Uzun bir süredir yemek yaptığım yok. Herkesi esir alan grip beni de ezdi geçti. Ayağa kalkar kalmaz ilk işim bugüne kadar Çiya’da yemek yememiş olan iki arkadaşımı kollarından tutup oraya götürmek oldu. Beşiktaş’tan atladık vapura, doğru Kadiköy’e… Ne trafik ne de park problemi. Karşıya vapurla geçmek en güzeli.
Daha da güzeli, soğuğa ve rüzgara aldırış etmeden dışarıda oturup martılarla beraber karşıya geçmek. Ardından hava kararmadan tekrar vapura atlayıp gün batımını seyrederek karşı kıyıya geri dönmek.
Evde geçen hapis hayatından sonra geçtiğimiz Cumartesi günkü hava ilaç gibi geldi. Tabii yemekler de. Acemilikleri yüzünden mide fesadı geçiren Mahir’le Vera benimle aynı fikirdeler mi bilemem ama uzun süredir kendime bu kadar iyi davranmamıştım.
Önce Çiya’da yemek yedik. Ardından tatlıya yer açılması için çarşıda kısa bir tur attık, onun ardından da Baylan’da Kup Griye ve espresso ziyafeti çektik.
İstanbul’da oturup da Baylan’da Kup Griye yememiş olanınız yoktur herhalde. Eğer varsa, hemen bu yazıyı okumayı bırakıp vapur, dolmuş, minibüs ne bulursanız atlayıp gidin.
Baylan’ın adını dahi duymamış olanlar ise buradan öyküsünü okuyabilirler. Bu linke tıklayarak da Baylan’ın basında çıkan haberlerine ve televizyonda yayınlanmış bir programın videolarına ulaşabilirsiniz. Ama Baylan’ı içinize sindirebilmek için bunları okuyup seyretmek yeterli değil tabii.
Kadiköy kalabalığını yararak yürümeniz, hayran olduğum kapısını açıp içeriye dalmanız lazım. Karnınız açmış tokmuş aldırmadan Kup Griye ısmarlamanız lazım. Sadece Kup Griye mi? Kim ne derse desin, bence İstanbul’daki en iyi profiterol de orada. (Duyuyor musun Fulya?)
Çarşı gezintimizden manzaralar…
Yeşilin daha güzel bir tonu var mı acaba?
Çarşı gezintimizde en çok dikkatimizi çeken şey bu alttaki karede yer alan kova oldu. Bir hayvan postuyla kapalı olan tepesinde “Beni bilen bilir”, sepetin üzerinde de gördüğünüz üzere “Efsane geri döndü” yazıyor. Hakkında en ufak bir fikrimiz olmadığı için kendimizi biraz dışlanmış hissettik…
Baylan’ın ardından Kadiköy’ün arka sokaklarındaki antikacıları gezdik.
Bu arada Altın Örümcek haberini duyup yorum ve e-postalarla beni tebrik eden, değerli zamanlarını harcayıp oy kullanarak Cafe Fernando’yu destekleyen, kendi bloglarında yayınladıkları yazılarla oylamayı duyuran herkese tekrar tekrar teşekkür ediyorum. İlginiz ve verdiğiniz destek beni finalist olmaktan kat kat daha çok sevindirdi.
Feyza Fidan
Sevgili Cenk,
Peşine kattın beni götürdün Kadıköy’e vallahi :))) Epeydir gitmemiştim, teşekkürler :)) Kup Griyeyide tekrar yedim sayende ( bilmem mi enfess olur :))
Sevgiler…
fulya
önce gecmis olsun cenk grip bana pek ugramiyor cünkü kapiya kadar geliyor ama benim MINICK cüssemi görünce tis tis gerisin geriye gidiyor 🙂 offf offf vallahi o arkadas gurubunda ücüncü üyeligi bi kenara birak gölgeniz olmaya bile raziyim 🙂 yok gölge olmiyim yaa onca lezzeti siz tüketirken ben hayayimi yiycem 🙂 demek en güzel profetorol haa 🙂
hele o sanki ayaklanipta selama gecmis resmi gecit askerleri gibi duran tulumbalar hele onun üstündeki yesilin en güzel tonunun yakaldigi kurabiyeler 🙂 ama bundan önce vapur gezin beni can evimden vurdu resmen 😉 ben izin zamani eminönüne gider tanidik tanimadik tüm vapurlara binerim disariya cikar tüm ic organlarim halay cekercesine hoplayip ziplarken bi bardak cay icip gevreklik adi altinda kupkuru olmus simitdi kemirmek (yemek degil kemiriyorum simidi dikkatini cekerim 🙂 ) en büyük zevklerimin arasindadir 🙂 ve biraz da utanarak bisey itiraf edeyim ben buraya gelmeden önce tam 5 sene beyoglu belediyesinde calistim ve oralari cok iyi bildigimi sanirdim ama malesef senin dedigin yerlere hic gitmemisim 🙁 bu sene gitmek yapacaklarimin listesinde üst siralarda 🙂
bu arada atlamadan o kova ne kovasi biliyormusun tursu tursu 🙂 bilirmisin bilmem ama mahalle aralarinda sikisip kalmis tursucular vardir ve kapi önlerinde tahta ficilara kovalara tursu koyup bardakla satarlardi 🙂 benim kaldigim semt olan KocaMustafaPasa da da böyle bir minik tursucu hala var ve ben hala kafa patlatir dururum bu tahta nasil islanmiyor tursu suyuyla diye 😉
su ciyayi hakketten cok merak ediyorum adresini kiyiya köseye bir yerlere yazarsan basta beni sonrada istanbulda olupta gitmemis olanlari acayippp mutlu edersin 😉
ay bu gezinden cok mutlu oldum vallahi resmen ben gitmisim gibi oldu diycem ama yalan söyliycem 😉 o lezzetleri sen indir migdeye bende burda mutlu olayim cik olmaz ama yüregimi titrettigin bir gercektir 😉 offf offff ben izine gelmek istiyorum artik yaaa sikildim buralardan hani askerler gel teskere gel diye bi türkü tuttururlar ya bende gelsin izin diye tutturuyorum türkümü ev halkindan terlik yemedigim müddetce 🙂
bi arkadas öyle dedi mart ayinda catiya cikan kediler gibi ne bagiriyorsun be demisti 😉 dank diye kendime gelmistim kedilerin avaz avaz bagirmalarinin bir neeni var ama benim hicte sanildigi gibi bi niyetim yoktuki simdi sessiz sessiz icimden söylüyorum türkümü “gelsin izin zamani gelsin izin zamani ”
heh heh hee ilk yorum yazanin torpili olarak yine uctum dimi farkindayim 🙂
ama napiyim kendimi böyle kaptirip gidiyorum ee atalarmiz ne demis ” saldim cayira mevlam kayira” dimi bu lafta bana cuk oturmuyormu sence ? 🙂
hadi kendine iyi bak olurmu 🙂
Nüket Şenyüz
Nefis resimler bunlar Cenk
Çiya benim tutkunu olduğum bir mekan,
Baylan desen rahmetli babacığımın damağıma çaldığı ve çocukluğumdan beri vazgeçemediğim lezzet duraklarından biri.
Eh ben her gün neden senin blogundayim bu anlaşılmıştır sanırım:)))
Emeğine , yüreğine sağlık
Sevgiler
ayseyaman
Öncelikle geçte olsa başarılarınızdan dolayı tebrik ederim, ayrıca çok çok geçmiş olsun.
Memleketi böyle güzel fotoğraf karelerinden izlemek, İstanbul’u uzaktan sevmekte başka oluyor..Hala böyle güzel kalabilmesine hayret ediyorum nasıl bir büyüdür bilinmez…bir kez daha aşık ediyor kendine…Şimdi istanbulda olmak vardı…:)
Sevgiler selamlar
asliberry
Cenk merhaba, eğer daha önce gitmediysen, bir dahaki Kadıköy gezinde Fauna’ya da uğra, ister makarna ye, ister kahve iç. Ben orayı çok seviyorum. Ben sevince herkes sever diye düşünürüm. Ama genelde öyle olmaz:) Mesela Endişeli Peri orayı pek sevmemiş. Ona çok ufak ve basık gelmiş. Bence yağmurlu bir İstanbul gününde 2 kişi gidilip sohbet edilecek sıcacık bir yer. Caz müziği ise oranın ayrılmaz parçası.
mz
O postun icindeki peynir olmali, su “beni bilen bilir” yazisinin arkasinda saklanan. 🙂
sibel
Resimler yine super! Eger bir gun icinde; profiterolu (inci derim baska birsey demem) tulumba tatlisini, fistik ezmesini, Ciya’yi, Baylan’i aklima getirip olmezsem, hiiiic olmem:)
Fotograf makinen olmadan evden cikma olur mu? Baktikca icim aciliyor. Eline saglik!
Nihan(pastanino)
İstanbul’a ilk geldigim sene götürmüşlerdi .Okadar çok yemiştimki fark etmeden arabada ön koltuk yerine arka koltukta dönmüştüm.Buyüzden oraya giderken lastikli belli birseyle gitmeye gayret ediyorum.Buarada Efsane diye adlandırılan şeyin tulumpeyniri olma ihtimali çok yüksek:)
Şebnem
Selam Cenk,
Sayende öğrenciliğimin geçtiği Kadıköy’ün çarşılarında gezintiye çıktım. Ve bir kez daha Baylan’da Kup Griye yemediğime pişman oldum. :)Kim ne derse desin ben Kadıköy’ü çok severim. Uzun zamandır da gidememiştim. İlaç gibi geldi doğrusu..
Bu arada Altın Örümcek adaylığı için tebrikler. Ben de oyumu tabi ki sana verdim.
Sevgiler…
berrin
fotoğraflarınız
yine
çok güzel – kutluyorum
Müge
Fotoğraflar harika … Ne zamandır ben de çiyaya gidip yemek yemediğimi farkettim ve kendi yapılacaklar listeme not ettim 🙂
sevgiler
müge
fulya
ay buldum buldum hemde senin sayfani biraz didik didik karistirinca ciyanin adresini buldum hemde kocaman haritasiyla beraber ve kendime bi kez daha yuhunuz (kibarca söyledim bak) dedim burnumun dibindeki güzelligi göremedigim icin 😉
simdi yapacaklarim alacaklarim ve en önemlisi giyeceklerim den olusan upuzuuuuuunnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn listemin en basina ciya ya git yazdim kocaman kocaman 😉
eh artik simdi yaz mevsimini bekleyip izin sezonunun acilmasini tam DÖRT gözle bekler pozisyondayim 🙂
icin icinde gülmüyor degilim aslinda ablam ve kardesim yine deli olacaklar kizlari agustos sicaginda kebab lahmacun tatli gibi tabakta hafif migdede agirlasan yiyeceklerle hasir nesir edicem ya onlari hih hih hih yüzlerini düsündükce bölee melül melül siritasim geliyor 🙂
serpil-mirace
Cenk merhaba
Kadıköy gezintini okuyunca dayanamdım yorum yazmak istedim.bu hafta sonu bende Kadıköy’deydim.
Aynen Karaköy’den notorlara atlaıp eşsiz manzara ve martılar eşliğinde karşıya geçtim.Bütün çarşıyı gezdim.Ama Çiya’ya uğradım ne yazık ki:(( Ben Bahçelievler otururum ama oralarıda bilirim.Beyaz Fırına bayılırım.
Ben aslında Baylan hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.Benim iş hayatım Kabataş Setüstünde başlamıştı yıl 80. o zamanlar servisler yok.Akşamları karaköy’e gelip Murat büfeden tost Ordaki Baylan’dan tatlılarımız yer öyle evlere dağılırdık.Evet Baylan’ın mazisini bilirsen Karaköy’de hala duran eski bir yapı vardır meydanda onun altındaydı.
Sonra kapandı ne zaman önünden geçsem hüzünlenirim..Ah ah geçmiş zaman olurki…Eskilerde ne kalıyor ki
Nar'su
geçmiş olsun,
çok çok çok geçmişler olsun…
bilirimmmm hele de faranjite dönüyorsa grip çok oluyor cok…
Şifalandınız tabii ver elini deniz ver elini martılar kim yem oldu artık mest oldu orasını Mevlam bilir… 🙂
Şimdi bu puslu İstanbul akşamında Dolmabahçe de denizi ilmek ilmek içmek vardı…
Yaşamın insanoğluna en güzel armağanı renklerin enerjisi olmalı, bir de buna tabiatın sebzecikleri ve meyvecikleri de eklenince bayramola 🙂
İnsan arada kendini şımartmalı ki! Bu şımartılacak şehirde insan kaybolup yeni yeni yeniden doğası geliyor.
hey gidi İstanbul…
Fotoğraflar bir harika; siyah ve beyaza ne zaman yer vereceksiniz.
ve
ve
ve
… devamı sizden bekliyoruz.
final mönüsünde ne vardı ?
tekrar geçmiş olsun, şifaların en hayırlısına kavuşmanız dileğiyle,
Başarılar.:)
Saygılarımla,
Narsu.
dipnot: Çalışanlar için menünüz nedir 🙂
Ozgur
Sevgili Cenk Bey;
Öncelikle grip vakasından kurtulmanız nedeniyle sizi tebrik ederim 🙂 Diger yandan Kadıköye bu kadar çok gelmiş olduğunu görüp bana hala uğramamış olmanı esefle kınıyorum…Altın Örümcek için yemedim içmedim sana oy verdim…Hatta bununla yetinmedim çevremdekilere gönderdim linklerini 🙂
Banu Baloğlu
Cenk, o kıllı şey tulup peyniri! 😀 Valla… Onun içinde oluyor peynir… Çarşıdan her geçişimde ona bakıp, gülerim.
Ben de sizin ‘karşıya’ vaktim dar değilse vapurla, kısıtlıysa deniz otobüsüyle geçerim. Kara trafiği nefret bir şey!
Ve Baylan’a gelince…
Çocukluğumdan beri gitmekten en keyif aldığım yerlerden biri. (Manevi) dedemin de çarşıdan ahbaplarıdır Baylan’ın büyükleri…
Kup Griye’si pek meşhurdur; ama ben ille de Mus Frambuaz derim! 🙂
Gribin geçmiş gitmiş olsun; şifa olsun!
Sevgiler…
Banu Baloğlu
Bu arada çok eskilerde sanıyorum ki İnci iyi profiterol yapıyordur muhakkak; ama artık İnci’nin profiterolü ‘şehir efsanesi’ kıvamına geldi “bence”… Hiç keyif vermiyor yerken… Dilek Pera’nın yoğun çikolatalı profiterolünü tercih ederim…
Ah… Bir de Beyoğlu denince… Lebon’un çikolata ganaj pastası… Rüya gibidir! Yarın o taraflardayım. Sanırım dayanamaz, bir girerim içeri!
Zeynep
öncelikle geçmiş olsun aynı halden bende muzdaripim:)
gribal enfeksiyon,nefes alışlarımın bu denli sesli ve ürkütücü olacağını düşünemezdim çünkü şu an öyle:)
asıl meseleye gelirsek baylan ve kup griye
üff nefis bir tattır uzun zamandır kadıköye geçemedim ama ilk fırsatta gittiğimde beyaz fırından poğaça yiyip dolaşmak,sonra çiyada mola verip yemek yemek,sonrada tatlıyıda baylanda almak idealim olmuş durumda şu günlerdeki zaman bulamayan günlerimde:)))
harika bir tat yaa anlatılmaz herkes tatsın derim sizede katılıyorum.
birde limonatasını içsinler nefis yapıyorlar çok güzel ben en son yediğimde limonatayla serinleyip ardından yemiştim kupumu ooo ala olmuştu:))
Arda
Önce çok geçmiş olsun. Cenk bu yemek yapma becerine çok kızıyorum çünkü annem devamlı bana seni örnek gösteriyor. Abicim değil senin gibi yemek yapmak hazır yapılmış yemeği ısıtmaya üşeniyorum malesef. Şaka bir yana harikasın inşallah allah bana mutvakta becerikli bir hayat arkadaşı nasib ederse idare ederiz bu sorunu dilerim. Resimlerin gene konuşuyor nefis. Selamlar
cnn
her gün önünden geçtiğim yerler fotoğraflarınla sanki bambaşka olmuş
güliz
Cenkcim supersin valla..resimler harika..
tabiki bizde ailecek üşenmedik hepimiz ayrı ayrı yarışma için sana oyumuzu verdik..
“Efsana geri döndü” yazısını bizde gecen hafta Çiya’ya giderken gördük ve gerçekten ne olduğunu bilmemek koydu:)bi kaç tane tüylü biseyler olan üzerinde öyle kutular vardı o sokakta..ilginc bisey hakikaten..
kup griye yemek isteyip hiç fırsat bulamamıstım ama bu resimleri gorunce dayanamıyıp gidicem galiba hafta sonu… çok öpüldün!
Cenk
Feyza – Afiyet olsun 🙂
Fulya – Şansına Çiya ile Baylan arası yürüyerek 2 dakika. İkisine birden uğraman şart! Şimdiden afiyet olsun.
Nüket – Fotoğrafları beğenmene sevindim. İlgin için de çok teşekkürler.
ayseyaman – Çok sağolun. Tamamen iyileştim sayılır. Umarım en kısa zamanda İstanbul hasretinizi giderirsiniz.
asliberry – Senin yorumunu gören bir arkadaşım da bahsetti Fauna’dan. Bir dahaki sefere oraya da uğrayacağım.
mz – Biz de öyle tahmin ettik fakat koku kapağı kapalıyken bile çok kuvvetliydi açmak istemedik.
sibel – Zaten makine olmadan hiçbir yere çıktığım yok. Arkadaşlarım artık şikayet etmeye başladılar onları yavaşlatıyorum diye.
Nihan – Sanırım herkesin ilk Çiya ve Baylan deneyimi aynı. Ben de aynı haldeydim 🙂
Şebnem – Oyun için çok teşekkür ederim. Kup Griye’nin tadına da bence en kısa zamanda bak.
berrin – Çok sağol 🙂
Müge – Teşekkürler.
serpil-mirace – Ben de Baylan’ın o zamanlarına yetişmek isterdim..
Nar’su – Siyah beyaz şu sıralar okuyup öğrenmeye çalıştığım bir konu. Sonuçlardan memnun kalmaya başlayınca sizinle de mutlaka paylaşacağım. Final menüsü, çalışanlar menüsü derken?
Sevgili Özgür Bey – Haklısınız. Sizi ve güzel eşinizi ihmal ettim. İlk oraya yolum düştüğünde tepenizdeyim. Oylar için çok teşekkür ederim.
Banu – Çok teşekkür ederim. Çok daha iyiyim. Mus Frambuazı da ilk fırsatta deneyeceğim. Çikolata ganaj pasta dedin beni de yıktın buralarda. Şimdi Cuma trafiğinde oralara da gidemem…
Zeynep – Çok geçmiş olsun sana da…
Arda – Çok teşekkürler 🙂 Annene de selamlar!
cnn – Teşekkür ederim.
Gülizcim – Elleriniz dert görmesin. Kup Griye’yi mutlaka deneyin en kısa zamanda!
Soulferrous
Geçmiş olsun Cenk Bey. Bu kez grip hakikaten ezdi geçti herkesi, dikkat edin kendinize. O resimdeki efsane bence de deri tulumu. Tulum severim ama kokusundan dolayı deri tulum sevmem. Tüm deri içine de doldurulur, ufak deri parçaları dikilip onların içine de dolduruluyor, hastaları var bu peynirin ama kokusu da beni hasta ediyor:)) Resimler yine harika, özellikle martılar. Hoşçakalın.
Banu Baloğlu
Cenk, az önce Tarif Butter Sugar Flour’dan ilk tarifi denedim…yarın Edibe ablaya götüreceğim lemon squares’i yaptım, pişirdim. Koku muhteşem… Ama tadına ancak yarın öğleden sonra bakabileceğiz 😀
Nar'su
Merhaba,
Final mönüsü; Ödülü aldıgınız aksamı dusunup ne yemek hazırlardınız demek istemiştim!
Çalışan mönüsü; siz şimdi böyle yemekleri güzel masanıza yerleştiriyorsunuz bizde o masaya öyle denk geliyoruz ki! iş yerindeyken bakıyoruz acaba ne var diye bu sebeple, dedım ıcımden ıs yerınde calısan menusu olsa nasıl olurdu !mesela İstanbulun yada her hangi bir şehrin yogun telasında aksamustu menusu aberatıf olarak ne hazırlanabılırdı!
şimdi size garip gelebilir ama öyle yemekleri iştac acıcı yerleşik görünce garip düşünmüyor konumda oluyorsunuz 🙂
demek ıstemıstım…
karısık anlattım kusura bakmayın.
herkese afiyet olsun.
Saygılarımla,
Narsu
Aysegul
Cenk,
Cektigin resimlerin harika! Mukemmel! Kendimi yeniden Istanbulda hissettim.
O tatlilar o manav resimleri..etc. Annem bu gunlerde Istanbulda ve Kadikoy ve Cengelkoyde gunlerini geciriyor, analata anlata bitiremiyor.
Gercektende oyle!
Cok sagol..
Aysegul
http://www.nysdelight.com
Nilay Cinisli
Sevgili Cenk,
Sayende biz de Kadıköy havası aldık..Halbuki o kadar yakınız ki işimiz düşmediği sürece gittiğimiz yok..Ama Kadıköy çarşıya girip insanların arasına karışmak harika bir fikir..İlk sıkıldığım, bugün ne yapsam dediğim gün kadıköy çarşıya gideceğim ..iyi fikir :)Sevgiler
zeynep
Merhaba Cenk..
Fuar için 2 günlüğüne geldiğim İstanbul’dan dün döndüm ..ve Çiyayı öyle bir anlattınki gitmezsem eğer aklım kalıcaktı..Gittim ve senin bu işi gerçekten bildiğini anladım.Herşey süper..Ortam sıcak,şirin,yemekler ise çok zevkliydi..Kaşarlı kebap ve arkasından künefe..Allahım beni biri durdursun diye bağırmak geldi içimden..Garson arkadaşlar şaşkın şakın bana bakıyorlardı bu kızcağızın neresine gidiyor acaba dediler :))buna eminim..Sayende burayıda öğrenmiş oldum..inan sana borçluyum..Ankarada bilmiyorum nereleri keşifettin ama bir gün bu borcu ödemeyi çok isterim..Tekrar sağol..
pelin
Cenk öncelikle geçmiş olsun..32 senelik Suadiye’liyim Kadıköy dediğin zaman bile eriyorum….İyiki vapura atlayıp gelmişsin ve de fotoğraflamışsın,bizi de beraberinde gezdirdin..
Lezzet peşinde koşan biri olarak:)bende hiç kaçırmam nerde ne var gider bakarım çoğu kez.
Lezzet duraklarını es geçmediğin için de ayrıca teşekkürler.
Sevgiler
zeya
Küçükken annemle giderdik baylan’a arkadaki bahçesi kocaman gelirdi bana. Kasada yaşlı bir amca çikolata hediye ederdi. İyi ki hatırlattın. Resimler harikalar. Kadıköy çarşısını senin gözünden görmek iyi geldi :):)
Neş'e
Mısır çarşısı kadar gezmekten zevk aldığım 2.ci çarşıdır. K.köy çarşının havasını fotoğraflarda çok iyi yansıtmışsınız, tebrikler. Bayhan’a uğramayalı da epey oldu ancak en son Çiya da yediğim Cennet Çamuru tatlısını da denemeyen varsa lütfen denesin. Dünyanın en güzel çamuru bence 🙂
Syg. Neş’e
vera
Cenkim yaw..Harika çıkmış resimler..
Çok güzel ve leziz bir geziydi..
Tekrar yapalım..
Burcu
Cenk oncelikle gecmis olsun. Ne zaman sana gelsem bir can cekme durumu oluyor. Ama ozellikle bu sefer Baylan’i gorunce burnumun diregi sizladi. Annemle Bahariye’de alisveris sonrasi daha 4-5 yaslarindayken Baylan’a gitmeye baslamistim. O arka asmali arka bahcesine, kokusmus kahverengi formika masalarina, deri sandalyelerine, yaz aylarinin sicakligindan da agir garsonlarina, ama ozellikle ve elbette Kup Griye’e bayilirim–daha Kup Griye disinda birsey deneyemedim. Kup Griye’in o ozel bardagi, asortik kasigi, ve alttaki metal tabagi, ama en onemlisi tadi 25 yildir degismedi. Yani su resmi koyana kadar keske bir Kup Griye tarifi koysaydin 🙂
ayse
ahh ahh 11 senelik istanbul macerasından sonra özüme bursaya döndüm. lisede o kadar çok giderdik ki kadıköy’e, baylana… şimdi bursada istanbul’a dair en cok ozledigim seyleden biri kup griye :(((( bi iki senedir kup griye sayıklıyorum :(((( neyse en azından resmini gördüm sayende, birazcık da kadıköy sokaklarında gezmiş gibi hissettim kendimi. tesekkur ederim.
sofra.com
İstanbuldaki Osmanlı tulumba tatlısının tek adresi de Kadıköy’de Şekerci Cafer Erol.
Eğer vaktiniz olursa yazıma bir göz atınız. Özellikle de bir Kadıköy aşığı olan Bora bey’in yorumlarına da bakınız.
Sevgiler
Ahmet
http://www.sofra.com/?p=30
volkanalabaz
Geçmiş olsun cenk;
Ama tahminim geçmiştir zaten. 🙂 Şunu söylemek istiyorum B-A-ź-I-R-A-R-A-K İstanbul’un kıymetini fazlasıyla bilin. Sende yıllarca başka Ülkelerde yaşadın biliyorsun anlıyorsundur ne demek istediğimi. Ben yanlış anlamayın uzak doğu ve U.S.A haricinde gitmediğim ülke kalmamıştır her yere gittim. İlk başlarda hoşuma gidiyordu sabah kahvaltısını ne güzel Amsterdam’da akşam yemeğini de geç kalmayalım Paris’te yiyelim diyecek kadar görgüsüz olduğum zamanlar oldu. İçimden çekilir mi şimdi İstanbul diye geçiyordu hep. Burası ne güzel entel dantel ortamlar. Ama yavaş, yavaş dank etti kafama gezdikçe gördükçe anladım ki Dünya denen gezegende İstanbul gibisi yok. Sonra arkadaşlarıma telefon açıp ağlıyordum kıymet bilmez yaratıklar sizi diye. İnsana oradan öyle gelmiyor. Bende hep derdim Bir kurtulsam şu şehirden diye konuşurdum hep ama şimdi çok özledim hem de çok. İki yılı geçti nerdeyse Türkiye’ye adım atmayalı. Bu gidişte artık atamayacağız bakalım. Sana da çok teşekkür ederim sayende sabah, sabah İstanbul’u gezdim iştahımda kalmadı.
dilek
size ismi çiya ile karıştırılan başka bir mekanı söyleyeyim…
bir de siz gidin.
“chiyo”
burası yeni açılmış bir mekan.
dünya mutfaklarından bir menü oluşturmuşlar.
ayrıca günün menüsü de oldukça uygun ve bol çeşitli.
belki çiya kadar ünlü değil ama oturup yemek yemek kahve içmek için sakin, güzel bir yer. atv binasının yanında balmumcuda…
Cenk
dilek – Vaktim olduğunda uğramaya çalışacağım, teşekkürler.
mz
Cenk,
Baylan’in Kahve Dunyasi tarafindan satin alindigini duydum, dogru mu? Senin son zamanlarda ugrama sansin oldu mu? Kup Griye’nin tadi ayni mi? Bir de Bebek subesi acilmis.
Cenk
mz – Benim de maalesef sadece kulaktan dolma bilgilerim var bu konuda. Bebek’teki şubesine gitmeye henüz cesaret edemedim. Bebek birbiri ardına açılan fabrikasyon restoranlardan sonra iyice kalabalıklaştı ve benim için eski güzelliğini kaybetti, dolayısıyla uğramak içimden de pek gelmedi ama yeni şubesini bir ara görmek istiyorum. Henüz ziyaret edememiş olsam da bir arkadaşımız yemeğe gelirken macaron getirmiş, tattım. Maalesef hayal kırıklığı. Bu konudan ilerideki yazılarda bahsedeceğim.
ipek
Cenk merhabalar,
Mükemmel fotoğraflar için teşekkürler öncelikle.
Birinci fotoğraftaki gökyüzü rengi müthiş. Diğer yakın plan fotoğraflardaki diyafram kullanımına da bayıldım. Zaten tüm blog fotoğrafların harika ama bu gezi fotoğraflarını daha da çok seviyorum. Photoshop’dan faydalanıyor musun gökyüzü renkleri için?
Daha çok merak ettiğim başka bir konu ise: L’orange tarifinde olduğu gibi beyaz arka fonlu fotoğraflar için kullandığın fon nedir? Benim aklıma gelen, beyaz masa örtüsünü bir kişinin yukarı doğru kaldırması ve böylece beyaz boşluk görüntüsü elde etmek ama senin yöntemin nedir acaba? Diğer desenli fonlarına da bayılıyorum. Şu fonların konusunda beni azıcık da olsa aydınlatırsan çok sevinirim 🙂
Bir de kullandığın makinenin markası ve modeli nedir?
Cenk
İpek – Teşekkür ederim. Lenslerime filtre almadan önce gökyüzü için Photoshop kullanıyordum. Artık sonuçlardan memnunum. Bu yazıdaki fotoğraflarda ilkinde oynama yok (ki şaşırtıcı biliyorum ama tamamen şansıma denk geldi) ama kilise fotoğrafında (üstten 7.) var. Fon konusunda ise evet, bu fotoğrafta beyaz bir masa örtüsü kullandım. İki tane Ikea kutusunun üzerine doğru kaldırıp tepede kocaman bir taşla sabitledim (kimse tutmuyor yani). Kekin altında da parşömen kağıdı var. Diğer fonlar konusunda nasıl aydınlatabilirim? Fotoğraf makinem Canon 5D mark 2 (eski yazılar Canon 40D ve Kodak P880).
ece
Bebek subesine bir gece vakti kahve icebilecegim o saatte acik kalan bebek sahilindeki son kahve icebilecegim yer oldugu icin girmek zorunda kaldim..Adini duyup methini senden bol bol dinlemistim Cenk,ancak sonuc kanimca fiyasko!birsey yemedim sadece turk kahvesi ictim ama maalesef kotuydu! ustune bir de verdigim para da icime cuk diye oturdu…diline damagina ve kesesine aciyan bence gitmesin…bir de cok modern olmus tasarimi..oyle bi nostaljik degil.. bence adi baska bisi olsaymis oranin
Cenk
ece – Kadiköy’deki Baylan’la Bebek’te yeni açılan Baylan arasında dağlar kadar fark var. İyi mi kötü mü ben de çok bilemedim. Ben de ilk defa geçen hafta ziyaret ettim Bebek şubesini. Her zaman yediğim Kup Griye’nin 16 lira olduğunu görünce de gözlerime inanamadım. Arkadaşımın yediği portakallı çikolatalı pasta da bir o kadar pahalı ama maalesef lezzetten yoksundu – ki Baylan’ın çikolatalı tatlılarını – özellikle profiterolünü – çok severdim.
ece
cenk kadikoydekine ben de hic gitmemistim keske ilk baylan deneyimim boyle olmasaydi. bu yorumundan sonra kadikoy’dekine gitmek icin daha da sabirsizlandim. benim de ictigim nacizane turk kahvesi tami tamina 7 TL di!
Cenk
Ece – Kadiköy’dekine gitmeyeli neredeyse bir sene oluyor. Çok merak ediyorum, acaba orada Kup Griye şu anda kaç lira… En son 8 liraydı diye aklımda kalmış. Gerçi iki ayrı şubede farklı fiyatlar olması çok saçma olur ama Kadiköy’deki Baylan’a giden eski müşterilerin Kup Griye’ye 16 lira vereceklerini hiç sanmıyorum. Oldu da gidersen benim için bakar mısın?
ece
elbette!!!
ekin
Baylan (elbette ki kadıköydeki) insanı bambaşka bi ruh haline sokuyor. sanki başka bi zamana uçuruyor. o havayı solumak için Baylan’da defalarca kup griye yediğimi itiraf edebilirim :)) (bunda buket uzuner ve kumral ada mavi tuna nın da etkisi olabilir sanırsam)
zuzuşka
Hala bilmek isteyen varsa Baylan’da kup griye 11 Tl.İktisattaki fiyat farklılaşmasının bir örneği daha…
tuba
tahta fıçıda duran efsane hakiki tulum peyniri. deri tulumun içinde.
taylan
Bu arada Baylan’ın öyküsünün adresi değişmiş, şöyle olmuş
http://www.baylangida.com/baylanin-oykusu.php
Cenk
taylan – Bilgi için teşekkürler. Linkleri güncelledim.
ece
cenk,
..verdigim sozu 1 sene rotarla anca tutabiliyorum..Kadikoy Baylan’a nihayetinde gidebildim ve an itibariyle Kup Griye 12 TL…tadi enfes..soze gerek yok…vanilya bulutunun arasindan sizan akiskan karamelanin icine gizlenmis minik karamel parcakciklari..anneannenizin evindeki gibi sade bir kup ve aluminyum duz bir tabak uzerinde gelerek…super!bi de limonatasini ve frambuazli musunu siparis ettik erkek arkadasimla girer girmez…Cam sisede gelen su bile duygulandirdi beni(: hepsinin tadindan ziyade hala kapisindan iceri girince 50li senelere goturen atmosferi beni vurdu diyebilirim…hala boyle yerlerin kalmasi ne kadar guzel…ama sanirim zamanlamayi bahara denk getirmeliymisim belki arka bahce daha cicekli olurdu? bundan sonra istanbuldaki mekan tavsiyelerini zaten takip ediyordum, aaa gitmeli gormeli diyordum, artik hayatimdaki yapilcaklar listesine direk yazicam (:
Cenk
ece – Afiyet olsun. Ben de Kadiköy’deki atmosferi hiçbir şeye değişmem. Gitmeyeli uzun zaman oldu, hava biraz düzelsin ben de uğrayacağım.
Banu Bingör
Baylan’ı özlediğimi farkettim şimdi 🙂
Mus frambuaz denedin mi? 🙂 Hala aynı mı, merak içindeyim. Gitmeli yine…
Cenk
Banu – Denemedim, artık hiç uğramıyorum.