yüksek kalitede görebilelim. Gerçi benim içim gidiyor…

    Fotoğraflar büyüdükçe, hepten iştahını kabartacak hırsızların. Öte yandan, öyle ciddi bir kitlen var ki; bin fotoğrafın arasından hangisi Cafe Fernando ürünüdür, hemen anlarız 🙂

    Özgün, işlevsel bir blog hem sahibine hem de okuyucusuna keyif veriyor. Feridun, elindeki projelerini tamamlarsa (sürekli üstüne ekleniyor 🙁 ) benim için de bir şeyler yapacak umarım.

    Bu arada, o sağ sütun fotoğraflarına üzülmemin nedeni, en alttaki fındıklı kurabiye tarifine o fotoğraf sayesinde hemen ulaşabilmemdi.

    Balıktan beter bir hafızam var tarifler konusunda. Yetmiş beş kez tekrarlamadan tutamıyorum belleğimde! Düşünebiliyor musun? Thumbprint’in ne kadar bir malzemesi var ki?! Ama Geçen haftaya kadar, her zaman siteye girip, bakıyordum tarife, emin olmak için. Geçen haftasonu Safranbolu’ya giderken, yolda arkadaşlar yesin diye üç tepsi kurabiyeyi peş peşe yapınca, beynime kazındı tarif 😀

    Uzattım; diyeceğim o ki, o üzülmem tembelliktendi, ama artık hükümsüzdür. Değişiklikleri tamamladığında, biz de kullandıkça sana bol bol geri bildirimde bulunacağız, şüphen olmasın!

    Sevgiler…

    Yanıtla
  21. zuhal

    14 Ekim 2009 ile 15:53

    Süper!!

    Yanıtla
  22. zuhal

    14 Ekim 2009 ile 15:54

    Çok nefis gözüküyor!!

    Yanıtla
  23. zuhal

    14 Ekim 2009 ile 15:58

    Bu kadar kolay yorum yapabilmek de yenilemenin bir neticesi mi?Korova kurabiyelerini denediğim gece sabaha kadar şuraya yorum yazmaya çalıştım,ulaşamayıp delirdim.Çalıştığım kurumdan arayıp ulaşmayı düşündüm sabaha karşı sonra sabah takım elbisemi giyince memurluğuma yediremedim..Neyse şu an o kadar mutluyum ki o kötü günler bunu gölgelyemez.Cenk cvp istiyorum korova kurabiyelriyle ilgili sorularıma,sorabilir miyim?

    Yanıtla
    • Cenk

      14 Ekim 2009 ile 18:12

      Zuhal – Belki de site yavaşlamıştı o zaman, yorumların alınıp onaylanmasında herhangi bir değişiklik olmadı. Elbette sorabilirsin. Bekliyorum.

      Tuba – Afiyet olsun.

      nesobaby – Ben de çok severim o bahsettiğin kremalı patatesi ama bu etin sosu çok hafif değil, yanına bir de kremalı patates çok ağır olabilir gibi geldi.

      Özce – Bence rokfor sos tavuğa da çok yakışacaktır. Aklımda bir tavuklu tarif de var onu da denemeler bitince paylaşacağım.

      Yanıtla
  24. Tuba Efe

    14 Ekim 2009 ile 16:31

    Tam da 2 gün önce aldigim roquefort peynirinden biraz artmisti ve evde krema da var,ama ben bunu misket köfteyle yapacagim cünkü kiyma disariya cikarmistim ve pilav yerine de kücük patatesler haslayacagim.Cünkü pilavim dün bitti,fikir verdigin icin sagol, Tuba

    Yanıtla
  25. nesobaby

    14 Ekim 2009 ile 16:54

    yum yum yumm 😀 acıktım . Bence yanına pirinç pilavı yerine fırında kremalı patateste güzel olurdu yani ben öyle yediğimi hayal ettim. Çümkü patates ile de Rokfor tadı güzel olmaz mı yakışmaz mı? Hani şu incecik dilimlenmiş patatesleri zeytinyağı ve krema ve hatta karabiber&tuz ile harmanlayıp fırına veriyorsun çıtır çıtır oluyor üstü ve misss gibi kokuyor işte ondan 🙂 bu arada dün böyle bir yemeği sadece 1 parçacık bonfile ve yanında minnacık bir kepçecik patates püresine doğumgünüm sebebi ile gittiğimiz lüks bir restaurantta 38 TL verdik. Haberin olsun yani.. Etin kuru olmaması için verdiğin tavsiye de süpermiş . Eline sağlık…

    Yanıtla
  26. özce

    14 Ekim 2009 ile 17:41

    Cenk selam,

    Çok leziz görünüyor valla fazla et sevmeyen biri olarak ben bile bayıldım. Kırmızı et sevmeyenler için aynı sosu tavukla denesek felaket mi olur idare eder mi:)

    Yanıtla
  27. Gulcan

    14 Ekim 2009 ile 19:26

    Merhaba Cenk,
    rokforlu bonfile tarifin Ankara’daki Cafemiz’de bir zamanlar yedigim rokforlu ispanak sosla servis edilen tavugu animsatti bana. Rokforun etli soslara bu kadar iyi gittigini o zaman anlamistim. Rokforlu et soslarindan (mesela bahsettigim ispanakli olani) deneyip onerecegin baska tarifler var mi?
    Simdiden cok tesekkurler,
    Gulcan

    Yanıtla
  28. Gulcan

    14 Ekim 2009 ile 19:30

    Bu arada kizartma deyince aklima geldi, paylasmak istedim. Belki okumussundur, Hurriyet Pazar ekinde her hafta yazan Arman Kirim Ispanyol usul balik kizartma tarifi vermis, asagiya aktariyorum. Henuz denemedim ama ilk firsatta deneyip yazacagim.

    “Kızartma, İspanyol mutfağında en sık kullanılan tekniklerden biri. Malaga’daki 1 Michelin yıldızlı Calima lokantasının şefi Dani Garcia, Granada Üniversitesi Patolojik Anatomi profesörlerinden biriyle işbirliği içinde, “21’inci Yüzyıl Kızartması” adını verdiği tekniği geliştiriyor. Bu teknikte balığı, içini temizlemeden, derisini hiç kesmeden, pullarıyla birlikte derin yağa atıp pişiriyorlar. Balık bu şekilde yağa konunca, aynen kağıtta pişirilmiş gibi pişiyor ama kağıt yerine balığın kendi derisi kullanılıyor. Böylelikle de tüm ıslaklık et dokusunun içinde kalıyor. Bu teknikte deri ve pulların hasarsız olması lazım. Derisi kesilmiş ya da hasar görmüş balık bu yöntemle pişirilemiyor. Balık pişince deri etten ayrılıp balon gibi şişiyor ve sonuçta deriyi sıyırıp eti ayıklayarak servis ediyorsunuz.”

    Yanıtla
  29. süpriz mutfak Kübra

    14 Ekim 2009 ile 19:35

    Rokfor peynirini nereden temin ediyorsunuz? Marka veya market ismi söyleyebilirmisiniz. Harika görünüyorlar ellerinize sağlık.

    Yanıtla
  30. gulcin

    14 Ekim 2009 ile 21:18

    Merhaba cenk,
    Bonfile tarifi ile aramıza hoşgeldin, sayfaya her baktığımda aynı resimi görünce hu hu cenk nerelerdesin …demek geldi ama ,
    geri planda çok çalıştığın teşekkür ederim .Hemde tarifleri yazmaktan kurtardığın print konumunu eklediğin için çok teşekkür ederimmmmmmm.sevgiler…………

    Yanıtla
  31. karin

    15 Ekim 2009 ile 01:41

    bu nasil bir tarif boyle!!! tarifini okurken sanki rokforun tadi agzima gelip, bonfileyle birlesmis gibi oldu, cok lezzetli… mutlaka deniycem
    sevgiler

    Yanıtla
  32. köpüklükahvemolası

    15 Ekim 2009 ile 03:42

    sitenizi googlede kahveli kurabiye ararken keşfettim.tarifler ve içeriğiniz muhteşem.sunumlar zaten tartışılmaz.ellerinize sağlık daha ne diyeyim ki?

    Yanıtla
  33. zuhal

    15 Ekim 2009 ile 09:50

    çok mutluyum çooook:)Soruyorum:Cenk benim kurabiyelerim hiç o fotoğraftaki gibi olmadı,oturdum yorumları okudum herkes yapmış sadece bir iki kişi sorun yaşamış ama onlarda adımları harfiyen uygulamamış.Ben uyguladım tek farkla;sen iki saat yok ben iki saat sen üç saat beklettin.Sonuç benim kurabiyelerim yayık yayık oldu.Hatta ikinci tepsi bişerken iyice kıtır oldu 12 dk. sonunda hafiften yanmıştı.Neden?(Bu soruyu sorabilmenin değeri paha biçilemez:))

    Yanıtla
  34. fulya

    15 Ekim 2009 ile 12:42

    ee dervisin fikri neyse zikride odur hesabi aklim hala senin gelecek olan cukulata cennetinden kacmis tariflerde oldugundan rokfor soslu bonfile basligini fokur soslu bonfile diye okudum ve kendi kendime helal be cocuga kendini amma asti fokur sosta neymis diye gecirdim yazini okuyorum ve hala allah allah ben fokuru sadece kaynama sesi olarak biliyodum amma marifetleri varmis bizim fokurun diyip az daha sana ee cenk biz bu fokuru evde tencerelerimizdeki fokurlari kullanarak elde edemezmiyiz gibi sacmaca bi soruyla cikacaktim ve son anda yarim saattir anlamaya calistigim fokurun aslinda rokfor peyniri oldugunu cözebildim..
    bizim evde bi et canavari benim sazan dir(sazan bu arada benim esimdir cok saftorik oldugundan ölee diyom hatta yüzünede söyledim ama kendisi baligi cok sevdiginden ona iltifat ettigimi saniyo son 15 yildir)o yüzden pek yapabilecegim tarif degildir ama tam bir et krizim geldiginde ilk yapacagim tariftie….
    cennkkk bu arada hic cukulata cennetinden kacan bir iki kurabiye senin oralara ugramadimi daha..yoksa ugradida sen kötü günler icinmi zulaladin…:)

    Yanıtla
  35. nuraysan

    15 Ekim 2009 ile 16:58

    nihayet geldi yeniler gerçekten çok bekledim yeni gelenide sevdim arayı fazla açmayın kolay gelsin

    Yanıtla
  36. beste

    15 Ekim 2009 ile 20:48

    Merhaba harika gozukuyor. Ben sarabi merak ettim cok acik renkli neydi? xx

    Yanıtla
  37. joy

    16 Ekim 2009 ile 22:20

    selamlar,sitenizde kaybolduğum saatler sonrasında erkek arkadaşıma şöyle bir mesaj attım ;
    bana ellerinle,emek vererek bi doğumgünü hediyesi yapmaya ne dersin? o da çok sevindi…çünkü ayakkabı,çanta,parfüm vb alacağından(hemde hepsini birden)şüphem yoktu.
    hediyem şudur:
    http://cafefernando.com/turkce adlı siteye gir.her yazıyı tek tek print et(renkli fotoğraflarla)onu bir kitap haline getir ve bana hediye et 🙂 birgün hepsini tek tek sevgilimle yapacağım.idealim budur.
    bir tane tarife bile’bunu sevmedim.’demedim inanır mısınız?

    Yanıtla
  38. Tinay Akbala

    16 Ekim 2009 ile 22:41

    Anlatımın objektif olma kaygısını anlayamasamda,
    umami’bilgisini paylaşman oldukça önemli. Dünya 5.tadı tanırken, biz kurutulmuş domatesin neden zeytinyağda bekletildiğini bilmiyoruz. Yağda çözünebilen umami, bizim için sadece salataya özgü sandığımız sosun lezzeti.
    Tariflerini ilgi ile takip edeceğim, ama dileğim bu tür bilgi birikimlerini, gözlemlerini hatta etkinlikleri (yeme-içme ile ilgili) paylaşman…
    Sonsuz teşekkürlerimle…

    Yanıtla
  39. berk

    17 Ekim 2009 ile 12:24

    super bir tarifle dönüş yaptıgın için çok tşkler,seni sürekli takip eden ve tariflerini uygulayan biri olarak bu tarifininide hemen uygulayacagım,bir et sever olarak eti sossuz ,ortadan aza dogru pişmiş seven biri olarak pişirdiğim etleri yemek de birazcık zorlu çeken eşim bu sosa bayılacak(senin onerdiğin sosu gözüm kapalı kullanacagım için)

    tşkler

    Yanıtla
  40. Cenk

    17 Ekim 2009 ile 13:26

    Gulcan – Daha yazılacak o kadar çok tarif bekliyor ki bir daha sıra rokfora ne zaman gelir bilmem..

    Kübra – Carrefoursa’da uygun fiyata ithal rokfor peyniri bulabilirsiniz.

    gulcin – Rica ederim. Yazdırma fonksiyonunu ne zamandır eklemek istiyordum, beğenmene sevindim.

    karin, köpüklükahvemolası – Teşekkürler.

    zuhal – Korova kurabiyelerinin fırından çıktıktan sonra biraz pişmemiş gibi gözükmeleri gerekiyor. Soğudukça sertleşiyorlar. Koyu renkte oldukları için de iyi nöbet tutmak lazım yanmasınlar diye. Her fırın farklı pişiriyor, deneme yanılma yöntemiyle herkesin pişirme süresini kendine göre ayarlaması gerekiyor. Bir dahaki sefere birkaç dakika önce çıkartırsan problem çözülmüş olur. Buzdolabında bekletme sahfası da çok fazla yayılmasınlar diye. Belirtilen süreden daha fazla bekletebilirsin ama daha az bekletmeyi tavsiye etmiyorum.

    fulya – Uğradı uğramasına da o tarifle yıldızımız barışamadı bir türlü. Önce tarif tam istediğim gibi olmadı, sonra çektiğim fotoğrafları beğenemedim, derken aklıma bir tarafını değiştirmek geldi, değiştirdim… Şimdi de son halini pişirip fotoğraflamak kaldı. Bir sonraki yazıya onu yazmayı planlıyorum.

    nuraysan – Çok teşekkür ederim.

    beste – Bir arkadaşımın hediye ettiği bir şaraptı ama maalesef hatırlayamıyorum.

    joy – Cafe Fernando kitabı çıkartıyorsun demek! Umarım pişirirken çok keyif alırsınız. Şimdiden ellerinize sağlık.

    Tinay – Çok teşekkür ederim. Yazıyı beğenmenize sevindim.

    berk – Afiyet olsun!

    Yanıtla
  41. duygu

    17 Ekim 2009 ile 15:14

    selam.evdeki bonfileleri değerlendirecek bir tarif buldum siteyi açınca,teşşekürler.bonfilelerin oda sıcaklığına gelmesini bekliyorum ve fakat,merak ettiğim şu ki bu eti 3-5 dk orta ateşte kızartınca etler pişmiş olacak mı?içi çiğ kalmıyor herhalde.eğer çiğ kalırsa evlilik yıldönümümüz şarap ve haşlanmış brokoli eşliğinde biraz aç geçebilir..:)

    Yanıtla
    • Cenk

      17 Ekim 2009 ile 22:49

      Duygu – Orta ateşte değil kızgın tavada pişireceğini hatırlatırım. Etlerin kurumaması için benim verdiğim dakikalar yeterli ama istersen piştikten sonra bir tanesini kesip kontrol edip pişirmeye devam etmeyi seçebilirsin. Az pişirmenin çözümü var ama çok pişirmenin yok maalesef.

      Yanıtla
  42. baharcicegi

    18 Ekim 2009 ile 14:45

    Güzel bir konuya deginmissiniz,acaba kremsanti hazir puding vs gibi ürünlerdede sagliga zararli katki maddeleri varmidir.Cünki bu ürünleri cok kullaniyoruz pasta yapiminda
    Cok güzel bir sunum lezzetinden hic süphe yok elinize saglik

    Yanıtla
    • Cenk

      19 Ekim 2009 ile 13:13

      baharcicegi – Ben elimden geldiği kadar hazır ürün kullanmıyorum. Kullanılmasını da tavsiye etmiyorum. Şimdi puding paketinde neler var önümde olmadığı için bilmiyorum ama koruyucu katkı maddesi vs. varsa elbette evde kendi hazırladığınızla boy ölçüşemez (aynı zamanda tat olarak da).

      Yanıtla
  43. fulya

    19 Ekim 2009 ile 15:51

    cenkkk sen ZAHTER SALATASI nasil yapilirbiliyormusun… lütfenama benim zahterler kurutulmus…
    bu yaz bi haftalik istanbulkacamaginda ciya ya gittimya orda yemistimbu zahter salatasini süper bisiydi kardesimde kiyamadigindan bana kendi zulasinda bu senenin mahsulu zahter otu kurusu verdi simdi her dolabi actigimda zahterler bana ben zahterlere bakinip duruyoruz…
    onlari sadece kendim icin yapacagimdan sölee keyifle yiyebilecegim bisi olsundiyorum… kizlarimla paylasabilirim ama sazanimla ASLA…
    lezzetinden anladigim kadariyla taze soganin yesilleri vardi sumak vardi maydanoz vardi incecikkkk dogranmis herbir yesillik..eee baska
    insallahhh biliyorsundur

    Yanıtla
    • Cenk

      19 Ekim 2009 ile 18:22

      fulya – Keşke bilseydim tarifini ama ben de senin hatırladığın kadarını hatırlıyorum. Çiya’ya son gidişimizde enginar dolmasının içinden minik bir sümüklü böcek çıkınca açıkçası biraz soğudum. Uzun zamandır uğramıyorum. Kurutulmuşuyla bu salata nasıl olur bilemedim ama istersen gözden çıkartabileceğin kadar az bir miktarla deneme yapabilirsin. Başlamadan önce yemekosfer arama sonuçlarına da bir göz atmanı tavsiye ederim.

      Yanıtla
  44. ayse ka

    20 Ekim 2009 ile 00:57

    sevgili cenk,
    peynirin her cesidine bayilirim ozellikle yemeklerden sonra.Bu sosu bir sefer yaptim. kibarca yedim yok olmadi bir daha, bir daha derken su anda sekerim, kollestrolum vede tansiyonum tam sos kivamina geldi. A, be evladim
    omrum senin bu yemeklerin lezzetinden dolayi elden gidiyor.Birde o pilavin sunumu iste, budur. gercek pirinc pilavi tabaga boyle konur birde kasikla yenir ama maalsef eski aliskanliklarimizin inceligi zerafeti pek kalmadi ama sizin gibi genclerde bunlari gordugumde inanin cok gurur duyuyorum ellerine, yuregine saglik. Acaba pilavin tarifi de varmiydi? ben mi goremedim?

    Yanıtla
  45. zuhal

    21 Ekim 2009 ile 10:24

    Teşekkür ederim cenk:)

    Yanıtla
  46. ayşegül

    30 Ekim 2009 ile 17:40

    Cenk bey uzun zamandır bloğunuzu ve diğer yemek bloglarını zevkle takip ediyorum ama ne yazıkki, artık yazılanlardan birşey anlamamaya başladım. Çünkü gittikçe artan yabancı kelimeler, canımı sıkmaya başladı ben artık türkiyede yaşadığımız için türkçe kelimelerle yazılmış yemek tarifleri okumak istiyorum .Acaba çok şeymi istiyorum, lütfen bu konuda ne yapabilirsiniz.Biz artık çokmu avrupalı olduk. yada olmalımıyız.Bunlara alışmalı ve yabancı dil öğrenmeyemi başlamalıyız.Cevabınız için şimdiden çok teşekkürler.

    Yanıtla
    • Cenk

      30 Ekim 2009 ile 18:05

      Ayşegül Hanım – Hangi kelimelere takıldınız tam olarak? Ben yazıya tekrar baktım, yabancı kelime göremedim. Çok şey istediğinizi düşünmüyorum ama konuya sizin kadar da sert yaklaşmıyorum. Bazı kelimelerin ya Türkçe karşılıkları olmuyor, ya da çevirince kulağa komik geliyor. Ben kendi tercihim doğrultusunda demin bahsettiğim durumlar dışında elimden geldiği kadar Türkçe’ye sadık kalarak yazıyorum ama bunun bir zorunluluk olduğunu da düşünmüyorum. Nasıl sizin sadece Türkçe kelimeler kullanılarak yazılmış blogları okuma özgürlüğünüz varsa insanların da yabancı kelimeler kullanarak yazı yazdıkları bloglara sahip olma özgürlükleri var diye düşünüyorum.

      Yanıtla
  47. Vic

    01 Aralık 2009 ile 16:47

    Cenk beyciğim,.. Ecnebilerin smoke point dediği konuda, zeytinyağı biraz dumanlı kalıyor. Üzüm çekirdeği yağı ve fındık yağı, daha yüksek sıcaklıklarda daha az duman anlamına geliyor. Davlumbaz tam güç, pencereler açık. Yine de güzel bir antrikot, güzel bir bonfile, güzel bir burger için; evin bir U2 konseri atmosferine bürünmesini peşinen kabullenmek lazım.

    Yanıtla
  48. pınar gencal

    22 Aralık 2009 ile 13:58

    merhaba cenk,
    şu an piyasada dünyaaa kadar olan yemek bloglarının içinde, kuru gürültü olmayan nadir kişilerden birisin. sağolsun hepsi güzel fotoğraflar çekip tariflerini ballandıra ballandıra kırk yıllık aşcı gibi anlatıyorlar ama ortada birşey yok.ellerine sağlıkkkk

    Yanıtla
  49. estergonyesil

    13 Şubat 2010 ile 22:58

    Sevgililer günü soframa eşimin en çok sevdiği peynir olan rokfor tadında bir sosla süslenmiş bonfile sürprizi koymam harika olacak.
    Bloğumda da yayınlayacağım tabii ki bağlantınızı vererek.
    Sevgiyle kalın…

    Yanıtla
  50. adyali

    01 Nisan 2010 ile 10:07

    denedim, müthişti…

    Yanıtla
  51. ayse

    26 Mayıs 2010 ile 00:04

    Tarifindeki rokfor sos muhteşem oluyor! Sayende menüsünde olan retoranlarda tek geçtiğim yemeğin çok daha güzelini evde yapabiliyorum! Bir daha teşekkürler Cenk!
    Cenkcim sana iki sorum olacak; 1-İnternette yasemin pirinci ile basmati pirinci arasındaki farka baktım her yerde farklı bir şey yazıyor. Bir bilgin var mı? Varsa bilgilendirebilir misin? 2- Bu pirinçlerden pilav yaptığımda suyunu ve yağını hiç bir zaman tutturamıyorum verebileceğin bir ölçü var mı?

    Ayrıca ilgilenirmisin bilmiyorum etli dolmalara basmati pirinç koyuyorum muhteşem oluyor!

    Yanıtla
    • Cenk

      26 Mayıs 2010 ile 23:36

      ayse – Bildiğim kadarıyla Basmati pirinci Hindistan ve Pakistan’da, yasemin pirinci ise Tayland’da yetişiyor. Yasemin Basmati’ye göre biraz daha yapışkan ve çiğnenebilir kıvamda; bu yüzden de benim daha çok hoşuma gidiyor. Ölçü olarak ben klasik pirinç için kullandığım ölçüyü kullanıyorum: Bir su bardağı pirinç için bir su bardağı kaynar su. Klasik pirinç pilavı için tereyağı ve sıvı yağ karışımı kullanıyorum (1.5 su bardağı pirinç için 1 çorba kaşığı kadar), yasemin pilavı için ise sadece sıvı yağ (miktar aynı, tercihim üzüm çekirdeği yağı – Grapeseed oil olarak Makrocenter, Migros, Tansaş veya Carrefoursa Express’te bulabilirsin). Tavsiyen için de çok teşekkürler.

      Yanıtla
  52. Gul ( from canada )

    29 Aralık 2010 ile 22:09

    Merhaba, blogunuza resmen bayildim. Tarifleriniz tam kivaminda, artik surekli takilacagim.

    Yanıtla
  53. Duygu

    31 Ocak 2011 ile 11:45

    Merhaba Cenk, tarih çok güzel görünüyor, ellerine sağlık. Bu haftasonu bu tarifi denemeyi düşünüyorum. Acaba bu tarif kaç kişi içindir. 12 kişilik bir arkadaş grubum gelecek h.sonu, bilgi verirsen sevinirim. Birde yasemin pirincini ilk kez duyuyorum, denemek istiyorum. Marketlerde bulabilir miyim? Teşekkür ederim ve kolaylıklar dilerim 🙂

    Yanıtla
    • Cenk

      31 Ocak 2011 ile 11:49

      Duygu – Tarif 4 kişilik. Dolayısıyla 3 katı kadar malzeme almanız gerekecek. Yasemin pirinci bütün marketlerde mevcut.

      Yanıtla
  54. Duygu

    31 Ocak 2011 ile 13:34

    Teşekkür ederim, cevap çok hızlı geldi 🙂

    Yanıtla
  55. Gökçe

    19 Şubat 2011 ile 13:03

    Merhaba Cenk,
    bu kadar az yağ etin tavaya yapışmasına neden olmuyor mu merak ettim..
    bu arada siten müthiş! ellerine sağlık 🙂

    Yanıtla
    • Cenk

      20 Şubat 2011 ile 00:39

      Gökçe – Teşekkürler. Tavayı yeterince kızdırırsanız yapışmıyor.

      Yanıtla
  56. eda

    23 Şubat 2011 ile 16:44

    Cenk bey temel bilgiler bölümüne “et seçmek ve pişirmek” başlığını da eklerseniz çooooook mutlu olurum. Ya da konu hakkında önerebileceğiniz bir kaynak varsa çok çok çok sevinirim.

    Yanıtla
  57. Evren

    26 Şubat 2011 ile 13:52

    Enfes olduuuuuuu.her zamanki gibi supersin.yanliz Ben pilav yapmayi beceremiyorum.rica etsem bu kouyla ilgili sorularimi yanitlarmisin.bi Cok kisi icin de faydali our:))
    Hangi mark a pirinc kullaniyosun?
    Pirinci onceden islatirmisin?tuz eklermisin suyuna?klasik annemden ogrendigim yontem bu:)
    Pisirmeden once kavurumusun Ve su olcun nedir?
    Cevaplarsan Cok sevinirim
    Sevgiler
    Bu arada yasmin Ve normal princ de prosudur farkli oluyomu?:))

    Yanıtla
    • Cenk

      11 Mart 2011 ile 13:24

      Evren – Sadece yasemin pirinci konusunda marka takıntım var: Golden Phoenix (sadece Makrocenter’da bulabiliyorum) onun dışındaki pirinçler için henüz bir favorim oluşmadı. Pirinci önceden ıslatırım, hatta vakit varsa süzerek 2-3 defa suda bırakırım. Ardından alttan akan su berrak olana kadar da kevgirin içinde yıkarım. Suyuna tuz eklemem. Pişirmeden önce kavururum. Normal veya yasemin fark etmez, benim ölçüm daima 1’e 1’dir.

      Yanıtla
  58. evren

    23 Mart 2011 ile 22:21

    Cenk hizli cevabin icin tesekkur ederim.sos mukemmel.ben biraz fazla yapmistim sosu.ertesi gun tagliatelle yapmistim.acaba sosu karistirsam nasil olur dedim.sonuc perfetto!!!:))tavsiye ederim

    Yanıtla
  59. özge

    20 Nisan 2011 ile 21:53

    altında irandan gelen muhteşem pirinç, üzerinde müthiş pişen bir bonfile ve ete en çok yakıştığını düşündüğüm rokfor sosu… muhteşem oldu Cenk… kardeşlerim şuan yalvarıyor bana, bir daha yap diye 🙂 bu güzel tarif için teşekkürler.

    Yanıtla
  60. özge

    20 Nisan 2011 ile 21:54

    yalnız bir şey sormayı unuttum. benim sosum resmen yeşil oldu fakat senin fotoğrafındaki bembeyaz. peynirin farkından kaynaklı mı dersin?

    Yanıtla
    • Cenk

      20 Nisan 2011 ile 23:28

      özge – Afiyet olsun. Büyük ihtimalle peynir farkındandır.

      Yanıtla
  61. mehmetcan

    03 Mayıs 2011 ile 18:58

    Cenk çok güzel lezzetli oldu bonfile bu tarifle elma sirkesi evde yoktu yerine sek beyaz şarap kullandım..Pilavla beraber yanına kremalı pazı pürede yaptık..
    Bu arada resimdeki çatal bıçağa bayıldım; belli ki antika; Louis XV. sofrası gibi:))

    Yanıtla
  62. yeliz

    28 Eylül 2011 ile 17:14

    yemeğiniz çok ilgii çekti Ben sosun kıvamını merak ettim.Acaba nasıl olmalı?

    Yanıtla
    • Cenk

      30 Eylül 2011 ile 11:34

      yeliz – Koyu kıvamlı ama hala bir miktar akışkan olmalı.

      Yanıtla
  63. Kübra

    26 Kasım 2012 ile 20:28

    Bugün itibariyle yaptığım üzerindeki sosla enfes bonfile sunumu…
    Eşim de çok beğendi tekrar tekrar ellerine sağlık dedi tadı damakta kalıyor.
    Teşekkürler Cenk 😉

    Yanıtla
  64. neslihan

    04 Şubat 2013 ile 16:00

    merhaba Cenk bey, sormak istediğim bir şey var. bu tarifi denemek istiyorum ama açıkçası rokfor peynirinden pek hoşlanmıyorum. Tarife saygısızlık gibi algılanmasını istemiyorum ama acaba alternatif bir peynir önermeniz mümkün mü?

    Yanıtla
    • Cenk

      04 Şubat 2013 ile 17:29

      neslihan – Tulum peyniri olabilir ama tamamen erimesi için bir miktar da sıcak su eklemeniz gerekebilir.

      Yanıtla
  65. neslihan

    06 Şubat 2013 ile 16:09

    Çok teşekkürler en kısa zamanda deneyeceğim. 🙂

    Yanıtla
  66. suzan

    07 Mart 2013 ile 21:22

    daha once mantarli kremali sos denedim ve krema eridi yagli bir sos olmasina neden oldu 🙁 yalniz fransada birkac cesit krema satiliyo creme fraiche epaisse ve creme liquide bunlarin az yagli olanlarida mevcut . bu kremlerden hangisi kullanmami onerirsiniz ve nasil ? tekrar yaglanmasini istemem 🙁

    Yanıtla
    • Cenk

      08 Mart 2013 ile 10:52

      suzan – Tarifteki kremadaki yağ oranı %35. Paketleri inceleyerek yakın bir yağ oranına sahip olanı kullanabilirsiniz. Daha çok yağlı olabilir ama az olması durumunda sos kesilebilir. Daha önce yağlı bir görüntü oluştuysa sebebi az yağ oranına sahip bir krema kullanmış olmanız olabilir.

      Yanıtla
  67. Aydın

    26 Ekim 2013 ile 19:13

    Bundan sonra Cafe de paris sosu tarifi de gelmeli mutlaka. Merakla bekliyoruz yeni sos tariflerini 🙂

    Yanıtla
  68. aytül akel

    01 Kasım 2013 ile 19:16

    benim rokfor sosum sizinki kadar beyaz olmadı
    neden acaba? tesekkurler

    Yanıtla
    • Cenk

      03 Kasım 2013 ile 15:40

      aytül akel – Soğanları fazla kavurmuş olabilirsiniz.

      Yanıtla
  69. nihan arslan

    11 Şubat 2014 ile 00:05

    Cenk Bey bu tarifi sizin sitede okuduktan sonra yıllardır yapıyorum nefis oluyor.Teşekkürler.

    Yanıtla
  70. Gizem

    12 Temmuz 2015 ile 02:02

    Cenk bey merhabalar,
    O kadar araştırdım ama elle tutulur bir şey bulamadım. Gluten zararlı bir maddeyse rokforun içeriğinde yüksek oranda gluten bulunuyorsa rokfor, parmesan tehlikeli mi oluyor şimdi anlayamadım? Teşekkür ederim.

    Yanıtla
    • Cenk

      15 Temmuz 2015 ile 14:10

      Gizem – Glutenden sadece glutene karşı toleransı çok düşük (ve tabii çölyak hastası olan) kişilerin sakınması gerekiyor. Eğer glutene karşı bir hassasiyetiniz varsa Rokfor peynirinden uzak durmanız gerekir. Parmesan konusunda ise ne şekilde üretildiğine bağlı olarak gluten içerip içermediği değişkenlik gösterebiliyormuş. Paketin üzerini incelemeniz gerekecek ama çoğunda bu tip bir ibare olduğunu sanmıyorum.

      Yanıtla
  71. Zeynep

    12 Ocak 2017 ile 21:33

    Merhaba sevgili Cenk Bey, uzun zamandir tariflerinizi takip ediyorum ve bugun tarifinizi denedim. Ailem cok begendi cok lezzetliydi. Bu yorumu birakirken aslinda soylemek istedigim bir sey var. Blogunuzu takip etmekteki amacim aslinda yemek tarifleri, fotograflar vs degil. Onlarin da etkisi oldukca buyuk tabi ki. Ancak en buyuk faktor sizin tariflerinizi verirken gunluk hayatinizdan, deneyimlerinizden paylastiklariniz. Yalniz ve uzgun hissettigim zaman postlarinizdan birini okuyunca bes dakikaligina da olsa unutoyirum her seyi. Uzun zamandir post yayınlamıyor olusunuz beni uzuyor. Eminim ki sizin bir cok takipçiniz de benim gibi hissediyordur. Yazmaya tekrar donunceye dek sizi bekliyor olacağım. Sevgilerle

    Yanıtla

Önemli:Bloguma bıraktığınız yorum, tarafımdan onaylandıktan sonra yayımlanacaktır. Yorum bıraktığınız yazı ne kadar eski olursa olsun, yorumunuzu gözden kaçırmam mümkün değildir. Yorumunuz soru içeriyorsa; yanıt verebilmek için yazıyı incelemem gerekebileceği için yayımlanması biraz gecikebilir. Sorunuzu sormadan önce lütfen aynı veya benzer bir sorunun daha önce sorulup sormadığını önceki yorumları tarayarak emin olunuz.

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Birincil kenar çubuğu

17. BASKI (Mundi 4. BASKI)

Cafe Fernando - Bir pasta yaptım, yanağını dayar uyursun

Amazon // Can Yayınları // Kitapyurdu // diğer
The Artful Baker

Amazon US
Kindle // Apple Books // Google Play
Amazon UK // Amazon CA // Amazon AU

SOSYAL MEDYA

Instagram // YouTube // RSS
Facebook // Twitter // Pinterest

EKİPMAN

KÜTÜPHANEM

Footer

Best of Cafe Fernando

Maş Fasulye Piyazı

Vişneli ve Bademli Kek (Video)

Domates Çorbası

The Artful Baker

Kırmızı Erikli Tart

Elmalı Kek Tarifi

COPYRIGHT © 2025 · Cenk Sönmezsoy