Paris kazan ben kepçe bir hafta geçirdim. Beş gün diye gittim, bir haftaya uzattım. Yine de yetmedi. İki değil oniki gün uzatsam da yetmeyecekti ya…
Paris’e gidip, uyanık geçirdiği zamanının büyük kısmını pastane dolaşıp karamel şekeri ve başka bir sürü tatlıyı mideye indirerek geçiren, ve buna rağmen kilo vererek ülkesine geri dönen ilk turist benim herhalde. Ama sebebi var. Çok yürüdüm. Çok çok çok yürüdüm. Sırtımda tam 4 kilo çeken fotoğraf makinem ve lenslerimin olduğu sırt çantamla beraber hem de. Sabah 9 akşam 6 yürüdüm. Şöyle bir kafeye oturup kaykılarak kahve içip geleni geçeni izlediğimi hatırlamıyorum. Yaptıysam da yorgunluktan ne yaptığımın farkında değildim herhalde. Paris’in metrosu şahane ama bir şehri yürüyerek gezmek, bloglarda ve dergilerde bahsedilmeyen ufak tefek dükkanları keşfetmenin tadı da ayrı.
Nerelere gittim, neler yedim, neler içtim, neler aldım haftaya birçok farklı yazıda anlatacağım. Ama onun öncesinde Paris fotoğrafları.






