• Birinci navigasyona geç
  • Skip to main content
  • Birinci sidebar'a geç
  • Alt alana geç

Cafe Fernando

  • HAKKIMDA
  • YEMEK KİTABIM
  • ÖLÇÜLER
  • ARŞİV
  • EKİPMAN
  • ENGLISH
Çam Fıstıklı Pazı Kavurma

Çam Fıstıklı Pazı Kavurma

Geçen sene tam da bu zamanlar, kitabın Eylül ayına yetişmesi imkansız gibi gözükmeye başlayınca bir karar aldım. Yaz boyunca evden çıkmayacak, uykuda geçirdiğim saatler dışındaki vaktimin tamamını kitap için tarif geliştirmeye, fotoğraf çekmeye ve yazı yazmaya ayıracaktım. Eylül başında her şeyi toparlayıp ajansa teslim etsem, onlar insanüstü bir güçle çalışıp işi bir ayda tamamlasalar, Ekim başı baskıya geçilir, kitap da Kasım ortası gibi kitabevlerine dağıtılmış olurdu.

Bu planın üzerinden tam bir yıl geçti. 365 günün en az 350 günü geceli gündüzlü kitap için çalıştım. Buna rağmen bu yazki planım yukarıdaki ile aynı. Haziran, Temmuz ve Ağustos boyunca (maalesef klima eşliğinde) 16 saatlik çalışma günleri beni bekliyor. Ve hala içimden sene sonuna yetişecek diye cümle kurarken başına “bir aksilik olmazsa” ya da sonuna “umarım” eklemek geliyor.

Geçenlerde blogun anasayfasında en son yazının tarihini görünce gözlerime inanamadım. Üzerinden bir ay geçmiş. Mozaik pasta tarifini yayınlayalı da bir buçuk ay olmuş. Daha geçen hafta yemedim mi ben o mozaik pastadan?

Boş boş ekrana baktım – ki bu boş boş bir yerlere bakmak artık adetten oldu. Gündüzleri fotoğraf çekmeye başladığımda cin gibiyim ama akşamüstüne doğru tarif denemeleri sırasında bazen aklım gitmeye başlıyor. “Şimdi ne yapacaktım?”, “Bunu neye ekleyecektim?”, “3 dakika mı çırptım 5 dakika mı?” diye sorular sorduğumda cevapları hemen gelmiyor. Gözlerimi kısıp hatırlamaya çalışıyorum ama ilk beş on saniye bir boşluk. Hiçbir şey düşünememe hali. Geceleri yatağa yattığımdaysa bazen bacaklarımın ağrısından uykuya dalamıyorum.

Yanlış anlamayın, hiç şikayet etmiyorum. Sadece bloguma eskisi kadar vakit ayıramadığım için üzgünüm, o kadar.

Sırf o mu? Saveur dergisinin düzenlediği yemek blogu ödüllerinde Cafe Fernando bu sene de aday gösterildiği kategoride ödül aldı. Geçen sene İngilizce blogumda yayınladığım Chez Panisse yazım (Türkçesi burada) “Yılın En İyi Yemek Yazısı” seçildi. Bir türlü vakit ayırıp sevincimi paylaşamadım, size teşekkür edemedim. Kazandığımı öğrendikten sonra yayınlayacağım ilk yazıda bahsederim diye planlamıştım. Ha bugün ha yarın derken güzel haberi alalı iki hafta oldu.

Saveur gibi hayranı olduğum bir dergi tarafından aday gösterilmek ayrı, kazanan bloglar okurlar tarafından belirlendiği için ödüle layık görülmek ise ayrı bir mutluluk. Kitap yazmanın sancılı bir süreç olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur. Dışarıdan nasıl gözüküyor bilmiyorum ama blog yazmak da neredeyse o kadar sancılı. Belki başlarda değil ama seneler içinde heyecanınızı kaybetmeden devam edebilmek çok zor. O yüzden sadece bu seneki ödüllerde verdiğiniz destek ve oylar için değil, altı senedir esirgemediğiniz desteğiniz ve ilginiz için de çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

Şimdi gelelim tarife…

Yine geçen sene, iki bayram arası, geliştirmekte olduğum bir tarif için Banu‘yla sanal ortamda fikir alışverişi yapıyoruz. Konu konuyu açıyor, Banu laf arasında Günaydın‘ın katmerinden bahsediyor. Bu yazışmaların hemen sonrasında bizimkiler bayram yemeğini Günaydın’da yemeye karar veriyor. Yemek biter bitmez garsona katmer sipariş ediyorum.

Masada şaşkın bakışlar.

Birincisi, ailecek yediğimiz yemeklerde tatlı sipariş edildiği görülmüş şey değil. Sağlıklarına pek düşkün bizimkiler. Bir annem ara sıra tırtıklar, o da suçluluk duyarak, her kaşıkta kendini kahrede kahrede.

İkincisi, masada benden başka kimse katmer nedir bilmiyor. BENİM AİLEM KATMER NEDİR BİLMİYOR!

Hayatları boyunca yanlarındaki masada görmüş olsalar bile saniyesinde kafalarını çevirmiş, yüzlerini buruşturmuş ve o sahneyi zihinlerinden silmek için çabalamışlardır, eminim.

Bir de zaten garson katmerin dört kişilik olduğunu söylemiş, ben fark etmez getirin dediğim için gözler daha da bir büyümüş…

Bu arada, kim ne derse desin, o katmer 4 kişilik değil. Ortadan kesmeye kıyabilirsen en fazla iki kişilik, tercihen ortasına dondurmayı yayıp lahmacun gibi kıvırınca da tek kişilik. Katmer geldikten sonra nasıl hayret dolu bakışlar, hep bir ağızdan cık cıklar, vah vah der gibi bakan gözler eşliğinde yedim, sormayın. Bu zulme bütün restoran şahit oldu, bari siz olmayın.

Neyse, lafı uzatmayayım. Konumuz katmer de değil. Onun çok öncesinde, restoranda dolaşmaya çıkan babamın keşfedip ısmarladığı çam fıstıklı pazı kavurma.

Menüde gördüğümü hatırlamıyorum. Uzun süre oturduğunda rahat batan babam olmasaydı hiçbir zaman da haberim olmayacaktı. Babam garsona “Orada pazılı bir şey gördüm…” diye tarif etmeye başladığında “Kebapçıda bile gitti ot buldu adam…” diye içimden geçirirken evde tekrar tekrar yapıp en sonunda blogda bahsetmeye karar vereceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.

Mise en Place

Çam fıstığı bir sebzeye bu kadar yakışabilir.

Havuç ve kırmızı biber ilk bakışta sırf bir renk cümbüşü yaratmak için eklenmişler hissi doğursa da, onlar da pazıyla çok uyumlu.

Kavrulmuş Sebzeler

Bu kadar basit bir tarifin çok fazla püf noktası olamayacağı aşikar ama yine de evdeki denemelerim sonucunda önemli olduğuna karar verdiğim noktaları paylaşmak isterim.

Soğan, havuç ve kırmızı biber aynı büyüklükte doğranacak. Soğanlar kısık ateşte, uzun uzun ama sadece sararana kadar pişirilecek. Birer küp şeker kadar tatlı olacaklar ama asla karamelize edilmeyecekler. Soğanlar aptala döndükten sonra önce havuçlar eklenecek, pazıdan hemen önce de diri kalsınlar diye kırmızı biberler.

Çam Fıstıklı Pazı Kavurma

Ardından pazı, ama o da kısık ateşte, ateşe yakın olanların rengi dönmesin diye durmadan harmanlayarak ve sadece sönene kadar. Yerken dişe gelecek. Pazılar mümkünse Pınar Hanım‘dan gelenler gibi ufak yapraklı olacak. Süpermarketlerde satılan kafam kadar büyük yapraklı olanları daha uzun süre pişirmek gerekebilir. Büyük yapraklı olanların sapları çok kalın olduğu için yapraklarından daha geç pişebilir. O durumda sadece saplarını kesmekle yetinmeyip yaprağın ortasında devam eden kısmı da iki yanından kesip çıkartmanızı ve yapraklardan önce ilave edip yumuşamalarını beklemenizi tavsiye ederim.

Çam fıstıkları ayrı bir tavada, yağ eklemeden kavrulacak ama ateşten aldıktan sonra çok az zeytinyağı ve çay kaşığının ucuyla tuz eklenip şöyle bir karıştırılacak. Aynı Günaydın’daki gibi bol tutulacak. Çatal başına 3-4 tane çam fıstığı düşecek.

Şimdiden afiyet olsun.

ÇAM FISTIKLI PAZI KAVURMA

2 kişilik

Malzemeler

  • 2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı + bir miktar da çam fıstıkları için ve servis ederken
  • 1 adet orta boy kuru soğan, ufak küplere kesilmiş
  • 50 gram çam fıstığı
  • 1 adet orta boy havuç, ufak küplere kesilmiş
  • 1 adet orta boy tatlı kırmızı biber, ufak küplere kesilmiş
  • 1 demet (200 gram) pazı, bir parmak kalınlığında doğranmış
  • Yarım limonun (yaklaşık 1 yemek kaşığı) suyu
  • 2 tatlı kaşığı nar ekşisi
  • İnce deniz tuzu ve taze çekilmiş karabiber

Yapılışı

  1. Geniş bir tavada zeytinyağını ısıtıp soğanları ekleyin ve kısık ateşte sararana kadar, 15-20 dakika boyunca yavaşça kavurun.
  2. Başka bir tavaya çam fıstıklarını yayıp düşük orta ateşte ara sıra tavayı sallayarak kavurun. Ateşten alıp bir kaba aktarın, üzerine çok az zeytinyağı gezdirip bir fiske tuz serpin, karıştırıp bir kenarda bekletin.
  3. Kavrulan soğanlara önce havuç parçalarını, onlar bir miktar yumuşadıktan sonra da biberleri ekleyip bir iki dakika kadar daha düşük orta ateşte kavurun.
  4. Ocağın altını iyice kısıp doğranmış pazıyı, limon suyunu ve nar ekşisini ekleyin, bir miktar tuz serpin ve kısık ateşte sürekli karıştırarak, pazılar sadece yumuşayıp sönene kadar, yaklaşık 10 dakika boyunca pişirin.
  5. Tadına bakıp tuz ve karabiberini ayarlayın. Servis tabağına aktarın, üzerine kavrulmuş çam fıstıklarını serpin, bir miktar zeytinyağı gezdirin ve ılık olarak servis edin.

18 Mayıs 2012 · 95 Yorum Kategori: Sebze Yemekleri Etiket: çam fıstığı, çam fıstıklı pazı kavurma, pazı, pazı kavurma

Previous Post: « Saveur Blog Ödülleri ve Chez Panisse
Next Post: Şeftali, Ahududu ve Hindistan Cevizli Trifle »

Okuyucu Etkileşimi

95 YORUM

  1. reyyan

    18 Mayıs 2012 ile 20:06

    birincisi Allah kolaylık versin
    ikincisi tebrikler…
    üçüncüsü elinize sağlık 🙂

    Yanıtla
  2. durumutfak

    18 Mayıs 2012 ile 20:17

    ben de ıspanağa dolmalık fıstık çok gördüm denemedim ama bir de pazıya antep fıstığı görünce ikisinden birini denemeye karar versem mi bari artık?

    Yanıtla
  3. inci

    18 Mayıs 2012 ile 21:17

    bir otsever olarak bayıldım.renk cümbüşü harika:)denenecekler listeme aldım.uzuuuun aralardan sonra yazınızı görmek sevindirdi.

    Yanıtla
  4. keyf-iemel

    18 Mayıs 2012 ile 21:44

    Yine ufkumu açacak bir çok şey yazmışsın.
    Tüm samimiyetimle, teşekkür ederim.
    Ara ara da olsa, yaz böyle lütfen.(bencillik ediyorum galiba ama…)
    Ayrıca o ödülü de hakettiğine inanıyordum zaten 🙂

    Yanıtla
  5. Arzu

    18 Mayıs 2012 ile 21:52

    “…soğanlar aptala döndükten sonra…” işte ben bu yüzden buradayım, işte sen bu yüzden ödül üstüne ödül alıyorsun/alacaksın. Basite indirgediğimden değil yanlış anlama sakın, samimiyet çok önemli bunu vurgulamak istiyorum. Ellerine sağlık, kitap yetiştiricem diye sağlığından ödün verme lütfen!

    Yanıtla
  6. Leyla'nın Kahve Dükkanı

    19 Mayıs 2012 ile 00:07

    Belki sana çok alakasız gelecek Cenk ama bu tarifteki yazı dilinde tam manasıyla kendimi buldum. Hiçbir yazında kendimi sana bu kadar yakın hissetmemiştim 🙂 (Bunda ‘kafam kadar’ benzetmesinin oldukça büyük bir payı var)

    Görmesem , pazıyı asla çam fıstığıyla yan yana düşünemem. Ama sen yemiş, defalarca denemiş ve beğenmiş biriysen mutlaka tadılmaya layıktır.

    Saveur dergisinin düzenlemiş olduğu yarışmada sayesinde onlarca başarılı yabancı blog tanıdım, her kategoride de oy kullandım. Sonra dönüp bakmadım hiç acaba kimler kazandı diye. Malum , bizim ilgi alanımız sensin 🙂 Tekrar tebrikler. Hakkındı.

    Son olarak bir soru : Gün boyu enerjik olmak için kullandığın doğal bir içecek var mı ?
    (Bu arada akşamları yorgunluğun getirdiği bacak ağrısından ötürü uyuyamak hadisesi bende de oluyor. Ben diz ve aşağısını yünlü bir kumaşla kundak gibi sardıktan sonra rahat ediyorum, aklında olsun :))

    Yanıtla
  7. rumma

    19 Mayıs 2012 ile 02:25

    Soğanlar biraz daha mı kavrulmalıydı..:)
    Pazıyı severim , bu şekilde ölmemiş ve kararmamış halini ..

    sevgiler

    Yanıtla
  8. Bülbül Gülsüm

    19 Mayıs 2012 ile 09:38

    Cok Guzel bir Yemek. Eline Saglik. Ödül icin de tebrikler.

    Yanıtla
  9. Esra Özkutlu

    19 Mayıs 2012 ile 13:20

    ödül için tebrik ederim. zaman hepimiz için hızlı geçiyor, sevilerek yapılan işlerle uğraşmak ne güzel!

    Yanıtla
  10. Sedef Yolgeçenli

    19 Mayıs 2012 ile 13:25

    Resme baktığımda nasıl bir hisse soğanın, biberin, pazının, fıstığın hepsinin kokusunu alabildim.
    ama o tabak yok mu o tabak..
    herşey her zaman ki gibi çok şahane görünüyor..

    Yanıtla
  11. Gül İpek

    19 Mayıs 2012 ile 14:11

    merhaba ,derler ki Terslikler,aksilikler ertelemeler bazılarının kafayı kırmalarına, bazılarının rekor kırmalarına sebep olur:)))kitabın muhteşem olacak biliyorsun, güzel olan emek ister emek zamanla ve sabırla alakalıdır.Ödülün için önce OLEYYY sonrada tebrikler demek istiyorum :)hak ettiğin bir ödüldü zaten ,bunca emeğe yorgunluğa iyi bir motivasyon bence !!ama bence :)tarifin çok güzel ,sebze sever olarak ıspanak tarifinden sonra bunuda çok sevdim hele basit olmasına bayıldım .bu fıstıklar neden bu kadar pahalıdır asla anlamasamda!! akşama tarifim harfiyen uyarak yapmayı çok istiyorum:))sevgiler..

    Yanıtla
  12. zerrin

    19 Mayıs 2012 ile 15:41

    ödül için tebrikler..muhteşem bir yazı dili..resimler zaten harika..denemesem de olur…denemiş kadar oldum..

    Yanıtla
  13. MuratY

    20 Mayıs 2012 ile 09:21

    Bir Ege’li olarak utanarak soyluyorum ki annemin yillarca zorla yedirmeye calistigi ama 4 cocugununda yememekte direndigi pazi harika gorunuyor 🙂 Cenk bey eline saglik ve odul konusunda da tebrikler..

    Yanıtla
  14. ata

    20 Mayıs 2012 ile 14:14

    süpersiniz,ama tariflerinizi,yorumlarınızı özletiyorsunuz 🙁 ödülünüz için çok tebrikler..kitap için çok başarı ve kolaylıklar diyorum.kitabınızı 4gözle bekliyoruz..
    fıstıklı pazıyı,sebze sever olarak [gerçi herşeyi yemeyi seven biriyim:) ] en kısa zamanda deneyeceğim.lütfen bizleride ihmal etmeyin.muhteşem tariflerinizde buluşmak dileğiyle..sevgiler

    Yanıtla
  15. munevver

    20 Mayıs 2012 ile 15:33

    cenk oğlum ellerine sağlık fıstıklı pazı ğüzel görünüyor yanına pilav iyi gider aman şimdi canım çekti başarılar dilerim

    Yanıtla
  16. Banu Bingör

    20 Mayıs 2012 ile 15:42

    Cenk, bak ben Foça’dayım hala. Burada Günaydın yok. Takdir edersin ki katmer de yok! Ot ibadullah ama benim canımın tam şu anda Günaydın’ın katmerinden çekmesi kadar doğal bir şey de yok! O günlere döndüm şimdi! Öfffffff! Beni senden başka imrendiren olmuyor, ol-mu-yor.
    Feridun’a söyleyeyim de bulsun buluştursun Foça’da katmeri 😀 Nasıl olacaksa?! (Hamile de değilim ki telaş etsin 😀 tüh!) Dönüşte Günaydın seferi şart oldu şimdi.
    Hah bu arada, sana buradan bir sürprizim olacak; çok yakında! :))

    Yanıtla
  17. ayse

    20 Mayıs 2012 ile 16:43

    bir katmeri tek basina oturup yiyebilen ve evet, gunaydin’daki garsonlarin saskin bakislarina mazhar olan bir olarak, ne yaptin Cenk diyorum… yillar var yemedim, donunce gitmek farz oldu artik..

    Yanıtla
  18. Mironay

    20 Mayıs 2012 ile 17:40

    ve Tanri; yeryuzundeki renkli renksiz tum urunlerini CENK kuluna emanet ederek,aciz kullarina ornek etmis.
    verilen oylarin hepside helal olsun ey cenk kulumuz.Tebrikler…
    bu sogan kavurmayi aynen dediginiz sekilde bolca yapip kavanoza koyup daha sonra kullaniyorum limonlu olunca hem rengi hemde diriligini koruyor acizane paylasmak istedim.

    Yanıtla
  19. Fügen

    20 Mayıs 2012 ile 18:30

    Ödül için tebrikler,harikasınız:)

    Yanıtla
  20. Müge

    20 Mayıs 2012 ile 19:33

    Tarifiniz biraz önce pişirildi, ve tek kelimeyle muhteşem oldu, çok çok teşekkürler! Bir dahaki sefere çift malzemeyle yapacağım çünkü tabağa aktarırken korkarım yarısını yedim:) Çook hak edilmiş ödülünüz için de tebrikler! Kitabı dört gözle bekliyoruz!

    Yanıtla
  21. GÜL

    20 Mayıs 2012 ile 19:49

    Tebrikler..Tam bir tatlı manyağı olsam da bloğunu her açtığımda o mozaik pastayla karşılaşmaktan açıkçası bıkmıştım. Bu kadar acımasız konuşmamın tek sebebi ise yapmayı sevdiğin işi yapabilme lüksün, cesaretin:) Pazılar yemyeşil hala çok güzel görünüyor ellerine sağlık..

    Yanıtla
  22. cafenoHut

    20 Mayıs 2012 ile 20:44

    Sebzenin binbir çeşidi yapılır bizim ailede, günlerce etli birşey yemesek aklımıza gelmez. Zeytin yağlı taze fasülyeyi, bahçeden toplayıp yaptığımız soğanlı, sarımsaklı yabani semiz otu salatasını kuzu kapamaya değişmem.
    Bu Pazı kavurması da aynen bu tarifteki gibi yapılır bizim evde ama ben içine bir de siyah (küçük ve çekirdeksiz olan) kuru üzün atarım bir avuç, ocaktan indirmeden kısa süre önce. Çoğu kişi sevmez belki tuzlunun içinde böyle bir tadı ama bence siyah kuru üzüm özellikle pazı, roka ve ıspanağa çok yakışıyor.

    Offf şimdi olsa hemde bir de yukarıdaki tabak içinde tabağıyla birlikte yerim:) Tabağa da ayrıca bayıldım.

    Haa ödüllere gelince; sonuna kadar hak ediyor bu blog ve bu kadar tutkuya, bu kadar emeğe, böyle ince eleyip sık dokumaya bakılırsa çıkacak olan kitabın keyfi kimbilir nasıl olacak..

    Yanıtla
  23. şirin

    21 Mayıs 2012 ile 10:23

    gerçekten harikasın..kitabını eline aldığında eminim tüm yorgunluğunu unutacaksın..seni okumadan geçen bir günüm bile yok son zamanlarda..yazı dilin, samimiyetin en ince ayrıntısına kadar anlatımın okuyucuyu kitliyor bu siteye zannımca..
    sevgiler

    Yanıtla
  24. Tuba

    21 Mayıs 2012 ile 11:21

    öncelikle tabağı çok beğendim ,tarifi 2 kere okudum acaba kaçırdım mı diye ama nar ekşisi en son zeytinyağı ile mi ekleniyor acaba ?Ben kırmızı biberi hep közleyip kabuğunu soyup öyle kullanıyorum bu tarifte nasıl olur sizce ?

    Yanıtla
  25. Cenk

    21 Mayıs 2012 ile 12:15

    Leyla’nın Kahve Dükkanı – Çok teşekkürler. Gün boyu beni ayakta tutan tek şey kahve – gerçi ayakta mı tutuyor yoksa tam tersi çarpıntı mı yapıyor çok da emin değilim. Onun dışında içtiğim özel bir şey yok.

    Gül İpek – Çok teşekkür ederim. Şimdiden afiyet olsun.

    Banu Bingör – Hep sen mi imrendireceksin? Sürprizi merakla bekliyorum.

    Mironay – Çok iyi fikir, teşekkürler. Boş bir vaktimde bol bol kavuracağım!

    Müge – Afiyet olsun.

    cafenoHut – Öneri için teşekkürler. Umarım kitabı beklediğinize değecek.

    Tuba – 4. adımda, limon suyuyla birlikte ekleniyor.

    Yanıtla
  26. Banu Bingör

    21 Mayıs 2012 ile 12:27

    Cafenohut uğrarsanız tekrar merak ettim, küçük siyah ve çekirdeksiz kuru üzümden kastınız kuşüzümü değil, di mi? Siyah kuru üzümlerden… Onların çekirdeksizi var mı? Rastlamadım hiç siyah kurunun çekirdeksizine. Tavsiye edeceğiniz marka/yer/paz ar var mıdır?

    Ve Cenk 😀 Benim imrendirdiklerim hahaha ahları tuttu zahir. Sen de merak et az bakalım. Bugün bir tanesini deneyeceğim, o da iyiyse, irtibata geçeceğiz 😀

    Yanıtla
  27. ozgecon

    21 Mayıs 2012 ile 13:05

    neyseki sesin çıktı Cenk! merak etmeye başlamıştım…babana bayıldım…adam bulmuş işte otu ne var yani 🙂 katmere gelince şekersiz sadece tahinli severim. üzerine belki çam balı ile. Başka katmer sevmem yemem 🙂 fıstıklısı şiir gibi olsa da yiyemem :))

    Yanıtla
  28. ozgecon

    21 Mayıs 2012 ile 13:07

    @banubingor

    Bazen rastlıyorum malatya pazarında ama en lezzetlisi özbekistandan gelen çekirdeksiz siyah üzümler oldu. Hatta oradan ekmek için fideleri geldi, tutarsa seneye deli gibi üretecekmiş babam.

    Yanıtla
  29. yasemin

    21 Mayıs 2012 ile 13:10

    Ahh her gün sayfayı açıp yinemi! dedim vee bu gün gözlerime inanamadım. Yepyeni bir tarif ellerine sağlık cenk.

    Yanıtla
  30. elif

    21 Mayıs 2012 ile 14:32

    Ayy yazınızın üçüncü paragrafı beni çok üzdü ama güzel olan her şey maalesef bu kadar yorucu olmak zorunda:( ama sonucun kusursuz olacağından hepimiz çok eminiz; tıpkı Saveur ödülleri sonucundan olduğumuz gibi.Son iki haftadır(içime doğmuş gibi) her gün sonucu açıklamanızı bekliyordum.Çok çok tebrik ediyorum, bu tarifi de en kısa zamanda deneyeceğim. Ellerinize, emeğinize sağlık, motivasyonunuzu yüksek tutmaya çalışın,gülümseyin 🙂

    Yanıtla
  31. Gülden Erten

    21 Mayıs 2012 ile 16:11

    Merhaba Cenk,

    bu kitap seni zihnen / bedenen çok yordu.. Bu belli, bir de bizler “nerede kaldı? hani nerde?” dedikçe eminim daha da kasıldın farkında olmayarak.. Güzelliği, estetiği sevdiğin için ve bence kusursuz birsey ortaya çıkartmayı hedef aldıgın için bu yazı da klimalar altında, inşallah sürmenaj olmadan geçireceksin 🙂

    Ben de ayıla bayıla tariflerini yapıp, altına aynı hızla yorumlarımı yazarken ara vermek zorunda kaldım, önceliklerim değişiverdi, karnımın burnuma çıkmasından mütevellit kitchenaid’imin gönlünü almak için ara sıra sohbet etmeyi deniyorum kendisiyle şimdilik o kadar 🙂

    katmer’i şahane esprili bir dille anlatmışsın, ve resmen gözümün önüne geldi okurken.. aynen dediğin gibi o şey asla 4 kişilik olamaz !! afiyet olsun 🙂

    Şu sıralar yapamasam da takipteyim, sen 1 numarasın, içini ferah tut.. akşamları yat yatağında huzurla uyu, çünkü her ne çıkartırsan ortaya çok büyük bir kitle bunu sevecek+beğenecek.. Ödüllere doymayan Cenk, kendine iyi bak, çok da tatlı+kahve tüketme onlar da yorar !

    Sevgiler,
    Gülden

    Yanıtla
  32. safiye serbest

    21 Mayıs 2012 ile 16:11

    Merhaba blogunuza çorba tarifi ararken rastladım harika yemek tarifleriniz var ödüllerinizide tebrik ederim .Çam fıstıklı pazı kavurmada ilk gördügüm tarif en kısa zamanda denicem ellerinize saglık çok güzel gözüküyo

    Yanıtla
  33. Eliza Bennet

    21 Mayıs 2012 ile 16:34

    Ben de kitabı heyecanla bekleyenlerdenim. Tabii bunda sizin ne kadar özenli iş çıkardığınızı blog’tan biliyor olmamın katkısı var. Hiç acele etmeyin, sizin içinize sindiği zaman en iyisi olacağına eminim.

    Tatlı ile pek arası olmayan biri olarak bu tarif güzel bir sürpriz oldu (evet tatlı yemeğe düşkünlüğüm yok ama fotoğraflar o kadar güzel ki buraya hemen hergün uğruyorum)

    Tarif için tekrar teşekkürler.

    Yanıtla
  34. EMEL PINAR

    21 Mayıs 2012 ile 17:33

    pazıyı bırak, tabağa bak..
    hemen, şimdi, bu akşam denemezsem çatlarım.
    Ellerine sağlık, moda hali ile yüreğine, emeğine sağlık:)

    Yanıtla
  35. zeynep

    21 Mayıs 2012 ile 20:37

    yanlış anlama kitap yazmandan şikayetçi olduğumdan değil,ama blogunu uzun zaman ıssız bırakmandan evet ondan şikayetçiyim.sorry 🙂

    Yanıtla
  36. Banu Bingör

    21 Mayıs 2012 ile 22:28

    ozgecon teşekkürler 🙂

    Yanıtla
  37. Ozlem's Turkish Table

    21 Mayıs 2012 ile 23:43

    Cenk,
    Gonulden cok tebrik ediyorum seni, bir Turk blogger olarak nasil gurur duydum Saveur odulunle an-la-ta-mam! 🙂

    Pazi olayi da sahane, please keep them coming!!
    Ozlem

    Yanıtla
  38. ceylan

    22 Mayıs 2012 ile 09:01

    Cenk Bey;
    Elinize sağlık. Yemek önce göze sonra damağa hitap etmeli lafından yola çıkarak diyebilirimki muhteşem bir görüntü. Deneyip tadına bakmakta bana düşüyor tabi:)
    kolay gelsin.

    Yanıtla
  39. Sema

    22 Mayıs 2012 ile 09:19

    Sofrada, Pazar’da yeşil olan herşeye taparım. Pazı kavurması üretimine başlanmadan önce hazırlanmış olan havuç-soğan- kırmızı biberlerin her birinin boyutunun aynı tornadan çıkmışcasına özenle doğranmış olması gözlerden kaçırılamayacak kadar önemli. Emeğiniz, özeniniz ürettiğiniz her ürünün her aşamasında göze çarpıyor. Bu denli şık bir sunum karşısında insan yemeğin soğuyor olmasına aldırmadan dakikalarca tabağı seyredebilir. Her zamanki samimi yazınız, detaylı paylaşımınız için teşekkürler.

    Yanıtla
  40. kadriye

    22 Mayıs 2012 ile 09:35

    tablo gibi, yazacak kelimede bulamıyorum. tabak harika, yemek şahane … enerjiniz eksik olmasın.

    Yanıtla
  41. pisi

    22 Mayıs 2012 ile 12:23

    Tarife bayıldım. En kısa sürede deneyeceğim. Ellerinize sağlık ve kolay gelsin diyorum. Yorumlardan birinde fıstıkların pahalı olmasından yakınan bir okur vardı. Eminönünde “Ticaret Üniversitesi”nin karşısındaki caddeden girince sağdaki “Kantarcılar Hanını” geçtiğinizde dar bir sokağın başında otopark göreceksiniz. Dar olmasına aldırmayıp arabaların arasından ilerleyince sol tarafta “Baharatçılar Hanı”nın kapısını göreceksiniz. Dükkanlar toptan satış yapmakla birlikte rica ettiğinizde isteklerinizi geri çevirmiyorlar. Dolma fıstığın kilosu diğer satış noktalarına göre 1/2 fiyatı gibi. Burayı keşfettiğimden beri dolma fıstık kullanırken elim titremiyor artık.

    Yanıtla
  42. Hayriye

    22 Mayıs 2012 ile 15:33

    Ben bunun çam fıstıksız halini hep yapıyorum, üzerine bazen iki yumurta kırıyorum, bazen kavrulmuş kıyma bazen de sarımsaklı yoğurt ile… Bu çam fıstıklı halini ilk misafir soframda hazırlayacağım, çok havalı, sevgiler…

    Yanıtla
  43. Mironay

    22 Mayıs 2012 ile 18:30

    Cenk bey,
    “Leylanin kahve dukkani” isimli blogerden anladigim kadariyle, bacaklarinizin agridigindan bahsetmissiniz. deneylerimden dolayi onermekte sakinca gormedim.at, kestanesini ilik suya rendeleyip dizlerinize kadar bekletin (bir kac kestaneyi) daha sonra mutlaka angora ya sarin. ben eski bir angora kazagin kollarini kestim, corap gibi giyiniyorum. haftada bir deneyin varis ve kronik agrilara cok iyi geliyor.acizane doktorumun onerisini paylasmak istedim.

    Yanıtla
  44. Elif'in defterinden (mndlna)

    22 Mayıs 2012 ile 21:31

    Ispanak yerine pazı sevenlerdeniz biz ailecek, ama klasik pazı tariflerinden bıkmaya başladığımız anda gelen muhteşem renkli bu tarif için teşekkürler 🙂

    Yanıtla
  45. Arlet

    22 Mayıs 2012 ile 22:21

    Kitabinizi sabirsizlikla bekliyoruz, bu kadar detayli/sahane/samimi yazilarin birlesmesinden ne cikablilr ki:)
    Eminim mi mukemmeli ariyorsunuz ve dogru zamanda cikacak kitabiniz
    Size bol sans ve zihin acikligi diliyoruz,biz sizi bekleriz merak etmeyin 🙂

    Yanıtla
  46. Arlet

    22 Mayıs 2012 ile 22:23

    Bu arada buyuk harflerle yazilan katmerle ilgili o haykirisa bayildimmmm :)))

    Yanıtla
  47. Cenk

    23 Mayıs 2012 ile 00:00

    Herkes – Tebrikleriniz için tek tek teşekkür ederim!

    Gülden Erten – Ne güzel bir haber! Tebrik ederim. Ve çok teşekkürler.

    pisi – Bilgiler için çok teşekkür ederim. İlk fırsatta uğrayacağım.

    Mironay – Tavsiye için teşekkürler!

    Yanıtla
  48. Yasemin İnal

    23 Mayıs 2012 ile 11:49

    Merhaba,sayfanızı gün içinde tatlı zamanı gibi takip ediyorum.Yemeğe, yemek fotoğrafına bakışım değişti. Günaydın daki katmer aslen Gaziantep’e ait bir lezzettir.Antepliler sabah kahvaltısı olarak tüketirler.Bir tanesi tek kişilik olup zaman zaman 2 yada 3 tüketenlere de şahit olunmuştur :))

    Yanıtla
  49. alev

    23 Mayıs 2012 ile 11:53

    Merhaba Cafefernando:)

    Başarıların ve işine gösterdiğin özen için öncelikle tebrik ederim. Yazın harika fotoğrafların mükemmel, 3. fotoğrafa bayıldım,bir karışım ancak bu kadar güzel fotoğraflanabilir.:)

    Ben butik pastacılık ile ilgileniyorum,aynı şekilde bir blogum var ,blog konsepti ve fotoğraflar konusunda örnek aldığım bir kişisin.

    Tebrikler.

    Yanıtla
  50. Filiz

    23 Mayıs 2012 ile 13:13

    Merhaba,
    Keyif aldığım blog’unuzu sık sık ziyaret ediyorum. Uzun zamandır yeni bir yazı paylaşmadığınızdan ne çıkacak diye merakla beklemeye başlamıştım. Pazı en sevdiğim sebzelerden biridir. Dolmalık fıstık helede kavrulmuşu tatlılar kadar salataya çok yakışır. Pek fazla yemek yapmasını bilmem açıkçası fakat bu hafta sonu A4’e döktürmüş olduğum tarifinizi deneyeceğim. Kitabınız eminim ki çift haneli baskı yapacaktır:) Ellerinize ve emeğinize sağlık.
    * Aldığınız Saveur dergi ödülü için tebrik ederim.
    Sevgiler
    Filiz

    Yanıtla
  51. Banu Bingör

    23 Mayıs 2012 ile 13:44

    Yasemin hanım, evet Katmer bir Antep tatlısı, ama sanıyorum ki “sokak” bazında en iyisi Günaydın’da yapılıyor :))) Bir de tabii Antep’te kısıtlı sayıda yerlerde -ki biri Aşina. Muhtemelen oradaki Sahan da iyi yapıyordur, denemedik orada. Ve fakat “fıstığı bas, nasılsa yerler” mantığıyla servis veren çok yer var. Bilhassa İstanbul’da Günaydın’da tadanlar için Antep’te katmer çok maceralı bir yiyecek olacaktır 🙂

    Yanıtla
  52. lila

    23 Mayıs 2012 ile 20:37

    Aldığınız ödül için tebrik ediyorum. Aslında hiçbir takipçiniz için bu sürpriz değildi. Sonuna kadar hak ettiniz.
    Bu yıl ilk kez bahçeye pazı tohumu ektim. Yavaş yavaş çıkmaya başladılar. Biraz büyür büyümez inanın bu tarifi mutlaka yapacağım. Tarif için teşekkürler.

    Yanıtla
  53. şirin

    23 Mayıs 2012 ile 23:47

    Bu aralar dondurma tariflerine takmış durumdayım.Sürekli dondurma yapmaktan kendimi alamıyorum yalnız küçük bir sorunum var.Ben alkol kullanmadığım için vanilya özütü kullanamıyorum.acaba alkolsüz vanilya özütü yapma şansım varmı..çok araştırdım netten ama bulamadım kesin senin bir fikrin vardır diye danışmak istedim.senin vanilin ile ilgili düşünceleri öğrendikten sonra vanilin almıyorum artık.tariflerinin vanilya özütü geçiyor..umarım alkolsüz ile ilgili bir fikrin vardır..sevgilerle

    Yanıtla
  54. Cenk

    24 Mayıs 2012 ile 00:11

    Filiz – Güzel dileğiniz için çok teşekkürler.

    Yasemin, Banu – Bu arada, geçen ay Şemsa Denizsel çok detaylı bir katmer raporu yayınladı. Meraklıları mutlaka okumalı.

    lila – Kendi yetiştirdiğiniz pazılarla hazırlamak kim bilir ne keyifli olur. Şimdiden afiyet olsun.

    şirin – Alkolsüz vanilya özütü maalesef yapılamıyor. Ne duydum ne gördüm. Onun yerine vanilyalı şeker yapıp tariflerde onu kullanabilirsiniz.

    Yanıtla
  55. necli

    24 Mayıs 2012 ile 13:52

    Bir ot yemeği ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

    Yanıtla
  56. seda

    24 Mayıs 2012 ile 14:11

    ee hani katmer? buraya konmayı hakediyordur eminim!

    Yanıtla
  57. Muazzez

    24 Mayıs 2012 ile 15:45

    Cenk Bey ellerinize sağlık nefis görünüyor.
    Ayrıca servis tabağı ve kaşığa da bayıldım. Ben de istiyorum. Kitap için de kolaylıklar diliyorum.

    Yanıtla
  58. Banu Bingör

    24 Mayıs 2012 ile 17:33

    “LEzzeti döküntü yerde aramak” :)))) Çok güldüm. Şemsa hanım doğru bir özeleştiri yapmış; İstanbul’dan bakınca bize “özenti” gelen mekanlar, aslında o şehir ölçeğinde “özenli”. Hatta belki İstanbul’da “çok daha özenti” mekanlar vardır, onlara kıyasla 🙂

    Yanıtla
  59. Perla

    25 Mayıs 2012 ile 00:09

    Cenk merhaba yazılarını tariflerini takip ediyorum herşey çok başarılı tebrikler.Bende yemek yapmayı çok seviyorum özellikle ot yemeklerini. KATMER deyince inanılmaz canım çekti özellikle Alaçatıda kendi topladığım karışık otlardan yaptığım inanılmaz lezzetli oluyor.Kesin bu hafta yapıcam.Arzu edersen sanada tarif gönderebilirim.kolay gelsin.

    Yanıtla
  60. şule

    28 Mayıs 2012 ile 16:16

    Tarifini işlerin yoğunluğundan ancak bu hafta uygulayabildim. Sonuç çok güzel oldu yaz sofralarımın liste başı olacak. Eline sağlık teşekkürler.

    Yanıtla
  61. Zbusra

    29 Mayıs 2012 ile 20:19

    Yazinin restoranda gecen kisiminda tek kelimeyle dejavu yasadim tatli sevmeyen bi ailede tatli sever olmann zorluklari:)) tarif harika gozukuyor ellerinize saglik!

    Yanıtla
  62. Ayse Gul

    31 Mayıs 2012 ile 12:30

    Ellerinize saglik cok guzel gorunuyor. Kullandiginiz tabaga da bayildim. Bunun gibi tabak, kase vs. alinabilecek yerler tavsiye edebilir misiniz?

    Yanıtla
    • Cenk

      31 Mayıs 2012 ile 14:42

      Ayse Gul – Teşekkürler. Yazılarda kullandığım tabakların çoğu seyahatlerimde topladıklarım, arkadaşlarımdan aldıklarım ve eBay’de açık arttırmada satın aldıklarım. Çukurcuma ve Kadiköy’deki eskicileri/antika dükkanlarını tavsiye ederim.

      Yanıtla
  63. sermin bilgin

    31 Mayıs 2012 ile 23:31

    Merhaba bloğunuzu geçen hafta keşfettiğimden beri ayrılamadım. Ancak en çok dikkatimi çeken kitabınız için bu kadar çabalarken sizi bizler için siz yapan bloğunuzu, ihmal ettiğiniz ve bizleri hergün aynı sayfayla başbaşa bırakmışlığınızın kırgınlığı.Sizi üzmek istemem ama sizi bulduktan sonra diğer yemek siteleri bana o kadar yavan geldiki, bunları bilin ve bloğunuza daha çok vakit ayırın istedim.

    Yanıtla
  64. Basak

    02 Haziran 2012 ile 23:19

    Bu kadar imali bakis altinda bir de katmerin resmini cekseydin n’olurdu acaba? Nyeseki flickr var, senden duyduklarimla olusturdugum ‘denenmeli’ listesine ekledim.

    Bu zorlu surec bitim, kitabi eline (elimize) aldigimizda hersey geride kalacak, biz buradayiz sekerim, sen calismaya devam et lutfen 🙂

    Yanıtla
  65. asu

    04 Haziran 2012 ile 15:40

    çok güzel olmuş, benim de sık yaptığım bir yemek. elinize sağlık. fakat servis tabağına yakışmamış. başka bir tabakta çok daha güzel durabilirdi.

    Yanıtla
  66. Banu Bingör

    05 Haziran 2012 ile 17:03

    Sevgili Sermin Bilgin,
    Altı senelik Cafe Fernando içeriğini sanıyorum ki “geçen haftadan” bu yana denemiş ve bitirmiş olamazsınız. 🙂
    Uzun senelerdir Cenk Sönmezsoy’u takip eden geniş bir kitle, o harika olacağına emin olduğumuz kitap için beklemek konusunda gönüllüyüzdür diye düşünüyorum.
    Evet Cenk Sönmezsoy Cafe Fernando ile “büyümüştür”… Ancak suya yazı yazmak gibi olan blog bir yana, Sönmezsoy’un kalıcı eseri olacak kitap bir yana…
    Bence “kırgınlık” gibi hassas duyguları geriye atmak, bu süreçte yazara destek olabilmek açısından daha işe yarar bir seçim olacaktır.
    Pek çoğumuzun oyumuzu bu yönde kullanmış oluşu gibi… 🙂
    İçtenlikle…

    Yanıtla
  67. Nuray Polat

    07 Haziran 2012 ile 14:00

    Cenk iki defa yaptım, süper bir lezzet bu. İçindeki fıstıklara denk gelince tam bir lezzet patlaması yaşanıyor sanki :)) Teşekkürler.

    Yanıtla
  68. zarpandit

    08 Haziran 2012 ile 22:53

    yapacağım diye sayıkladığım tarif!
    not: çam fıstıklarını pestoyla karıştırıp patates salatasına kullanmak diye bişi var ki insanı cennete götürüyor 🙂 saygılar 🙂

    Yanıtla
    • Cenk

      09 Haziran 2012 ile 14:07

      zarpandit – O da şahane! Pesto mevsimi geldi. Dediğini ben de yapacağım.

      Yanıtla
  69. Banu Bingör

    09 Haziran 2012 ile 15:44

    Pesto dediğin, az zeytinyağ ve sarımsak sürtülüp kızartılmış ekmek üzerine sürülmek suretiyle bile yense, şahanenin fevkindedir 😀

    Yanıtla
  70. Sinem Arslan

    09 Haziran 2012 ile 17:21

    Cenk Bey, öncelikle ellerinize sağlık. Kısa zamanda deneyeceğim, pazıdan hiç hoşlanmam ama bu yemek harika görünüyor. sebzeleri çok muntazam doğramışsınız, hayran kaldım 🙂 belki burası yeri değildir ama yazacak yeri bulamadım. Sitede truffle tarifi aradım ama bulamadım, keşke bir de şöyle çikolatalı truffle tarifi verseniz de bayram etsek. Teşekkürler şimdiden 🙂

    Yanıtla
    • Cenk

      10 Haziran 2012 ile 16:06

      Sinem Arslan – Teşekkürler. Şimdiden afiyet olsun. Yakın zamanda truffle tarifi planlamıyorum blog için ama kitapta mutlaka bir tane olacak.

      Yanıtla
  71. ali

    12 Haziran 2012 ile 23:45

    Tüm tarifleriniz ve bütün çabalarınız, çalışmalarınız, emekleriniz ve hayalleriniz için TEBRİKLER elde ettiğiniz ve etmek istediğiniz her şeyi hak ettiğinizi düşünüyorum.Başarılarınız daim olsun.

    Yanıtla
  72. aymet

    14 Haziran 2012 ile 12:02

    *uluslar arası, temsil başarınız için, tebrikler.
    *yemekosfer harika!
    *bundan böyle somon şişe baharat ilave edeceğim.

    Yanıtla
  73. burcin

    18 Haziran 2012 ile 02:25

    merhaba cenk bey çok merakla beklediğim kitabınız çıktı mı?
    sitenizde bir macaron tarifi eksik :)) yada benmi göremedim?

    Yanıtla
    • Cenk

      19 Haziran 2012 ile 17:55

      burcin – Henüz çıkmadı. Makaron tariflerini kitaba saklıyorum.

      Yanıtla
  74. sare

    19 Haziran 2012 ile 16:13

    Sevgili Cenk, merhaba. Lütfen, kendinizi hiç germeyin, sonunda muhteşem bir kitap çıkacak. Acelemiz yok, bekleriz siz bu sayfalarınızı- bizi ihmal etmeyin:))( ne kadar bencilce)
    Ödül sizindi nasılsa, tebrik ederim. Çok mutlu oldum.
    Çam fıstığını bir çok şeye yakıştırıyorum. Geçenlerde tahin soslu balık yapmıştım (bir Lübnan yemeği). Sosun içinde çam fıstığı da vardı, çok yakıştı.
    Fotoğrafıyla birlikte pazı kavurması muhteşem görünüyor, ellerinize sağlık.
    Anne-Babanızı ne kadar güzel anlatmışsınız, bayıldım. Sayı ve sevgilerimi iletirseniz sevinirim.
    Kolaylıklar dilerim, sevgiler.

    Yanıtla
  75. binnur

    21 Haziran 2012 ile 16:30

    Hemen hergün muhakkak birkez siteye tıklıyorum ve bugün ne var diye bakıyorum.Bir gün yine tıkladım ve bu fotoğrafı görür görmez, buzdolabında kaç gündür duran pazı,kırmızı biber ve havuç, lohusa şerbetinden kalan fıstıkla hemen tarifi uyguladım. Sonuç:
    mükemmel bir görünüş,çabucak olan, bol övgü alan bir yemek.
    teşekkür ederim.

    Yanıtla
  76. Sema

    22 Haziran 2012 ile 10:24

    Sevgili Cenk,

    Bizleri bu kadar unutmuş olman umarım çıkarmayı planladığın kitabın ile ilgilidir…hem tarifler hemde kitap için HADİ AMAAAAA…….AAAAAA,hergün sayfaya bak-çık,bak-çık…motivasyonsuz kaldım,olmaz ki…:))

    Sevgiler…

    Yanıtla
    • Cenk

      22 Haziran 2012 ile 12:39

      Sema – Geceli gündüzlü kitap için çalışıyorum. Arada blog için çalışmalar da oluyor ama henüz içime sinen bir şey çıkmadı. Gelecek hafta ortasına yetiştirmeye çalışacağım.

      Yanıtla
  77. zeynep bayram

    23 Haziran 2012 ile 23:52

    Bu unutkanlıklar yorgunluktandır,kendini çok hırpalama:)ayrıca ödüller için tebrikler hiç şaşırmadım kazandıklarına…..ailendeki hanımlar çok zarif anladığım kadarıyla,yoksa katmere kim dayanır:)

    Yanıtla
  78. Nur...

    27 Haziran 2012 ile 15:30

    Bu ara verme çok olmadı mı Cenk Bey? Nerelerdesiniz…

    Yanıtla
  79. mz

    28 Haziran 2012 ile 00:13

    Cenk,
    Gidip gelip bakiyorum. Yeni bir sey goremeyince seviniyorum. Insallah tatildedir diye dusunuyorum. Eger henuz gitmemissen de umarim yakinda gidersin. Yeni tarifler olmadan ac kalmaz kimse.

    Yanıtla
    • Cenk

      29 Haziran 2012 ile 15:16

      mz – Tatilde değilim. İçimden tatilde olmak da geçmiyor. Varsa yoksa kitap. Bloga çok ara verdiğimin farkındayım. Yakında bir yazı geliyor.

      Yanıtla
  80. seher

    29 Haziran 2012 ile 16:34

    Sessiz sesiz takip etmekten vazgeçip terapistime en azından teşekkür etmem gerektiğini düşündüm.Zor ve tatsız günler geçiriyorum masa başında kalabalık bir büroda çalışmak ayrı bir işkence.Ama sen varsın tarifler yazdıkların paylaştıkların ruhuma iyi geliyor.Tarifleri okumak, pişirdiğin eserlerin ( ki inan nasıl ifade edeceğimi dakikalarca düşündüm çok basit eser kelimesi ama elden gelen bu 🙂 ) fotoğraflarına bakmak ,o muhteşem şeyleri pişirmeye çalışmak beni iyileştiriyor ,nefes almamı sağlıyor. İŞİN ÖZÜ; CENK BEY TEŞEKKÜR EDERİM PAYLAŞTIĞINIZ ÖĞRETTİĞİNİZ HER ŞEY İÇİN NE KADAR İYİ GELİYOR ANLATAMAM TEŞEKKÜRLER …

    Yanıtla
  81. ece erisev

    12 Eylül 2012 ile 14:38

    şu an gördüm.. harika görünüyor.. hemen yapıyorum 🙂

    Yanıtla
  82. bulutrenginde

    06 Aralık 2012 ile 14:41

    bizim ailede pazı ile ilgili yemekler pek pişirilmezdi, o yüzden tadının nasıl olduğunu da bilmem. Fotoğrafları görünce nasıl bir tadı olacağını bilmediğim halde mutlaka denemeliyim dedim. tesadüf o haftaki İpek Hanım Çiftliği tavsiye listesinde pazı da vardı, siparişim gelir gelmez pazıları çıkartıp hemen yemeği yaptım. Çok başarılı bir lezzet karışımı oldu gerçekten. Ot sevmeyen eşime bile yedirebildim. Teşekkürler

    Yanıtla
  83. Gökşen

    02 Temmuz 2013 ile 16:51

    Doğru malzeme ve oranlarını bulmak için sen defalarca deneyip o kadar efor sarfederken, benim gibi tarifleri değiştirip uygulayan kesim eminim bu blogun sevilen sayılan takipçilerinden olamayacaktır. Ama ne yapayım… Havucun mevsimi olmadığı için kullanmadım. Nar ekşisi çok kaynatıldığı için trans yağ içerdiğinden kullanmadım. Fıstıkları 50 gram değil 25 gram kullandım ( bu kısım sadece cimriliğimden. Ama 25 gram fıstık 9 lira olur mu yaa ).
    Pazının kekremsi tadından hiç hazzetmememe rağmen, senin referansınla tarife tabii ki bir şans verdim ve gayet damak tadı okşayan bir denenmiş reçetem daha oldu sayende. Gayet güzeldi, teşekkürler…

    Yanıtla
    • Cenk

      02 Temmuz 2013 ile 17:15

      Gökşen – Afiyet olsun. Sadece nar ekşisindeki trans yağa takıldım. Yanlış bir bilgi. Blogda ev yapımı nar ekşisi tarifi var. Marketlerde katkısız olanları da görüyorum, bilginize.

      Yanıtla
  84. Ece

    27 Ekim 2014 ile 17:00

    En bayıldığım tariflerden biri! Ailece pişmiş havuç sevmediğimizden, onu çıkartıyoruz, yerine nar ekliyoruz. Bir de pazıları körpecik bulamadığımda kaynar suda 2-3 dakika bekletip acı kokusunu alıyorum, hemen sonrasında buzlu ya da soğuk suya tutuyorum. Fıstık yoksa ceviz de fena olmuyor. Yalnız bu hafta sonu pazı diye tarifi, ıspanakla yapmam ne derece acemi bir mutfak kedisi olduğumu gözler önüne sermeyeydi iyiydi 🙂

    Yanıtla
  85. Filiz Altun

    11 Mart 2015 ile 19:54

    Denediğim 6. Tarif ve yine bingo Cenk

    Yanıtla
  86. sezin

    14 Nisan 2016 ile 13:41

    Taa 2012’de yazilmis yaziya yorum bırakıyorum ya hadi hayırlısı, blogunuzu öven çok uzun yazılar yazmak işten bile değil ama lafi kısa tutmaya GAYRET EDECEĞİM ! Bir ay oldu daha blogunuzu keşfedeli, her firsatta bakar oldum, açığı kapatmaya çalışıyorum sanki! Yukarda yazmışsınız ya seneler içinde heyecanınızı kaybetmeden yazmak zor diye, tüm kalbimle diliyorum heyecanınız hiç kaybolmasın, Saveur dergisinin “TARIHIN EN UZUN SOLUKLU YEMEK BLOGU” ödülü sizin olsun! (Yok mu öyle bi kategori?! Tamam iste sizin yüzünüzden böyle bi kategori açmak zorunda kalsinlar!)Lafi bu kadar kısa tutabildim ancak! Bi de soru sormak istiyorum, (pazı tarifinin altında ne alaka olacak ama) Valrhona ürünlerini temin için verdiğiniz isim ve numara hala geçerli mi? Ellerinize ve yüreginize sağlık diliyorum ve bitiriyorum!

    Yanıtla
    • Cenk

      20 Mayıs 2016 ile 15:28

      sezin – Bu yorumunuzu şimdi gördüm. Bir sonraki yorumunuzun altında cevabımı bulabilirsiniz.

      Yanıtla
  87. Serdar Ekser

    16 Mart 2021 ile 20:28

    Elinize emeğinize sağlık, çok beğendim,

    Yanıtla

Önemli:Bloguma bıraktığınız yorum, tarafımdan onaylandıktan sonra yayımlanacaktır. Yorum bıraktığınız yazı ne kadar eski olursa olsun, yorumunuzu gözden kaçırmam mümkün değildir. Yorumunuz soru içeriyorsa; yanıt verebilmek için yazıyı incelemem gerekebileceği için yayımlanması biraz gecikebilir. Sorunuzu sormadan önce lütfen aynı veya benzer bir sorunun daha önce sorulup sormadığını önceki yorumları tarayarak emin olunuz.

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Birincil kenar çubuğu

17. BASKI (Mundi 4. BASKI)

Cafe Fernando - Bir pasta yaptım, yanağını dayar uyursun

Amazon // Can Yayınları // Kitapyurdu // diğer
The Artful Baker

Amazon US
Kindle // Apple Books // Google Play
Amazon UK // Amazon CA // Amazon AU

SOSYAL MEDYA

Instagram // YouTube // RSS
Facebook // Twitter // Pinterest

EKİPMAN

KÜTÜPHANEM

Footer

Best of Cafe Fernando

Nar Reçeli

Fındıklı Kurabiye

Elmalı Kek Tarifi

Kakaolu Puding

Limonlu Çörek

Kırmızı Erikli Tart

COPYRIGHT © 2025 · Cenk Sönmezsoy