• Birinci navigasyona geç
  • Skip to main content
  • Birinci sidebar'a geç
  • Alt alana geç

Cafe Fernando

  • HAKKIMDA
  • YEMEK KİTABIM
  • ÖLÇÜLER
  • ARŞİV
  • EKİPMAN
  • ENGLISH

Chez Panisse

Chez Panisse’i açmadan iki sene önce, 1960’lı yılların sonunda, bir arkadaşıyla Londra’dan yola çıkan Alice Waters, kendini Anadolu’nun ücra bir köşesinde bulur. Benzinleri bitince, karşılarına çıkan eşek gözlü bir oğlana el işaretleriyle dertlerini anlatmaya çalışırlar. Benzin kalmadığını anlatan çocuk, bu sefer de nerede yemek yiyebiliriz diye soran Alice ve arkadaşını peşine takıp evine götürür. Evde tek başına ufak kardeşine bakmakta olan çocuk, çam kozalaklarından ateş yakıp üstünde çay demledikten sonra, belli ki evde yemek niyetine kalan son şey olan minnacık bir peynir parçasını mikroskobik parçalara bölüp önlerine koyar.

Karşılığında hiçbir şey beklemeden sahip olduğu bütün yiyeceği hiç tanımadığı Alice ve arkadaşına ikram eden bu çocuğun gösterdiği misafirperverlik, Alice’in hayatında hiçbir zaman unutmayacağı, “inancın bir mucizesi” olarak tanımladığı bir dönüm noktası olur.

İşte ben, misafirperverlik konusunda bizi örnek almış bu kadının restoranında, hiçbir zaman unutmayacağım, hayatımın en güzel yemeklerinden birini yedim.

Devamını oku >>

09 Mayıs 2011 · 104 Yorum Kategori: Best of Cafe Fernando, Cafe ve Restoran, Gezi ve Seyahat Etiket: alice waters, chez panisse

Cafe Fernando 5 Yaşında ve Çok Vanilyalı Dondurma

Cafe Fernando dün 5 yaşına girdi. Yazmak istediğim o kadar çok şey var ki. Her sene, blogumun doğumgününde, işlerimin ve hayatın yazıyı son dakikaya atacağını tahmin ettiğim ve bu son dakika işinin de hiç içime sinmeyeceğimi bildiğim için, yazıyı yayınlar yayınlamaz bir sonraki senenin yazısı için notlar almaya başlıyorum. Geçen sene de, madem beş yılı devireceğim, oturup “Yani blog yazarı olmak istiyorsun, öyle mi?” başlıklı bir yazının taslağına başlayayım demiştim. Bir blog şöyle olmalı, böyle olmalı, daha çok okunmak için şöyle şeyler yapmalısın tarzında değil, tam tersi, blog yazarak mutlu olmak istiyorsan şunları şunları yapsan iyi olur, bak emin misin karşına bunlar bunlar çıkacak, bir daha düşün, böyle böyle insanlar da var diyerek, akıl vermek demeyelim, planlamadan gerçekleşmiş olaylardan kazandığım tecrübeleri aktarmak niyetindeydim.  Ama araya kitap girdi, birçok başka proje girdi, ve son olarak da San Francisco girdi. Yazı yine son dakikaya kaldı. Hatta bir de sırt ağrısı eklenince dünkü sabrım ve tahammülüm sadece fotoğraflara yetebildi. Yayınlaması da bugüne kaldı.

5 sene… Ne kadar imkansız bir şeymiş gibi gözüküyor aslında. Bazen sabahın köründe kalkıp fotoğraf çekerek, çoğu zaman yaptıklarımı fotoğraf çekemediğim ya da çektiklerimi beğenmediğim için yemeden ertesi güne saklamak zorunda kalarak, istisnasız her tatilde sırtımda kilolarca ekipmanla yol teperek, okunmak dışında hiçbir karşılık beklemeden, yazdıklarımı kimsenin okumadığı günlerde dahi umudum kırılmayarak bugüne gelmek. Hepsi bir lokma yemeği bir ufacık kareye sığdırmak için.

Devamını oku >>

01 Nisan 2011 · 163 Yorum Kategori: Dondurma ve Sorbet Etiket: cafe fernando, cafe fernando doğumgünü, vanilyalı dondurma

  • « Önceki
  • Sayfa 1
  • Interim pages omitted …
  • Sayfa 26
  • Sayfa 27
  • Sayfa 28
  • Sayfa 29
  • Sayfa 30
  • Interim pages omitted …
  • Sayfa 107
  • Sonraki »

Birincil kenar çubuğu

17. BASKI (Mundi 4. BASKI)

Cafe Fernando - Bir pasta yaptım, yanağını dayar uyursun

Amazon // Can Yayınları // Kitapyurdu // diğer
The Artful Baker

Amazon US
Kindle // Apple Books // Google Play
Amazon UK // Amazon CA // Amazon AU

SOSYAL MEDYA

Instagram // YouTube // RSS
Facebook // Twitter // Pinterest

EKİPMAN

KÜTÜPHANEM

Footer

Best of Cafe Fernando

Ananaslı ve Hindistan Cevizli Kek

Chez Panisse

Julia Child: Komik, titrek sesli, dağ gibi bir kadın

Brüksel Lahanası Tarifi

L’Orange

A l’Etoile d’Or – Paris

COPYRIGHT © 2025 · Cenk Sönmezsoy