Değerli Okur,
Neden daha önce sana mektup yazmadım diye düşünüyorum şu anda. Halbuki ne kadar da severim mektup yazmayı. Çizgisiz, bomboş bir kağıda kurşun kalemle cümleleri dümdüz döşemek için çabalamaya da gerek yok burada… Nedenini boş verelim şimdi. Daha önemli bir konumuz var.
İlk yemek kitabımı yazıyorum.
Bu cümleyi sana yazmak tam dört ayımı aldı. Amacım, böyle güzel bir haberi senden saklamak değildi elbette. Ancak zaman bulabildim desem? Yalan. İçimden ancak şimdi geldi desem? Daha büyük yalan.
Ağzımdan o cümle çıktıktan sonra geri dönüş olmadığını bildiğim için bekledim bugüne kadar. Evet, asıl sebep bu. Bunu sana anlatmayı bir olay haline getirmemin aslında birçok sebebi var. Vaktin varsa, en başından başlamak isterim.
Geçtiğimiz Şubat ayında, doğum günümün ertesi günü, Okuyan Us Yayınevi’nden bir e-posta aldım. Konuyu tahmin edersin… Okur okumaz tepkim ne oldu dersin? Sevinç? Şaşkınlık? Gurur? Mutluluk? Heyecan? Hepsi?







