• Skip to primary navigation
  • Skip to content
  • Skip to primary sidebar
  • Skip to footer

Cafe Fernando

Header Right

Main navigation

  • HAKKIMDA
  • YEMEK KİTABIM
  • ÖLÇÜLER
  • ARŞİV
  • PORTFOLYO
  • ENGLISH
beouf bourguignon

Julia Child: Komik, titrek sesli, dağ gibi bir kadın

Yıl 1948. 2. Dünya Savaşı sırasında, Amerika’nın Sri Lanka’daki istihbarat üssünde tanıştığı kocasıyla kendini bir anda Paris’te buluyor. O yıllarda Martha Stewart daha New Jersey yaylalarında uçurtma uçuruyor.

Hayatında hiç yemek yapmamış olan 36 yaşındaki bu kadın, sadece kocasını doyurmak amacıyla, dünyanın en önemli yemek okulu Le Cordon Bleu’ye başvuruyor. Ev kadınları için üstünkörü hazırlanmış olan kursa kaydolmayı reddedip, daha zorlu bir programda yer alabilmek için, okulun bodrum katındaki askerlerin eğitildiği sınıfa yazılıyor. 1.88 metre boyuyla hayatında ilk defa göze batmıyor.

Hollandaise ve Bearnaise sosları arasındaki farkı bilmemenin ayıp olduğu bir ülkede inat ediyor ve diplomasını alıyor. İlk kitabını yazması mükemmeliyetçiliği yüzünden 10 senesini alıyor. 785 sayfayı bulan bu ansiklopediyi önce hiçbir yayınevi kabul etmiyor. Ancak, bir yumurta tarifini geliştirirken bile bir orduya yetecek kadar yumurta harcanmış olan bu cevheri sonunda birileri keşfediyor ve işte o kitap bugün 40. yılını kutluyor. Kitabını takiben televizyonlarda bilinen ilk yemek programını hazırlayıp, o güne kadar karınlarını donmuş gıdalar ve tatsız güveçlerle doyurmuş Amerikan halkının gözlerini daha lezzetli bir dünyaya açıyor.

Bu şarap düşkünü, enerji dolu, komik, sabit fikirli, kalın titrek sesli, dağ gibi kadının adı Julia Child ve ben onu çok seviyorum.

Fransa’da yaşadığı yılların anlatıldığı kitap için verdiği röportajda, 90 yaşında olmasına rağmen, 50 küsür sene önce Paris’e adım attığı gün yediği ilk yemeği en ince detayına kadar hatırlayan bir kadın.

Julia Child’ı bu kadar sevmemin sebebi sadece bu inanılmaz hafızası değil. Beni en çok etkileyen özellikleri inatçılığı, bilgiyi cömertçe paylaşması, yanlış yaptığında asla özür dilememesi ve ağzından düşürmediği “Ben yapabiliyorsam, siz de yapabilirsiniz.” cümlesi.

Onun hayatını ve bana bulaştırdığı yemek sevgisini 4000 vuruşa sığdırabilmem mümkün değil. Ama en azından “The French Chef” adlı televizyon programının ilk bölümünde büyük bir heyecanla anlattığı Beouf Bourguignon (böf burgunyon) tarifini sizinle paylaşabilirim.

Tarif zahmetli görünse de unutmayın, yarın Pazar. Havalar da soğuk. Alışverişinizi bugünden yapın, yarın da koyun tencereyi fırına, siz gazetenizi okurken bu soğuklarda ilaç gibi gelecek bu yemek de pişsin dursun bir kenarda. Şimdiden afiyet olsun.

NOT (04/09/2009) : Biliyorum, yarın Pazar değil. Havalar çok soğuk da değil. Ama yukarıdakiler de yazım hataları değil.

İşin aslı, bu yazıyı yazalı neredeyse 2 sene oldu. Her şey Nur Çintay’ın Radikal’deki köşesinden duyurduğu iş ilanıyla başladı. Aynen şöyle diyordu: “Bu bir ilandır. Radikal Cumartesi’de beraber çalışacağımız, hayır arkadaşlar filan değil, resmen köleler arıyoruz.”

Elbette ki okur okumaz başvurdum.

Birincisi, benden daha iyi köle bulunmaz. Eğer yapacağım işi seviyorsam sırtımı sıvazlamanıza, çok paralar vermenize ya da en ufağından bir takdire bile ihtiyacım yoktur. Kötü davranabilir, hatta ne kadar iyi iş çıkartırsam çıkartayım bir güzel sözü bile çok görebilirsiniz. Artık ufaklığımda yaşadığım bir travma mı beni böyle umursamaz yaptı yoksa delilerle çalışa çalışa mı vurdumduymaz oldum, orasını bilemiyorum.

İkincisi, her ne kadar artık internet ile basılı bir gazeteden insanlara seslenmenin arasındaki fark giderek azalsa da, yazdıklarımı ve çektiğim fotoğrafları ellerimle dokunduğum bir kağıt üzerinde görmek bana hala büyülü bir olay gibi geliyor.

Üçüncüsü, ben çok sıkı bir Perihan Mağden hayranıyım. Zaten bu iş ilanını görünce de aklıma ilk gelen neler yazsam, nasıl fotoğraflasam değil, “Acaba bana ayıracakları sayfa Perihan Mağden’e yakın olur mu?”, “Olmasa bile sayfayı çevirince yazılarımız öpüşür mü?” gibi arkadaşlarımın Nur Hanım’a sormamam gerektiğini sıkı sıkı tembih ettikleri sorulardı.

Dördüncüsü, ben bir Radikal hayranıyım. Sanırım ülkemizde yemekle alakalı olan sayfalarına “margarin” ve “vanilin” kelimeleri bulaşmamış tek gazete… Yani, en azından ben kölelik başvurumu yaptığımda öyleydi. Emin olmak için cümle biter bitmez arşivlerini taradım da…  Margarinli bir tarif çıktı karşıma. En azından sadece bir adet tarifin araya karışmış olması bile sevindirici. Bu size bir gazeteyi sevmek için ölçü gibi gelmeyebilir, ama benim için büyük önem taşıyor.

beouf bourguignon

Uzun lafın kısası, bu iş ilanı için uygun bir aday olduğuma kanaat getirip başvurdum. Nur Hanım da aynı şeyi düşünmüş olacak ki tamam dedi. Sonra her köleyi olduğu gibi beni de bir telaş aldı. İlk yazı hangi konuda olmalıydı? Yapılacak binlerce şey arasından hangisi ilk olmayı hak ediyordu?

Hadi hak etti, mevsimi miydi? Havaların buz gibi olduğu günlerdi ve dolayısıyla benim aklımda hep uzun süre pişmiş et yemekleri vardı. Bir yandan da bana yemek konusunda ilham vermiş olan birinden de bahsetmek istiyordum. Dolayısıyla Julia Child ve efsaneleşmiş Boeuf Bourguignon tarifi biçilmiş kaftandı.

Julia Child

Tarifle ilgili denemeleri kısa zamanda bitirdim. Servis yapılacak tabak zaten belliydi: Anneannemden kalma, çok eski, bir yanı çatlak, siyah beyaz bir servis tabağı. Sanki Julia Child’ın programlarından zamanımıza ışınlanmış gibi… Şimdi bakınca niye bu kadar steril bir fotoğraf çekmişim ki, hiç iştah açıcı değil, etler de kupkuru görünüyor diyorum ama zamanında saatlerce uğraşmıştım. Saatlerce uğraşıldığını çaktırmamayı becerememişim.

Tabii o aşamaya gelene kadar Nur Hanım’la fikir alışverişinde bulunduk, Julia Child fikrine sıcak baktı, dört bin vuruşluk yer ayırdı…

Derken Radikal’in tabloid projesinin rafa kalktığı haberi geldi.

Ben önce kendi kendime dedim ki bunlar tam köle arıyor, dolayısıyla bu da bir sabır testi, sus otur, kim bu zulme en çok dayanırsa işi ona verecekler. Bir de üstüne üstlük Nur Hanım çok ince bir email yazmış, teşekkür etmiş. Alışık değilim, iyice şüphelendim.

Haftalar geçti, havalar ısındı, o sırada araya bir de Radikal röportajı girdi. Ama yazı için hala ses yok. Röportajın ardından bir kutu Korova Kurabiyesi hazırladım, paketledim, teşekkür etmek için gönderdim… Bu arada ben hala “Cenk, tamam, bunlar şakaydı, tabloidi çıkartıyoruz. Vay be, ne sabır varmış sende de, şimdi gerçekten hak ettin” demelerini bekliyorum. Ama öyle olmadı. Tabloid gerçekten de rafa kalkmış.

Zaten bir kutu Korova Kurabiyesi de Nur Hanım’ı ikna edemediyse başka hiçbir şey ikna edemez deyip aklımda bu işe son noktayı koydum.

Dün fotoğraf arşivimi düzenlerken de bu fotoğrafa denk gelince, bir gün bile daha beklemek istemedim.

Zaten havalar da yavaştan soğumaya başladı. Afiyet olsun.

Boeuf Bourguignon

4 kişilik

Tarif Julia Child’ın “Mastering the Art of French Cooking, Volume One (1)” adlı kitabından uyarlanmıştır.

Malzemeler

  • 1 kilo yağsız iri dana kuşbaşı
  • 150 gram füme dana döş (bacon)
  • 3 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 adet havuç
  • 2 çorba kaşığı un
  • 3.5 su bardağı et suyu
  • 2 su bardağı kırmızı şarap (tercihen Pinot Noir)
  • 1 çorba kaşığı domates salçası
  • Üçer dal taze kekik, adaçayı ve biberiye
  • 2 adet defne yaprağı
  • 3 diş sarımsak
  • 350 gram arpacık soğan
  • 350 gram mantar
  • 2 çorba kaşığı tereyağı
  • tuz ve karabiber

Yapılışı

  1. Fırınınızı önceden 225 derecede ısıtın.
  2. Büyük boy bir tencerede (tercihen fırına girebilen içi emaye kaplı dökme demir) iri küpler halinde doğradığınız füme dana döş parçalarını, 3 çorba kaşığı zeytinyağı ekleyerek, kahverengileşene kadar yaklaşık on dakika boyunca orta ateşte kızartın. Döş parçalarını ayrı bir tabağa alın.
  3. Tencereye bıraktığı yağda kağıt havluyla iyice kuruladığınız kuşbaşı et parçalarını üç ayrı seferde, her seferde yaklaşık yedi dakika boyunca, her tarafı kahverengileşene kadar soteleyin. Etleri ayrı bir kaba alın.
  4. Tenceredeki yağda irice doğradığınız kuru soğan ve havucu kavurun. Kuşbaşı et ve dana döş parçalarını ekleyin, üzerine birer çay kaşığı tuz ve karabiber ve 2 çorba kaşığı unu serpip karıştırın. Tencereyi üstü açık olarak fırına verip dört dakika pişirin. Fırından alıp karıştırın ve dört dakika daha fırında bekletin.
  5. Fırını 170 dereceye getirin. Tencereyi fırından çıkartıp orta ateşteki ocağın üzerine alın. 2 su bardağı kırmızı şarabı, 3 su bardağı et suyu, birbirine fırın ipiyle bağladığınız otları, ezilmiş sarımsakları ve salçayı ekleyip kaynama noktasına getirin. Kapağını kapatıp tencereyi fırının alt katına yerleştirin ve iki buçuk saat boyunca pişirmeye bırakın.
  6. Ufak bir tencerede arpacık soğanları üç dakika haşlayıp soğuk sudan geçirin ve soyun. Kök kısmına bıçağın ucuyla kesişen iki ufak çizik atın ve geniş bir tavada bir çorba kaşığı tereyağıyla beş dakika soteleyin. Soğanları ayrı bir kaba alıp aynı tavada 1 çorba kaşığı tereyağıyla mantarları bütün olarak suyunu bırakıp çekene kadar soteleyin. Tavaya soğanları ekleyip üzerine yarım bardak et suyu dökün. Orta ateşte soğanlarla mantarlar et suyunu çekip karamelize olana kadar yaklaşık yirmi dakika pişmeye bırakın.
  7. Etleriniz piştikten sonra, orta boy bir kabın üzerine oturttuğunuz süzgece tencerenin içindekileri dökün. Süzgecin içindeki kuşbaşı et parçalarını ve havuçları servis tabağınıza alın. Yemeğin süzülmüş suyunun yüzeyine çıkan yağı kaşık yardımıyla alıp geri kalan kısmını etlerin üzerine gezdirin. Mantarları ve arpacık soğanları ekleyip servis yapın.
  8. Yanında bol tuzlu suda haşlanmış Pappardelle makarna veya pirinç pilavı tavsiye ederim. Fırına girebilecek bir tencereniz yoksa derin bir güveç kabı da kullanabilirsiniz. Afiyet olsun.

04 Eylül 2009 · 124 Yorum Kategori: Best of Cafe Fernando, Et Yemekleri Etiket: boeuf bourguignon, Julia Child, mastering the art of french cooking, radikal

« Bodrum
Domates Çorbası »

Reader Interactions

124 YORUM

  1. cemre

    04 Eylül 2009 at 11:45

    kızma ama bence hayırlısı olmuş gittikçe bizden uzaklaştırıyolar seni:) julia child ın yanlış yaptığında özür dilememesi de seni nasıl etkiler anlamadım ?!

    Cevapla
    • Cenk

      04 Eylül 2009 at 11:59

      cemre – Yanlış yaptığında özür dilememesi derken yemek programı sunarken yaptığı ufak tefek kazalardan bahsediyorum. Julia’nın ilk başlardaki yemek programları montajlı değil, o anda ne yapıyorsa o. Bazen bir şey yere düşüyor, bazen sosu karıştırırken üstü başı batıyor. Bu tip olaylarda bile işi şakaya vurması (seyirciden binbir kere özür dilemek yerine) benim çok hoşuma gidiyor. Sanırım daha doğru bir söylem gereksiz yere kibarlık yapmaması olabilir. Ve haklısın, böyle haftalık bir köşe olsaydı bloguma vakit ayırabilir miydim emin değilim 🙂

      Cevapla
  2. ylz

    04 Eylül 2009 at 12:06

    nasıl bir hışımla okuduysam yazıyı hemen başa dönümp tekrarladım. herşeyde bir hayır vardır bence.
    julia child hayatı ve tarfileri beni de çok etkilemiştir julia efsane gibi… sevgiler

    Cevapla
  3. ceren

    04 Eylül 2009 at 12:29

    cenk ben kendisini tanımıyorum ilk defa senden duydum ama besbelli işin erbaplarından. beni kocasına yemek yapabilmek uğruna başladığı ve mükemmelliyetçiliği uğruna en zor seviyede erkeklerin içinde olmayı göze alması etkiledi. ne kadar zamanda başarı elde ettiği değil o kadar zamanda mutfakta ne kadar güzel anlar yaşadığı daha önemli. kendisinin elleri kocasının midesini doldururken yorulmamıştır eminim hiç. çok sevgi dolu… ha tabi sen ve senin şu değişik ince fikirlerin. yahu şaşırıyorum sana o tabağa koyup fotoğraflaman çok hoş gerçekten o günlerden fırlayıp gelmiş gibi. düşünemezdim. çok yaratıcısın. başarılar

    Cevapla
  4. Narsu

    04 Eylül 2009 at 12:30

    Selam,
    Julia Child gibi acaba senın mutfagında boyle mı sankı mutfak degıl tamırhane gıbı duruyor, cok eglencelı,
    yemek yemek yemek yapmak butunde bır sanat.
    sen ve senınle gelenlerın hepsı bu sanata iştirak edıyorlar.
    guzel bır seruven yasanmıs ve herseyde bır hayır vardır 🙂

    Kımbılır, Belkı de Perıhan Mağden senın sessız okuyucundur.

    Ellerinize sağlık… Mutlu Haftasonları.
    Narsu

    Cevapla
  5. Merve

    04 Eylül 2009 at 12:30

    bu tabaktan bizde de var:) yeşil ve yuvarlak olanı:)
    çok beğendim bu yazıyı.
    sevgiler:)

    Cevapla
  6. kurabiyesepeti

    04 Eylül 2009 at 12:33

    julia başarmayı istemiş.ve uğraşmış…gazetede ki ilanda aranılan kişinin sen olduğunu düşünmen,kendini çok iyi tanımış olduğunu gösteriyor…ama tabloidin yayınlanmaması üzücü…iyi ki olmamış yoksa uzun süredir takip ettiğim bu güzel site olmayabilirdi…

    Cevapla
  7. özlem şekercioğlu lesport

    04 Eylül 2009 at 12:34

    ratatouille filmindeki m. gusto’nun ‘herkes yemek yapabilir’ repliğini julia hanımdan almışlar anlaşılan..kesin izlemişsindir. biz yunus’la (oğlum) izleyip izleyip kendimizi mutfağa atıyoruz..tavsiye ederim : )

    Cevapla
  8. dlayra

    04 Eylül 2009 at 12:55

    sevgili cenk,
    2009 yapımı “Julie&Julia” adlı film kendisi hakkında. geçen hafta bir film öncesi fragmanlarını görmüştüm. julia child’ı ise meryl streep canlandırmış. yalnız o bahsettiğin 1.88lik boy meselesini nasıl yansıttılar filme merak ettim şimdi. zira meryl streep kısa bir hatundur.

    bende seni burada takip etmekten oldukça mutluyum:)

    Cevapla
  9. edko

    04 Eylül 2009 at 13:23

    “Julie&Julia” filmini ben de merakla bekliyorum. Boy meselesine gelince, Meryl Streep’e önce tabii ki topuk giydirmişler, ayrıca yanındaki oyuncuları kısaca boylulardan seçmişler ve bütün seti (mutfak tezgahları, masa vs.) özel olarak normalden alçak inşa etmişler, böylece kendisi çok daha uzun durmuş.

    Cevapla
  10. rabis

    04 Eylül 2009 at 15:52

    béarnaise : )))

    Cevapla
  11. zehra

    04 Eylül 2009 at 16:53

    Çok güzel bir yazıymış..33 yaşında mutfağa ilgisioluşmuş ve 35 ten sonra mutfağa burnunu sokmuş biri olarak bende yapıyorsam artık, herkes haydi haydi yapar diyorum!
    Gerçi ben hala yemekler konusunda iddialı değilim ama tatlılar konusunda hayli geliştirdim kendimi.Bir an Julia ile kendimi özdeşleştirdim 🙂

    Sevgiler..
    http://www.derininperievi.blogspot.com.

    Cevapla
  12. betül

    04 Eylül 2009 at 17:10

    Hay Allah, neredeyse yazının sonuna kadar büyük bir umutla “nihayet başlıyorum gazeteye…” yazacaksınız diye bekledim. Üstelik 2 yıl öncesinden başlayan bir öykü okuduğumu da bilerek.
    Ve sonunda biraz hayal kırıklığı yaşadım galiba. Üzüldüm aslında. Galiba yaşın da etkisi var; öyle elime alıp okuduğum gazeteyi bilgisayar ekranına tercih ediyorum. Kağıt kokusu, o sayfaların çevrilirken çıkardığı hışırtı, hani sevilen, beğenilen bir yazıyı kesip bir kitabın arasına koyuvermek… daha sıcak geliyor açıkcası. Bu arada Radikal hayranlığı da hoşuma gitti doğrusu 🙂

    Neyse, gazete yazarlığı olmamış ama, yaptığı işi adam gibi – ya da köle gibi ama sevgiyle – yapıyor olmanın meyvasını yemektesiniz şimdi. Eh bizlerle de o lezzeti paylaşıyorsuz tabii, var olun.

    Boeuf Bourguignon için bir şey diyemiyorum. Belli ki çok emek gerektiren, ama “ilk” olacak kadar da özel bir yemek. Bir gün cesaret eder miyim? Emin değilim 🙂

    Cevapla
  13. rabis

    04 Eylül 2009 at 17:21

    çok nefis bir görüntü…yalniz bana çok sulu gibi geldi sevgili cenk ? bu yemegi bazi pazar günleri yaparim, yaninada piriç pilavi, erkeklerim çok sever. arada sirada bir degisik usülünü yaparim, boeuf carottes, havuçlusu yani :)))
    fransa’dan sevgiler
    rabis

    Cevapla
  14. gülçin

    04 Eylül 2009 at 17:22

    Cenk merhaba,
    Sen boşver julia ‘yayı gördüğüm yemek ,julianın görüntüsüne uygun
    ben ruh güzelliğinden yanayım oda senin seçip uyguladığın cheesecakelerinde ve diğer çeşitlerinde var.Yola devam …………..

    Cevapla
  15. Ayse

    05 Eylül 2009 at 07:01

    Biz sizi her mecrada takip ederiz. Selamlar.

    Cevapla
  16. fer

    05 Eylül 2009 at 10:24

    aa ne kadar hoş bir yazı ,sevmek uygulamak ve paylaşmak dolu .

    sizin için yazdım şimdi ;

    hayatın şifresidir tutku
    hırstan arınmış
    sevgiyle sarılmış duygu

    varsa kalpte tutku
    kim bekler parayı pulu
    kim arar takdiri kulu

    cenk te çözmüş sifreyi
    ne mutlu !
    🙂

    …

    julia & julia ‘yı izlemeyi bende heyecanla bekliyorum .
    1.88 ‘ lik boyu vurgulamak için mutfak tezgahını kısaltmış ,okuldaki aşcılarıda kısa boylu oyunculardan seçmişler .

    sevgiler

    Cevapla
  17. fer

    05 Eylül 2009 at 10:32

    edko ‘da yazmış hileleri şimdi farkettim 🙂

    Cevapla
  18. serpilce-birnefes.org

    05 Eylül 2009 at 17:38

    cenk yazılarını cok beyeniyorum her konuyu cok güzel toparlıyorsun duru ve akıcı birgun dilegin olacak inanıyorum

    Cevapla
  19. berk

    06 Eylül 2009 at 17:05

    cenk selam
    yine dort gozle beklediğim tariflerinden bi tanesi gorunce cok sevindim(her ne kadar peynirli kekini 4 kere yapsamda,et,balık tariflerinin azlıgından bu kategoriye yeni bir şey eklendiğinde çok mutlu oluyorum.)>Ellerine saglık cok guzel bir yemeğe benziyor yalnız bir kac sorum olacak 150 dana döş kullanmamızın amacı nedir ve kasaba bu şekilde soylesek anlarmı(yeni yeni t-bone etinin ne oldugunu anlamaya başladıklarını düşünürsek)

    tşkler

    Cevapla
    • Cenk

      06 Eylül 2009 at 19:57

      Berk – Beğenmene sevindim. Öncelikle, bundan sonra et, tavuk ve balık yemeklerine daha sık yer veriyorum olacağım, haberin olsun 🙂 Dana döşe gelince… Bildiğimiz dana bacon. Kasaplarda ve marketlerin kasap reyonlarında dana döş olarak geçiyor. Genelde füme halde satıyorlar. Kullanmamızın amacı yemeğe tat katmak. Piştikten sonra karamelize olan yağ parçacıkları çok farklı bir lezzet katıyor, ama şart da değil tabii.

      Cevapla
  20. damla

    07 Eylül 2009 at 06:22

    hem radikal hem margarin konusunda tamamen katiliyorum size.. Radikal 2’de gazetenin kalitesine yakistiramadigim yemek yazilarini epeydir okumuyorum

    Cevapla
  21. meyse

    07 Eylül 2009 at 07:28

    merhaba, julia child’ı senin anlatımınla ben de sevdim:) 40. yılını kutlayan kitabının Türkçesi var mı biliyor musun?

    Cevapla
  22. Cenk

    07 Eylül 2009 at 08:47

    meyse – Türkçe çevirisinin olduğunu zannetmiyorum. En azından ben daha önce görmedim.

    Cevapla
  23. emelll

    07 Eylül 2009 at 11:49

    : D

    Cevapla
  24. Canan ( Mutfak Böcüğü )

    07 Eylül 2009 at 20:54

    Herşeyin hayırlısı olsun. Yemek herzamanki gibi on numara. Ellerine sağlık. Tabağa da ayrıyetten bittim!

    Sevgiler,

    Cevapla
  25. Tuba Efe

    09 Eylül 2009 at 06:19

    o filmin adi julie and julia,gerci pek önemli degil ama serpil arkadas a belirtmek icin yazdim.

    Cevapla
  26. fer

    09 Eylül 2009 at 10:56

    aa evet yanlış biliyormuşum 🙁

    julie and julia

    gerçi pek önemli değil ama filmin ismini yanlış yazanın ben olduğumu belirtmeliyim 🙂

    Cevapla
  27. Gaye

    09 Eylül 2009 at 21:12

    Hakkınızı teslim etmek lazım : çok güzel yemekler, cheescakeler, biscottiler yapıyorsunuz, fotoğraflarınız da süper.. ama ben en çok tabaklarınızı beğeniyorum galiba 🙂

    Cevapla
  28. özlem

    10 Eylül 2009 at 07:41

    Hikaye çok iyiymiş, sabah sabah bu kadar felaket haberi okuyup işe başlamışken dur bakalım bloglarda ne var demişim iyi ki..

    Cevapla
  29. Burcu

    10 Eylül 2009 at 20:50

    Çoğu insan senin kadar cesur değil.Şansını denemişsin hem en sevdiğin gazete de hemde perihan’ın yanında.Hiç beklemediğin anda karşına çıkacak,bunu hiç unutma…
    Umut etmekten de asla vazgeçme…

    Cevapla
  30. Cenk

    10 Eylül 2009 at 21:47

    Narsu – Keşke benim de mutfağım böyle olsaydı. Bence de çok eğlenceli. Bütün alet edavatı birlikte her an görüyor olmak nefis olurdu.

    dlayra – Evet, Julie & Julia haberlerini ben de takip ediyorum. Boy konusundaki soruna cevaplar gelmiş bile.. Julia Child burada bitmez, yakındaki yazılarımda da değinmeyi planlıyorum, film hakkında da yapılan yorumları paylaşırım.

    betül – Basılı gazetenin büyüsü ayrı. Tamamen size katılıyorum. Ama bloglardaki karşılıklı iletişimin samimiyetini de unutmamak lazım. Bugüne kadar hangi gazeteciye soru sorup bir saat sonra cevabını alabildik?

    rabis – Çok sulu olmadı diye hatırlıyorum. Pekmez kıvamındaydı.

    fer – Çok teşekkürler.

    Burcu – Beklememeye başladım bakalım.

    Cevapla
  31. rana

    11 Eylül 2009 at 21:28

    radikal deki işinin olmamasına sevindim buraya fazla zaman ayıramazsın diye ama aynı zamandada üzüldüm radikal gibi bir gazetede yazman gerçekten çok güzel olurdu …bende senin gibi Perihan Maden hayranıyım umarım seni takip ediyordur …şimdi birde senin sayende Julia Child hayranı oldum mutfağı hayal ötesi benim için kitabının türkeçeside olsaydı keşke:(

    Cevapla
  32. Elif

    13 Eylül 2009 at 10:36

    Merhaba Cenk;
    Gecen gun bu yazini okudugumda simdiye kadar Julia Child’in hakkinda hicbirsey bilmedigimi farkedip Google’dan aradim ve hakkinda bilgi sahibi olunca’da gercektende kendisini daha cok merak ettim.Malum hayatim boyunca surekli isim geregi mutfakta geciren biri olarak merak etmemem mumkun degildi 🙂
    2 gun once Londra’ya Julie&Julia’nin filmi gosterime girdi ve dun filme gidebilme sansina sahip oldum.Inanilmaz derecede film’i cok begendigimi ve ozellikle Merly Streep’i cok basarili buldugumu belirtmek istedim.Burada Julia Child hakkinda olumlu/olumsuz yorum yapan herkesin bu filme kesinlikle gitmesini siddetle tavsiye ediyorum.Tabii’ki Julia Child ise burada bitmez ve sabirsizlikla yazilarinizin/tariflerinizin devamini bekliyor olacagim 🙂

    Sevgiler

    Elif

    Cevapla
  33. Ozgur

    14 Eylül 2009 at 21:19

    Bu haftasonu eşime yaptım bu yemeği.Bir Fransız olarak hayatında yediği en güzel Boeuf Bourguignon olduğunu söyledi 🙂 Yemek konusunda kendime pek güvenmediğim için bunu beni sevdiğinden söyledi sanırım 😛
    Çok mutlu oldum.Büyük bir teşekkürü hak ediyorsun.
    Ufak bir yorum: Tercihen ikimizde acıyı sevmediğimiz için 1 kaşık karabiber koymaya elim varmadı,yarım kaşık koydum.Çok kritik bir karar olduğunu tadınca anladım ki tam ağız tadımıza göreydi.Hafif bir acılık ama tam kıvamında.
    Sevgiler

    Cevapla
  34. nesobaby

    16 Eylül 2009 at 13:41

    Merhaba
    İlk defa sizi okuyorum 🙂 Bence Radikal çok şey kaçırmış.. Ama burdaki yazıları ihmak edecekseniz iyi olmuş 😉
    Sevgiler..

    Cevapla
  35. deniz

    12 Aralık 2009 at 14:00

    biraz geç oldu yazınızı görmem.ben de julia child’ı çok severim. bundan 3-4 sene kadar önce amcam anlatmıştı bana onu.yemek yapmayı çok sevdiğim için de hayran kalmıştım ona.dün akşam julie&julia filmini izledim ve fark ettim ki ona hayran olmakla en doğru kararı vermişim.filmi izlemediyseniz öneririm, julia’yı çok güzel anlatmışlar.tarif için de teşekkür ederim
    😀 ayrıca yazılarınız, konuya yaklaşım tarzınız çok güzel.yazmaya devam etmelisiniz…

    Cevapla
  36. yeliz

    14 Aralık 2009 at 06:59

    Biraz once filmini seyrettim .
    Seyrederken ,ne zaman ki beef bourgiognon yapmaya basladi
    -aaa , ben bunu Cafe Fernando’nun blogunda okumustum , eminim ki o , dedim.
    Film biter bitmez bloguna geldim ve evet , bingo ! 🙂
    Bu tarifi yapmayi planlarken cok karmasik bulmus ve vazgecmistim(daha dogrusu benim cooking level’i min cok ustunde bulmustum) Filmi seyrettikten sonra yapmaya karar verdim.
    Tesekkurler bu guzel paylasim icin

    sevgiler

    Cevapla
  37. ayşe

    21 Aralık 2009 at 20:36

    julia child türk web sayfalarında olduğu gibi dünyanın birçok yerinde anılan bir kadın! bu onun tereddütsüz paylaşımlaından kaynaklanıyor. ondan öğrendiklerimiz için onu burda anmak hoş doğrusu. insan gerisinde bunca seveni ancak sevgiyle paylaştıklarıyla bırakabiliyor. sana da tüm paylaşımların için teşekkürler Cenk.. florida dan sevgiler..

    Cevapla
  38. suheyla

    26 Aralık 2009 at 22:35

    merhaba,az önce meryl streep in julia child ı canlandırdığı julia and julie filmini izledim,arama motoruna julia childin ismini yazdığımda tanıdık bir blogla karşılaşınca ugramadan edemedim..yazı filmden sonra daha etkileyici geldi..bir gün belki herkes için geçerli..vazgeçme…

    Cevapla
  39. beti

    02 Ocak 2010 at 23:02

    sonunda julia&julie yı izledim :))) bir an önce mutfağa girip tencere tavaya dokunmak zeytinyağını koklamak istiyorum :))) ondan önce julia yı biraz daha tanımak isterken siz çıktınız karşıma tabak o kadar da steril olmamış tam julia ve le cordon bleu diyorum ben :)))) siteyi sonuna kadar inceleyeceğim :))

    Cevapla
  40. evren

    15 Ocak 2010 at 20:29

    Bugün Julia&Julie yi izledim ama Julia nın niye tuhaf bir tepki verdiğini anlamadım Julie nin bloguna.Julia ile ilgili ilk hayalkırıklığım oldu.
    bu yemeği denemek istiyorum ama kuşbaşı danayı 3 ayrı seferde 7 dakika boyunca kızatmayı anlamadım..nasıl yapıcaz ki bunu.??yani 3 ayrı sefer nasıl oluyor??

    Cevapla
    • Cenk

      15 Ocak 2010 at 20:51

      Evren – Julia’nın verdiği tepkiyi onun tarafından baktığınız zaman anlayacağınıza eminim. Julia Child canla başla çalışıp yemek yapmayı öğrenmiş, ardından da senelerce çalışıp ansiklopedi gibi bir kitap yazmış. Onun ardından dünyanın ilk yemek programı.. Kendini bu konuya adamış sonuçta. Julie’nin bloguna göz gezdirdin mi bilmiyorum ama Julia’nın bu kadar ciddiye aldığı bir konudaki küfürlü anlatımları ve lakayıt yaklaşımı verilen tepkiyi bir nebze olsun haklı kılıyor. 3 ayrı seferde pişirmenin sebebi de tencerenin kapasitesi. Etleri kızartırken tencereyi çok doldurmamak gerekiyor. Etler bir kerede kızartılmaya çalışılırsa tencerenin ısısı anında düşecektir ve etler sıcak tabana dokundukları anda mühürleneceklerine oluşan buhar sayesinde haşlanmaya başlayacaktır.

      Cevapla
  41. evren

    16 Ocak 2010 at 14:45

    haklı olabilirsin ama Julie ona olan hayranlığını kendisine ne kadar minnettar olduğunu defalarca onu nerdeyse tanrılaştıracak kadar net ifade ediyor.ben julia nın daha olgun olmasını beklerdim.zamane gençliği deyip geçebilirdi.Bir insanın hayatında bu kadar hayranlık beslediği kaç kişi olabilirki??üstelik Julie sayesinde adını hayatında hiç duymayan insanlara duyurdu julia.Şu filmi izledikten sonra kitap satışlarında binlerce artış olduğuna iddaya girebilirim.ben amazondan istedim bile.Julianın bu kitabı yazmasındaki en büyük amacı amerikalılara yemek pişirmeyi öğretmekti.her güzelliğin çok çabuk tüketildiği zamanımızda yeni nesil amerikalılar Juliadan haberdar olduysa bu Julie sayesindedir.Ben juliayı senin sayende tanıdım ama Julie sayesinde sevdim.Filmin sonunda biraz bozuldum ama gene de onu seviyorummm.:))veeeee bu yemeği yarın deniyorum:)))))

    Cevapla
    • Cenk

      16 Ocak 2010 at 22:25

      Evren – Julia Child’ı savunmak elbette bana düşmemiş ama “Yeni nesil Amerikalılar Julia’dan haberdar olduysa bu Julie sayesindedir” çok yanlış bir cümle. Böyle bir durum yok. Julia Türkiye’de çok az tanınıyor olabilir ama Amerika’da yediden yetmişe herkesin tanıdığı bir ikondur. Zaten film sadece Julie’nin yazdığı kitap üzerine yapılmadı. Eğer filmi seyretmeden önce Julia Child’ın “My Life in France” adlı kitabını okusaydın (mutlaka almanı öneririm) eminim sen de film sonrası Amerika’da oluşan “keşke Julie’li bölümleri atsalardı da tüm film Julia’nın kitabından yapılsaydı” ortak görüşte birleşirdin. Şahsen ben Julie’nin hangi tarifleri nasıl yaptığından çok Julia’nın hayatını kesintisiz bir şekilde seyretmeyi tercih ederdim. Filmde kitabın ancak %20’sini görebildim.

      Cevapla
  42. kadin

    19 Ocak 2010 at 19:31

    o filmin adi julie and julia,gerci pek önemli degil ama serpil arkadas a belirtmek icin yazdim.

    Cevapla
  43. CANO

    20 Ocak 2010 at 17:27

    Amerika’da olusan ortak gorusu okumadim ama bence de filmde Julie kismi olmasaymis iyi olurmus.

    Ama filmin sayesinde Julia Child’i bilmeyenlerin de ogrendigi bir gercek , mesela ben! Kitapligimda ne zamandir duran ‘Baking with Julia” nin Julia’sinin Julia Child oldugunu film sonrasi acaba diye kitaba bakinca cozdum mesela! Sonrasinda da baska bir kitabini bulup aldim hani yazmistim eski kitaplar satan bir yerden…

    Bence de Julia’dan daha guzel yemek yapanlar var, daha guzel receteler var ama kisiliginden, hirsindan, caliskanliligindan etkilenmemek mumkun degil.

    Benim bu yil icin planlarimda onun kitaplarindan receteler denemek var…mutlaka!

    Cevapla
  44. evren

    22 Ocak 2010 at 23:51

    Cano slm,

    Rica etsem eski kitaplar satan dükkanın adresini bana yazarmısın?Gümüşsuyunda var bir tane ama senin bahsettiğine de bakmak isterim.
    teşekkür ederim.
    evrenjiang@hotmail.com

    Cevapla
  45. CANO

    25 Ocak 2010 at 20:07

    Evren, e-mail yolladim sana.

    Cevapla
  46. Fashistanbuller

    28 Ocak 2010 at 12:57

    Julia Child’a bir de bu açıdan bakmak hoşuna gidecek diye tahmin ediyorum.

    Bir tıklayıp göz atarsın.

    http://fashistanbuller-tr.blogspot.com/2009/12/yemek-ve-modann-muhtesem-birlikteligi.html

    Cevapla
  47. havva

    29 Ocak 2010 at 00:27

    julia&julia filmini bugün izledim.julia child’ı araşatırırken bu blogu buldum.bende yemek yapmasını seven bir kişiyim ve julia ya hayran kaldım.şimdi yemek yapmaya daha farklı bakıyorum.onun yemek yaparken yaptıgı hataları kafasına takmamasıda çok hoşuma gitti.

    Cevapla
  48. gökşen

    06 Şubat 2010 at 18:54

    Merhabalar,
    Siteyi birkaç gün önce keşfettim ve harıl harıl kurcalıyorum. İlk mesaj için biraz abes olabilir ancak, bu filmi Ankarada bulamıyorum. Ankarada hangi sinemada gösterildiğine ilişkin bilgisi olan varsa, paylaşırsa sevinirim.
    Site güzel bir emeğin ürünü, belli…
    Tebrikler…

    Cevapla
  49. estergonyesil

    14 Şubat 2010 at 18:55

    Bol tereyağlı tarifleri, inatçı ve hırslı kişiliğiyle çok severim Julia child’ı… Yemeklerini hiç denemesemde programlarını youtube da olmakla beraber çok izledim julia&Julie de bence çok güzeldi.
    Bon Appetit…

    Cevapla
  50. Birgit Alev Yegin

    16 Şubat 2010 at 14:51

    Sevgili Cenk,

    Blog unu her zaman takip ediyor ve tariflerini severek ama amatorce deniyorum.Oncelikle boyle bir blog hazirladigin ve paylastigin icin sonsuz tesekkurler.
    Julie & Julia filmini yaklasik 2-3 hafta evvel arkadaslarim ve sevgilim ile birlikte evimizde izledik. Izledigim andan itibaren etkisinden kurtulamadim.Inanilmaz keyif aldim, kendimi mutfaga atmamak icin zor tuttum.Iyi ki filmi cok sevdigimi belitmisim cunku gectigimiz sevgililer gununde, sevgilimden kocaman, uzerindeki etikette amazon.com yazan bir paket aldim ve havalara uctum desem yeridir. Mastering the Art of French Cooking, Vol. 1 ve Mastering the Art of French Cooking, Vol. 2 ellerimdeydi.Inanamadim!
    Bu sabah blogundan cok sevdigim cherry domatesli, beyaz peynirli ve taze kekikli tartin tarifine bakarken tesadufen yazini da gorunce yorum yazmadan gecemedim.Eylul ayinda yazmissin ama demekki ben dikkat etmemisim ustelik tamda yapmak istedigim tarifi vermissin cok kiskandigimi itiraf ediyim:)Ama bu hafta bu tarif yapilacak ve tadilacak! Kesinlikle!…
    Sevgiler

    Cevapla
    • Cenk

      16 Şubat 2010 at 22:27

      Birgit Alev Yegin – Güle güle kullan. Ne güzel bir hediye! Filmi bu kadar beğendiysen sana tavsiyem Julia Child’ın orijinal yemek programlarını da seyret. Yemek sevgisi kesinlikle bulaşıcı.

      Cevapla
  51. hande tuba bozacioglu

    17 Şubat 2010 at 21:30

    Bir kac ay sonra dogacak ogluma güzel yemekler yapmak isteyen (ki yillar sonra yiyecek olsa da calismak lazim degil mi)bir kadın olarak bugün işte sıkıldığım bir anda bloglardan hoplaya zıplaya bir diğerine atlarken ne güzel bir tesadüftür ki sizin yazılarınıza,tariflerinize, keyifli fotograflarınıza rastladım.. ve su an saat 21:27 ve ben hala aynı sayfadayım, cıktıdan aldıgım onca sayfayı arşivlemekle ugrasacagım uzunca bir süre:) cok tesekkürler.. ellerinize emeginize saglık.. Degerini bilen okurlarınız var, ister gazete ister burası..önemli olan yazmaya, anlatmaya devam edin siz.. sevgi ve saygılarımla…

    Cevapla
    • Cenk

      17 Şubat 2010 at 21:59

      Hande – Çok sevindim beğenmenize. Umarım tariflerden memnun kalırsınız.

      Cevapla
  52. Bilgütay

    21 Şubat 2010 at 20:26

    Merhaba,

    Bir çok insan gibi ben de sitenizi keyifle takip etmeye başladım. Bir çok yemek sitesinin arasından kolaylıkla sıyrılıp çıkıyor.

    Benim de bir ricam olacak.(böyle bir şey mümkünse tabi) Julia Child’ın çikolatalı ve bademli kek tarifini de verebilir misiniz Sanırım bu da yanağımı dayayıp uyuyacağım cinsten bir reçete olur. Şimdiden teşekkürler

    Cevapla
    • Cenk

      21 Şubat 2010 at 23:49

      Bilgütay – Çok teşekkür ederim. Maalesef tarif ricalarını yerine getirmek için gerekli zamana sahip değilim. Belki ileride, ama söz veremiyorum.

      Cevapla
  53. pınar ergen

    02 Mart 2010 at 23:52

    Sevgili Cenk
    birkaç ay evvel julie ve julia filminin fragmanlarını görünce seneler evvel arkadaşımın bana hediye ettiği julias casual dinners ve julia’s delicious little dinners adlı kitabı aklıma geldi. Demode bulduğum için kapağını bile açmamıştım. Eve gelince kitapları elime aldım ama o da ne benim için katliam gibi parçalanmış domuzlar, hele kocaman fener balığının önünde çekilmiş muzafferane bir poz. Hiç sevmedim ve kitapları aldığım tozlu rafa gerisin geriye koydum. Geçtiğimiz ay kızım ile beraber New York’a giderken girdiğim Dost Kitapevinde filmi çekilen kitabı görünce uçakta okumak için aldım. Benim gibi hayvanlara aşırı düşkün biri olan kişilerin çok huzursuz olacağı bazı bölümler dışında kitabı sevdim. Bu akşamda yeğenimin İstan
    bul’da bana verdiği filmin kopyasını izledim ve çok etkilendim kendi siteme duygularımı yazıp birkaç fotoğrafını koymak istedim. Elimdeki kitaplardan çektiğim resimleri ara kabloyu bulamayınca bilgisayara aktaramadım. Google’dan yararlanmak istedim ama bizimki her zamanki gibi benden önce davranmış!!!Yine çok güzel yazmışsın bayıldım. Sana katılmadığım iki şey var. Radikal ve Perihan Mağden’e tahammül edememem.
    Sevgiler
    Pınar

    Cevapla
    • Cenk

      03 Mart 2010 at 00:00

      Pınar Hanım – Çok teşekkürler. Yazıyı beğenmenize çok sevindim. Radikal ve Perihan Mağden konusunda yapacak bir şey yok tabii 🙂

      Cevapla
  54. duygu

    09 Nisan 2010 at 11:12

    Günaydın.2 akşam önce sebze doğrarken parmağıma attığım kesiklerin,diğerleriyle beraber ellerimde kalıcı izler bırakmaya başlayacağını fark ettim,ve bu bana keskin bir bıçak seti almam gerektiğini hatırlattı.Bir şef ve bir ekmek;ya da 1 şef,1 ekmek,1 dilimleme,ya da Paşabahçe deki gibi komple bir set,bilemiyorum.Birçok yerde gördüm aslında,internette de var.Yine de kararsız ve biraz fikirsizim,bana tavsiyede bulunabilir misin?İyi ve uzun ömürlü bir şeyler almak istiyorum çünkü.Teşekkür ederim,iyi çalışmalar.

    Cevapla
    • Cenk

      09 Nisan 2010 at 11:45

      Duygu – Şu sitede Wüsthof markasının modellerini görebilirsin. Bence de bir şef, bir ekmek, bir dilimleme, bir adet de meyve dilimleme için özel tasarlanmışlar var, onlardan al derim. Bunun dışında Esse’ye de bakabilirsin ama bu sitedekinden daha ucuz olacağını sanmam. Kolay gelsin.

      Cevapla
  55. Lea

    13 Nisan 2010 at 12:36

    Selam,
    Balık tariflerini de bekliyoruz.

    Cevapla
  56. Merve

    19 Nisan 2010 at 09:32

    Julie&Julia ‘yı izledikten snra arastrmaya karar vermiştm hem Boeuf Bourguignonu hem de julia Child ı en cokta esinin destegi beni etkilemişti…ama bu yazınz tam yerinde oldu benm için arastrma yapmadan biçok soruma cevap verdm teşkkr…ve ayrıca ödül için tebrikler, aynı zmnda müthiş paris fotolarıda benm anılarımı canlandrdı haftaya güzel basladm…iyi bir hafta diliyorum…
    Dostluk&Sevgiyle…

    Cevapla
  57. Elif

    14 Haziran 2010 at 00:35

    Merhaba Cenk bey,
    doğum verilerinizi bilmiyorum ama julia child yazınızı okuyunca julia child’ın frekansında olduğunuza emin oldum ve aşağıdaki linki paylaşmak istedim.
    http://dreamer319.blogspot.com/2010/06/dersimi-aldm.html

    Cevapla
    • Cenk

      18 Haziran 2010 at 11:57

      Elif – Çok ilginç bir yaklaşım. Keşke anlattıklarını anlayabilseydim, merakım var ama anladım ki yeterli bilgim yok. Satürn filan deyince kaybediyorsun beni 🙂

      Cevapla
  58. Elif

    19 Haziran 2010 at 03:03

    Satürn’den bahsetmeden satürn’ü anlatabilseydim :)Elimden geldiğince teknik dil kullanmıyorum aslında.Ama ilgisi olmayan birini yakalamanın pek mümkün olmadığı teknik bir alan astroloji.Belki ilgini çekerse birgün doğum verilerini databankıma almaktan memnun olurum.selamlar,

    Cevapla
  59. blaire

    10 Ağustos 2010 at 17:54

    Bu tarifi Julia Child’ın kitabına dayanarak yapan yabancı bir şefin internette yayımlanan videosunu izleyerek yapmıştım; yiyenler hala “tekrar ne zaman yapacaksın” diye sorarlar. Ancak, o tarif biraz farklıydı. Et, soğan, havuç ve baharatların olduğu torba, bir gün ya da en az 5-6 saat kırmızı şarabın içinde, buzdolabında bekletiliyordu. Sonra etler kağıt havlu ile kurulanıp, una bulanıyor, fazla un silkelenip kızartılıyordu.
    Et, şarabın tadını ve diğer baharatları daha iyi özümsediği için sanırım tadı daha belirgin olur. Bir de böyle deneyin derim.

    Cevapla
  60. yiğit

    27 Ağustos 2010 at 19:42

    Uzun zamandır bu kadar keyifli ve ilham verici
    bir yazı okuduğumu hatırlamıyorum..)) yaşadıklarınızın sadece ufak bir talihsizlik olduğunu düşünüyorum ve bu talihsizlikten dolayı yazmaktan veya yemek yapmaktan vazgeçmediğiniz için sizi tebrik ediyorum (ki ben olsam direk pes ederdim). mutfakta benim de yaşadığım birkaç talihsizlik oldu ve bu yüzden bir süredir uzağım yemek yapmaya,,,,amaa şimdi mutfağa doğru yol alıyorum yavaştann:)))

    Cevapla
  61. duygu

    26 Eylül 2010 at 00:55

    Dün akşam öylesine otururken aldığım filimlerin içinde olduğunu farkettim,bir kadeh şarapla eşlik ettim filme…Çok keyifli ve sıcaktı ancak itiraf etmeliyim film bitmeden kısa bir stop, mutfak fareliği sonra tekrar film şeklinde sürdü:)

    Cevapla
  62. Duygu Savaş

    15 Ekim 2010 at 10:41

    Cenk selam,
    Ben Julia Child’i 3 gün önce keşfettim ve anında hayranı oldum. Şimdi hergün yarım saatimi ayırıp internetten “vintage” videolarını seyrediyorum. Ayrica Amerikali bir arkadaşımın hediyesi olan “The Joy of Cooking” kitabındaki önsözünü heyecanla bir çırpıda okudum. Dedim ki Cenk kesin Julia ile ilgili birşeyler yazmıştır ve tam da denemek istediğim Boeuf Bourguignon tarifini buldum.
    Bacon yerine ne koysam diye de dusunuyordum hatta. Süper oldu bu durum =) Ellerine sağlık!

    Cevapla
  63. meltem

    18 Kasım 2010 at 02:41

    merhaba,
    ben öncelikle tarif için cenk beye teşekkür etmek istiyorum gerçi haziran dan bu yana yorumlara cevap yazmamış ama önemli değil ama okuduğum kadarıyla türkiye de julia ile tanışan -ki bu genelde film ile oluyor- ların ona ve yemeklerine ilişkin çıktıkları yolda bir kesişim yeri olduğunuz kesin 🙂
    ben filmi dün seyredebildim ve kendisine hayran oldum hemen mutfağa gidip birşeyler yapmak istedim ki çok yaptığım birşey değil…
    bu gece de internet de neler var derken önce kitabında ki tarifi kaydettim sonra sizin tarifinizi ve julia hikayesinde ki diğer detayları bulunca bir solukda okudum 🙂
    julia nın tarifi takip edenlerin ilgisini çekebilir diye düşündüm
    http://knopfdoubleday.com/marketing/cooking/BoeufBourguignon.pdf

    Cevapla
  64. Cenk

    18 Kasım 2010 at 12:34

    meltem – Yorumunuz için çok teşekkürler. Link için de. Maalesef sadece sorulan sorulara yanıt verebilecek kadar vaktim var. Yoksa bırakılan bütün yorumlar ben okuduktan sonra yayınlanıyor, yani tek tek hepsini okuyorum.

    Cevapla
  65. Meltem

    01 Aralık 2010 at 11:21

    Tekrar Merhaba,
    Nihayet geçtiğimiz hafta sonu tarifinizi uyguladım,kesinlikle nefis bir yemek oldu hele sosu çok lezzetliydi. Yanında pappardelle ile sundum,zahmetli ve uzun süreçli bir yemek olmakla birlikte tadı damağınızda kalacak,sofradakileri son derece memnun bırakacak bir yemek oluyor(şarap yerine domates suyu kullandım).
    Aslında resmini de çektim ama buraya aktaramadım tabağımı Julia nın da tavsiyesi ile maydanozla süslemiştim 🙂
    Bundan sonra benim özel yemeğim boeuf bourguignon 🙂 daha farklı bir lezzeti keşfedene kadar 😉
    Selamlar…

    Cevapla
    • Cenk

      01 Aralık 2010 at 12:39

      Meltem – Afiyet olsun. Beğenmenize çok sevindim. Dilerseniz fotoğraflarınızı Cafe Fernando Facebook sayfasında paylaşabilirsiniz.

      Cevapla
  66. fatma

    04 Ocak 2011 at 17:20

    http://www.101cookbooks.com/archives/asparagus-stirfry-recipe.html
    bu linkteki tabağa çok benziyor tabağınız 🙂

    Cevapla
    • Cenk

      04 Ocak 2011 at 21:07

      fatma – Tabaklar aynı sanırım 🙂

      Cevapla
  67. Buket Soyyılmaz

    12 Ocak 2011 at 20:19

    Julia Child’ı çok seviyorum! Blogunuza da bayılıyorum ve kendime ait mütevazi ve basit yemek blogumu sizin sitenize baktıkça, geliştiresim geliyor.

    Diğer yandan, ‘Challenge’ adlı bir proje kapsamında hiç yapmadığım ve beni zorlayacak yepyeni bir şeyi denemem gerekiyor ve sanırım Child’ın Boeuf Bourguignon’unu yapacağım! Bunun için şimdiden heyecanlıyım! Bunu yapmaya sitenizdeki bu tarifi gördükten sonra karar verdim ve o kadar da becerikli olmayan ama meraklı olan bir lise öğrencisi olarak umarım beceririm!

    Cevapla
    • Cenk

      12 Ocak 2011 at 20:55

      Buket – Becereceğinize eminim. Julia Child hiçbir ayrıntıyı atlamadan anlatmış, benim yazdığım da neredeyse çevirisi sayılır, onun için emin ellerdesiniz.

      Cevapla
  68. Elif

    23 Ocak 2011 at 08:50

    Cenk Merhaba;
    Bu yemegi yaptigimda havuclarim sendeki fotografta göründügü gibi diri ve renkli kalmiyor. sosun rengi de cok daha koyu oluyor. bu nedenle firin derecesini düsürerek pisirmegi yoksa havucu sonradan eklemeyi mi uygulamaliyim, isiyi etin kivamini bozar mi?
    tesekkürler

    Cevapla
    • Cenk

      27 Ocak 2011 at 00:55

      Elif – Fırının derecesiyle oynamak yerine sonradan eklemek daha akıllıca olacaktır.

      Cevapla
  69. Elif Ezgi

    22 Mart 2011 at 19:38

    Yazıları okuyup, fotoğraflara bakarken; yemekleri düşleyip, tarifleri defterime kaydederken kendimi şöyle derken buluyorum: “Bin kilo olmak pahasına!”,
    “Alacağım her grama değer!” ya da “Hemen şimdi pişireceğim, şunu da okuyayım da…”

    Var olun.

    Cevapla
  70. Ezgi

    23 Nisan 2011 at 20:09

    Merhaba,

    Blogunuzu bir arkadaşım vasıtasıyla keşfettim ve aralıklı olarak kontrol ediyorum. Bugün Julie&Julia filmini izledim ve google araması yapınca bilin bakalım nereye yönlendirildim: Cafe Fernando!

    Bu kitabı nereden temin edebilirim? (amazon.com hariç)

    Teşekkürler 🙂

    Cevapla
    • Cenk

      24 Nisan 2011 at 17:56

      Ezgi – Remzi, D&R ve Nezih kitabevlerinin İngilizce yemek kitabı bölümleri var ama bu kitap var mı yok mu bilemiyorum.

      Cevapla
  71. Alaz

    30 Nisan 2011 at 23:55

    Merhaba Cenk Bey, yazınızı çok beğendiğimi söylemek istedim. Julia Child ile geçen sene taniştim ve onun hakkında bir proje hazırlarken baya bilgi edindim.Sizin de dediğiniz gibi küçük hataların üzerini örtmesi, içten tavırları beni çok etkiledi.Julia’nın tariflerinden birini denemek istiyordum hep ama reçeteleri çevirmek zor geldiği için deneyememiştim. Sizin verdiğiniz tarifi yaptım ve muhteşem oldu (tuzu biraz fazla kaçırmışım ama olsun afiyetle yedik:)
    Teşekkurler 🙂

    Cevapla
  72. nuket

    18 Mayıs 2011 at 18:07

    Radikal bence cok talihsiz bir karar vermis. Bunlar benim samimi duygularim. Size yaranmak gibi bir istegim de yok. Sadece gorebilen gozlere sahibim bir de kalitenin kokusunu alirim.

    Cevapla
  73. esin

    10 Kasım 2011 at 16:14

    Merhaba ,
    bu yazınızı daha önceden okuduğumda bana pek hitap etmemişti. ama bir kaç hafta önce Julie ve julia filmini izleyince bende yemek için köle olaya karar verdim.

    Cevapla
  74. cellist89

    02 Aralık 2011 at 02:14

    Merhaba,
    Ben yemek yaparken Wayne Gisslen’in Professional Cooking kitabını kullanıyorum. Çok yararlı bilgiler edindim oradan. Acaba internetten Julia Child’ın bu kitabını satın alma şansım olabilir mi?

    Cevapla
    • Cenk

      02 Aralık 2011 at 11:23

      cellist89 – Elbette, buradan satın alabilirsiniz.

      Cevapla
  75. Endi'nin Mutfagı

    12 Nisan 2012 at 08:27

    Julia Child ile ilgili benimde bir yazım var 🙂 Ve onu ve bu filmi bu kadar çok seven oldugunu görmek çok mutlu ediyor
    http://www.endininmutfagi.com/search/label/%C4%B0zledimor.

    Cevapla
  76. sermin bilgin

    06 Haziran 2012 at 11:11

    merhaba, dün akşam bir tv kanalında Julia Child ‘in filimini izledim ve sizi daha iyi anladım. Önceki yorumum için özür dilerim. Kitabınızı içinize sinerek bitirmenizi ve elinize aldığınızda Julia ‘dan çok daha mutlu olmanız dileğiyle.Tekrar özür dilerim, hep mutlu kalın.

    Cevapla
    • Cenk

      06 Haziran 2012 at 14:18

      sermin bilgin – Özür dilemenize hiç gerek yok. Dışarıdan bakıldığında bir kitaba ne kadar emek verildiğini görmek çok zor. Tam da filmini izlemişsiniz. Beni artık daha iyi anladığınızı duyduğuma sevindim.

      Cevapla
  77. Elif

    15 Ağustos 2012 at 09:50

    Cenk Bey Merhaba,

    Bugün 15 Ağustos 2012 ve sabah sabah pek sıkıcı bir konuda Google’da arama yaparken Julia Child’ın 100. doğum günü için hazırlanmış Google Doodle’ına yanlışlıkla tıkladım, otomatik arama yapan Google ilk sayfada 3. sırada sizin blog yazınızı gösteriyor, “Julia Child: Komik, titrek sesli, dağ gibi bir kadın” yazıyordu. Ben cafefernando.com da neymiş dedim demesine ama bir göz atmadan da geçemedim, sonuçta halen blogunuzda geziniyorum:)

    Öncelikle ulusal ve uluslararası aldığınız tüm ödüller için sizi tebrik ederim ve de başarılarınızın devamını dilerim. Blog tek kelimeyle muhteşem. Hem İngilizce hem de Türkçe yazmanız çok hoşuma gitti. İngilizce’ye de en az anadiliniz Türkçe kadar hakimsiniz, doğru dilbilgisi kullanarak imla hatası yapmadan yazıyorsunuz. Ben de ABD’de uzun yıllar yaşadım, oradayken arkadaşlarımla beraber Türkçe hazırladığımız amatör bir yemek tarifleri blogumuz vardı, 5 kişi olmamıza rağmen sadece 2 sene sürdürebildik. Daha sonra kendim İngilizce yazdığım kişisel bir bloga başladım ama onu da Aralık 2010’a kadar sürdürebildim. Yaptığınızın ne kadar emek isteyen bir uğraş olduğunun çok farkındayım, sizi çok uzun yıllar buralarda görmek dileğiyle…

    Cevapla
  78. Duygu

    15 Ağustos 2012 at 10:09

    Sevgili Julia Child; bugün 100 yaşında !

    Cevapla
  79. Nilgün Komar

    15 Ağustos 2012 at 10:26

    çok güzel bir blogunuz var! şimdi yeni kefetmiş bulunmakla birlikte hızlı bir tura çıktım.. ben birazdan dönerim sen keyfine bak 🙂

    Cevapla
  80. Nilgün Komar

    15 Ağustos 2012 at 10:28

    ayrıca julia filmini bende izledim kaçırdığıma şaşırmış bir arkadaşım tarafından int.den bulup bana izlettirildi 🙂 mutfakta olmak bir hayat yaşamaktır dedim bu filmden sonra…

    Cevapla
  81. Hatice

    15 Ağustos 2012 at 11:12

    Bugun Julia Child in 100. yaşgünü. Henuz Beouf Bourguignon denemedim ancak dün akşam Julie&Julia adli gercek hayatlarından uyarlanan filmi izledim. Müthiş sıcaklıkta keyifle izlenecek bir film. Yorumlara ben de katiliyorum; keske Julia li sahneler daha fazla olsaydi. Meryl Streep in oyunculuguna sapka cıkartmak gerek. Filmdeki ilk sahnede Julia Child in ta kendisi olup olmadigini anlamak hakaten zor. 1967 de yayınlanan TV showundan videoları mutlaka izlenmeli. http://www.pbs.org de sanıyorum ki 3 videosu var yanlızca. Ben bunları izledim. En kısa zamanda tüm showu kapsayan dvd lerini edinmeyi dusunuyorum. Afiyetle kalın..

    Cevapla
  82. selenzen

    15 Ağustos 2012 at 11:51

    cenk, bu gun Julia Child´ın 100. dogum gunuymus. Google şirin bir doodle hazırlamış. Görünce aklıma hemen senin bu keyifli yazın geldi. Bu vesileyle kendisine ve sana sevgilerimi yolluyorum 🙂

    Cevapla
  83. hüsem

    15 Ağustos 2012 at 19:49

    dogum günün kutlu olsun panpa 😀

    Cevapla
  84. Dilek

    31 Ekim 2012 at 12:59

    Şu Füme dana döş nedir ki bulamıyorum cenk ya nasıl bişey bi fotosunu koyabilir misin buraya yada mail atsan yok da yok
    :((((( hayır kasaplarda bilmiyo

    Cevapla
    • Cenk

      31 Ekim 2012 at 23:11

      Dilek – Fotoğrafı maalesef yok. Dana bacon (beykın) olarak da sorabilirsiniz. Ben Makro’dan almıştım. Eğer bulamazsanız onsuz da hazırlayabilirsiniz.

      Cevapla
  85. Hande

    18 Nisan 2013 at 13:26

    Malzemeleri yarıya indirirsem pişirme süresini ne kadar azaltmalıyım sizce?

    Cevapla
    • Cenk

      19 Nisan 2013 at 14:08

      Hande – Bilemiyorum ama yarısına inmeyeceğine eminim. Kontrol ede ede ilerlemenizi tavsiye ederim.

      Cevapla
  86. Evrim

    23 Haziran 2013 at 00:19

    Sevgili Cenk,

    Sayende bugun, Julie&Julia yı ızlemıs oldum.. ne kadar ruhuma dokundu anlatamam.. sonsuz tesekkur ederım.. sayende belleğime kazınan leziz bir film izlemiş oldum.. sonsuz sevgiyle kal.. iyi ki varsın.

    Cevapla
  87. Dilmin Küçükbarak

    02 Temmuz 2013 at 15:03

    Sevgili Cenk,

    Siz yazdıktan 4 sene sonra benim bu yazıyı okumam ayrı bir tartışma konusu ama neyse. Elinize ve klavyenize ve objektifinize sağlık. Aklıma tek bir şey takıldı. 3 ayrı seferde, herbiri yaklaşık 7’şer dakikadan soteleyeceksiniz yazmışsınız. Bundan etlerin herbirini 3’er kez soteleyeceğimizi mi anlamalıyım acaba?

    Sevgiler,
    D.

    Cevapla
    • Cenk

      02 Temmuz 2013 at 17:16

      Dilmin Küçükbarak – Hayır, etleri üçe bölüp az miktarda, parti parti soteleyeceksiniz. Kalabalık olunca renk alacaklarına haşlanmaya başlıyorlar.

      Cevapla
  88. Idil

    20 Mart 2014 at 16:06

    J. Child’in youtube’daki videosunda tarifin siralamasi tamamen degisik, firinda 3 saat sadece sarapta pisen etin sosu alinip icine un tereyagi vs. sonradan konulup kalinlastiriliyor… Arpacik soganlar da sadece haslanip en son ekleniyor? Hangi tarifi izlesem bilemedim?

    Cevapla
  89. ozlem

    12 Haziran 2014 at 16:40

    Merhaba Cenk bey..
    yaziniz elbetteki her zamanki gibi bi harika olmus.
    Merak ettigim bisey var. Eksi sozlukteki hidrofobik suaygiri siz misiniz yok eger degilseniz julia child ile ilgili yazdiginiz yazinizin aynisi alinti belirtilmeden yayinlanmis bilginize…

    Cevapla
    • Cenk

      12 Haziran 2014 at 16:55

      ozlem – Merhaba. Yok, ben değilim. Ekşi sözlük yazarı da değilim. Haber verdiğiniz için teşekkür ederim. İlk fırsatta ilgili birime yazacağım.

      Cevapla
  90. kadriye

    31 Temmuz 2014 at 12:46

    Cenk.yaklaşık 2 ay önce Washington’da Amerikan tarihi müzesine gitmiştim ve Julia Chid’ın mutfağı orada sergileniyordu..gerçekten çok güzeldi..bazı resimlerinide çektim..Yolun düşerse uğra derim..

    Cevapla
    • Cenk

      31 Temmuz 2014 at 13:09

      kadriye – Muhakkak!

      Cevapla
  91. Aslı Demirörs

    11 Ağustos 2014 at 13:28

    Julia Child bugünlerde ilk adımlarını attığım projemin ilham kaynağı. “Julie & Julia” filmini izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Hem Julia Child’in yaşamı hem de ona hayran Julie’nın yaşamından kesitler var. Bir çok kişiye ilham olduğuna eminim… Julia’yı gündemde tuttuğunuz için kendi adıma çok teşekkür ederim.

    Cevapla
  92. pelin

    16 Aralık 2015 at 20:40

    Sevgili Cenk,
    Dana döş’ü füme bulamazsam normal haliyle kullanmak bir ise yarar mi? Yok dersen kuru et bir opsiyon olabilir mi? Kestane kebap, acele cevap

    Hayranin pelin

    Cevapla
    • Cenk

      21 Aralık 2015 at 18:52

      pelin – Orijinal tarifte bacon kullanılıyor. Kuru et herhangi bir derinlik katmayacağı için alternatif olamaz. Şimdi düşününce, sanırım kuyruk yağı füme dana döşten daha iyi bir seçenek. Gerçi yerine hiçbir şey kullanmasanız da olur.

      Cevapla
  93. Nazli

    22 Şubat 2019 at 06:09

    Daha once yaptıgım tariflere kıyasla 1 corba kasigi biber beef bourguignon icin biraz fazla acı bir sonuc verdi. Onun disinda cok güzel bir tarif – ama karabiber konusunda sanırım biraz dikkatli olmak lazım tarifi uygularken.

    Cevapla
    • Cenk

      22 Şubat 2019 at 11:05

      Nazli – Çay kaşığı olması gerekiyordu, kusura bakmayın. Tarifi düzelttim; haber verdiğiniz için teşekkürler.

      Cevapla
  94. Seray

    28 Mayıs 2020 at 06:00

    Okuduğum en keyifli yazılardan biri ellerinize o güzel zekaniza sağlık

    Cevapla
    • Cenk

      03 Haziran 2020 at 17:34

      Teşekkür ederim!

      Cevapla
  95. Nazan F.

    18 Haziran 2020 at 04:37

    Merhaba, bu yazıyı çook uzun bir zaman sonra rastlantı sonucu okudum. Açıkçası sade,zarif ve anlaşılır şekilde normal ve bir okadar güzel bir yazı ?
    Etinize sağlık ve Julie Child ile ilgili fikirlerinize katılıyorum. Tarif için teşekkürler. Umarım daha çok yazılarınızı okuma fırsatım olur.
    Sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler dilerim

    Cevapla
  96. Hilal

    22 Aralık 2020 at 01:03

    Dayanamayıp Youtube’dan French Chef programı Boeuf Bourguignon tarifini izledim. Kadının tuz kutusu çok hoşuma gitti, bi imrendim:( Orijinal tarifte havuç göremedim, o sizin eklemeniz mi Cenk Bey?

    Cevapla
    • Cenk

      25 Aralık 2020 at 20:12

      Programı hatırlamıyorum ama Julia Child’ın kitabındaki orijinal tarifte havuç var.

      Cevapla
  97. Deniz Selimoğlu

    01 Mart 2021 at 10:20

    Merhaba,
    İki kişilik versiyonunda malzemelerin tamamını yarı yarıya düşürsem aynı sonucu elde edebilir miyim? Yoksa 4 kişilik devam edip komşumu mutlu mu etmeliyim:)

    Cevapla
    • Cenk

      02 Mart 2021 at 00:59

      Bence elde edebilirsiniz ama o kadar uğraşa ben olsam tam porsiyon yapardım.

      Cevapla

Önemli:Bloguma bıraktığınız yorum, tarafımdan onaylandıktan sonra yayımlanacaktır. Yorum bıraktığınız yazı ne kadar eski olursa olsun, yorumunuzu gözden kaçırmam mümkün değildir. Yorumunuz soru içeriyorsa; yanıt verebilmek için yazıyı incelemem gerekebileceği için yayımlanması biraz gecikebilir. Sorunuzu sormadan önce lütfen aynı veya benzer bir sorunun daha önce sorulup sormadığını önceki yorumları tarayarak emin olunuz.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Primary Sidebar

16. BASKI (Mundi 3. BASKI)

Cafe Fernando - Bir pasta yaptım, yanağını dayar uyursun

Amazon // Trendyol // Kitapyurdu // diğer
The Artful Baker

Amazon US // D&R // idefix
Kindle // Apple Books // Google Play
Amazon UK // Amazon CA // Amazon AU

SOSYAL MEDYA

Instagram // YouTube // RSS
Facebook // Twitter // Pinterest

KÜTÜPHANEM

Kütüphanem

EKİPMANIM

Ekipman

Footer

Best of Cafe Fernando

Ve Bitti!

Çikolatalı Kek

Ekşi Maya Tarifi

L’Orange

Vanilya Özütü

Nar Reçeli

COPYRIGHT © 2023 · Cenk Sönmezsoy