“Dünyayı San Francisco’lular kurataracak.” “Bu yediğimiz tavuksa, bundan önce yediklerimiz neydi?” “Gerçekten de burada istediğim kadar fotoğraf çekebilir miyim?” “Rica etsem beni burada bırakıp birkaç ay sonra gelip alabilir misin?” “Duydun mu, ‘Mutfağa gir, istediğin kadar fotoğraf çek’ dedi!” “Önceki yaşamlarından birinde kesinlikle burada doğmuştum; başka bir açıklaması olamaz.” “Olmaz, okurlarım beni linç eder!” “Burada birkaç sene yaşamadan ölürsem gözüm açık giderim.” “Siz buna brownie mi diyorsunuz?” “İyi ki yolumuzu değiştirmişiz.” “(Yorgunluktan bitmiş bir halde, ifadesiz bir suratla) biliyor musun, şu anda kahkahalarla gülüyorum. Bak bak.. Valla, bak.” “Bu pizzayı 10 dolara yiyoruz ya, şimdi İstanbul’a dönünce bir daha nasıl pizza yiyeceğiz?” “Çok fazla fotoğraf çektiğimi yemek bitip kahveler geldikten sonra, ‘Söz, bu son kare’ dememin ardından, kadrajı ayarlayıp, artık durumdan bunalan arkadaşımın fincanların arasına gizlediği nah işaretini görünce anladım.” “Skandal! Golden Gate köprüsünün fotoğrafını çekmedim!” “İstanbul’da böyle bir market olsa buraları aramam, değil mi?” “Bu nasıl bir kahvedir?” “İlk bakışta aksi bir komutan gibi gözüken Jean-Pierre, bir gözüyle arı gibi çalışan aşçı ordusunu yönetirken diğer gözüyle şef garsonun üzerinde masa numaraları karaladığı servis tahtasını izliyordu.” “Ulan Cenk, iki fotoğraf uğruna geberip gideceksin; topla pılını pırtını, başla koşmaya.” “Sevgili okur, Türkiye’ye dönmüyorum…”
2257 Gün
Ya da 6 yıl, 4 ay ve 11 gün. San Francisco‘yu en son ziyaret edişimin üzerinden bu kadar zaman geçmiş.
Emekli olunca şurada mı otursam, yoksa burada mı diye durmadan ev ilanları gezdiğim, çok özleyince eski evimin yakınındaki Exploratorium’un tepesindeki canlı yayın yapan kameradan marinayı seyrettiğim, hatta nostalji olsun diye ara sıra eski evimden eski okuluma (Google Maps sağ olsun) “yürüdüğüm” için olsa gerek, aradan hiç de bu kadar zaman geçmiş gibi gelmiyor.
Aynı his, seneler boyunca okuyup çalıştıktan sonra Türkiye’ye döndüğümde de vardı. Sanki İstanbul’dan hiç ayrılmamışım hissi. Sanırım bunun tek bir açıklaması var. İstanbul gibi, San Francisco da benim evim.







