Siz bunları okurken ben büyük ihtimalle kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde yayılmış, David Lebovitz’in Paris’teki maceralarını okuyor olacağım. Belki de Amerika’daki endüstriyel yemek sektörünün korkunç ama gerçek hikayesini anlatan “Food, Inc.”i karıştırıyor olabilirim. Çok korktuysam ve yeterli enerjiyi toparlayabildiysem “Baked”den bir tarif de uyguluyor olabilirim. Ya da en yakındaki markete ulaşmak için bile mesafeler katetmek gereken bu yerde bile alışveriş yapacak bir dükkan bulma kabiliyetindeki arkadaşlarımın her zamanki “Gel, sen de fotoğraf çekersin” lafına kanıp peşlerine düşmüş, ilginç kareler yakalamaya çalışıyor olabilirim.
Ama bunların hiçbiri blogumda neler oluyor, kim ne yorum bırakmış, acaba limonlu cheesecake‘i deneyenler oldu mu, olduysa beğendiler mi diye düşünmekten beni alıkoyamayacak.







