Önce güzel haber… Dün gece yatmadan hemen önce haberi aldım; Saveur ödülü Cafe Fernando’nun! Çok istiyordum, oldu. Sayenizde.
Bu kadar çok istemiş olmamın sebebi de ödül almış olmak değil, bu ödülün aklımdaki bazı konularda yazmak istediğim yazıları yurtdışındaki dergi ve gazetelere pazarlamaya çalışırken bana ne kadar yardımcı olacağını bilmemdi. Saveur gibi dergilerde çalışan editörlerin e-posta kutularının ne kadar dolu olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Gönderdiğiniz e-postanın açılıp okunması ve ardından değerlendirmeye alınması ihtimali çok düşük. Ama tabii ki ödül verdikleri bir blogdan gelen e-postanın o yığın arasından sıyrılma şansı daha büyük. Tam da “Ben artık bir blog yazarı oldum!” demişken böyle bir kapının açılmasına destek olduğunuz için hepinize tek tek teşekkür ederim. Tüm kategorilerde kazananların listesi burada.
Bunu kutlamak lazım değil mi? Çok uzun bir süre önce hediye olarak aldığım, temizlik yaparken Binnaz’ın eli çarpar da kırar diye mutfaktaki dolaplardan birinin en ücra köşesine tıkıp sonradan unuttuğum, geçenlerde dolapları boşalttığımda da son kullanma tarihinin çoktan geçtiğini fark edip alelacele bir tarifte kullandığım “fıstık kreması” kavanozu sonunda açıldı.







